Cumartesi, Ocak 2, 2010 Lefke, Kıbrıs
Destur Ya Seyyidi Meded Ya Seyyidi. Allahu Ekber Allahu Ekber Allahu Ekber La İlahe İllallahu Allahu Ekber Allahu Ekber Velillahil Hamd. Meded Ya Sultanul Enbiya. Elfu Salât Elfu Selam Aleyke Ya Seyyidel Evveline Vel Ahiriyn.
Burada ve buradan sonra, ezelden ebede ayağı kalkmak için Senin şefaatini istiyoruz ya Rasulullah. Sana ey Yaratanımız sonsuz övgüyü ve tazim vermek için ayağı kalkmak istiyoruz. Ve en sevgili Peygamberimize Seyyidina Muhammed (s.a.v.) ‘e kimseye verilmeyen şeref verilmesini istiyoruz.
Esselamun Aleyküm, doğudan batıya bütün insanoğluna. Cenȃb-ı Allah’tan hepimiz için af istiyoruz. Çünkü onlar da Rabbimizin halifeleridir. Onlardan bazıları hakiki halife olma seviyesine ulaşmak ister. Bazıları düşünmezler, sarhoşlardır.
Ey Rabbim, bizim mazeretimizi kabul et. Sen herşeyi bilirsin ve biz sana koşuyoruz. Onu nerede buluruz? Rabbimize koşuyoruz deriz ama onu nerede bulabiliriz? Bu birşeydir ki bunu çok çok az insanlar anlar, bilir ve koşar.
Ey dinleyicilerimiz Merhaban, iyi akşamlar. Merhaban, memnun olun. Neden memnun olmazsınız? He… dinleyicilerimiz? Sarhoş musunuz? Bu yeni yılın üçüncü günü daha sarhoş musunuz? Geri kendinize gelmeye niyet etmiyor musunuz? Sarhoşlar kendilerinden kaçarlar. Kendilerini bırakılar ve kendilerini bulmaya koşarlar. Onlar sarhoş insanlardır. Nerdesiniz? Batıda mısınız yoksa doğuda mı? Veya kuzeyde mi veya güneyde misiniz? Neredesiniz? Ne bulmak istiyorsunuz? Evet herkez birşey bulmak ister ama o nedir?
Esselamun Aleyküm dinleyicilerimiz, ben zayıf bir kulum belki en zayıf kul ama bizim için vȃr olan herkes için sorumlu olanın hürmetine kendimizi bulmak için Ona koşuyoruz. Ey dinleyicilerimiz, kendinizi buldunuz mu? Merhaban Ey selefi ulamaları, kendinizi buldunuz mu? “Nedir bu soru? Nedir bu soru?” Bu basit bir soru neden hemen kızıyorsunuz? Ey Vehhabi ulemaları, siz kendinizi bulduğunuzu mu zannediyorsunuz? Evet, bu sorduğum basit bir sorudur ve benim bir cevaba ihtiyacım var. Marifet’in seviyesine ulaşmadıkça bu soruya kimse cevap veremez. İlim hakkında. Evet bilmek isterim, ben nerdeyim? Siz şimdi nerede olduğunuzu bildiğinizi mi zannediyorsunuz? Öfkeleniyor musunuz?
En zayıf bir kula sormak için pekçok soru veriyorlar. Ben birşeyim diye iddia etmiyorum ama bu soruları sormayı seviyorum. Siz nerdesiniz? Kendinizin kim olduğunu biliyor musunuz? Siz kimsiniz? Biz Rabbimizin kuluyuz diyorsunuz, bende siz yalancılarsınız derim. Neden diye sorabilirsiniz. Çünkü siz nefsinizin kulusunuz Cenȃb-ı Allahın kulları değil. Bizler kul değiliz, bende dâhil. Ben Rabbime onun istediği gibi bir kul değilim. Onun için af istiyorum, siz günlük af istiyor musunuz? Zannetmiyorum, zannetmiyorum. Biz Estağfurullah demeye vakit bulamıyoruz diyorsunuz.
Peygamberler Mührü’nün buyurduğu sözlerini, Hadisleri okumuyor musunuz? Buyurmuştur ki; “Ey sahabem, ey ümmetim, ben bile günlük 70 defa Estağfurullah diyorum.” O da adet kullanıyor.
Ama siz rakamlar olmadığını zannediyorsunuz. Rakamlar olmalı. Rakamlar…
(Müddessir; 30) عَلَيۡہَا تِسۡعَةَ عَشَرَ
<< Onun üzerinde ondokuz vardır >>
Bu rakamlarda bir sır demektir. Onun için Cenȃb-ı Allah buyurur;
(Müddessir; 30) عَلَيۡہَا تِسۡعَةَ عَشَرَ
<< Onun üzerinde ondokuz vardır >>
Neden derler? Veya neden sormayız; “Ey Rabbim, sen sadece 19 melekler diyorsun, neden bunu 20 yapmıyorsun? Hişam Efendi, neden 19 da durur? Bir yok mu?
Numara bir; Abdurrauf.
“Evet Beyim”
Numara iki; İshak.
“Evet Beyim”
Numara üç; Bahuddin.
“Evet Beyim”
Numara dört; Şeyh Hişam.
“Evet Beyim”
Numara beş; Nebil.
“Evet Beyim buradayım.”
Ondokuz nerede? Ondokuz, ben buradayım. Kimdir o? Ondokuz Nizamuddin. Ondan sonra yirmi yok mu? Kayıp mı? Nerede? Kimse yirmiyi tamamlamak için bulamadı mı? Soru.
Beni “Biz ilahiyat doktoruyuz veya biz ulemalarız. Biz sıradan ulemaların üzerindeyiz, biz selefi ulemalarız” diyenlere hitap ettiriyorlar. Selefi ulemaları sorduğuma ne derler? Neden (ondokuz’da) durur ve yirmi gelmez.
Âlemlerin Rabbi عَلَيۡہَا تِسۡعَةَ عَشَرَ buyurur. Bu rakamların sonu mu? He…? Bu her rakamın bazı sırları var demektir. Ondokuz rakamına kadar her birisinin bir sırrı vardır. Birin sırrı iki tarafından bilinmez. İkinin sırrı üç tarafından bilinmez. Üçün sırrı dört tarafından bilinmez. Dördün sırrı beş tarafından bilinmez. Hem de yedinin sırrı altı tarafından bilinmez. Ve altının sırrı beş tarafından bilinmez.
Allahu Ekber, Allahu Ekber. Bunu neden getiriyoruz? Euzubillahimineşşeytanirraciym demeliyiz. Ey Rabbim bizi koru ki şeytanın tuzaklarına düşmeyelim. Evet. SubhanAllah SultanAllah, SubhanAllah SultanAllah.
Peygamberimiz buyurur, ben de günde 70 defa af istiyorum. Neden 60 kere istemez? Neden 80 kere istemez. Neden 100'e tamamlamaz? Eğer 100 defa ise neden 1000'e tamamlamaz? Sır içinde sırlar vardır, muammadır. Her rakamda hem de her zerrede gizli hazineler vardır. Her birisinin de bir sayısı vardır. Sayısız bir atom bulamazsınız. Allahu Ekber, Allahu Ekber, Allahu Ekber-ul Ekber Subhanehu Ve Teȃla.
Vehhabi ulemaları konuşurlar, onlar sadece ‘şirk’ ‘haram’ ‘bi’dat’ ‘küfür’ demeyi bilirler. Onu bırakın ve görünmeyen okyanuslara gizlenmiş hazinelere girin. Bir okyanusta sayısız balıkların her biri ikincisiyle aynı mı zannedersiniz? Her birisinin yaratılışı aynı mı? Neden okyanusta pekçok çeşit balıklar vardır? Neden sadece köpek balıkları yoktur? Neden sadece balinalar yoktur. Neden pekçok çeşit balıklar vardır? Her birisi farklıdır. Onların her birisi neden aynı değildir? Evet.
Biz ulemalarız derseniz, ilminizi sıfır noktasına indirmek için bazen size birini gönderirler. Size “Biz selefi ulemalarız demeyin, biz ilim öğrenmeye talibiz deyin" derler. Bu doğrudur.
Hem de başka Müslüman olmayan inananlar için, İslam’a inanmayanlara soruyorum. Onlara da soruyorum, göklerin hakikatleri hakkında ne biliyorsunuz? Sizin ilahi kitaplarınızda gökler hakkında bazı ilimleriniz vardır, bana söyleyin.
Kutsal papa veya kutsal haham başı, sizin ilahi kitaplarınızda yedi gökler hakkında ne yazdığını düşünüyorsunuz? Söyleyin, söyleyin ne yazar. Ve Müslüman olmayanlara ve başlarına soruyorum. Başlarına, onlar biz göklerin son seviyesindeyiz diye iddia ederler. Soruyorum, İslamî anlayış veya göklerin hakkındaki İslamî ilimin arasındaki fark nedir biliyor musunuz? Veya İslam da gökler hakkında aynı anlayışı mı söyler? Kurân-ı Kerim yedi gökler hakkında getirdiğini başka bir şekilde mi biliyorsunuz zannediyorsunuz? Bütün ilahi kitaplarda yedi göklerden bahsedilir.
Ey kutsal papa ve kutsal haham başı, Peygamberler Mührü göklerden getirdiği gökler hakkındaki bildirilere ne diyorsunuz? Sizin anlayışınız ve ilahi kitaplar ve Kurân-ı Kerim arasındaki fark nedir, ne diyorsunuz? Bir fark buluyor musunuz? Bir fark bulamıyorsanız neden gelip “La İlahe İllallah Seyyidina Muhammeden Rasulullah (s.a.v.)” demiyorsunuz? Mesele nedir?
İsa a.s’ı kim gönderdiyse Nuh’u da gönderdi.
Nuh’u kim gönderdiyse İbrahim’i de gönderdi.
İbrahim’i kim gönderdiyse İshak’ı da gönderdi.
İshak’ı kim gönderdiyse İsmail’i gönderdi.
Yakup’u kim gönderdiyse Eyub’u da gönderdi.
Eyub’u kim gönderdiyse Nuh’u da gönderdi.
Nuh’u kim gönderdiyse Eyub’u da gönderdi.
Maşallah âlim anlar…
Evet ey insanlar, mütevazı olmaya çalışmalısınız. Böyle ilimler için en düşük seviyede olduğunuzu kabul etmelisiniz. Ama bunu söylemek için bir mazeret edemezler. Tevrat’ın, İncil’in ve Zebur’un göklerden getirdiğini Kurân-ı Kerim’de de bahsedilir. Elçileri bırakın ama ilahi kitaplara bakın. Sadece Tevrat ve İncil ilahi kitaplar derseniz, Kurân-ı Kerim’in ilahi kitaplardan biri olmadığına ispatınız nedir? Neden?
Hangi düşünme veya öğrenme yolu size Kurân-ı Kerim göklerden gelmediğini söyler? İspatınız nedir? Tevrat ve İncil göklerden gelir dersiniz. Bunu kabul ederiz dersiniz. Üçüncüsünden ne haber? Onun için rakamlar hakkında konuşuyoruz.
Onun için selefi ulemalara bağırıyorum, neden papayla ve kardinallerle tartışmasınız? Neden kendiniz ve hahamlar arasında tartışmazsınız? Âlemlerin Rabbi buyurur; Birşey söylersen buna bir ispat getirmelisiniz. Âlemlerin Rabbi buyurduğu gibi, Cenȃb-ı Allah ne buyurur?
(Bakara:111) قُلۡ هَاتُواْ بُرۡهَـٰنَڪُمۡ
<
İspatınızı getirin. Evet getirin görelim. Kutup yıldızına bakıyoruz ve pekçok şeyler görüyoruz derseniz (misal). Ama ay bilinmek için daha açıktır dersem, ay ve yeri birşey değildir ama kutup yıldızına bakınca doğrudur diye nasıl dersiniz? Bunu sizden hangi zihniyet kabul eder? Kutup yıldızına bakınca şunları, bunları söylersiniz, aydan ne haber? Hayır, hayır onu kabul etmeyiz biz sadece kutup yıldızına bakarız dersiniz. Bu cahilliğin son noktasıdır. Evet, bu onların yanlış anlayışının son noktası, son ufkudur. Onların iddialarını hiçbir zihniyet kabul etmez. Biz kutup yıldızına bakıyoruz derler, pekçok insanlar koşar, gider, gelir. Ay’a bakınca orada birşey yok derler. Bu nasıl olur?
Onların takvimine göre İsa a.s. 2000 sene önce mucizevî bir varlık olarak gönderildi. Onun yaptığı herşey mucizevîdir ve biz onu kabul ederiz derler. O nereye gitti, nereye oturdu, kiminle konuştu ve tartıştı veya peygamberliğini bildirdiğine bakıyoruz, bunu, bunu dersiniz. Aya da bakarlar ve görürler. Venüs hakkında pekçok şeyler söylerler. Mars’tan ne haber? Buradan bakınca daha açıktır (ay), neden “Hayır doğru değildir, uzakta gördüğümüz doğrudur” dersiniz? Bunu hangi zihniyet kabul eder? Bütün insanları çağırıp “Gelin ve o kişiyi kabul edin. Onun mucizevî bir varlık olduğuna da inanırız ” dersiniz.
Ama sizin anladığınız gibi değildir. Âlemlerin Rabbi onu babasız yarattı. Âdem ve Hava’yı da annesiz babasız yarattı. Sadece “Ol” dedi ve bir erkek ve bir kadın vȃr oldu. İsa a.s. Cenȃb-ı Allah’ın oğlu olduğuna neden ısrar edersiniz? Bunu kim söyler? İbrahim a.s. İsa a.s hakkında “Ey insanlar, ben gidiyorum ama benim neslimden yeni bir Peygamber gelecek ve o Rabbimizin oğlu olacak” diye söylediğini mi zannediyorsunuz? Bunu hangi ilahi kitap söyler? Hiçbiri.
Musa a.s. böyle mi söyledi zannediyorsunuz? Hayır. Bunu nasıl iddia edersiniz? Ama insanlar yanlış birşeyi kabul etmezler. “Yanlış olmaz, yanlış bizim anlayışımıza zıttır, hayır ” derler. Hakikatler değişmez, üzerine herşeyi giydirebilirsiniz ama o kıyafet asla onun kimliğini veya şahsiyetini değiştiremez. O bir insandı bu da bir insan.
Cenȃb-ı Allah ilk insanı annesiz ve babasız yarattı, Seyyidina Âdem. Seyyidina Musa bir anneden ve bir babadan geldi. Bütün Peygamberler bir anne ve babadan geldi. Ve Peygamberler Mührü bir erkek ve kadından geldi. İsa a.s’ın özelliği nedir? Ona Cenȃb-ı Allah’ın oğlu diyorsanız, neden Âdem’in ilahi kitabında ondan bahsedilmedi? Neden Nuh’un kitabında anılmadı? Nasıl İbrahim’in kitabında anılmadı? Neden Yakup’un kitabında anılmadı? Neden İshak veya İsmail’in kitaplarında anılmadı?
Âlemlerin Rabbi onu neden sakladı? Eğer İsa a.s Cenȃb-ı Allah oğlu ise onu baştan beri neden sakladı? Ve onu sadece bir zaman için mi yarattı? İnsanlar “Ooo.. Bunun babası yok, bu Allah’ın oğlu olmalı” dediler. Bunu hangi yetkiyle söylüyorsunuz? İlahi kitapların hangi zemini size İsa a.s Allah’ın oğlu der? Neden bahsedilmez? Bu çok mühim noktadır. "İnsanlar Allah’ın bir oğlu olduğuna, ona inanmak için bilmelidir." Ona inanınca, inanmayanlar ona koşarlar ve onu öldürüp çarmığa gererler.
İngilizce bilir misin? Sen vip’sin (önemli şahsiyet) zannedersem… Neden onu saklamadı? Neden “Ey kullarım, benim de bir oğlum olduğunu bilmelisiniz. Bana inandığınız gibi oğluma da inanmalısınız” demedi? Bunu hangi Peygamber söyledi? Musa bunu söyledi mi? Başkaları bunu söylediler mi? Binlerce Peygamberler bunu bildirdiler mi? Allah’ın oğlu diye bunu nereden çıkartılar? Allah’ın oğlu. Allah oğlunu kuzu gibi kestirir mi? Ey Hıristiyanlar zihniyetlerinizi kullanmalısınız yoksa herşeyi kayıp etmek için herşeyi bitiriyorsunuz. Çünkü insanoğlunu zihniyeti sizin söylediğinizi asla kabul etmez.
Ben zayıf bir kulum, ben birşey bilmem ama bana geleni konuşurum. Ben buyum, şuyum diye iddia etmem. Onlara bir kıyaslama yaparım. Sadece buna bir cevap verin.Onlar bütün Hıristiyanlar İslam’a koşacaklar diye korkarlar. Avrupa veya batılı ülkeler İslam gelecek diye korkarlar ve titrerler. İslam yerin altında mı yoksa yukarıdan mı gelir? Neden korkarsınız? İslam’ın hangi emri insanlığa karşıdır söyleyin!! Söyleyemezseniz Rabbinizin size bir yıldırım göndermesinden korkun. Sadece yağmur yağarken veya ağır bulutlarla yıldırım gönderir zannetmeyin. Ağır bulutsuz veya yağmursuz da Âlemlerin Rabbi size bir yıldırım gönderir.
Allah muhafaza eylesin. Ey Rabbim, Tövbe Ya Rabbi. Kendimiz ve yanlış düşünen herkes için af istiyoruz. Baştan sona kadar gönderilen gelip doğruları bildirmeleri için. Cenȃb-ı Allah bizi affeylesin.
“Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah SubhanAllah
Allah Allah Allah Allah Allah Allah SultanAllah”
“Dum dum dum dum dum dum dum dum”
“Dum dum dum dum dum dum dum dum”
“Dum dum dum dum dum dum dum dum”
“Dum dum dum dum dum dum dum dum”
“Dum dum dum dum dum dum dum dum”
“Dum dum dum dum dum dum dum dum”
“Dum dum dum dum dum dum dum dum”
“Dum dum dum dum dum dum dum duuuum”
Fatiha.
40 dakika? (45 dakika.) Kapatırlar, fazla gitmez.