Salı, Ocak 5, 2010 Lefke, Kıbrıs
Destur Ya Seyyidi. Allahu Ekber Allahu Ekber Allahu Ekber La İlahe İllallahu Allahu Ekber Allahu Ekber Velillahil Hamd. Ya Seyyidel Evveline Vel Ahiriyn.
Ey ilahi huzurda en sevgili olan, ey Rabbimizin âlemlerdeki halifesi, Elfu Selât Elfu Selam. Sayısız salâtlar ve selamlar ve bütün övgüler ve bütün şanlar Sanadır ey en sevgili Peygamberimiz Rasulullah (s.a.v). Esselâtu Vesselamu Aleyk Ya Seyyidel Evveline Vel Ahiriyn Ve Âlâ Âlike Ve Eshabike Ecmayin... İlâ Yevmiddiyn.
Destur, destur, destur. Her şeyden önce Esselamun Aleyküm diyoruz. Ey dinleyiciler, birşey bilmek isteyen dinleyenler, herşeyi bilmek imkânsızdır. Mesela Şam’a gidebilirsiniz ve Şam-ı Şerif hakkında birşeyler öğrenirsiniz. Ondan sonra Bağdat’a gidebilirsiniz ve orada başka bir iklim, farklı bölgeler ve değişik şekil varlıklar ve değişik topraklar, farklı görüşler, Yaratanın yarattığı değişik varlıklar bulursunuz.
Onun için bize ilahi makamlardan ikram edilenleri anlamaya çalışmalısınız ey dinleyicilerimiz. Onun için size hitap ediyoruz ve Esselamun Aleyküm diyoruz. Siz dinlemeye geldiğiniz için şanslısınız. Konuşana bakmayın bu önemli değildir. Ama zayıf bir kul oturuyor ve hitap ediyor. Bu zayıf kimseyi bu mecliste oturtturan kimdir bunu düşünmeye çalışmalısınız. Bir kulu bazı insanların veya birkaç insanların karşısına oturtturan kimdir? Bunu bilmeli ve hoşnut olmaya çalışmalısınız. Çünkü memnuniyet olmazsa bunun anlamı yoktur. Eğer sen memnun olursan bu sohbetten birşeyler alıyorsun demektir. Bu memnuniyetlik nereden gelir?
Biz bunu markette mi alıyoruz? Memnuniyetliği bitpazarında bulabildiğinizi mi zannedersiniz? Yoksa memnuniyeti satılık mı zannedersiniz? Ve asla kendinizin anlayamadığı nedir? İlahi emirlere göre bütün Peygamberlere insanların anlayacağı bazı ilimler gönderilmiştir. O seçilmiş insanlar size o memnuniyeti veren şeyleri nereden getirirler? Esselamun Aleyküm, siz daha uykulu değilsiniz ama bu sohbet biraz uzadığı zaman insanlar “Haa...Haaa...Haaa...” (esnerler). “Haa...Haaa...” Ne oldu? Ağzını açma şeytan girer. Evet? “Haa...Haa...” (esnediğin) zaman... Benim hakiki dişlerim yok, nedir bu? Protezlerim var. Elime protezim düşecek diye ağzımı fazla açmaya korkuyorum o zaman konuşamam.
Uyumayın, gözlerinizi açın. Bakışınızı keskin tutun. Bazı müzayede satışları olur. Bir müzayede için insanlar gözlerini açarlar ve bakarlar. Peygamberimiz Âlemlerin Rabbinin ilahi emri ile getirdiğine ne gelecek diye hiç dikkat vermezler. Ama bir müzayedeye çok dikkatli bakarlar.
O dikkati size burada ve buradan sonra şeref veren birşeye verin. Eğer bir müzayedeyi kazanmak isterseniz bundan ne kârınız olacak? Hiçbir şey. Ama eğer hakiki varlığınızı, bu sizin manevi varlığınızdır, verirseniz bu sizi ebedi sonsuz hazinelere götürür.
Ey insanlar, zihniyetinizi ve aklınızı kullanın. Biraz ilahi kitaplarda olanlara dikkatinizi verin. Burada oturuyoruz ve bu dünyanın yetkilileri insanlara bakarlar ve idare ederler ve yönlendirirler. Onlar insanların tadacakları birşeyler gönderirler. Ama cahil bir zamandan yaşıyoruz. Cahillik bütün insanları sarmıştır. Onlar asla hakikatlere dikkat etmezler. Hepsi saçma sapan şeyler peşinde koşarlar.
“Evet beyim, ey sevgilim ne haber? O yeni arabaya baktın mı?”
“Evet beyim, baktım ve 2010 şerefine senin için yeni moda araba almak o kadar şık ve o kadar münasiptir.
“Ey sevgilim, belki çoook pahalı olur.”
“Ey sevgilim, sen benim isteklerimi görmüyorsun. Bu yeni yıldır ve kendimizi yeni bir arabayla yenilemeliyiz.”
Yaşlı kimseler bunu söylerse gençlerden ne haber? Onların hepsi, “Buna dokunma” Bazen bunu saklarlar ve "sevgilime hevesle bakma" derler.
“Evet beyim, neden bana böyle öfkeli bakıyorsun?”
“Bazen insanlar benden bunu (büyüteç) alırlar ve sizi göremiyorum.”
“Ey sevgilim ben her zaman güzelim. Yeni yıl geliyor ve gençleşiyoruz.”
Bu insanların zihniyetleridir. İlkönce arabalarını değiştirirler ondan sonra mobilyalarını ve evlerini. Ondan sonra işlerini ondan sonra kıyafetlerini. “Yeni modadır ey sevgilim almalıyız.”
Bu 21. Yüzyıl insanlarının zihniyetidir. Saçma sapan! Teknoloji insanları deli ve akılsız yaptı. Teknoloji insanların seviyelerini şeytanın seviyesinin altına indirdi. Şeytan ve iblis. Ve dinin üst seviyesindeki insanlar, İslam ülkelerde gibi... Bir daha selefi ulemalara geliyoruz…
Onlara bir daha öfkeleniyorum. Ben ulemayım demiyorum, ben sadece talibim. Öğrenmek isteyen birisiyim. Talebeyim. Ben daha fazla ve fazla ve fazla öğrenmek istiyorum. Ve onlar “Biz ulemalarız” derler. Euzubillahimineşşeytanirraciym, şeytan ve şeytâni tuzaklara düşmeyim diye kaçıyorum ve Rabbim, herşeye Kâdir olandan himaye istiyorum.
Şimdi doğudan batıya, kuzeyden güneye her yere şeytan insanları yakalamak için tuzaklar kurar. Ama ben şaşırıyorum, ne için kızıyorum? İnsanların dünya peşine ve zevki sefa ve bu hayatın hakiki taklit zevklerinin peşine koştukları çok açıktır. Onlar hakiki hayatı, yüksek hayatı, sonsuz hayatı unuttular. Onlar ebediyeti unuttular. Ebediyet. Onlar bütün dikkatlerini geçici şeylere veriyorlar. Evet.
Beni dini liderler ve kutsallar öfkelendiriyor. İlkönce Hıristiyan kardeşlerimizin Papa’sı ile başlayalım. Veya İstanbul'daki kardinallere, o Papayla aynı seviyede iş yapar. Doğu kiliselerin başı, batı kiliselerin başı Roma’daki Papadır. Evet?
Onun elini öpersin...(gülüşüyorlar) Ve başka İstanbul’daki, doğulu Hıristiyanların kilisesidir. Evet? Onlara bir bir soruyorum. Hem de Yahudi kardeşler “Biz asla ne Hıristiyanlığı ne de İslam’ı kabul ederiz” derler. Onlara diyorum ki, sizin şimdi insanların içine düştüğü duruma ne yapıyorsunuz? İstanbul’da ki Patriğe, Roma’da ki Papa’ya ve haham başına da soruyorum. Sizin işinizin ne olduğunu zannediyorsunuz? Sadece “Biz bu dünyada Âlemlerin Rabbini temsil ediyoruz” demek mi? Bu onların iddiaları.
Bunu iddia edip insanlara “Biz bu dünyada Âlemlerin Rabbini temsil ediyoruz” diyorsanız neden takipçilerinize “Ey insanlar, ne yapıyorsunuz?” Siz sonsuzluğa inanıyor musunuz?” Söylemez veya öğretmezmisiniz? “Siz ebediyete inanıyorsanız ne yapıyorsunuz?” Ey takipçilerimiz, biz cennete gitmek istiyoruz diyorsunuz.
Hepiniz cennetin sadece Katoliklerin veya sadece Ortodoksların veya Protestanların olduğunu söylüyorsunuz. Bunları söyleyip iddia ediyorsunuz. Ve hahamlar asla ne İsa a.s’ı ne de Seyyidina Muhammed (s.a.v)’i kabul ederler. Ve derler ki “Biz Musa a.s’a inanıp onun takipçileriyiz.”
Soruyorum, siz pekçok defa Âlemlerin Rabbinin Musa a.s ile gönderdiği emirlere karşı itaatsiz oldunuz. Siz bilmez misiniz, bu Tevrat’ta yazılıdır ki, selamet üzerine olsun Seyyidina Musa’ya bir gün Tur-i Sina’ya gitmesi emredildi. Âlemlerin Rabbi “Özel ve en mukaddes yere gel. Sana hitap ediyorum ve ümmetine benim emirlerimi tutmalarını emrediyorum.”
Ben şimdi hahamlara ve İsrailliler hitap ediyorum. Musa a.s. geri dönene kadar ne oldu? İsrail'in kabileleri ne yaptılar? Onlar bir buza yaptılar. Ve Samiri bilinmeyen bir şeytandır. O İsrail kabilesindeki şeytandı. Şeytanı temsil ediyordu. Şimdi bütün insanlar, bütün dünyadaki milletlerin kendilerine Samiri gibi birini seçtikleri gibi. Samiri şeytanın temsilcisiydi. Ve İsrail kabileleri onu takip ettiler ve o onları bir buzağıya taptırdı. Samiri her yere tuzaklarını kurdu ve binlerce İsrailliler şeytanın tuzaklarına düştüler. Evet?
Musa a.s’ın zamanında kendi aralarında şeytanı takip ettiler ve ayaklarını bir tuzağa basıp yakalandılar. İlahi kitaplar herşeyi açıklar. Musa a.s’ın zamanında olanlar, şeytan İsrail oğullarının arasına bir temsilci koydu. Ve bütün kabileler o şeytan Samiri’yi kabul ettiler. O şeytanı temsil ediyordu ve altın bir buza yaptı ve ona taptı.
Şeytan oturup hareket etmez mi zannedersiniz? Şeytan o kadar çalışkandır. Belki bu dünyadaki varlıkların en çalışkanı şeytandır. Şah-i Nakşibendî k.s. buyurdu; “Şeytanın biraz uyuduğunu görebilseydim onu yakalardım ve hareket edemesin diye ellerini ayaklarını bağlardım ve ağzına birşey kapatırdım. Ama onu hiç bir zaman yakalayamadım. Biraz (dalardı) böyle olurdu ama her zaman hareketliydi.”
Onun için bu dünyada en hareketli olan şeytandır. Bakın şimdi zalimlerin zamanıdır. Bütün ilahi kitaplarda bahsedildiği gibi kıyamet gününden önce böyle şeyler olacak ve şeytan bütün idaresini insanlara verecek.
Bunu neyle yapacak? Neyle Şeyh Hişam Efendi? Teknoloji ile. Teknoloji insanlara herşeyi öğretecek. Şeytan bütün milletleri yönetimi altına aldı. Şimdi insanoğlu için teknoloji en fena şey ve en fena tuzaktır. Teknolojiye yakalanmayan çok çok çok az insan bulabilirsin. Şimdi şeytan onun peşinde koşsunlar diye en son ve en fena şeyleri yapıyor. Evet?
Onun için benim söylediğim, Estağfurullah, ben söylemiyorum ama kalbime geleni insanlara hitap ediyorum. İnsanlara şeytanı takip ettirdiği için teknolojiye çok öfkeleniyorum. Ve bu dünyadaki herkesin üzerine yağıyor. Onların durumları veya şartları böyledir.
Hahamlara, Papa’ya, patriklere hem de son olarak şimdi İslam’ın en yüksek yetkilileri Ezher-i Şerif’e çarpışıp bağırıp söylemek istiyorum. Neden milletiniz şeytanın tuzaklarına düşmesinler diye uyandırıp idare etmiyorsunuz? Şeyh-ül Ezher neden söylemez? Papa Katolikleri neden ikaz etmez? Neden patrik Ortodoksları ikaz etmez? Neden hahamlar milletlerini şeytanın tuzaklarına düşmesinler diye ikaz etmezler?
Onun için selefi ulemaları söylemeye utanıyorum. Selefi ulemalar asla teknoloji hakkında konuşmazlar. Onlar şeytana karşı konuşmazlar. Onlar sadece “Salâtu selam getirmeyin. Sarık takmayın. Zikir yapmayın” söylemeyi bilirler. Onlar sadece bunları doğudan batıya ilan ederler. Ama onlar asla “Ey insanlar, bütün teknoloji tuzaktır. Biri birinden daha tehlikelidir” demezler. Neden demezler? Onların tek bildiği; “Tarikatlar bi’dattır”, “Zikir şirktir”, “Bu haramdır”, “Şu bi’dattır”.
Selefi ulemaları insanlara sadece bunları söylemeyi bilirler. Selefi ulemaları sadece insanlara “Bi’dattır” demesini bilirler. Onların mevkileri nedir? Siz krallarınıza, başlarınıza “Teknoloji şeytanın temsilcisi ve insanlar Allah’ın şeriatını bıraktırır ve şeytanı takip ettirir” diye asla söylemediniz. Neden söylemezsiniz? Sizin bildiğiniz sadece “Şeyh Nazım doğru olmayan şeyleri konuşuyor”. Bu doğru değil diyorsanız, yarına kadar ölürsünüz.
Dillerinizi tutun çünkü bazı diller sahibinin ölümünü işaret eder. Bu Allah’ın ikazıdır. Cenâb-ı Allah bizi affeylesin. Şimdi insanlar şeytâni tuzaklara düşüyorlar. Teknolojiye karşı olduklarını söyleyen dini başlar bile bulamazsın.
Bu dünyadaki bütün inançları bitiren ve Seyyidina Muhammed (s.a.v.)’i, Seyyidina İsa’yı, Seyyidina Musa’yı değil şeytanı takip ettiren teknolojidir diyen sadece benim. Ey Rabbimiz bizi affeyle. Ve adımlarımızı doğru yolda attıracak bize birini gönder ki yanlış yoldaki adımlarımızı doğru yolda atalım.
Ey insanlar, uyumayın ve Bismillahirrahmanirrahiym diyoruz. Allah Allah Ey Rabbimiz, ey Rabbimiz bizi affeyle. Kullarını yanlış yoldan senin doğru yoluna getirecek birini gönder. Tövbe ya Rabbi, tövbe ya Rabbi, tövbe Estağfurullah.
“Allah Allah Allah Allah Allah Allah AziyzAllah”
“Allah Allah Allah Allah Allah Allah SubhanAllah”
“Allah Allah Allah Allah Allah Allah SultanAllah”
“Dum dum dum dum dum dum dum dum”
“Dum dum dum dum dum dum dum dum”
“Dum dum dum dum dum dum dum dum”
“Dum dum dum dum dum dum dum dum”
“Dum dum dum dum dum dum dum dum”
“Dum dum dum dum dum dum dum duuum”
Fatiha.
45?
Evet. Kim doğudan batıya dinliyorsa Cenâb-ı Allah onları rahmetinle sarsın. Bana dua edin ey inananlar. Adımlarımı yanlış yolda atmayım diye bana dua edin. Ey insanlar bana dua edin, ben zayıf ve çok zayıf bir kulum. Cenâb-ı Allah beni ve sizi affeylesin. Fatiha.