Cumartesi, 10 Ekim, 2009 Lefke, Kıbrıs
Fatiha
Destur Ya Mevla Ente Mevlana Subhanek ...Ya Rab Ya Rabbel Alemiyn...La İlahe İlla Ente Subhanek. Subhanek. Subhanek. İnna Kulna Zalimiyn....(Dua)
Sûret el-Fatiha
Allahu Ekberul Ekber! Allahu Ekberul Ekber! Allahu Ekberul Ekber!
Allah en yücedir. Sadece O’nun affını istiyoruz. Onun ilahi huzuruna ikram edilen şeylerden yaptığımız hiç birşey iyi değildir. Onun için her zaman rahmetini ve affını istiyoruz. Ey Rabbimin en Sevgilisi, sen Rabbimi evvelden ahire temsil edersin. Ebediyet senin varlığın içindir. Allah sana daha yüksek dereceler, yüksek şeref okyanusları ve sonsuz şan okyanuslarından ikram etsin. Ve sana... Ey en Sevgili, hâkimiyetlerinden versin. O’nun birşeye ihtiyacı yoktur. Sen onun için âlemlerin temsilcisi olan tek kişisin. Baştan sona, evvelden ahire Ya Seyyidi Ya Rasurullah !
Ey bu gezegenin büyüğü. Bu gezegenin büyüğünden bu gezegendeki herkese hitap etmek için izin istiyoruz. Ben birşey bilmem, beni insanlara konuşturup, hitap ettirirsin. Ve bazı ilahi nefes verirsin onlara. Senin ilahi nefesin onlara hayat verir. Eğer ilahi nefes bir kişiye ulaşmazsa o kişi ölü kişi (olur)--ölür. Yürürse, gitse gelse bile. Destur.
Ey bu dünyanın büyüğü, senden izin istiyoruz. Bu kardeşimiz, beni daha fazla heybetlendirmek istiyor. Bu âlemlerin Rabbi tarafından kullarına ikram edilmiş ilahi taçtır (sarık). Benim başıma takıyorlar ve mutlu oluyorum. Çok gurur duyuyorum. Bu başımdaki ilahi taçtır. Krallar son nefeslerine ulaşınca onlardan taçları alınacaktır. Ama bu ilahi taçtır. Dünyadan değil, hayır. Dünyadaki tacını insanlar krallara veya kraliçelere verirler. Ama ilahi taç Âdemoğullarına verilir, bütün insanoğluna. Ama insanlar dikkat etmezler, Müslümanlar bile dikkat etmezler. Bu tacın değerini takdir etmezler.
Esselamun Aleyküm Ey Muhammedin ümmeti! Kim Peygamber Efendimizin adımlarından giderse onlar buradan ve buradan sonra lütuflu ve şerefli kişilerdir. Esselamun Aleyküm diyorum ilahi huzurda en Sevgilinin ümmetine. Ve o yaratılanların arasında en heybetli Rasurullah . Ey insanlar, merhaban ehlen ve sehlen. Araplardan başlayalım. Ey araplar, merhaban, merhaban, merhaban. Onlar Peygamber Efendimiz ’in eğitimlerini takip etmezler. Batılı insanlardan olmak için koşarlar ve onların yolları çok kötüdur, çok dehşetli ve çok tehlikelidir. Evet.
Merhaban ehlen ve sehlen eyuhel muslimun minel arap. Araplar. Biz acemiz, bize kıyamet gününde soracaklar;
“Söyleyin ne öğrendiniz? “
"Biz La İlahe İllallah Muhammeden Rasurullah , demeyi öğrendik."
“Yallah, haydi cennete. “ Arapları çağıracaklar:
"Gelin buraya. Sizin diliniz neydi?”
“Ey Rabbim biz Arap'ız.”
“Çok güzel, sizin diliniz Kur'an-ı Kerim. Benim İlahi Kitabımın dilimiydi?”
Söylemeliler ki; “ Ey Rabbim, Sen daha iyi bilirsin.” Evet. Melekler onları yargılar, alıp götürürler ve benim namıma sorular sorarlar. Sorarlar; “ İslam ne demektir? İman ne demektir? Ihsan ne demektir? “
Melekler der; “ Ey Rabbim, Senin emrin bizim başımızın üstünde.
Gelin ey Araplar, durdurmalılar ve sorulacaklar, vagifuuhum innehum mes'uuluun, eyyuhe'l-`Arab, durdurun onlar, mutlaka sorulacaklar, Ey Araplar, Mekke-i Mukerreme, Medine-i Muneverre deki yaşayan insanlar, sonra Filistindeki insanlar, onlar Salisul Harameyn, üçüncü en mukaddes mescid de yaşarlar. Ve onların dış görüntüsü onlara benzer ve derler ki; biz Salisul Harameyni kurtaracağız. Nasıl? Bunu nasıl yapacaklar?
(Meleklere) Onları durdurun ve sorun. Onlara baştan sona sorun, eskiden ne olduklarını. Onlara sorun. Onların aklı 2 metre yukarda. Ancak tiyatro yapmayı bilirler. Ve Ümmü Gülsüm şarkı söylerler, “ Ming ming ming” ( Şeyhimiz şarkı mırıldanıyor) kimdir o kişi? Ümmü gülsüm... (Arapça) ve onların taklitçileri Ümmü gülsüm gibi söylemekten çok mutlu olurlar.
“Onlar bayan...”
“Onların bayan oldugunu biliyorum. “
“Onların mâzuratı vardır. ” Önemli değil, gönderin onları. Arap hanımları, onları gönderin. Çünkü onlar mükellef değildir. Onlardan Şeriatı yüzde yüz takip etmelerini isteyemeyiz. Yaptıkları kadar bırakın... tezkulaehunn, vagifuu ezvaacehunn, izin verin girsinler ama kocalarını durdurun. "Abdulvehhab nerde? Şarkıcı." “Ey Rabbim, o gece şarkıcısıydı. Abdulvehhabin çok güzel sesi vardı. İnsanlar, “ Ooo oooo ooo Abdulvehhab,” derlerdi. Ondan sonra Ümmü Gülsüm de çalar. Önemli değil... (arapça) ... (Şeyhimiz gülüyor) “ Onları alıp götürün.”
Sonra, Buraya gelin. Önce ehlul Hicaz, ikinci olarak ehlul Filistin, üçüncü ehli Mısır, dördüncü Libya. Kaç tane kitabın var? Benim İlahi Kitabım.Kur'an-ı Kerim, Kurân Aziym Şan yeterli gelmedi de yeşil bir kitap mı yazdı? Sen o kişi misin, Benim kullarımın İlahi Kitabımı yeterli görmedin de yeşil bir kitap yaptın? Gel... Vagifuu yesa'lu hatta huve yatii cawaab, ona cennete gidecek yol yoktur. Neden bunu yaptın? Neden Peygamber Efendimiz ’in sünnetini takip etmedin. Neden bunu yaptı? Sorun ona!! “Oooo” Allah adına bir melek bağıracak.
Arap, bu kişi... Bugün Papa çok mutlu olmalı çünkü Araplara saldırıyorum (gülümsüyor). Ve diyor ki; “Bugün ben kurtuldum, Şeyh Arap Müslümanlarla meşgul. Onların krallarınla ve kraliçelerinle meşgul bugün, beni bıraktı çünkü bana dönüp derse; “ Ey papa, Allah tektir, nasıl üç tane dersin? Nasıl söylersin? Bana bir hükümdarlık göster ki tahtında 3 tane kral olsun? Söyle bunu. Hangi kral tahtında başka bir kişi kabul eder? Hayır. Nasıl dersin baba, oğul ve kutsal ruh diye? Nasıl söylersin bunu? Ey kutsiyet, sende payını al.”
“ Neden Katolikler ve Protestanlar, nasıl Katolik Ortodokslar bir araya Benim ilahi emirlerimi dinlemeye gelemezler? Onları bu tarafa alın. Orda beklesinler. Başka melekler onları yargılayacak. Bu insanlar kimdir? “
“ Ey Allah ’ım Sen bilirsin. Onlar acem, arap değiller“ Mısırlılar çok sevinir. “ Onlar bilmezler, onlar ancak La İlahe İllallah Muhammeden Rasurullah dediler.”
“ Onları cennete götürün. Yeterlidir ” ....(arapça)... Burada doktor filan, doktor feytan var, en ünlü üniversiteden ismini değiştirdiler. Doktor filan doktor feytan...(arapça) ...
“ Onlara bazı sorular sor. ”
“ Biz acemiz. “
"Ne bilirsin?”
“ Biz sadece La Ilahe illallah Muhammeden Rasurullah biliriz”
“ Onları cennete götürün. Sizin diliniz neydi?" Diye sorarlar.
“ Arapça. ”
“ El Kur'an-ı Kerim Kelamullahil Gadiym ne demek? Kurânı Kerim sadece okumak için veya dinlemek için mi zannediyorsunuz? “
“Oooo oooo ooooo ooooooo Oooooo”
“ Ne anladın?”
“ Anladığım sadece (Arapça) yazılmış Kurânı Kerim, çok iyidir" dediler.
“ Hiç içinde ne emirler var diye bakmadınız mı? Neye izin verildi, ne önlendi? “
“ Ey Allah ’ım, biz sadece bazı insanlarız ve liderlerimizi takip ettik, biz ummiyunuz, eğitilmemiş insanlarız. Büyüklerimiz ne söylediyse onu takip ettik. “
“ Siz ve büyüklerinizi başka bir mahkemeye götürün, orası daha ağırdır gösterin.”
Arap Müslümanlar için o kadar çok şeyler vardır. Onlar İslam dünyasının bütün sorumluluklarını taşıyorlar. Onlar doğru çizgiye gelmezlerse İslam uyanıp ayağa kalkamaz. Ama onlar batılı insanlar gibi olmaya ısrar ediyorlar. Onların son hedefi batılaşmaktır. Biz batılı insanlar gibi olmalıyız derler. Olamaz! Allah size batılı insanlar gibi olun mu buyurdu? Size Kur'an-ı Kerimi gönderdi. Kur'an-ı Kerim ne buyuruyor? ... (arapça)...Ulemalar nerde? “Ey Rabbim, ulemalar eskidendi, ama şimdi ki zamanın ulamaları hiçbir zaman onlara ulema denmekten mutlu olmazlar. Onlar doktor olmaktan çok mutlular. PhD Sorgon’dan veya Oxford’dan veya Toronto’dan veya Saronto’dan veya o kadar fazla yerlerden.”
Kutsal Papa bugün benden dolayı çok mutlu. Alkış yapıyor. “ Şeyh Nazım bugün mükemmel konuşuyor. Biz dinleniyoruz çünkü o Araplara saldırıyor.” Ey kutsal, ben onlara saldırırsam uçuşan pamuk gibi olurlar . Ben zayıf bir kulum ve ilahi emir altındayım. Benim nasıl hitap etmemi isterlerse ben söylerim. Ben birşey bilmeyen bir insanım ama ilahi emir bu dünyanın büyüklerinin aracılığınla beni mümkün olduğu kadar insanlara hitap etmem için tayin ettiler. Ben bilmiyorum ama bana ne gönderirlerse onu konuşmam gerekir. Eğer birisi gelip yanlışsın derse ben ona kıyamet gününde meydan okuyacağım.
Esselamun Aleyküm. Muslimun Arap. Siz İslamın reislerisiniz. Ama acemlerde ayak gibidir. Baş nereye giderse ayak orayı takip eder. O kadar yanlış şeyler kullanıyorsunuz üzerinde yürüyen ayakları aldatmak için. Mutlu değiller çünkü 13 yüzyıldır, İslam doğru yol olarak bilinir. Eğrilik yoktur. Ama 13 yüzyıl sonra, bir insan, ismini söylemek istemem, arap çöllerinden geldi ve dedi ki; “Ey Müslümanlar, hepiniz yanlış yoldasınız. Siz müşriksiniz. Çünkü böyle böyle şeyler yaptınız ve bu doğru değildir. Siz müşriksiniz. Eğer Müslüman bir kişi müşrik olursa öldürülmesi gerekir. “
Bu onun fetvası değil, bu şeytanın fetvası. Binlerce Müslümanı öldürdü ve kadınları hizmetçi olarak aldılar ve çocukları esir aldılar. Bu tarihte bu yazılıdır ve insanlar bunu bilir. Tâki Mısırın Sultanı Muhammed Ali paşa, oğlu İbrahim paşayı gönderene kadar. “Onları yok et, çünkü onlar ehli sünnet vel cemaat’e karşı geliyorlar." Ordusunu gönderdi ve onları dışarı attılar.
Yevmul mahşerde, kıyamet gününde onlar... Ey insanlar, onlar çok fena bir durumda olacaklar. Allah ...aman Ya Rabbi...
Ey Allah ’ım bizi o duruma düşürme. Şimdi ehli sünnet insanları da onları takip ediyorlar. Bunu söylemeye üzgünüm ama onlar ehli sünneti vehhabi yapmaya çalışıyorlar. Ve şaşırıyorum ki her zaman onlar hutbelerinde söylüyorlar.... (arapça) ....muhdeş’ın anlamı bir süre sonra oldu demektir. Evvel muhdeş... (arapça) ... O akılsız insanlar der ki, Abdulvehhab bir yol getirdi... muhdes... (arapça) . Daha önce yoktu ama o zamanda oldu bu. Ve dedi ki; “ Baştan sona kadar ümmet yanlış yoldadır. Size yenilikler getirmemiz gerekir.” (arapça)
Ayağa kalkıp Muhammedin ümmetine siz müşriksiniz, yanlış yoldasınız dedi. 1200 sene Müslümanlar yanlış yolda idi ve o onu düzeltmeye mi geldi? Nedir bu?!! Araplar ve Türkler parayla satın alındılar. Ve Peygamber Efendimiz in anlattığı o insanlar kıyamet günü en fena cezalanacaklar. Bağırsakları bile dışarıya çıkarılacak. O ulemalar çevirirler bunu ama bu hadisi bilirler. (arapça) ...
Ben zayıf bir kulum. Bir kul birşey yapamaz zannediyorlar. Abdulvehhabin ne yaptıklarına bakın, tek bir insan. İslam’a ne kadar büyük bir fitne getirdi. İnsanlar ya ehli sünnet olacak ya vehhabi olacak diyorlar. Onlar Müslümanları ehli sünnet vel cemaati suçluyorlar. Müslümanları suçluyorlar, ehli sünnet vel cemaat gibi inanıyorlar diye. Yanlışsınız diyorlar. Neden yanlış? ... (arapça)... Ehli sünneti suçluyorlar....(arapça) ..
Öldür onları, yapamazsınız, göreyim. Ben ilahi huzura şikâyetimi götürüyorum. Sonunda onlara ne olacağını görecekler. Ey Rabbim, ey Rabbim, bizi affeyle. En sevgiline söz verdiğini gönder. “ Zalimlerden sonra, sizi doğru yola getirmek için birisini göndereceğim.“ Bize gönder hakemun adlun (arapça) hak hükümdarı olalım. Isa (a.s) gelecek, kim doğru yolda diye ayırt edecek. Isa (a.s.) hak hükümdarı olarak gelecek. Önce Müslümanları muhakeme edecek. Biz mi doğru yoldayız yoksa Vehhabiler mi doğru yoldalar? İsa (a.s) gelecek. Papa da Isa (a.s)’ın gelipte bütün dünyaya adalet kralı olacağını biliyor. Biliyor ki göklere giden doğru yol nedir diye açığa çıkarıp Müslüman, Hiristiyan ve Yahudi kardeşlere yargılamasını yapacak. Bunu söylediğim zaman bana çok kızıyorlar. Bizden ne haber. Biz ne Isa (a.s.)'ı kabul ediyoruz nede Seyyidina Muhammed ’ı.
(Mevlana Şeyh Nazım ayağa kalkıyor)
Onlar şeytana inansınlar. Bu mühim noktadır, bilmeliler. Çünkü zaman yaklaşıyor. İlahi emir yaklaşıyor Allah ‘ın son emrini insanlara vermek için. Ve ilahi intikam zalimlere geliyor. Ey insanlar doğru yola gelin!! Yanlış yolda kalmaya direnirseniz siz bilirsiniz. Allah bizi affeylesin.
“ Allah Allah Allah Allah Allah Allah Aziyz Allah “
“ Dum dum dum dum dum dum dum dum”
“ Dum dum dum dum dum dum dum dum”
“ Dum dum dum dum dum dum dum dum”
“ Dum dum dum dum dum dum dum dum”
“ Dum dum dum dum dum dum dum dum”
“ Dum dum dum dum dum dum dum dum”
Eğer insanlar bu dünyada mutsuzsa, bu dünyanın büyüğünden şimdi kalbime geliyor, mutsuz. Eğer Allah benden razı olursa bana kimse birşey yapamaz. Allah onların yanlış olduğunu söylerse baksınlar onların üzerlerine lanet iner. Ben zayıf bir kulum, 90 yaşıma geliyorum. Benim umurumda değil. Bu gün olmazsa yarın giderim, yarın olmazsa seneye, seneye olmazsa yedi sene sonra giderim. Ama Isa (a.s.) ile karşılaşmak isterim ve ona şikâyetimi iletmek isterim.Ya Rab!! Isa (a.s.)’ı hakemul adil olarak gönder.
Ey dinleyicilerimiz, ben birşey bilmem ama beni konuşturuyorlar. Bildiğiniz gibi, bir insan kahveye giderse veya bir meclise toplanıp otururlarsa, konuşmak için bir hazırlık yapmaz, not defterine bakıp ta insanlara hitap etmez. Hayır. Ne gelirse onu konuşurlar. Bende öyle bir insanım, burada oturuyorum, bütün milletlere ne hitap edeceğimi yazmıyorum. Ben birşey değilim. Ama bana ne gelirse onu söylemeliyim.
Allah önce beni affetsin sonra da sizi en Şereflinin hürmetine.
“ Dum dum dum dum dum dum dum dum”
“ Dum dum dum dum dum dum dum dum”
“ Dum dum dum dum dum dum dum dum”
“ Dum dum dum dum dum dum dum dum”
Beethoven veya Mozart “ zart zart zart zart zart” gibi değil. Hayır. Ben basit bir kulum, eğer beni kabul ederse. Ancak do re mi fa sol la fasulye? Derim ki;
“ Dum dum dum dum dum dum dum dum”
“ Dum dum dum dum dum dum dum dum”
“ Dum dum dum dum dum dum dum dum”
“ Dum dum dum dum dum dum dum dum”
Eğer ben yanlışsam ey Peygamberlerin Mührü, en Şerefli olan, beni düzelt. O en sevgiliye hitap etmeye üzgünüm, düzeltmek, hayır. Herşey beni düzeltebilir. Ey insanlar, Allah size ve bütün milletlere Rahmetini versin. Onların hepsi benim kardeşlerim. Hiristiyanlar, Yahudiler, vehhabiler, siyahlar, beyazlar, kırmızılar, yeşiller, sarılar, beyazlar, siyalar, kırmızılar, beklide sarılar, sarılar. Rabbimizden benim için af isteyin. Eğer ben yanlışsam beni konuşturmasın. Ben doğruysam beni konuştursun. Onların emri ile şimdiden dünyanın sonuna kadar, bitmesin. Kahvede hergün oturan bir insan gibi, gelip kendileri hakkında yeni bir söz söylensin. Ben bir sohbet yapıyorum bütün insanoğluna. Onlar beni dinler dinlemez. Ben gökler tarafından ödülleniyorum. Parayla değil. Ruhuma ait birşeyle. Kendim için ve sizin için istiyorum. Ve mütevazı bir şekilde istiyorum ki, ey Rabbim kullarının adımlarını düzeltecek birini gönder. Doğru yola geri çevirsin. Şeytanın ve takipçilerinin yolunu takip etmesin. Allah bizi affeylesin.
Fatiha.
(Mürit: 53 dakika.)
Ooo maşallah, acayip.