Go to media page Available in: Turkish   Bengali   Italian   Arabic  

Şeytanın Ürünü

Sultan ul-Evliya

Mevlana Șeyh Nazım Adil El-Hakkani Sultanul Evliya

Perşembe, 8 Ekim, 2009 Lefke, Kıbrıs

Hasbuna Ente Veliyuna Ente Mevlana Ve Niğmel Mevlate Ya Rabbena Ve Nığmel Vekil Ve Niğmel Nasiyr Gufraneke Rabbena Ve İleykel Masiyr.

Biz zayıf kullarız. Ey Rabbim, bizi affeyle. Biz zayıf kulluz ve faydasız kuluz. Biz zayıf kuluz ve sarhoş kuluz. Biz zayıf kuluz ve akılsız kuluz. Biz zayıf kuluz ve ahmak kuluz. Ey Rabbim, bize sonsuz rahmet okyanuslarından ver. Sen bu dünyanın büyüklerine ikram ettin. Büyüğümüzden daha fazla uyarıya ihtiyacımız var. Bütün dünya onun eline ikram edilmiştir. Küfrü yok etmek için daha çok harekete geçerler. Bâtılı yok etmek için. Bu dünyaya güzelliği vermek ve bu gezegende yaşayan insanları eğitmek için. Onlar önemlerini veya vazifelerini bilsinler diye.

Ey Rabbim, ilahi huzurda en sevgiline sonsuz rahmetini ve övgünü ver, Seyyidina Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Selem, Sallallahu Aleyhi ve Selem, Sallallahu Aleyhi ve Selem.

Rahman ve Rahim olan Allah ’ın adı ile: Her şeye Kadir olan, en Merhametli, en Lütufkâr ve en Cömert olan: Allah .

Hiçbir din bu söylediklerimizin yanlış oldugunu söyleyemez. Mütevazı bir şekilde Onun şefaatini istiyoruz. Bu dünyanın büyüğüne daha fazla.... Biraz daha da yeterlidir, destek versin. Daha fazla ki bütün bâtılı yok etsiz. Uyuyanları uyandırsın. Sarhoşları hakiki varlıklarına getirsin. Ve diyoruz ki; Euzubillahimineşşeytanirraciym Bismillahirrahmanirrahim. Göklerin kılıcı; Bismillahirrahmanirrahim. Ey büyüğüm, bana öyle bir ilahi kılıç ver ki, doğudan batıya ulaşsın ki bu gezegendeki bâtılı yok edeyim. Bütün yaşayanlara hangi amaç için yaratıldığını öğretmek için. Elfu Selat Elfu Selam Aleyke Ya Seyyidel Evveline Vel Ahiriyn! Bütün övgüler ve şerefler sanadır, ey Rabbimin evvelden ahire temsilcisi, Seyyidina Muhammed . Destur ya büyüklerimiz. ( Şeyhimiz gözlük takıyor)

Doğudan batıya neler olduğunu daha dikkatli görmek için takıyorum. Ama birisi bana dedi ki;"Ey öğretmenim, sana bakıyoruz ama gözlüğün aşağı değil yukarıya bakıyor ". Evet, haklısın, neden aşağı bakayım yukarı bakmak varken? Neden aşağı bakmakla kendimi meşgul edeyim ? Ne için ? Ne için?

Bakın bütün bitkiler yukarıya büyür, daha çok, daha çok yükselmek isterler. Yüksek dünyalara. Neden? İnsanoğlu için bir ayıptır yukarı yerine aşağı bakmak. Ey en mühim varlıklar, size bir ünvan şeref ikram edilmiştir. Başka bir varlık o şerefe ve ünvana ulaşamamıştır. İmkânsızdır. Bu söylediklerimiz yazılıdır, bu akıl işi değildir. Hayır. Akıl işi başka, kalp işi başkadır. Akla gelen şeyler ile kalbe gelen şeyler arasındaki farkı görmelisiniz. Ben sadece ilahi hitapları duymak istiyorum çünkü ben birşey bilmem. Benim sermayem aklımdır, akılda maddi dünyaya aittir. Ben maddi işi sevmem. Bu bir şey değildir. Maddi varlıklar toprak olmak için toprağın altına girecektir. Değeri yoktur.

Ey insanoğlu, Esselamun Aleyküm. Hepimiz bize ulaşsın diye göklerin makamından rahmet istiyorum. Önce bana, sonra size ulaşsın. Ey insanlar. Esselamun Aleyküm. Bütün Peygamberlerin istediğini istiyorum. Onlar göklerden dünyaya gönderildi. Onlar ilahi makamlardan gönderildi. Ve dünya makamlarına geldiler. En düşük makam, maddi varlığımızın seviyesidir. Dinleyin ve anlamaya çalışın. Mısırdaki Sfenksler gibi olmayın (eski Mısır'da yere uzanmış insan başlı aslan heykeli).

Ey insanoğlu, âlemlerin Rabbi kalplerinizin gökler için çalışmasını istiyor. Bedeniniz dünyaya çalışıyor. Çünkü maddi varlığınız size aşağı mecbur eder. Maddi varlığımızı aşağı basar. Bunun temsilcisi bizim nefsimizdir. Nefis der ki; “Aşağı bakmalısın, yukarı değil” çünkü nefsimiz hayvanlar dünyasına aittir. Bunu biliyor musunuz, bilmiyor musunuz? Bilmelisiniz. Nefsimiz hayvanlar dünyasına ait!!! İlahi makamlara değil... Hiçbir zaman sormaz. Ey insanlar, Merhaban Ya Merhaban.

Ben birşey değilim ama nefsim diyor ki; “Bunu bir daha söyleme! Sen bir şeysin!" Hayır. Çünkü nefsim yukarıya bakmama mani oluyor.

“Aşağı bak,” diyor “çünkü senin ait olduğun yer...”

“ Ben nereye aittim? “

“ Sen dünyaya aitsin. Hemde hayvanlar dünyasına üyesin.”

“ Benim hayvanlar dünyasında üyeliğim mi var?”

“ Şüphen mi var? Şüphen mi var? “

“ Ben göklere ait olduğumu zannediyordum.”

" Zannetme, sen burada hayvanlar dünyasının bir üyesisin. "

"Ey dostum, sen hiçbir zaman gördün mü, bıraksan, ot yemek için çok hızlı koşarlar. Hiç bir hayvanlar ailesinde bir üye gördün mü ki ot yemeyi bırakıp ta göğe baksın? Hiç şahit oldunuz mu? Diyen oldu mu: Bugün yukarıya bakan bir inek veya öküz gördüm veya tilki (Seyhimiz Ingilizcede “fox veya ox” diyip gülüyor). “Ox” ve “fox” ve öbürleri. O kadar hayvanlar dünyasının üyelerinin hiç gördünmü ot yemeyi bırakıp ta göğe baksın?"

“Hayır, beyim hiç görmedik."

Beni size hitap ettiriyorlar. Bu kalbime gelen onların emailidir. Hiç email kullanmam ama insanlar der ki email vardır. Neden sadece e-mail var da o-mail yok? Veya h-mail veya q-mail, w-mail, z-mail, y-mail yokta sadece e-mail var? 29 veya 30 harfin farkı nedir ki, neden ancak e-mail olur? Öbür harfler hâkime şikâyet ederler. Neden bu dünya sadece e-mail yaptı ve a-mail veya o-mail veya h-mail veya d-mail yapmadı? Onlarda harf. Bir sebebi olmalı.

Hayvanlar dünyasının üyelerinden şikâyet eden hiç kimse görmedim, bana email aracılığınla şikâyet getirsin. Kimse. Doğudan batıya bakıyorum, bütün insanlar, hayvan değiliz deseler bile... Ve ben direniyorum, hayır, siz büyük hayvanlar dünyasının üyelerisiniz. Aşağı baktığınız sürece o hayvanlar dünyasının üyeliğinden çıkamazsınız. Onu bırakıp ta yukarıya, yükseğe, göklere bakarsanız, o zaman hayvanlar dünyasının üyeliğinden çıkarsınız.

“Ne olur, ey Şeyh öyle bakarsak?” İsminiz müstesna kullar listesine yazılır çünkü onlar ota bakıp yemekle kendilerinin meşgul etmiyorlar. Onlar yüksekteki ilahi makamlara bakarlar. Onun için bu onları hayvanlar dünyası üyeliğinden alır. Derler ki; “O, bu, şu şimdi hayvanlık üyeliğini bıraktı.” Onlar başka şeyler isterler, onlar hiçbir zaman kendilerini sadece ot yemekle meşgul etmezler. Derler ki, “ot, ot, ot yiyorlar ama yemenin üretimi nedir?“ Ne diyorsunuz, ne olabilir?

Soruyorum, hayvanlık durumunu omuzlarınızdan, o hayvanlar şahsiyetini (omuzlarınızdan) atmıyorsunuz. Üretiminiz nerde? Nerde? Yahu her yerde, sarayda bile, onsuz faydasız olursunuz. Nedir o? Yahu Papanın sarayı bile, başka kral ve kraliçelerin sarayları bile onsuz... Nedir o? Yahu ben fazla İngilizce bilmem, ama diyorlar ki “WC “ ( Şeyhimiz gülüyor). WC (tuvalet) çok meşhurdur çünkü o yemelerinin ve içmelerinin sonucudur. Onlar her saat veya her iki saat veya her yarım saat oraya koşmalılar çünkü onların bencil bedensel ürünleri hazır gelir ve vermeleri gerekir. Kime verecekler? “ ha ha ha” (Şeyhimiz gülüyor). Bu ürün kime? Bu ürün onların sahiplerine verilir. Onların sahipleri kim? Onların sahipleri şeytandır.

Şeytan insanlara yedirir, içirir, yedirir, içirir. "Bu hayatta yapacak birşey yok, yiyin için ve bana benim payımı getirin. Benim için çalışın çünkü ben insanoğlunun ürününe bakıyorum. O ürün de her zaman WC de dir. Tembel olmayın, her zaman yiyin için, yiyin için." Bu hayvanlar dünyasının kimliğidir. Hayvanlarda yemek ve içmekten başka birşey düşünmez. Neden insanlara ancak yedirip içirmek istiyorsun? Bu mu çok gururlandığınız çağdaşlık? Çağdaşlığın doruk noktasındayız dersiniz. “Haaaa”... “ Ooooo” ...

Çağdaşlığın doruk noktası demektir ki, mübarek günlerden birisinde, mesela Noel gününde, kendilerini eve kitlerler bütün aile ile sabahtan geceye kadar yiyip içerler. Bu mu insanoğullarının ilahi eğitimi? Nerde Papa? Nerde piskoposlar? Nerde haham başı onlara konuşsun? Siz şeytana yiyip içsin diye ürün hazırlamak için yaratılmadınız! Şeytan pezevenk! "Biz çağdaşlığın doruk noktasına ulaştık." Evet. Bu mu sizin şerefiniz? Siz şeytana yemek/gıda üretme makinesi olmak için mi yaratıldınız? He? “Bu ürünü ünlü bir çarşıda, 'Marks en Spencer' merkezinde bulabilirsiniz." Herkes en gururlu olmak için çalışıyor. Şeytana kahvaltı ve öğle yemeği ve akşam yemeği hazırlamak için çalışıyorlar.

Bunu söylemeye üzgünüm, utanıyorum ama söylemeliyim. Bütün dünyadaki insanlar, insanoğlu şeytana çalışıyor. Şeytana kahvaltı, öğle yemeği ve akşam yemeği hazırlıyorlar.Yerler içerler ve çabuk “Kusura bakma gitmeliyim çünkü şeytan yeni üretimi bekliyor kendi için, onun için gitmeliyim.” Çok güzel bir bayan der ki; “Kusura bakmayın, çağırıldım çünkü şeytan benden yeni üretimi istiyor. Kusura bakmayın, şimdi geri gelirim.”

Aynı şekilde yaşlı bir kişi: " Ey kardeşim, iki kişi benimle gelsin..." Garsona, "Gel benimle çünkü şeytan birşeyler istiyor öğle yemeği için veya akşam yemeği için, lütfen beni kaldırın çünkü ben cok ağırım şimdi. Ağaya kalkamıyorum, çabuk olun çünkü şeytanın yemeği pantolonumdan aşağı iniyor (gülüyorlar)." Fark etmez, o oradan da yer!

“Çabuk buraya gel! Güçlüler gelsin çünkü ben buraya 95 kiloyla geldim şimdi 140 kilo oldum. Nedir bu? Çabuk hareket edemiyorum.”

“Evet, beyim, lütfen biraz bahşiş verin.“

“Evet, al bahşişi ama çabuk beni götür çünkü beni oraya çağırıyor. Şeytan, bizim kralımız, bizim reisimiz. Bu dünyanın reisi beni çok acele çağırıyor.“ Iki güçlü garson onu kaldırır ve çabuk oraya götürürler:

“Pantolondan akan? “

“Fark etmez, onu temizlemeye gelirler.” Garsonlar onu alıp oraya götürürler.

Bu 21. yüzyıl aristokrat insanların felsefesi. Ye, iç ve onun üstüne bin. İsminiz birinci sınıf aristokrat insanlar listesine yazılır. Bu mühimdir. Ey insanlar, ne düşünüyorsunuz? Ne söylüyorsunuz? Gülüyorsunuz, gülün. İnsanların yüzde doksan dokuzu şeytana kahvaltı, öğle ve akşam yemeyi hazırlamak için çalışıyorlar. Hayatlarında başka bir fikirleri yoktur. Onlara yazıklar olsun. Dünya varlıkları ve göklerdeki varlıklar onları lanetlerler, ayıplarlar ve tükürürler. “ Tüh pisler, tüh pisler, tüh pisler, tüh pisler.”

Rabbin seni şeytan için mi yarattı? Kimse demez ki; “ Ey Rabbim, biz cahiliz, doğru değildir ama şeytan o kadar şeylerle ki mümkün olduğu kadar nefsimizi ödüllendiriyor. Biz şeytana kahvaltı, öğle yemeği, akşam yemeği ve akşam yemeğinde sonra gece yarısı yemeği hazırlıyoruz. Evet, duramayız, daha fazla fazla yemeliyiz, içmeliyiz."

Bu Eddinu Nasihattır (din nasihattır). Dinin anlamı yanlış şeyleri düzeltmektir. İnsanoğlunun vaziyetini düzeltmektir. Benim gibi faydasız kulu bu gezegendeki bütün insanlara hitap ettiriyorlar. Dinin anlamı, insanlara doğru yolu ve yanlış yolu öğretmektir. Onlara göklere giden yolları öğretmek ve onları cehennemin vadilerine düşmesinler diye ikaz etmek. Evet. Herhangi bir ilahi kitap başka birşey söylüyor mu?

Ben sıradan bir insanım, Peygamber değilim, ben mübarek bir din adamı değilim. Ben basit bir kişiyim ama beni konuşturuyorlar. Çünkü onlar bu kelimeleri konuşamazlar, onların şerefine göre değildir. Hayır. Ama ben sadece en son kişiyim insanoğlundan, ben söyleyebilirim. Anlarsanız anlarsınız, anlamazsanız şeytâni fabrikalarına üretim yapmaya devam edersiniz. Bu çok büyük bir zevk, şeref verir o inanmayanlara ve şeytanın kölelerine. Siz bunu söyleyin. Biz ikaz ediyoruz, dikkat edin, kabul etmesseniz, başka sözler getirin benim sözlerime karşı.

Eğer bir Papa, bir hahambaşı, o kişi, o hergün aletlerimizin önünde konuşan, evet, evet, yanlıştır diyemezler. Diyemezler. Onların vicdanları hiçbir zaman rahat etmeyecek, o Rabbimizin varlığı... Bende bir varlığım... O beni insanlara konuşturuyor, ben insanoğlu için iyi bir vaziyet istiyorum. Çünkü onlara öyle yüksek makam ikram edilmiştir. Melekler bile o makama ulaşmak istediler ama onlara verilmedi. İnsanoğlu için bir utançtır ki, ancak şeytana ve takipçilerine üretim yapmak.

Ey insanlar;

" Dum dum dum dum dum dum dum dum "

" Dum dum dum dum dum dum dum dum "

O ahmakların arkadaşları, şeytana en iyi dost olanlar, çok kızıyorlar.

“ Benim açıklamalarıma kızanlar için söylüyorum. Sonuçta sarhoş olmayı bırakırlarsa anlarlar, istemem ki son anda anlasınlar, onlar için iyi olmaz.”

" Dum dum dum dum dum dum dum dum "

" Dum dum dum dum dum dum dum dum "

“ Sizin Beethoven'uz var.“

Küçükken dinlemiştim böyle böyle yapıyor ( Şeyhimiz orkestra hareketleri yapıyor).

“ Benim söylemem Beethoven ve Mozart, zart zart zart gibi değil”

“ Hiçbir şey benim şarkı söylemem gibi olmaz çünkü benimki ilahi şarkılardır. Ve diyorum ki;

" Dum dum dum dum dum dum dum dum "

" Dum dum dum dum dum dum dum dum "

" Dum dum dum dum dum dum dum dum "

" Dum dum dum dum dum dum dum dum "

(Mürit: 45 dakika)

UA-984942-2