Go to media page Available in: English   Turkish  

İçinde Sakladığın Putları Yık ve Rabbine Dön

Sultanul Evliya

Mevlana Şeyh Nazım Adil El-Hakkani

Perşembe, Haziran 3, 2010 Lefke, Kıbrıs

Meded Ya Sultanul Evliya Allahu Ekber Allahu Ekber Allahu Ekber La İlahe İllallah Vallahu Ekber Allahu Ekber Velillahil Hamd. Allâhümme Zid Habibeke İzzen Ve Şerefa Nûren Ve Surura Ve Ridvanen Ve Sultana Ya Rab. Ve Esselamun Aleyke Ya Sahibel Vakt diyoruz. Ona bu dünyada tam bir idare ikram edilmiştir. Bütün milletlere hitap etmek için, bütün insanoğlunu, insan tabiatından olanları ikaz etmek için onun iznini istiyoruz.

Esselamun aleyküm Ya İbadallahi Salihin diyoruz. Âlemlerin Rabbi, bizi yaratan Allah Celle Celaluhu’nun ilahi emirlerini takip edenlere selâmımızı veriyoruz. Esselamun aleyküm katılanlarımız diyoruz. Katılır veya katılmazsınız. Eğer bu mütevazı beyannameye katılırsanız mutlu olursunuz. Sizden birşey alınır ki...(sohbet anında bir çocuk geçer) Ne yapıyorsun? Toplantımızda birileri faydasız birşeyler yaparsa ilahi bağlantıyı kestirir. Kendinizi verin ve ilahi bağlantının kesileceği hareketler yapmayın.

Ey insanlar! Bir disiplin sağlamamız gerekir. Disiplin göklerden insanoğluna gönderildi. Euzubillahimineşşeytanirraciym diyoruz. Bu ilahi disiplindendir. Ondan sonra Bismillahirrahmanirrahiym demek de ilahi disiplindir. Ki bizim bunu sağlamamız emredildi; çünkü insanoğlu yaratılışında kibirli kimselerdir. Kibirli kimseler kibirlerini kolay bırakıp birilerini takip edemez demektir. İnsanoğlu için en zor olan, bir kimseyi takip etmek ve ikinci bir mertebede olmaktır. Bu nefsimiz için en zor şeydir.

Şimdi Euzubillahimineşşeytanirraciym diyoruz. Bu bütün insanoğlu için ilahi disiplindir. Bu Peygamberlerden başlar ve kâinattaki herkese kadar gelir. Onlar bu disipline uymalılar. Öğrenmeliler çünkü kullar istedikleri şeyleri yapamazlar. Hayır, kul sahibini takip edendir. Veya kul Rabbinin emirleri altında olandır. Bütün kâinatın Rabbi, Herşeye Kâdir olan Allah Subhanehu Ve Teâlâ’dır. Ve Cenâb-ı Allah’ın mutlak ilahlığı vardır. Bu ancak O herşeye Kâdir olan içindir. Hakiki Rablik ancak âlemlerin Rabbi, Herşeye Kâdir olan Allah Subhanehu ve Teâlâ içindir.

Ey insanlar! Âlemlerin Rabbi tektir. O varlıklarından birisine istediği gibi Rabliğini temsil etmeyi ikram eder. Kimse Rab olamaz veya onun kendi kendine veya kendi içinde bir Rabliği olamaz. Bu bahsedilendir, bu bütün ilahi kitaplarda bahsedilir. Ve bu Kurân-ı Kerîm ikram edilen son elçi Seyyidina Muhammed (s.a.v.) aracılığıyla da göklerden insanoğluna gelen son mesajlarda bahsedilir. Kurân-ı Kerîm insanlara durumları hakkında eğitmek için son mesaj olarak ulaştı. Çünkü insanlar yaratıldıklarında onlara şeytani dokunma gelir ve şeytan insanoğlundan herkese “Ben buyum” dedirtmeye çalışır. “Benim” demenin anlamı “Ben Rabbim” demektir. İmkânsız. “Burada ben varım” demek insanoğlunun en fena özelliğidir. Ama şeytan insanlara “Ben buyum” “Ben şuyum” dedirmek için ısrar eder. Bu “Bende bir Rabbim” demektir. Ve bunu da söylerler, iddia ederler. Şeytan insanoğluna “Ben buyum, ben şuyum” dedirtmeyi öğretir. Onların “Ben buyum” veya “Ben şuyum” demek için böyle hakları yoktur. Ama bunu iddia ederler çünkü şeytani talimler insanlara sadece “Ben buyum” dedirtme noktasındadır. Şeytani talimler insanlara sadece “Ben birisiyim” diye iddia ettirmektir.

“Ne için?”

“Çünkü ben bir kralım.”

“Ne için?”

“Çünkü ben bir başbakanım," veya “çünkü ben baş liderim” demek için. Veya “Çünkü ben bütün orduların lideriyim. Ben bir Rabbim” derler.

Sen Rab değilsin! Şimdi dünyadaki bütün eğitimler bu noktadadır. İnsanlara “Bende bir Tanrıyım” dedirtmektir. Ve mutlak Rablik ancak Cenâb-ı Allah Subhanehu ve Teâlâ içindir ve biz köleleriz. Biz köleleriz. Ben köleyim diyene kadar şeytanlar ve takipçisiyle beraber olursunuz veya şeytanın destekleyicisi olursunuz. Bu nokta en mühim şeydir.

Ey ulemalar! Dinleyicilerinize veya talebelerinize veya takipçilerinize bu noktayı öğretiyor musunuz öğretmiyor musunuz? Onlara öğretmezseniz kıyamet gününde ilk olarak siz cezalanacaksınız. Eğitilmiş insanların, ulemaların onlar üzerinde sorumlulukları vardır. Bu sorumluluk onlara insanlara öğretmek için verilmiştir. Ey insanlar! Nefsiniz sizin bir tanrı olduğunuzu iddia etmek ister. Tanrı olduğunuzu iddia edersiniz.

Tanrının abdesthaneye gittiğini mi zannedersiniz? Bu nasıl olur? Ey insanlar, düşünün! Herkes “Ben buyum” "Ben şuyum” diye iddia eder. V.İ.P. (çok önemli şahsiyet) kimseler olduğunu iddia ederler.

Eğer V.İ.P. kimselerseniz, uçaktan inip V.İ.P. kimselerin salonunda dinlenmek istediğiniz zaman “Lütfen, wc nerede?” diye sorarsınız. Siz V.İ.P. kimselersiniz ve wc’yi mi soruyorsunuz? Nedir bu? Siz çok mühimsiniz ve bu “Biz Tanrıyız" demektir. Eğer tanrıysanız wc’de ne işiniz var?

Ey İslam ulemaları, Selef us-Salih ulemaları! İnsanlara öğretin. Onlara kibirli olmayı bırakmalarını anlamaları için böyle basit sözlerle öğretin. Cenâb-ı Allah asla kullarının kibirli olmalarından razı olmaz ve kibirli kimseler cennete giremeyecekler. Evet. İnsanların öğrenmesi önemli olan, kendilerini ve onları yaratan Cenâb-ı Allah Subhanehu ve Teâlâ’yı bilmeleri için birşeyler söylemelisiniz. Evet. Bütün eğitimler, şimdi gençlere sadece “Bizim Oxfort’tan diplomamız var” veya “Nelson’dan mezun olduk” veya “Biz Cambridge üniversitesine aidiz” diye iddia ettirmek içindir. Bu “Biz V.İ.P. kimseleriz” diye iddia etmek demektir. Çünkü şeytan onların içlerine üfler ve sonra onların bedenleri şeytani üflemeyle büyür, büyür, büyür, büyür ve “Biz birşeyiz” zannederler.

Ey Müslüman ulemaları! Selefi ulemalar! “Biz Selefi ulemalarız” diye iddia edenler! İnsanların durumlarını neden netleştirmezsiniz? Kutsal Kitaplar insanoğluna suni büyüklük vermek için mi geldiğini zannedersiniz? Neden insanlara, “Ey insanlar, bu büyüklük diye iddia ettiğiniz sunidir (sahtedir). Hakiki olan göklere aittir” diye netleştirmezsiniz? Dünyada olduğunuz sürece şeytan sizin “Birileri olduğunuzu, çok büyük olduğunuzu, çok mühim kimseler olduğunuzu veya dünyada tanrı olduğunuzu da” içinize pompalar. Ama gerçek hakikat, “Rab olan ancak Cenâb-ı Allah'tır; başka kimse değil” demektir. Şeytani iddialar sunidir, hakiki değildir. Bu nefsâni büyüklüğü yıkmaya çalışmalısınız. Bunu insanlardan almalısınız.

Bu amaçla, Cenâb-ı Allah göklerden suni büyüklüğü, insanoğlunun taklit unvanlarını yıkmak, onları hakiki mertebelerine getirmek ve onlara, “Ey Rabbim, biz Senin kullarınız” dedirtmek için mübarek kimseleri gönderdi. Cenâb-ı Allah Kurân-ı Kerîm’de peygamberlerin atası Seyyidina İbrahim (a.s.) ve onun işi, ne yaptığı veya ne yapacağı veya yapılmış olan hakkında buyurdu. Onun milletinin, Nemrut ve milletinin putları vardı. Bu onların nefsanî kibirlerini temsil ediyordu. Ve buyurdu; “Ey milletim, sizin putlarınızı yıkacağım!”

Ey eğitilmiş insanlar, şeriat doktorları, Ezher-i Şerif ulemaları! Cenâb-ı Allah Kurân-ı Kerîm'i hikâye veya masal kitabı mı yaptığını zannediyorsunuz? Hayır, Onun kullarından anlamasını istediğini alın. Seyyidina İbrahim’in hikâyesinde ne olduğunu anlattı. Buyurdu; “Ben bu taklit putları, 'Biz tanrıyız' diye iddia ettiğiniz bütün putları yıkacağım. Tek bir Rab, Cenâb-ı Allah Subhanehu ve Teâlâ vardır!” Cenâb-ı Allah Kutsal Kitapları hikâye veya masal kitabı olarak göndermedi. Hayır, eğitti. Bu demektir ki putlarınızı yıkmıyorsunuz. Çünkü herkesin kendi içinde sakladığı putları vardır. Ve buna dikkatle bakar ki kimse putlarına dokunmasın. Bir kimse putunu yıkarsa onunla kavga ederler veya onu öldürürler. Ve âlemlerin Rabbi insanlara putlarınızı, nefsinin putlarını yıkmasını öğretir, “Yoksa Benim kulum değilsin ve şeytanın kölesisin. Git buradan!”

Ey insanlar! Mutlak Rablik Cenâb-ı Allah’ındır. Cenâb-ı Allah asla kullarını “Bende Rabbim” diye iddia etmeleri için yaratmadı. Hayır, hayır, hayır, olamazsınız. Onun için Peygamberler Mührü (s.a.v) Sahabesiyle bir savaştan geldiği zaman buyurdu; “Ey Sahabem! Şimdi bazı yanlış yola ait ordularla olan savaşı bitirdik ve bize Cenâb-ı Allah tarafından zafer ikram edildi. Şimdi zafer bizimdir ama düşmanlar arasında en fena düşmanla yeni bir savaşa başlıyoruz.” “Ya Rasulullah! Ey sevgili Peygamberimiz, onlar kimdir?” Ve Peygamberler Mührü (s.a.v), “Cihadun nefs” buyurdu.

Ey “Biz Selefi ulemalara aidiz veya şeriat doktoruyuz veya Ezher-i Şerif ulemalarıyız” diye iddia edenler! Bu nefisle cihadı yapıyor musunuz? Hiç nefislerinizle bir savaşı denediniz mi? Kimsenin denediğini zannetmem. Mubarek varlıklar bu insanları saygı duyulmayan kimseler yapar. Ve kıyamet gününde onlar kötü amelleri ve niyetleri için ateşe atılacaklar.

Ey insanlar! Birşeyler anlamaya çalışın. Nefislerinize bunu veya şunu iddia etmeyi bırakın, hayır. Giyindiğiniz kıyafetler size “Ben buyum, ben şuyum” deme hakkını veriyor zannetmeyin. Bunu bırakın ve kulluk elbisesi giyin. O zaman Rabbiniz, Herşeye Kâdir olan Allah, Celle Celaluhu size sevdiği kulluk elbisesini giydirir. O asla başka bir elbise sevmez. Cenâb-ı Allah bizi affeylesin. Esselamun aleyküm.

Fatiha.

(40 dakika)

(Mevlana Şeyh Nazım hazretleri telefonda Şeyh Hişam Efendi ile konuşur.)

UA-984942-2