Tuesday, Mart 5, 2011 Lefke, Kıbrıs
Şeyh Nazım Efendi: Ta vaktin sahibi gelip de sahiplik yapıncaya kadar biz milleti oyalıyoruz. Ondan sonra açılacak olan fütuhat geçmişte yoktur.
Cemaat: Yakındır Efendim o günler.
Şeyh Nazım Efendi: Yakın. Bir harf kaldı arada. Bir harf kaldı. Başkası yoktur. Evet efendim. "Melhametul Kübra" derler ona: En büyük "Armageddon". Armageddon, Melhame-i Kübra öteki semâvi kitaplarda da bildirilmiştir. La tekumussa'a hatta taktatile fietaan azimetan, Kıyamet kopmaz, dünya iki taraf olup da aralarında azim bir kıtal oluncaya kadar. Da'vahuma vahide, dünya iki taraf olacak: Sağ, sol. Ve aralarında azim bir muharebe olacaktır, makteletul azime. Dünya oraya doğru yürüyor şimdi. Oraya yürüyor ve hazırlanıyor. Şimdi biz bu cebâbire devrindeyiz, Cebabire Devri. Efendimize (s.a.v.) sual ettiler: "Efendim, sizin hakkınızda ayet var: Inneke meyyitün ve innehum meyyitûn, “Sen de ölümü tadacaksın, onlar da tadacaktır." Yani bütün insanlar, ruh sahipleri, ölümü tadacaktır. "Ya Rasulallah (SAV)" der Sahabe Efendilerimiz. "Sizden sonra ümmete kim başcılık yapacak?"
Se yekunul mali hülafa. Bu el-Cami’ Sagîr Hadisidir. Sırat üzerine. Se yekûnu,
se yekûnu; gaybdan haber veriyor, Nübuvvetle. "Benden sonra hulefa gelecektir." der.
Hulefa kimdir? Dört halifeler: Seyyidina Ebu Bekir, Seyyidina Ömer, Seyyidina
Osman, Seyyidina Ali. Hz.Hüseyin Efendimiz'de kapandı.
"Ondan sonra kıyamet kopar mı?" diyor Sahabe.
"Daha vardır," diyor.
"Kim başlık edecek ümmetine?"
Se yekunu ba'del hulefai ümeraun, “Halifelerden sonra ümera gelecek.”
Ümeralar Şam'daki Emeviyyin ve Bağdat’taki Abbasiyyinlerdir. Emir el-Mu'minin, Harun Reşit, Bağdat'takiler; onlar Abbasilerdir. Emeviler Şam'da.
"Bunlardan sonra kıyamet kopar mı?"
"Daha vardır."
"Kim ümmete başlık yapacak?"
Ba'del ümerai mulukun, “Ümeradan sonra melikler gelir,” ki müluk dediği vakitte, Selâtini Osmaniyye, Osmanlı Padişahlarıdir ümmete başlık yapan.
"Ondan sonra kim gelir?"
Ve min ba'dil müluki cebabiran. Şeriati reddeden, İslami reddeden, kafirliğe yol açan, "Tyrants" derler. "Zorbalar devri" gelecektir. Onların zamanındaki Müslümanlarin çekeceğini Peygamber (s.a.v.) bildirdiği vakitte, Sahabeler ağladı. Şimdi bu Mısır'da olan, Libya'da olan, bu insanların başına gelen. Biz kapıyı açtık zaten; bizimkiler açtı ve Sultan Abdülhamit (Cennet mekân) ile kapandı.
Iki şey vardır, bilmem Topkapı'da gördünüz mü? Kapının üzerinde içeriye girdiğinizde iki daire vardır: O iki daire güneş gibi. Onların bir tanesinin içerisinde her gelen padişahın ismi yazılıdır. Sultan Hamid (Cennet mekân) ile daire doldu da Sultan Reşad'a dedikleri vakitte, “Saadetli Padişahımız! Yer kalmadı dairede,” dediler. Ağladı da dedi ki: "Bir başka (daire) daha koyun." Koydular. Meşrutiyet padişahı olan tek padişahtır Sultan Reşad. Ondan sonra kapı kapandı. We min ba'dil müluk cebabiran, “Sultanlardan sonra zâlimler gelir.” Geldi ya cebbar.
Cemaat: Mehdi Resul geldi mi?
Şeyh Nazım Efendi: Şimdi müluktan sonra cebabire gelecek. Cebbarlar, diktatörlar devirleri ki din ve imana musallat bunlar, Islam’a düşman. Sahabe Efendilerimiz ağladı. O zamandaki Müslümanların çekecekleri zahmetten zulümden ağladı Sahabe Efendilerimiz de sordular: "Ya Rasulallah, kıyamet onların üzerine mi kopacak?"
(Efendimiz) "Yok, daha" dedi. Sümme yahrucu raçulun min ahlı beyti yemleül erda kışden ve adla kema muliet cebran ve zulma. “Yok kıyamet kopmayacaktır tâ ki benim Nesl-i Pâkimden bir Zat-i Alü'l Kadir, Sahib-u Keramet, Sahib-u Diyanet, Sahib-u Adalet bir Zat gelir ki Mehdi'dir. O gelecek, dünya zulüm ile dolmuş iken zalimleri tüketecek adaletle dolduracak." dedi.
Şimdi yol o'nundur. Bütün bu "cebbar" derler. We khabe küllü cebbarın anid, "Her inatçı zalim khaib-u hasır olur, kahrolup gidecektir!" dedi. Ayeti Kerimedir o: We khabe külli cebbarın anid. Hem cebbar, hem inatçı, köpekler! Bitecektir bunlar ve ondan sonra gelen Sâhib uz-Zamân gelir, bunları tüketir. Ma beynel maşrıkı vel mağrıbı, doğu ve batı arasında İslamın sancağını kaldırır ve o zaman bütün dünya İslamlıktır. Şimdi yol oraya geldi, başladı sökmeye. Birer birer nerede varsa. Nerede varsa cebbar. Başladı sökülmeye. Bize de gelecek sıra. Gelecek! Nerede Seriatı reddeden varsa cebbardır. İşleri yürümez. Wa min Allahi tevfik. Sabaha kadar söyleriz de. (Daha evvel) bir şey söylemiştiniz siz?
Misafir: Mehdi Resul şu anda hayatta mı Efendim?
Şeyh Nazım Efendi: Eee hayatta tabi. Emri bekliyor.
Misafir: Türkiye'de mi Efendim?
Şeyh Nazım Efendi: Türkiye'de evliya kalmadı. Türkiye'de evliya mı kaldı? Kabristanda bile kalmadı. Hepsini Şam'a aktardılar. Zulmetin ağırlığında yalnız vazifeli olan evliyalar, ümmeti gözetmek için yedi zat var Türkiye'de; yedi tanedir, kimse bilmez. Yedi zât onlar. Onlar da durduruyor orada, gözetilecek insanlar vardır o yüzden onları orada bırakıyorlar. Şimdi iş yaklaştı. Ümit ederiz, efendim, yani hareket var da, hareketin şiddetlenmesi Hz.Mehdi (as)'in gelmesini yakınlaştırır. Bütün dünya birbirine girecek. “Armageddon” derler; Melhame-i Kübra'dir bu. O olduğunda onun neticesinde Hz.Mehdi tekbir alır: “Allahu Ekber! Allahu Ekber! Allahu Ekber ve Lillahil Hamd!" Bütün ateşli silahlar durur; teknoloji durur, bitti. Bunların taptığı teknolojiyi bir tekbirlen durduracak. İşte onu bekliyoruz.
Bu hareket başladı ya, "buntotor" derdik biz eski zamanlarda: Böyle çekip de onların iplerini tekrar kullanırlardı nenelerimiz, analarımız. Şimdi bunlar da çorap sökügü gibi sökülecek, bitecek. Ikinci defa bunlara fırsat yok.
Kaddafi çabalayıp duruyor. Hareketi mezbuhane derler. O çabalama ne demektir bu? Mezbuhane dediğimiz, mesela şimdi boğazlanmış bir hayvan teper. Zannedersiniz diridir, ama yok, boğazı kesilmiştir. Şimdi bunun yaptığı mezbuhane bir harekettir; neticesi yoktur. İstersen milletin, yarısını vursun etsin. Kendisi de sonunda vurulacaktır. Bitti! Mahkum!
Şimdi kaç devletler var. Bizim bildiğimize göre veya bildirildiğine göre Mehdi (as) Haccul Ekber senesinde çıkar Kabe-i Muazzama'da. Bu sene Haccul Ekber'dir. Onun için bize hacılık için izin sorarlar. Bizim salahiyetimiz yoktur bir şey demeye. Ta ki Ramazan içerisine, Ramazan'a ulaşıncaya kadar bize sorma. Benim bildiğim yoktur. Bana o vakit bildirilecek, git veya gitme diyerekten. Onun için şimdi kim sorarsa, daha izin gelmedi bana. Kendi reyinizle giderseniz gidin. Lakin ben bir şey diyemem. Ta ki Ramazan'da daha vuzuh kesbeder dünyanın hal ve ahvali. Arafat'ta zahir olur Mehdi (AS) tekbiri aldığı gibi. İşte ümidim budur. Mehdi (as)'ı, 1940 tarihinden beri bekliyorum. Ne kadar var? 71 sene mi oldu? Bekliyoruz. Allah'a sükür ki ümit kestirtmedi Cenab-ı Allah. Ümidim var kavuşayım diyerekten. Sancağının altında hepimiz de kavuşalım, inşallah.
Başka ne için dua edilecek? Kulluk yapamadık ki. Kulluğun üzerine ne isteyeceğiz? Beylik paşalık mı isteyeceğim? Yok. Istedigimiz kulluk. İnşallah ümidimiz odur ki Şefaat-i Peygamberi ile biz de kayrılırız. Başka türlü kurtuluşumuz yok.
Aman Ya Rabbı!
Affet Ol Habib-i Ekrem Hakkı için! Bize sahip gönder!