As-Siddiq Camisi’nde Cuma Hutbesi
Ey Müslümanlar, müminler! Bizler her zaman Allahu Teâlâ'ya bizleri affetmesi için yalvarmaktayız. Niçin ibadet ediyoruz? Niçin oruç tutuyoruz? Niçin Hacca gidiyoruz? Niçin zekat veriyoruz? Niçin kelime-i tevhide inanıyoruz? Bu zorunlu mu değil mi? Allahu Teâlâ, ibadet edersek bizleri yüceltir mi veya ibadet yapmazsak alçaltır mı?
El-azametulillah, Yücelik Allah’a mahsustur! O her şeyden münezzehtir (bağımsızdır)! Allahu Teâlâ, “Beş vakit ibadet edin” buyurduğu zaman, bu bizim menfaatimiz içindir, O'nun için değildir. Eğer oruç tutarsak, bu bizim menfaatimiz içindir. Eğer Hac görevimizi yaparsak, bu bizim menfaatimiz içindir. Eğer imanımız varsa, bu bizim menfaatimiz içindir. Eğer ihsan makamına ulaşırsak, bu da bizim menfaatimiz içindir.
O halde, eğer tüm bunlar bizim menfaatimiz içinse, kabul ettiğimiz gibi, öyleyse, mümkün olan daha fazlasını yapmalıyız. Dünya için çalıştığınız gibi, aynı zamanda ahiret için de çalışmalısınız. Nasıl ki dünya için çalışırken “birazcık” demiyorsunuz, ahiret için de “birazcık çalışırım” diye söylememelisiniz. Gece gündüz daha iyi bir hayata sahip olmak için yapabildiğimiz kadar çokça çalışıyoruz. Kimse böyle yapmayın demiyor, fakat en azından ahiret için de çalışmalıyız. Ahiretimiz için birazcık çalışıyoruz, fakat dünya için ise daha çok.
Hz. Ali (r) ne demişti? Bir gün, Sahabe-i Kirama şöyle seslendi: "Tüm Kur'an-ı Kerim ve tüm hadisler bir şeye işaret eder." Yüce Allah’ın, dinleriyle tüm peygamberlere ve Hz. Muhammed’e (s.a.v.) gönderdiği tüm mesaj, tek bir şeye bağlıdır ve bundan sonra bal olmaz. Kraliçesiz milyonlarca arı olsa da, bal olmaz. Öyleyse, bahis konusu olan arıların bir kraliçesi olmasıdır. Bu noktaya icap ederek de, ibadetin noktasına ulaşılmaktadır. O halde, Sahabe-i Kiram Hz. Ali'ye sordular: "Ey Hz. Ali, o nedir ki, söyle bize!” Ve o da şöyle buyurmuştur:
راس الحكمة مخافة الله
Râs el-ḥikmete meḫâfetullah.
Tüm hikmetlerin başı Allah korkusudur.
Yüce Allah'ın gönderdiği mesajdan çıkan bütün hikmetlerin başı Allah’ın seni gördüğünü ve seni hesaba çekeceğini bilmektir. "Meḫâfetullah" Allah korkusudur ve iki anlam taşır: Birincisi, O'nun cezalandırmasından korkma ve diğeri, O'nun sevgisini kaybetme korkusudur.
Eğer korkunuz yoksa o halde istediğinizi yapın, fakat eğer Müslüman iseniz, hesaba çekileceğimizi biliyoruz. Öyleyse, bizler her gün ne yapmamız gerektiğini biliyoruz. Ve her gün günah işlediğimize göre "Estağfurullah” demeliyiz. İşte en temel nokta budur: Allah'tan korkmak. Polis bizi caddede kenara çekecek ve bize ceza yazacak diye korkuyoruz, fakat Allahu Teâlâ ’ın bizi kenara çekmesinden korkmuyoruz! Size söz söylemiyorum, kendimi de bunun içine katmıyorum ve gayri-Müslimlere de söz söylemiyoruz, ben Müslümanlara konuşuyorum.
Allah (c.c.), Kur'an-ı Kerimde şöyle buyurmuştur:
اقْتَرَبَتِ السَّاعَةُ وَانشَقَّ الْقَمَرُ
İḳterabetis sâ`at ven-şeḳḳal ḳamer.
Kıyamet yaklaştı ve ay yarıldı. (Kamer, 54/1)
Müslüman olarak buna inanıyoruz, Kur'an-ı Kerimin getirdiği bütün ilahi hükümlere inanıyoruz, fakat niçin daha iyisini yapmaya çalışmıyoruz? Tamam, ibadet ediyoruz, oruç tutuyoruz ve Cuma namazına geliyoruz, fakat daha da iyisini yapmalıyız. Hz. Ali’nin (r.a.) söylediği gibi:
اعمل لدنياك كانك تغيش ابدا وعمل لاخرتك كانك تموت غدا
`Amal li-dunyâke ke-enneke teğîşû ebeden ve `amal li- âḫiratike ke-enneke temûtu ğaden.
Sonsuza dek yaşayacakmış gibi dünya için çalış ve yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış.
Hz. Ali (r.a.) “Bir taraftan sonsuza dek yaşayacakmış gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi de ahiret için çabalamayı unutmayın.” der. Eğer birisi kanser ise ve iki veya üç ay içinde öleceğini biliyorsa, o, Allahu Teâlâ ’ın ondan hoşnut olacağı yolda ölmek için çalışır. Eğer bir an içinde Allah (c.c.) sizden hoşnut olursa, tüm günahlarınızın af olması için kâfidir! O (c.c.), Hz. Muhammed'in (s.a.v.) Rabbidir. O halde, ibadet yolunda devam edin.
Allahu Teâlâ şöyle buyurmuştur :
وَمِنْهُمْ مَنْ يَقُولُ رَبَّنَا آتِنَا فِي الدُّنْيَا حَسَنَة ً وَفِي الآخِرَةِ حَسَنَة ً وَقِنَا عَذَابَ النَّار
Ve minhum men yeḳûlu rabbenâ âtinâ fid-dunyâ ḥaseneten ve fil-âḫirati haseneten ve ḳinâ aẕâben-nâr.
Bazıları da, "Ey bizim (Yüce) Rabbimiz! Bize bu dünyada da iyilik ve güzellik ver, ahirette de iyilik ve güzellik ver ve bizi cehennem ateşinden koru!" derler. (Bakara, 2/201)
“Ey Rabbimiz! Bu hayatta bize sevap ver ve ahiret hayatında da bizlere hasenat ver” diye söyleyin. Allahu Teâlâ dünya ve ahireti dengelemiştir. Mademki nerede olursak olalım kaçamayacağımız o günü görmeye yaklaşıyoruz, ölüm meleği ruhlarımızı almaya hazırlanıyor, öyleyse kendimizi hazırlayalım.
Ey hacca gitmeyenler! Gitmek için hazırlanın. Ve daha önce gidenler varsa tekrardan gidebilirler. Nitekim, İbni Abbas’tan rivayet edildiği üzere, Resulullah (s.a.v.) bir şöyle buyurmuştur:
ما من أيام العمل الصالح فيها أحب إلى الله من هذه الأيام -يعني الأيام العشر- قالوا يا رسول الله ولا الجهاد في سبيل الله قال ولا الجهاد في سبيل الله إلا رجل خرج بنفسه وماله ثم لم يرجع من ذلك بشيء
“Zilhiccenin ilk on gününde yapılan salih ameller gibi Yüce Allah'a sevimli gelen hiçbir amel yoktur." Bunun üzerine orada bulunanlar: "Ya Resulullah! Allah yolundaki cihad da buna dahil mi?” diye sordular. Resul-i Ekrem (s.a.v) şöyle buyurdu:
“Allah yolundaki cihad da buna dahildir; ancak malı ve canı ile cihada çıkıp geri dönmeyen (şehit) kimse hariç”
(İbni Mâce, Sıyam: 39.İbni Hacer, 5:119)
Ve hazırlanmak kolaydır…
Ey Müslümanlar! Hac ayı olan Zilhicce ayı iki gün içinde geliyor. İslamiyet'in beş şartından bu birisini yerine getirmekle de hükümlüyüz.
Ey Müslümanlar! Hacca gidemeyenler, bugün, yarın veya gelecek sene gitmek için kendilerini hazırlasınlar. Niyetinizi yapın ve gitmek için hazırlanın. Resulullah (s.a.v.) Sahabe-i Kiram'a, "Zilhiccenin ilk on gününde yapılan salih ameller gibi Yüce Allah'a sevimli gelen hiçbir amel yoktur." diye buyurmuştur. "Ve Allah yolundaki cihad da buna dahildir, lâ el-cihâdu fî sebîlillah." Demek ki bu on günler ondan daha da önemlidir. Öyleyse, mümkün olduğunca çok zikir yapmaya çalışın: “Hasbunallah Rabbunallah", "Lâ ilâhe illallah” ve kalbinize gelen diğer zikirleri yapın.
Bu on günler yaklaşmaktadır ve hacca gitmeyenler için o Arafat gününe dikkat etmeniz gerektiğine dair çağrıda bulunmak istiyorum. O günde, Zilhicce’nin dokuzuncu günü olup, hacılar Arafat için Mekke dışına çıkarlar. Orada vakfeye dururlar ve tüm gün boyunca dua ederler ve daha sonra da Müzdelife’ye giderler. Evde kalanlar için de, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) o günü oruçlu geçirmelerini söyler. O, bu orucun iki senelik günahın affı için kefaret olduğunu söyler:
عن أبي قتادة قال: قال رسول الله: صوم يوم عرفة يكفر سنتين، ماضية ومستقبلة
Sevmu yevmu arafat yukeffirû seneteyn senetu'lmâdiya ve senetu'l-ḳâdimeh.
Arefe günü oruç tutmak geçmiş ve gelecek iki seneye keffarettir.
(Müslim)
Mesela, Bayram Salı günü ise, Pazartesi oruç tutanlar geçmiş senenin ve gelecek senenin günahlarından feragat ederler.
O günü oruçlu geçirmek için niyet edelim. O halde, Allahu Teâlâ geçmiş senede olanlar ve gelecek senede olacak olanları affedecektir.
Hz. Ali (r.a.), dünya için mümkün olduğunca çalış fakat öleceğini de unutma demiştir. Öyleyse, o gün oruç tutmalıyız ve ölüm meleğinin ne zaman geleceğini bilmediğin için oruç tutmak veya ibadet etmek için çok değerli olan günleri gözlemeliyiz.
Ebu Hureyre (r.a.), Resulullah'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu naklediyor:
اَلْـعُمْرَةُ إِلَى الْـعُمْرَةِ كَفاَّرَةٌ لِـماَ بَيْنَهُماَ، وَالـْحَجُّ الْـمَبْرُورُ لَيْسَ لَهُ جَزَاءٌ إِلَّا الْـجَنَّةُ
El-umratu lil umratu keffâratun limâ beynehumâ vel haccul mebrûr.
İki umre arasında işlenen günahlara umreler kefaret olur; makbul olan haccın karşılığı ise cennetten başka bir yer değildir. (Buhâri ve Müslim)
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Bir umre ile diğeri, ikisi arasındakilere kefarettir." buyurmuştur. O halde, umreye gitme fırsatı ne zaman çıkar bilmediğimiz için bunu aklımızda tutmamız yararlıdır.
Hadisin devamında Peygamber Efendimiz (s.a.v), "Makbul olan haccın karşılığı cennettir.” buyurmuştur. Öyleyse, kabul edilmeyen bir şeyi yapmaksızın yapılan haccı birisi ifa ederse, bunun sevabı cennettir. Allahu Teâlâ bizleri cennetine koysun. Şayet sorguya çekecek olursa, bunun sonu asla gelmez. Allahu Teâlâ bizleri sorgusuz sualsiz cennetine koysun inşallah! O'nun (c.c.) herkesi hesaba çekeceği o büyük hesap gününden uzak olduğumuzu asla düşünmeyin.
Allahu Teâlâ şöyle hitap eder:
إِذَا زُلْزِلَتِ الْأَرْضُ زِلْزَالَهَا وَأَخْرَجَتِ الْأَرْضُ أَثْقَالَهَا وَقَالَ الْإِنسَانُ مَا لَهَا
İẕâ zulzilet el-ardu zilzâlehâ ve ḳâlet el-insânu mâ lehâ.
Yer dehşetle sarsıldıkça sarsıldığı, yeryüzü ağırlıklarını dışarıya çıkardığı ve insanın: "Buna ne oluyor?" dediği zaman.
(Zilzal, 99/1-3)
Allahu Teâlâ’nın tüm dünyayı sallayacağı gün vardır ve herkes şaşırıp kalacak ve Allah tüm ölenleri sorgulamak için geri getirecek (diriltecek). Şayet, atom zerreciği kadar iyi
yaptıysalar ve şayet atom zerreciği kadar da kötülük yaptılarsa karşılığını bulacaklar. Allahu Teâlâ’ya bizleri rahmeti ile affetmesi için yalvarıyoruz! Ve yâ fevzen lil mustağfirîn estağfirullah.
http://sufilive.com/Importance_of_the_First_Ten_Days_of_Dhul_Hijjah-2790.html
© Telif hakkı “Sufilive”a aittir. Bütün hakları saklıdır. Bu kopya, uluslararası Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu tarafından korunmaktadır. Lütfen paylaşırken, “Sufilive”a atfediniz. Allah razı olsun.