Go to media page Available in: English   Turkish  

ANLAYIŞ İSTEYİN

Sultanul Evliya

Mevlana Şeyh Nazım Adil El-Hakkani

Pazar, Şubat 7, 2010 Lefke, Kıbrıs

Destur Ya Seyyidi Meded. La İlahe İllallah La İlahe İllallah La İlahe İllallah Seyyidina Muhammeden Rasulullah (s.a.v) …

Esselamun Aleyküm Ya İbadallah. Esselamun Aleyküm Ya Sultanul Evliya. Euzubillahimineşşeytanirraciym Bismillahirrahmanirrahiym La Hâvle Vela Kuvvete İlla Billâhil Aliyil Aziym.

Ey selefi ulemaları, Allah (cc), bizi Yaratan, Cenâb-ı Allah buyurur;

(Râd:7) وَلِكُلِّ قَوۡمٍ هَادٍ

<< Ve her toplumun bir rehberi vardır>>

He…? Allah Allah وَلِكُلِّ قَوۡمٍ هَادٍ Cenâb-ı Allah bu gezegendeki mübarek kullarına bir anlayış ikram eder. Bizim bir anlayışa ihtiyacımız var. İnsanoğlunun asıl özelliği anlayıştır. Anlayış yalnız insanlara ikram edilmiştir. Hayvanlara bir anlayış verilmemiştir. Onun için bu dünyadaki varlıkların en yüksek makamı insanlarındır. İnsanlara anlayış verilmiştir. Anlamayanların seviyesi hayvanlar seviyesindedir. Onun için Peygamberler Mührü buyurmuştur; ا اللحد لىالمهد من العلم اطلبوا Utlubul-İlme Minel-Mehdi İlel-Lahd.<< Doğuştan, ölünceye kadar, ilim öğren>>

Selefi ulemaları siz Arapça anlar mısınız? Anlamalısınız. Evet beyim, evet beyim, çok güzel, çok güzel, Arapça anladığınız için çok memnunum. Arapça anlarsınız. En şerefli ve en şanlı ve Rabbimizin halifesi Seyyidina Muhammed (s.a.v) ne buyurur? Ayağa kalkın ve ona en yüksek saygınızı verin. Peygamberler Mührüne yüksek saygınızı vermezseniz şerefiniz aşağı düşer ve yüzünüzde iman nuru alınır. Onun için bir kimseye bakınca ve yüzü parlarsa o kimse anlayan bir kimse olduğunu anlarsın. Onun için yüzüne iman nuru ikram edilmiştir.

Onun için Peygamberler Mührü (s.a.v) ümmetini anlamalarını ısrar ediyordu. İnsan ve hayvanlar arasındaki çizgi o anlayış seviyesidir. Anlayan insanlar o seviyenin üstündedir. Anlayış seviyesi.

Anlamayanların durumu hayvanların seviyesinin altındadır. Buraya insanlar sabah gelir. Ve Âlemlerin Rabbi en sevgili kuluna emreder; insanlara söyle, öğrenmeye çalış çünkü öğrenmek anlamanın hazinelerini açar. Öğrenmezseniz anlama hazinelerine ulaşamazsın.

Anlama hazineleri….Uffff…Anlayışa bir sınır getiremezsiniz. Bu insanoğlunun şerefidir. İnsanoğlu ne kadar anlamaya koşarsa ona o kadar şeref ve kuvvet ve nûrlar ikram edilir. SubhanAllah. Hiçbir şey anlayış gibi olmaz. Anlayış yalnız öğrenmenin yolundan geçer. Öğrenen anlar. Cenâb-ı Allah, ey selefi ulemaları siz Kurân-ı Kerîm’in buyurduklarını anlıyor musunuz? “Ehh.. bir parça.” Bir parça değil, Peygamberler Mührü gelmezse siz birşey anlamazsınız.

Bazı ahmak, akılsız, budala insanlar "Peygamberler Mührü, insanlara, ona ikram edilenden ihtiyaç olanı verdi" derler. Ona Kurân-ı Kerîm ikram edildi. Bazı anlayışsız, budala ahmaklar Peygamberler Mührü ona Kurân-ı Kerîm’den ne ikram edildiyse onu verdi derler. He…? "Ondan sonra bitince dünyasını değiştirdi. Bizim ihtiyacımız yoktur, onun peygamberliği bitmiştir." O bize Cenâb-ı Allah’tan getirdiği kutsal kitabı anlamak için takip ederiz. Ne? Ne diyorsunuz? Pekçok şeytanın köleleri veya şeytanın takipçileri "biz şimdi anlarız" derler. Nasıl anlarsınız? Nasıl anlarsınız?

Peygamberler Mührüne 23 senede ilim verdi - bu da bir anlayış verdi. Bu ilim ne içindi? İlim anlayış içindir. Cenâb-ı Allah ona Kurân-ı Kerîm’i ikram eyledi. Ama anlamak için ilahi huzurda en sevgili en şanlı olana 23 senede bir anlayış verdi. Neden Peygamberler Mührünü 23 sene tuttu? Bir saniyede Kurân-ı Kerîm’i gönderirdi. Peygamberler Mührünü tutmaya ihtiyacı yoktu. Peygamberler Mührü olmadan da mukaddes kitabını melekler aracılıyla hazırlanmış bir yere gönderebilirdi. Oraya getirebilirdi ve bu Rabbinizin son haberidir. İçine bakın ve anlayın diyebilirdi, bunu yapmak çok kolay. Ama bunu yapmadı ve göklerden insanların, kulların anlaması için son elçisini gönderdi.

Siz üç kere yemek yerseniz bu hayvanların seviyesidir. Bir kere yeterlidir. Bazı meleklere cumadan cumaya yeterlidir. Birisini gönderdi ve son haberini bir kürsüye koydu. İnsanlar geldi ve geri gittiler. Şimdi Müslüman ülkelerindeki pekçok ahmaklar, pekçok cahiller, biz doktoruz, biz anlarız, bizim Kurân-ı Kerîm ikram edilen kimseye ihtiyacımız yoktur. O dünyasını değiştirdi, bitti. Şimdi onun yaptığını biz yaparız diye iddia edenler. Biz anlarız diye iddia ederler. He..?

Allah Allah tövbe ya Rabbi. Tövbe ya Rabbi. Bir kimse kendi kendine bütün Kurân-ı Kerîm’i anlarsa bu demektir ki bir kimseye bir yığın yemek ikram edilip “Bunların hepsi senin ve ye” dendiği gibi. Yemeye başlar ve yer yer, sindirmeye zamanı yok mu? Sindirme yapmaz mı? Bu nasıl olur? Şimdi Kurân-ı Kerîm burada ve sonsuz bir ilim yığını var. “Bizim anlatılmak veya eğitilmek için kimseye ihtiyacımız yok” dersiniz. Bu cahilliğin son noktasıdır. Pekçok insanları dinlerim ve yazdıklarını okurum ve “Bizim Peygamberler Mührüne ihtiyacımız yoktur” derler. Bitti.

Ey selefi ulemaları, Cenâb-ı Allah buyurur, en sevgili ve en şerefli ve halifesine emreder… Cenâb-ı Allah hakiki halifesini eğitir. Ona buyurur;

(Tȃhȃ:114) وَقُل رَّبِّ زِدۡنِى عِلۡمً۬ا

<< “Rabbim benim ilmimi artır” de>>

Cenâb-ı Allah buyurur…(arapça) Bu az olan ilahi ilimlerden ikram edilmiştir. İnsanların ihtiyacı olan tek şeyin tabiatta öğrendiklerinizdir zannetmeyin. Bu bizim tabiat, bu gezegen, bu dünya hakkında öğrendiğimizdir ve bu o kadar azdır. O kadar azdır, asla çok olmaz. Hayır olamaz. Bir kimse mümkün olduğu kadar ilim öğrenebilir. Bu ilim pozitivizme bağlıdır, hayır. Hakiki ilim asla çoğalmaz, her zaman biraz, biraz olur.

(İsra; 85) وَمَآ أُوتِيتُم مِّنَ ٱلۡعِلۡمِ إِلَّا قَلِيلاً۬

<>

Cenâb-ı Allah ilahi hitabını bütün tabiatçılara söyler. Ve (İsra; 85) وَمَآ أُوتِيتُم مِّنَ ٱلۡعِلۡمِ إِلَّا قَلِيلاً۬ buyurur. Onlar günlük araştırmalar yaparlar ve sonsuzdur. Arkasından yenileri gelir onların arkasından yenileri gelir. Bir insanın ufkun sonunu bulması istediği gibi olurlar. Her seferinde bu ufkun sonudur der. Koşar ve o noktaya ulaştığı zaman başka bir ufuk gözükür. Bu ilimdir, bizim imkânımıza, çabamıza ve gayretimize ve akıl ürünümüze göre çok çok azdır. Âlemlerin Rabbi sindirmeyi ne için yapar? Her zaman yenileri sindirmeniz gerekir. Her seferinde yenileri olur ve yeteneğin ve imkânın yeterli olmaz. Bir kimsenin biriktirdiği belki bütün hayatı boyunca yüz tondur. Bunu onun önüne koyup ye dersin yapamam der. Ama gün be gün, gün be gün biriktirdiği biter ve ölür.

Şimdi insanların ikram edilen ilimlerine göre olan anlayış kapasitesi imkânlarına, yeteneklerine ve anlayış seviyelerine göredir. Bu noktada başladık ki anlayış insanlara şeref verir. Yaratanı, dünyanın Yaratanını ne kadar anlarsan evvelden ahire kadar anlayışın sonsuzdur. İlmin sana bir nur vermez. Anlayış insanlara nur verir. Bu ilahi ikramdır. Her anladığın zaman sana bir şekil nur ikram edilir ve anlayışın açılır, açılır, açılır, açılır.

Onun için Peygamberimiz (s.a.v) buyurmuştur; ا اللحد لىالمهد من العلم اطلبوا . Neden? Daha fazla ve fazla anlamayı isteyin. Daha fazla yemek, içmek ve hayvâni istekleriniz için uzun ömür istemeyin. He…? Ama anlayış isteyin. Yeme ve içme için uzun ömür istemeyin ama anlamak için uzun ömür isteyin. Daha yüksek bir anlayışa ulaşmak için. Yüksek anlayış ve daha yüksek anlayış. Her anlayış seviyesinde Âlemlerin Rabbinin bilinmeyen bölgelerinden kocaman okyanuslar açılır.

Neredeyiz. Biz birşey anlamayız. İnsanlar anlayış istemezler, onlar ancak akıllarında birşeyler tutmak isterler. Akıl ürünü onlara ne verebilir? Hiçbir şey, hiçbir şey, her zaman hiçbir şey. Âlemlerin Rabbi Kurân-ı Kerîm’i anlamak için gönderdi. İçinde sonsuz ilimler, sonsuz anlayışlar vardır. Bilmek ve anlamak istediğinizi size kim öğretecek? Bu o kimsedir, Cenâb-ı Allah’ın hakki halifesi. Allah Subhanehu Ve Teâlâ tektir ve halifesi mutlaktır. Halife ancak tektir, (bundan başka) olamaz. Onun için Estâuğuzubillah;

(Bakara:30) وَإِذۡ قَالَ رَبُّكَ لِلۡمَلَـٰٓٮِٕكَةِ إِنِّى جَاعِلٌ۬ فِى ٱلۡأَرۡضِ خَلِيفَةً۬‌ۖ

<>

Hülefa demiyor (Hülefa: çoğul, Halife: tekil). Arapçada sonsuz, bu söze tarifsiz bir anlayış vermek istersen, إِنِّى جَاعِلٌ۬ فِى ٱلۡأَرۡضِ خَلِيفَةً buyurur, halife, elif lam değil. Elif Lam olursa bu iki söz bir tarif ve sayısız, sonsuz halifeleri söyler. Ama yalnız halife buyurur. Bu tek olanı işaret eder. Kendi için bir tane. Ve ona evvelden ve ahirden halife olmak emredildi ve hazırlandı. Bütün âlemlerde Yaratan adına o halife oldu. O yaratılanlar için gerekeni yapar başkası değil. Cenâb-ı Allah مخفيّا كنز كنت Ben ilahi bilinmeyenim, benim durumumu kimse bilemez. مخفيّا كنز sırrını kimse bilmez.

Onun için bütün âlemler için bir tane halife yeterlidir. O da Seyyidina Muhammed (s.a.v.)’dir. Tek bir halifedir, hayır.

Allah Allah Allah Allah SubhanAllah, SubhanAllah SultanAllah.

Şeytan o kimse olacağını zannetti. Şeytanın anlayışı nedir? Sonsuz bir okyanusta küçük bir damladır. Ben o halifeliği yapabilirim zannetti. Bu ikram geldiği zaman Cenâb-ı Allah’ın hitabı evvelden ahire olduğunu hiç anlayamadı. Bu okuyup, öğrenip o noktaya ulaşabileceğin birşey değildir. Hayır, bu ilahi ikramdır. Bu ezelden ikram edilir, başı ve sonu yoktur, budur. Onun için anlamaya çalışmalıyız ey selefi ulemaları. Bazı akılsız insanları durdurmalısınız. Onlar “Biz Kurân-ı Kerîm’in her anlamına ulaştık ve o ilahi huzurda doğrudan doğruya ikram edilene ihtiyacım yoktur. Bizim ona ihtiyacımız yoktur, biz anlarız” derler.

Siz hiçbir şey bilmezsiniz. Siz hiçbir şey anlamazsınız. Onun için yanlış zanlarınızı düzeltmeye çalışmalınız. Zan değildir. Zum Ağmak, zan başka birşeydir. Zum bir okyanustur, yüzmeyi bilmezsen batarsın hiçbir daha çıkmazsın. Cenâb-ı Allah bizi affeylesin.

Allah Allah Allah Allah Allah Allah SubhanAllah

Onun için bizim şimdi kimseye ihtiyacımız yoktur biz anlarız demeyin, anlayamazsınız. Cenâb-ı Allah’ın en sevgilisine buyurur,

(Tȃhȃ:114) وَقُل رَّبِّ زِدۡنِى عِلۡمً۬ا

<< “Rabbim benim ilmimi artır” de>>

Kurân-ı Kerîm ezelden ebededir. Cenâb-ı Allah buyurur, ey sevgilim söyle;

(Tȃhȃ:114) وَقُل رَّبِّ زِدۡنِى عِلۡمً۬ا

<< “Rabbim benim ilmimi artır” de>>

Ne için? Kendin için mi yoksa Cenâb-ı Allah’ın kullarına ikram etmek için mi? Evet, sıradan insanlar, sıradan varlıkların taşıyamayacağı kimseler vardır. Bu ancak kendi içindir. Ama ondan ümmetine Rabbinin azameti ve şanını anlamaları için ihtiyacı olanları ikram etmesi emredildi.

Ey insanlar düşünün. Cenâb-ı Allah bizi affeylesin.

“Dum dum dum dum dum dum dum dum”

“Dum dum dum dum dum dum dum dum”

“Dum dum dum dum dum dum dum dum”

“Dum dum dum dum dum dum dum dum”

“Dum dum dum dum dum dum dum dum”

Allah Allah Allah Allah Allah Allah SubhanAllah

Allah Allah Allah Allah Allah Allah SultanAllah

Fatihah.

UA-984942-2