Go to media page Available in: English   Turkish   French  

NURDAN KAÇANLAR

Sultanul Evliya

Mevlana Şeyh Nazım Adil El-Hakkani

Cumartesi, Mart 13, 2010 Lefke, Kıbrıs

Destur Ya Seyyidi Meded. Meded Ya Sultanul Evliya.

Allah Allah Allah Allah Allah Allah AziyzAllah

Allah Allah Allah Allah Allah Allah SubhanAllah

Allah Allah Allah Allah Allah Allah TebârekAllah

Allah Allah Allah Allah Allah Allah SultanAllah TebârekAllah Ve TeâlAllah

Hayyy, Hayyy, Hayyyy, Hayyyy, Hayyy, Hayyyy, Hayyy, Hayyy, Hayyy, Hayyy,

Hayyy, Hayyy, Hayyyy, Hayyyy, Hayyy, Hayyyy, Hayyy, Hayyy, Hayyy, Hayyy,

Hayyy, Hayyy, Hayyyy, Hayyyy, Hayyy, Hayyyy, Hayyy, Hayyy, Hayyy, Hayyy,

Hayyy, Hayyy, Hayyyy, Hayyyy, Hayyy, Hayyyy, Hayyy, Hayyy, Huuuuuuuuu.

Selam üzerinize olsun cin tayfası. Cinlerden katılanlara Merhaban Bikum. Onlar her gece birşeyler dinlemeye ilgi duyuyorlar. Ve kralları da katılıyor. Bu gece 7 tane cin kralı var. Cin krallara selâm üzerlerine olsun. Esselamun Aleyküm ümmeti Muhammed (s.a.v)’ den katılanlar. (Ayağa kalkar) Zidhu Habeebike Yaa Rabbii,`izzan ve şerefen ve nooran ve surooran yaa Allah (Ya Rabbi, Habibine daha fazla izzet ve şeref ve nur ve mutluluk ver, Ya Allah) (oturur). Biz mutluyuz… Biz diyoruz .... Destur Ya Ricalallah. Peygamberler Mührü dünyada saygı görmezse biz inananlar asla mutlu olmayız ve çok üzülürüz. Bütün Müslümanlar bu amaçla üzülmeli.

Cenâb-ı Allah Subhanehu Ve Teâlâ en yüksek şanı, en sevgili ve saygılı kuluna verir. Bu dünyada saygı duymayan ve şeref vermeyenleri yedi gökler beşik gibi sallar. En saygılı olan bu dünyada saygı görmezse meleklerden öfke gelir ki bu çok kötü bir olaydır. Bu sebepten dolayı insanlara lanet iner. Çünkü onlar (insanlar) en yüksek saygılarını, en yüksek sevgilerini, en yüksek takdirlerini Peygamberler Mührü, ilahi huzurda en sevgili olana vermezler. La Hâvle Vela Kuvvete İlla Billâhil Aliyil Aziym. Cenâb-ı Allah bizi affeylesin. Ve bize herşeyi hakiki haline getirecek birini göndersin. Huuu…

Esselamun Aleyküm ey bu dünyada göklerin temsilcisi, Kutbul Mutesarrif diyoruz. Sana da Esselamun Aleyküm diyoruz. O insana bu gezegendeki bütün olayları gözetmek ikram edilmiş. Sen çok güçlüsün. Sana saygımızı veriyoruz bu dünyada gökleri temsil edersin. Âlemlerin Rabbinden af istiyoruz.

Ey insanlar, Euzubillahimineşşeytanirraciym demekle başlamalıyız. Her zaman söyleyin. En azından günde yedi defa Euzubillahimineşşeytanirraciym demelisiniz. Ve daha fazlasını isterseniz kırk defa Euzubillahimineşşeytanirraciym demelisiniz. Eğer kabul edilmiş kullar seviyesine ulaşmak isterseniz ve şeytanın pisliğinden kurtulmak istersen 70 kere Euzubillahimineşşeytanirraciym demelisiniz. Estağfurullah, Estağfurullah.

Ey büyük Şeyhimiz.Bu bir giriştir. “Li Külli Şey’in Bâb” Hadis-i Şerif. Selefi ulemaları dinlediğinizi zannediyorum. Bunun Arapça olduğunu zannediyorum ama siz anlamıyorsunuz. “Li Külli Şey’in Bâb” Eğer kapı olmazsa giremezsiniz. Evet, onun için Euzubillahimineşşeytanirraciym diyoruz. Ne için? O kapıdan gelen şeytanın saldırılarını kapatmak için. Çünkü şeytan çok dehşetli bir varlıktır. Ve hayal edin, eğer şeytan cennete girmeye bir yol bulabildiyse buradan ne haber? Değil mi selefi ulemaları? Biz şeytanın hile ve tuzaklarından bir emniyete ulaştık demeyin. Hayır, şeytana dikkat edin.

O cennete girmek için bir yol buldu. Nasıl girdi? Bir kimse birşeye ulaşmak isterse bu iyi veya kötü, hayır veya şer. Cenâb-ı Allah’ın razılığına ulaşmak isteyen için açık bir yoldur. Açık ve nûrlu yoldur, açılır ve girersin. Bir kimse başka bir yol ister. Pis yollar insanları mutlu eder. Neden? Çünkü nefislerimiz pistir ve işi de pisliktir. Onun için nefsimizi pisliğe, pis yollara, karanlığa çekmek şeytan için kolay olur. Misal olarak insanlar… Allahu Ekber Velillahil Hamd. Genelde bu dünyada yaşayan insanlar karanlığa girmek isterler. Evet? Ne demek bunu anlıyor musunuz selefi ulemaları böyle şeyleri? Söylediklerimiz hiç aklınıza geliyor mu? Bakın karanlık insanoğlunun ulaşmak istediği en son hedeftir. Onlar nefislerini takip ederlerse, nefis karanlığa ulaşmak ister. Karanlıkta olmak ister çünkü karanlık onların varlığını sarar ve kimse kimseye bakıp görmez. Bu hakikattir. İnsanlar karanlığa koşar. Söylediklerimizi anlıyor musunuz selefi ulemaları?

(Bakara:111) قُلۡ هَاتُواْ بُرۡهَـٰنَڪُمۡ

<>

Delilerinizi getirin diyebilirsiniz. Deriz, ben söyleyemem ama bana gelirse söyleriz. SubhanAllah. Belki kimse bu noktayı düşünmez. Yeni yılı bilir misiniz? 2009’ dan 2010’ a geçerler. O gece nereye koşarlar? O gece saat “Dunn dunn dunn dunnn” der, 12 olur ve şeytan bütün ışıkları kapatmalarını emreder. “İnsanlar karanlığa girsinler o zaman çok mutlu olurlar” der. Aklınıza böyle şeyler gelir mi bilmem. Bu delildir. Ve derler, “Yav, bu karanlık devam etsin, bu sadece bir dakikadır. Nedir bu? Biz bir dakikadan mutmain olamadık. Bu karanlık sabaha kadar kalsın. Bu karanlıkta olmakla çok mutluyuz”

Bu nefsimizin karanlıkta olmak istediğine dair büyük bir delildir. Ve insanların nefisleri onları her zaman karanlığa çeker. Onun için aydınlık dünyalardan, nûrlu okyanuslardan kaçarlar. Onlar kara karanlık bölgelere girmek isterler. Ve şeytan onları çağırır; “Gel, bana gel, karanlık bölgene gel. Bu senin içindir. Gel ve burada herşeyi bir rüya gibi bulursun. Gel karanlığa gel” der. Şeytan insanları karanlığa çağırır bu delildir. Kimse hayır diyemez. Papa bile diyemez, haham başı diyemez. Dalaylama diyemez. O gece onların nefisleri karanlıkta kalmak ister. “Şap, Şap” karanlıkta mutlu olmak ve ne yaptıklarını görünmesin diye.

“Bu zevkin zirvesi karanlıktadır” derler. Onun için bu dünyada yaşayan insanlar nûrlu kimselere gelmezler. Onlar nûrdan kaçarlar. Onun içinde her gece için insanoğlu gündüz vakti eşek gibi çalışırlar. Beklerler ve karanlığı, gecenin gelmesini beklerler. “Nefsanî isteklerimizi tamamlamak için geceye ulaşmalıyız, karanlık bölgelere ulaşmalıyız. Oooo… gece vakti, karanlık bölgelerine kimse ne yaptığını görmez bunu severiz. Biz aydınlığı, nûru asla sevmeyiz” derler.

Onun için bütün dinler ilahi nûrlar getirmiştir. Göklerin elçileri göklerden nûr getirmiştir. Âlemlerin Rabbinin elçileri gelmiştir. Ey selefi ulemaları sizin fikriniz nedir? Musa’nın ümmeti, Nuh’un ümmeti, İbrahim’in ümmeti, Yunus’un ümmeti, İsa’nın ümmeti, Zekeriya’nın ümmeti ve son olan Peygamberler Mührünün soyu neden geldi ve Peygamberler Mührü, Seyyidina Muhammed (s.a.v.) ile savaştılar? O ilahi nûr getirdi ve onlar "tüüüh" (tükürdüler).

(9:32) يُرِيدُونَ أَن يُطْفِؤُواْ نُورَ اللّهِ

<>

Ey selefi ulemaları ne olduğunu bilir misiniz?Yurîdûne en yutfiû nûr Allah? Evet, o şeytanın takipçileri olan insanlar ve şeytan onları aldatır ve “Ona gitmeyin çünkü o nûr getirir ve nûr da zevklenemezsiniz. Karanlıkta olmalısınız ve karanlıkta herşey yaparsınız. Size kimse engel olamaz çünkü sizi kimse görmez. Onun için Onun peşine gitmeyin çünkü o nûr getirdi. Ve Onun nûru açılırsa nefsanî zevklerinizi yapamazsınız çünkü oradaki herşey gözükmesin diye nefsiniz karanlıkta olmak. İster” der.

Evet, evet. Söyleyin selefi ulemaları, telaş etmeyin. Neden insanlara hatırlatmazsınız? “Ey insanlar, batılı ülkeler karanlıktadır ve doğulu ülkelerinde karanlıkları olmalarını isterler. Onlar Müslüman’dır ve aydınlık bölgelere karanlıklarını getirmek isterler. Onlar nûr insanlardır, nûrlu Müslümanlar” diye. Onun için İslam ülkelerindeki şeytanın temsilcileri batılı ülkelerden doğulu ülkelere karanlık getirmek isterler. Orada güneş doğar, batıda güneş batar. Zihniyetlerinizi kullanın. Neden batılı ülkelerin karanlığını takip edersiniz? Onların hepsi karanlığı severler. Onlar bütün gün gecenin zevkine ulaşmak için çalışırlar. Onlar buna zevk derler. Onların nefsanî zevklerinin hedefleri için maddi zevki karanlıkta isterler. Onun için hakiki inanca, göklerden gelen hakiki nûrlar inanmazlar inanıp ilgi duymazlar.

Ey selefi ulemaları, neden söylemezsiniz? “Ey krallarımız, ey doktorlarımız, ey eğitilmiş insanlarımız neden batıya koşuyorsunuz? Batıda ne buluyorsunuz? Batı güneş batan bölgelerdir” diye neden insanlara hatırlatmazsınız? Ey inananlar. İnsanlarınızı neden batılı ülkelere gönderiyorsunuz? Peygamberler Mührünün size getirdiği yetmiyor mu? Neden söylemezsiniz? Söyleyin!! Siz sadece kendinizi “Bu bi’dattır, bu küfürdür, bu şirktir, bu haram” diye meşgul ediyorsunuz.

İnsanlara “Ey insanlar, batılı ülkelere bakmayın, güneşin doğduğu yere bakın” dememeniz en büyük haramdır. Güneş doğunca herşeyi daha net görürsünüz. Bütün dünya için bir güneş vardır. Onun maddesi doğar ve batar. Ama insanoğlu için hakiki güneş doğudan, güneş doğan bölgeden doğar. Ve hakiki güneş Peygamberler Mührü, Seyyidina Muhammed (s.a.v)’dir. Hakiki insanlık isterseniz batıdan doğuya gelin.

Ey insanlar, bütün Müslüman ülkelerini ikaz ediyorum. O batıya, güneşin battığı yere gidenler. Nereye giderler? Karanlığa giderler. Oralara kim giderse kalpleri karanlığa batar. Batılı ülkeler Müslümanların kalplerinde hiçbir nûr bırakmazlar. Oraya giderlerse kalpleri karanlıkta olur. Batılı ülkelerde nûrları biter. Batılı ülkeler doğulu ülkelere gelirse anlayışlarında değişiklikler hissederler ve hakikatleri anlarlar.

Ey insanlar, teknolojiyi hakikat zannetmeyin. Teknoloji ile o kadar büyüklenirsiniz. Teknoloji nedir? İnsanları daha fazla karanlığa atar. Teknoloji insanları hakiki varlıklarını kayıp ettirir. Teknoloji onlara ikram edilen ilahi ikramları unutturur.

Nedir bu söyleyin korkmayın selefi ulemaları. Siz her zaman benimle kavga edersiniz. Benimle kavga etmeyin. Benim sözlerim yüzde yüz hakikattir ve sözlerimiz Kurân-ı Kerîm’in buyurduğu üzeridir. Biz insanlarda nûrlu dünyalar ve burada ve buradan sonra nûrlarda olmalarını isteriz. Teknoloji peşine gidenler burada ve buradan sonra karanlıkta olacaklar. Ey insanlar, ey insanlar, ben kendi nefsimle savaşıyorum. Herkesin sorumluluğu kendinedir. Ben yanlış konuşuyorsam Cenâb-ı Allah beni cezalar veya affeder, O bilir. Ama bize ikram edilen: Kurân-ı Kerîm buyurur; “Söyle onlara, insanlara nûrlu bölgelerin ve karanlığın, karanlık okyanusların nerde olduğunu hatırlat.”

Peygamberler Mührü insanları karanlıktan aydınlık bölgelere götürmek için geldi ama şeytan ve nefislerimiz “Hayır, biz karanlıkta mutlu ve zevki sefadayız” derler. Estağfurullah, Estağfurullah.

Bu bütün milletleri için mühim bir ikazdır. Cenâb-ı Allah beni ve sizi affeylesin. Biz Kurân-ı Kerîm’den anlamalıyız. Ben zayıf bir kulum. Kurân-ı Kerîm’in okyanuslarına giremem ama kıyılarından insanlara hakiki varlıkları, hakiki kullukları hakkında hatırlatmam için ve onların hangi yoldan gitmeleri için en iyi olduğunu öğretmek için ve onları burada ve buradan sonra korumak için biraz bana ikram ediyorlar. Ve kalplerimizde daha fazla nûr olsun diye bize ilahi ikram ediyorlar. Ama insanlar hayır derler ve nûrlardan kaçarlar. Bir el dolusu insanlar nûr isterler. Ve insanların çoğu karanlık okyanuslarına koşarlar. Ve ebediyete kadar karanlık okyanuslarında kalacaklar. Bu en dehşetli sondur.

Ey doğudan batıya insanlar ve benim nefsim ve papanın nefsi ve papazların ve hahamların nefisleri dâhil, onları bırakın ve nûrlu dünyalara gelin. Onların nûru Peygamberler Mührü, Seyyidina Muhammed (s.a.v.) ile bütün milletlere ulaştı.

“Ya Muhammed Canım Arzular Seni”

“Dost Muhammed Canım Pek Sever Seni”

Ey Allah’ım bizi karanlıkta bırakma. Zayıf kullarına iman, hakiki inanç ikram ettin. Hakiki inançla bütün Peygamberler insanları karanlık okyanuslardan nûrlu okyanuslara çıkarmak isterler. Budur başka birşey değil. Bu bütün ilahi kitapların anlamının özetidir. Bu nettir. Âdem veya Nuh veya İbrahim veya Musa veya Süleyman veya Davut veya İsa a.s. veya Zekeriya ve bütün Peygamberler başka birşey söylemediler. Onlar insanları karanlıktan aydınlık bölgelere ve ilahi okyanuslara götürmek için geldiler. En şerefli olan Seyyidina Muhammed (s.a.v.)’in hürmetine Cenâb-ı Allah bizi affeylesin.

Fatihah.

Allah Allah Allah Allah Allah Allah.

42? (42 dakika) Onlar bilir ve kapatır yeterlidir.

UA-984942-2