Perşembe, Şubat 11, 2010 Lefke, Kıbrıs
Allahu Ekber Kebiyra Velhamdulillahi Kesiyra Ve Subhanallahu Bukraten Ve Asiyla La İlahe İllallah Vallahu Ekber Allahu Ekber Velillahil Hamd. Allâhümme Salli Ve Sellim Ve Barik Âlâ… Seyyidina Muhammed (s.a.v.)…Esselamun Aleyküm Ya İbadallah. Birşeyler dinlemek isteyenlere Esselamun Aleyküm. Merhaben, Merhaben, ey Sahibel Zaman, Sahibel Vakt ey Sultanul evliya, Ya Kutbu Zaman.
Bize müsaade et. İnsanlara hitap etmek için ilahi müsaadeni ver. Evet, biz zayıf kullarız onun için Euzubillahimineşşeytanirraciym diyoruz. İnsanlara zayıflık şeytandan gelir. Şeytan insanları rahatsız yapıp birşey yapmamalarını ister. Birşey yapmak isterlerse şeytanın vazifesi onun şeklini değiştirmektir. Şeytanın vazifesi insanoğlunu her zaman yanlış yola götürmektir. Evet, ama yapamaz, asla birşey yapamayacak. Ama kıyametin alametleri olarak son günler yaklaştığına dair pekçok işaretler gözükecek. Rahmet dolu kimselerin bereketi hürmete, bu birşey bilmeyen yaşlı bir kulu doğudan batıya bütün millete konuşturmalarını dilerim.
Allah Subhanehu Ve Teâlâ’dan ilkönce af diliyoruz. Ondan sonra Peygamberler Mührü, ilahi huzurda en şerefli en şanlı en sevgili Seyyidina Muhammed (s.a.v) şefaatini istiyoruz. Bu bizim vazifemizdir. Zayıf bir kul aracılıyla bütün milletlere hitap ettiriyorlar. Onların adımlarının yanlış mı doğru adımlar mı diye son bir düşünme fırsatıdır. Ben en zayıf kulum. Peygamberler Mührünün yüksek emri ile göklerden gelen ilahi emir olan Bismillahirrahmanirrahiym, Bismillahirrahmanirrahiym, Bismillahirrahmanirrahiym diyorum.
Bu ilahi kılıç bütün milletlere hitabı durdurmak isteyen o şeytâni insanların başlarınadır. O doğruları beyan edenleri durdurmak isteyenler korkarlar. “Ey Allah’ım, onlara domuz gribi gönder” diye Rabbime hitap etmeye utanıyorum. Estağfurullah, Estağfurullah, Estağfurullah, Estağfurullah.
Bütün Peygamberler söylemeye utanır. Seyyidina İbrahim ve Peygamberler Mührüne selamet üzerlerine olsun. “Ey Rabbim, Nemrutun ordularına ve askerlerine sinekler gönder” diye asla Rabbinden istememiştir. Estağfurullah, Estağfurullah, Estağfurullah, milyon kere Estağfurullah, milyon kere Estağfurullah. Halil-u Rahman Rabbinden “Ey Rabbim, o nemrut’un ordularına, askerlerine sinekler gönder ki ölsünler” diye istememiştir. Olamaz, olamaz. Onun için selefi ulemalara kızıyorum. Onlar asla bir açılışın anlamlarının peşine koşmazlar. Asla göklerden gelen sözleri anlamaya çalışmazlar ve aşağı düşürmek isterler.
Halil-u Rahman nemrut’un ordularına sinekler gönderilmesini asla istemedi, hayır. Ancak şöyle söyledi; “Ey Rabbim, o kötü kullar, nefsanî isteklerin peşine koşup bu dünyanın kralı olmak isterler. Sen onun savaşmaya geldiğini biliyorsun. O Senin kim olduğunu bilmiyor ey Rabbim. Ben bilmem. Sen onlara nasıl muamele edeceğini bilirsin. O insanları helak etmen için Zâtına asla ağzımı açmam çünkü onlarda Senin kulların, Senin varlıkların. Söyleyemem, söyleyeceğim ancak;
“Ey Rabbim ben buradayım çünkü kötü kulların ordularınla savaşmak istiyorlar. Onlar Zâtını başka bir kralla savaşacak olan sıradan biri veya sıradan bir kral zannediyorlar. Ey Rabbim burada Senin emirlerini bekliyorum.”
“Ya İbrahim, olduğun yerde kal kımıldama. Korkma ben Âlemlerin Rabbiyim. Onlara ne geleceğine bak. Onların anlayışına göre onlara bazı zayıf ordular göndereceğim.”
Cenâb-ı Allah ilahi kuvvetini kullanmaz. Cenâb-ı Allah onlar “Ölün” derse hepsi ölürler. Havaya “Girme” diye emretse biter. Veya Azrail a.s’ı gönderip onlara “Böyle bak” derse biter, düşerler. Ama onu bıraktı ve askerler ve sinek orduları gönderdi çünkü o anlaması gerekir. Bu kuvvetin üstündekini taşıyamaz. Onun için ona sinekler gönderdi. Sineklere üflesen ölürler. Ve onlar geldiler ve gelmeleri çok dehşetliydi.
Şimdi insanlar ses kesen tayyarelerle çok mutlular. Onlardan her birisi o sesi çıkartıyordu. O zaman kimse o ses hızından gelen sesi bilmezdi. SubhanAllah. Gelmeye başladı ve sesten hızlı olarak “Hvuuuu… Hvuuuu… Hvuuuu…Hvuuu” her birisi birisini geçti. Allah Allah Allahu Ekber Allahu Ekber Allahu Ekber. Evet, Bismillahirrahmanirrahiym diyoruz. Bazı insanlar hakikati duymaktan mutlu olmazlar. Onlar ya kıskançlar ya da iblisin ordularındandır. Evet.
Onlar Allah’tan korkmazlar ve insanlara kötülükle yaklaşmaya çalışırlar. İnsanoğlunun mükemmelliği bencil şahsiyetten temizlenmektir. Evet, şimdi bazı insanlar şeytana çalışır. Rabbimizden “Ey Rabbimiz onları öldür” diye istemeyiz. Estağfurullah, Estağfurullah, hayır. Uhud dağı, Seyyidel Rusul, Seyyidel Alemiyn’e, melekler geldi ve “ Müsaade edin o müşrik orduları biz ele alalım” dediler. “Hayır, olamaz” buyurdu. Şimdi bazı kıskanç insanlar var, onlar şeytanın asistanlarıdır. Şeytan onlara şeytâni akademilerde doktor olmaları için mezuniyet verir.
Onlar anlamadıkları birşeyi taşıyamazlar çünkü onların anlayışı sınırlıdır. Kurân-ı Kerîm anlayışımızı genişletmek, genişletmek, genişletmek için geldi, ta ki ebediyete kadar. يزل ولم يزل لم. Ezelden ebede ebediyet.
Ama insanlar bencil ahlakları altındalar ve bunları şeytanla beraber olmak için taşırlar ve Cenâb-ı Allah’ın kulları olmazlar. Bir insanın yanlış adım atmasını istemeyiz, hayır. Onun için beni konuşturuyorlar. Ben bilmem ve enbiyalar ve evliyalar için ayıptır onlara göklerden veya yerlerden azap inmesini istemek.
Onlar korkmazlar ve Cenâb-ı Allah’tan onların yanlış yollarını takıp edenleri öldürebilirler mi diye sorarlar. Ama o doğru olanlara Cenâb-ı Allah’ın ilahi emri, Estâuğuzubillah;
(Tövbe; 119) يَـٰٓأَيُّہَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ ٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَكُونُواْ مَعَ ٱلصَّـٰدِقِينَ
<< Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve doğrularla beraber olun >>
O selefi ulemalara soruyorum, bu Ayet-i Kerîme Arapça mı Türkçe mi? Kurân-ı Kerîm Arapça mı, Türkçe mi, Acem mi diye soruyorum. Arapçadır. Mütevazı bir şekilde Rabbim size sorduruyor. Bu Ayet-i Kerîme, bu ilahi sürede emredilen; وَكُونُواْ مَعَ ٱلصَّـٰدِقِينَ, Ey kullarım iyilerle beraber olun. Evet? Şimdi sizin takip ettiğiniz doğrular kimdir soruyorum. İbnu Kayyimu, İbnu Tayyimi, AbdulVehhab demeyin. Bırakın onları, şimdi doğru olan bir kimse bulup onu takip etmek istiyorum, bana gösterin.
Siz, buraya gelin ve ben kimseyim deyin bende sizi takip edeyim. Eğer bana doğru kimseyi göstermezseniz sorumlusunuz. Siz asisiniz, itaatsizsiniz. Evet, selefi ulemalara hakikatleri açıklasınlar diye bağırıyorum. Ki Seyyidina Muhammed (s.a.v.)’in bütün ümmetine netleşsin. Bunu istiyorum. Ben yanlışsam bana istediğinizi yapın ama ben de size birşey yapabilirim ki sabaha ölürsünüz!! Evet, o insanlar beni onlara karşı konuşturmamaya çalışıyorlar. Ben kimseye karşı değilim ben batıla karşıyım. Benim söylediğim birşey yanlışsa قُلۡ هَاتُواْ بُرۡهَـٰنَڪُمۡ delillerinizi getirin ben buradayım.Getiremezseniz bana saldırmayın.
Ben şimdi en zayıf olanım. En zayıf varlık ama bazen en zayıf varlık ruhlarınızı alabilir. Onlar Cenâb-ı Allah veya evliyalardan korkmazlar ama domuz gribinden korkarlar. “Tuh, tuh, tuh, tuh”. Cenâb-ı Allah’tan korkmayanlara ve Rabbi ve Peygamberler Mührü, Seyyidi Ruslul Kirâm’dan utanmayanlara “tuh”. Evet, biz Arap değiliz, biz Acemiz. Onun için bütün Sahabe-i Kiram Arap Kureyşlerindendi. Ve ülkelerimize İslam’ı siz getirdiniz ve tuttunuz. Sizin bize getirdiğiniz herşeye en yüksek saygımızı veriyoruz. Ve ellerinizi, başlarınızı öptük şimdi ne oldu? Ben bir soru sorunca neden bana öfkeleniyorsunuz?
Bu nokta doğru değildir deyin. قُلۡ هَاتُواْ بُرۡهَـٰنَڪُمۡ delillerinizi getirin. Getirmezseniz Âlemlerin Rabbi size bakıp görüyor mu? Evet. Duyuyor mu? Evet. Size ulaşır mı? Evet, evet. Allah’tan korkun.
Domuz gribi gönderir ve sizi kimse kurtaramaz. O virüstür, bir sinekte belki milyarlarca virüs vardır. Rabbimiz yapmazsa (Rahman:29) كُلَّ يَوۡمٍ هُوَ فِى شَأۡنٍ۬ <
Ama Mutasarrıf olan, Peygamberler Mührü, Seyyidina Muhammed (s.a.v.) adına bu dünya ve üzerinde olan herşeyi gözetleyen kimse yöneten kimsedir. Evet, en zayıf kul o virüse emredebilir; “O akılsız şeytanın kullarına saldır ve onları korkut” der, biter. O emir kimden gelir? Bu emir bu gezegenin Mutasarrıf Kutbundan gelir. İnanmalısınız, inanmazsanız size yarına bir virüs gönderir ve sabaha bitersiniz.
Ben kimseye karşı değilim. Ben yalnız şeytan ve takipçilerine karşıyım. Hayır, Rabbim kabul edersen ben zayıf bir kimseyim. Ama siz çok kibirlisiniz ve “Biz selefi ulemalarıyız” dersiniz. Kurân-ı Kerîm ulemalar hakkında ne buyurur? Estâuğuzubillah;
(Fâtır:28) إِنَّمَا يَخۡشَى ٱللَّهَ مِنۡ عِبَادِهِ ٱلۡعُلَمَـٰٓؤُاْۗ
<
Söyleyin… söyleyin… en zayıf kula birşey yaptırmayın. O zayıf kulun adına… var. İnanın veya inanmayın onlar size cezanızı verir.
Allah Allah Allah Allah Allah Allah AziyzAllah
Allah Allah Allah Allah Allah Allah KerimAllah
Herkes korkuyor, ben söylüyorum ve gülüyorum. İnsanlar Cenâb-ı Allah’tan değil domuz gribinden korkarlar. Tövbe Estağfurullah. Ne söylüyorsunuz selefi kardeşler? Söyleyin, söyleyin. Bana öfkelenmeyin, bana öfkelenirseniz benim öfkem sizinki gibi olmaz. Beni doğudan batıya hitap ettiren sizin gibi değildir. Onlar bana bazen öfke veriyorlar. Ama siz bana öfkelenmeyin. Ben ilahi kimselerin emri altında olan zayıf bir kulum.
“Dum dum dum dum dum dum dum dum”
“Dum dum dum dum dum dum dum dum”
“Dum dum dum dum dum dum dum dum”
“Dum dum dum dum dum dum dum dum”
“Dum dum dum dum dum dum dum dum”
“Dum dum dum dum dum dum dum dum”
“Dum dum dum dum dum dum dum dum”
“Dum dum dum dum dum dum dum dum”
“Dum dum dum dum dum dum dum dum”
Sabah vakti böyle (iyi) kalkabilirsiniz ve akşam vakti böyle (kötü) olabilirsiniz. Size söylediklerimi anlarsınız… Huuu… huuu… huuuu… huuuu… Peygamberler Mührünün hürmetine bizi affeyle.
Fatihah. La Hâvle Vela Kuvvete İlla Billâhil Aliyil Aziym.
40? (Evet 40)