Pazar, Ocak 3, 2010 Lefke, Kıbrıs
La İlahe İllallah La İlahe İllallah La İlahe İllallah Seyyidina Nebiyuna Ve Mevlana Muhammeden Rasulullah (s.a.v.). Zidhu Ya Rab.
En şerefli kulun Seyyidina Muhammed (s.a.v.)’e daha fazla rahmet ve şan ve şeref ver. Ey Rabbimiz onun hürmetine bizi affeyle. Biz Onun zayıf kullarıyız, zayıf ümmetiyiz. Sen biliyorsun, sen şahitsin. Ey Rabbim Seyyidina Muhammed (s.a.v.) hürmetine bizi affeyle. Sümme Selam Aleyk Ya Sahibel İmdat Ya Kutbul Zaman. ثم السّلام عليك يا صاحب الاٍمداد يا قطب الزمان
Bu dünyanın sahibi. Mütevazı bir şekilde sana Peygamberler Mührü (s.a.v.) tarafından ikram edilen kuvvetinden istiyoruz. Talibiz, birşey bilmek istiyoruz. Doğudan batıya bütün insanlar hoşgeldiniz. İnsanoğlu için kendimize bazı hakikatlerin sırlarını istiyoruz ama daha kendimizi tanımıyoruz. Bizim bir şahsiyet ismimiz vardır. Böyle isimler, Şeyh Hişam, Şeyh Baha, Şeyh Nebil, bakıyorum her birisi de şeyh. Bazı şeyler bilmek istiyoruz, neler oluyor diye. Çünkü perdenin arkasında olan bize daha açılmadı. Daha perdenin arkasına bakamıyoruz.
Hoşgeldiniz, ey Seyyidina Muhammed (s.a.v.) in ümmetinden insanlar. Ümmet yok şimdi sadece Seyyidina Muhammed (s.a.v.)’in ümmeti var. Bakın ve ilmin hikmet okyanuslarındaki gizli hazinelerinden birşeyler öğrenmeye çalışın.
Esselamun Aleyküm. Her selam söylediğinizde size selamet giydirilir. Hem de maddi varlığımızın ağır yükünü alır. Onun için Peygamberler Mührü ümmetine Esselamun Aleyküm demeyi tavsiye etti. Esselamun Aleyküm insanlardan bu hayattaki ağır yükü alır. O insanları hafifletir, ağır bir varlık olmazlar. Her Esselamun Aleyküm dediğiniz zaman maddi varlığımızın ağırlığı alınır ve aynı zamanda bize çok hafif olan bir kıyafet giydirir, taşıyabilirsin, taşıyabilirsin. Fakat insanlar bu ilahi sözleri değiştirip kendi dillerinde birbirlerinle selamlaşmak için pekçok sözler söylüyorlar. Bunlar size asla birşey vermeyen taklit sözlerdir.
Ey insanlar, SubhanAllah, bize ne gönderirlerse onu söylememiz gerekir. Bir anlayış istiyoruz. Her söylediğimiz sözün yeri ya hafif birşey olur ya da ağır bir kimliği vardır. Biz konuşuyoruz, Cenȃb-ı Allah insanoğlunu yarattı ve onlara birbirlerinle konuşmayı ikramı eyledi. Birbirlerini anlamak için pekçok sözler Cenab-ı Allah’ın insanoğluna, Âdemoğullarına büyük bir ikramıdır. Sözlerinde kimlikleri farklıdır. Ya bir kişide ağır bir yük olur ya da o kimse çok hafif bir varlık olur. Onlardan bazıları ağırdır, bazıları çok hafiftir. Konuştuğumuz herşeyin senin için ilahi bir ikram olduğunu bilmek istersen, konuştuğun zaman kolaylık seni kuşatırsa o zaman yükselirsin.
Bazı sözlerimiz o kadar ağır olur ki o kişin varlığına bir ağırlık gelir. Ona ağırlık verir. Onun için herkesin bilmesi mühimdir ki konuştukları zaman veya birşey söyledikler zaman bu benim konuştuklarım beni yüksek makamlara veya daha yüksek makamlara ulaştırır mı diye düşünmeliler. Onlardan bazıları bir kişinin kalbini karanlık bir okyanusa düşürür. Onun için Peygamberimizin (s.a.v.) vasiyeti, tavsiyesi; “Ey ümmetim, söylediklerinize, konuştuklarınıza bakın. Birşey konuştuğunuz zaman bu kalbinize karanlık bir his verirse onu bırakın.” Çünkü o zaman aşağı, aşağı, aşağı kâinatın karanlığına girersin. Belki buna kara delik derler.
Bazı sözler seni kara deliklere çeker. Kara delikler seni avlarsa, yakalarsa oradan çıkmak zor olur. Onun için, selamet üzerine olsun, Peygamberler Mührü buyurdu; “ Ey insanlar, sadece maddi varlığınızın hareketleri sizin amellerinizdir zannetmeyin. Ama sözleriniz de amelleriniz olarak yazılır. Bazı sözler sizi düşürür. Bazı sözler sizi yükseltir.”
Bu sebepten dolayı Peygamberler Mührü “Ey insanlar, konuştuklarınıza dikkat edin” buyurmuştur. Konuştuğumuzdan ne olacak, mesele nedir ki konuşmamızı değiştirmeye çalışmalıyız dersiniz. Hayır, her söz birşey temsil eder ve insanlara ya bir ağırlık veya hafiflik verir. Bu çok mühimdir. Konuştuğun zaman ne söylediğini ve konuşman sana ve başkalarına ne getirdiğini bilmelisin. Onlardan bazılar memnuniyetin sebebidir. Konuştuğun bazı sözler karanlıkta olma ve şansızlık sebebidir.
“Konuştuğunuza dikkat edin” Bu Peygamberler Mührünün ilahi emridir. Ne söylediğini veya ne yaptığını bilmelisin. Yaptığın herşey iki şekle ayrılır. Konuştuklarında ya seni yükseltmek için hafifletir. Özel kuvvetinle yükselmek için. Onun için bazı sözler maneviyatına bir kuvvet verir. O kuvvetle maddi varlığın ve anlayışın yükselir ve çok hafiflersin. Bunun tersi bazı sözler seni ağırlaştırır. Bazı insanlar bile seni istemez. “Bu kimse konuşmasını bilmez ve bize zarar verir. O gitsin” derler. Bazı sözler insanları şerefli makamlardan attırır.
Bazı sözler insanları aydınlık dünyalara, aydınlık varlıklara taşımaya sebep olur ki onu konuşunca içeriye alınırsın. Nurlara alınmaktır. Bu insanların genelde asla bilmediği veya duymadığı veya üzerinde düşünmediği birşeydir. İnsanlar istedikleri gibi konuşurlar. Pekçok insanlar “Bunu söylersem bana ne olur” diye düşünmezler. Evet, belki dış görüntün aynıdır ama senin iç varlığın, bu senin ruhunun varlığıdır. Manevi varlığın hemen anlar, ya aşağı düşer ya da yükselir. Onun için mü’minler…. Peygamberimiz bir mü’mini, bir inananı tarif edince onun hikmetine bakardı. Onun bakışı ona hikmet getirirdi. Onlardan bazılar seni bu bulunduğun mühim durumdan dışarıya atar ve senden birşey kalmaz, biter.
Ey insanlar, bir daha Esselamun Aleyküm. Bunu on defa, yüz defa, daha fazla veya eksik söylemen sana kuvvet verir. Ve seni ayırt eder ve seni maneviyattan ne gelirse onunla doldurur. Onun için zikirdir.
Evet biliyoruz Cenȃb-ı Allah Kurân-ı Kerim’in zikir olduğunu buyurur. Ama Kurân-ı Kerim’in hakikatlerine ait olan herşeyde zikirdir. İnsanoğlu emredilme sebebi Âlemlerin Rabbi buyurur; Estauğuzubillah;فأذكروني
Nerdesiniz ey Selefi ulemalar? Zikre bi’dat mı diyorsunuz? “ Hayır Şeyh, biz zikre bidat demiyoruz ama bir daireye toplanıp da “La İlahe İllallahe, La İlahe İllallahe, La İlahe İllallahe, La İlahe İllallahe, La İlahe İllallahe, La İlahe İllallahe, La İlahe İllallahe, La İlahe İllallahe, La İlahe İllallah” söyleyenlere itiraz ediyoruz. Biz buna bir itiraz etmiyoruz. Ama sadece insanlar derlerse “ La İlahe İllallah Muhammed Rasulullah Aleyhi Salatullah La İlahe İllallah Muhammed Rasulullah Aleyhi Salatullah La İlahe İllallah Muhammed Nebiyulullah Aleyhi Salatullah” buna mı itiraz ediyorsunuz? Buna bi’dat mı diyorsunuz? Bu onların Şeriatullahı’hı mı Kurân-ı Kerim’in ilahi emirlerine karşı gelmek?
Kurân-ı Kerim siz “La İlahe İllallah Muhammedur Rasulullah (s.a.v.)” demenize engel mi oluyor? Engel olmuyorsa zikir eden insanlara neden “Bi’dat yapıyorsunuz bu doğru değildir” diyorsunuz? Ayağa kalkıp La İlahe İllallah Muhammedur Rasulullah (s.a.v.) söylemekten ne yanlış var? Mesele nedir? Size itiraz etmeniz için bu fetvayı kim veriyor? Hayır, bu size göre değildir. Siz yanlış yoldasınız.
Siz bunu Kȃbe’de yapmalısınız, siz bunu Medine-i Münevvere’de aşkla La İlahe İllallah Muhammed Rasulullah söylemelisiniz. Pekçok insanlar kitaplar okurlar ve birşey anladıklarını zannederler ama onlar yanlış anlarlar.
Pekçok Vehhabiler gelip de inananlara La İlahe İllallah söylemeye mani olurlar. Bir camide otururlar ve buna bi’dat derler. Bi’dat nedir? Bi’dat nedir? Bir mü’minin bilmekle mükellef olduğu beş şey vardır.
Farz, Vacib, Sünnet, Müstehȃb, Mübah, Haram, Müfsid, yedi tane. … (arapça) Onlar arapça bilirler. Yedi tanedir, hangi bölümde dersiniz ki bir kişi La İlahe İllallah Muhammeden Rasulullah (s.a.v.) derse buna “Haram” ? Bunu söylerseniz kâfir olursunuz. Buna “Mekruh” derseniz ” söylediğinizden daha fazla Mekruh olursunuz. Müfsid derseniz… İnsanlar La İlahe İllallah Muhammedur Rasulullah (s.a.v.) derlerse ne zarar gelir? Ne zarar gelir? Sizin ölçünüz nedir? Bu şeriatın ölçüsüdür ve bilmekle mükellef olanları söylerler. Bu onların bildikleri, bu bilgiler sizden bize gelir. Şimdi bu bilgileri nasıl inkâr ediyorsunuz?
Bir kimsenin her anını veya her amelini veya her çabasını bu Farz mı, bu Vacib mi, bu Sünnet mi, bu Mübah mi, bu Haram mı, bu Müfsid mi, bu Mekruh mu diye bir ölçü koymalısınız. Evet? Sen Arapların Şeyh âlimisin. Şeyh Hişam Efendi. O böyle cahil insanlarla savaşır. Amerika’da her zaman gelip insanlar “Bu zikir bi’dattır” derler. Bu fetvayı nereden getirirler? Kurân-ı Kerim’den mi, Hadisi Şeriften mi yoksa şeytandan mı getirirler?!! Nedir bu saçmalık? Onlar İslam’ı yıkmak istiyorlar. Cenȃb-ı Allah buyurur;
(Hicr; 9) إِنَّا نَحۡنُ نَزَّلۡنَا ٱلذِّكۡرَ وَإِنَّا لَهُ ۥ لَحَـٰفِظُونَ
<< Kur`an`ı kesinlikle biz indirdik; elbette onu yine biz koruyacağız >>
Kurân-ı Kerim’in isimlerinden biri de zikirdir. Bunu neden inkâr edersiniz ve inananlara ve zikir edenlere o kadar çok zahmet verirsiniz? Bu yanlıştır. Ben birşey değilim ama sizi ikaz ediyorum. Bâtıl için ısrar edersiniz, belki gelecek Muharrem’e kadar kimse hayatta kalmayacaktır. Olur mu? Herşeyin mümkün olduğu bir zamanda yaşıyoruz. Evet? Olamaz demeyin, hayır mümkündür demelisiniz. Eğer biz yanlışsak o ceza bize gelir ama siz yanlışsanız size de ilahi lanet ve ceza gelir.
Bu çok mühim noktadır ki Müslümanları en azından iki parçaya ayırıyor. Onlardan biri eski usul Müslümanlar. Kurân-ı Kerim’in buyurduğu gibi yaşarlar. Ve başka bir grup da Kurân-ı Kerim ve Hadisi Şerif’in anlamlarından kaçarlar. Ve siz onlara “ İmamımız Seyyidel Evveline Vel Ahiriyn” dersiniz. Ama söyleyin sizin imamınız kimdir? Muhammed Abdul Bin Vehhab mı sizin imamınız? 1200 sene sonra onu yeni bir peygamber gibi mi yaptınız? Ve 12 asırdır mü’minleri yanlış yolda mı zannediyorsunuz? Bunu iddia edersiniz. Bu nasıl olur? Olamaz!! Biz sizi kabul etmeyiz.
Harameyni'ş-Şerîfeyn’de Ehli Sünnet Vel Cemaat’ e karşı böyle şeyler söylediğiniz sürece biz hacca veya Peygamberimizi ziyarete gitmeyiz ama Cenȃb-ı Allah’tan korktuğumuz için ziyarete gidiyoruz. Biz sizin yüzlerinizi veya 1200 senedir ümmete saçma sapan konuşmalarınızı dinlemeye gelmiyoruz. Onların hepsi yanlış yolda da sadece Abdul Vehhab mı doğru yoldaydı? Şimdi kaç tane insanlara Abdul Vehhab’ı takip ettiriyorsunuz? Kaç kişi? Milyon? Üç milyon? Beş milyon? Elli milyon? Ne diyorsunuz? Belki yüz milyon. Bir buçuk milyar Habib’in ümmetinden ne haber, sizi mi takip ederler yoksa ilahi kitaplarda bahsedilen İslam’ı mı?
Bakmanız ve kendinizi suçlamanız gereken bir Hadis çünkü Peygamberler Mührü buyurmuştur; Ümmeti iki parçaya ayrılınca sahabe sordu; “ Biz hangisini takip etmeliyiz?” Daha açık olması için söyleyebiliriz ki 100 milyon insanlar bir yolda ve 10 milyon insan başka bir grupta, hangisini takip etmeliyiz? Sahabenin Peygamberimiz (s.a.v.)’e sormak istediğinin anlamı budur. “Biz hangisini takip etmeliyiz?” Peygamberimiz Aleyhi Vesselatu Vesselam buyurdu; “Ey ümmetim,… (arapça) Bu Hadis mi? Yanlış mı? Yanlış olduğunu söyleyin. Bu Hadis doğru değil derseniz inşallah bu senenin sonuna kadar yaşamazsınız.
Aklen ve Naklen. İslam iki yol kullanır. Akıl, kabul eder ve Nakil teslim eder. Peygamberler Mührü insanlara Kurân-ı Kerim’den hitap etti; “Ey insanlar, birşey olursa, bu ümmete bir bildiridir. Gelecekteki ümmet iki parçaya ayrılacak. Asıl küçük parçalar olur ama biz onu konuşmuyoruz. Biz büyük kalabalığı konuşuyoruz. Onlardan biri ikincisinden daha büyüktür. İlk olan çok küçük bir gruptur. Büyük olan büyük bir topluluktur. Bir kişi gelip bunu mu takip edeceğim onu mu diye merak ederse Peygamberimiz buyurdu; … (arapça) “Ümmetin çoğunluğunu takip edin.”
Onun için şimdi doğudan batıya kaç tane Vehhabiler var? Söyleyin. Sizin 100 milyon, 200 milyon insanınız var mı? Belki 500 milyon var diyebiliriz. Ama Peygamberimizin yolunu, Sünneti Rasul Salavullahi Selamu Aleyh, takip edenler milyarlardır. Siz belki yarım milyonsunuz ve bir milyar insanı takip etmelisiniz. Etmezseniz kendiniz ve sizin tarafınızda aldatılan insanlara karşı sorumlu olursunuz. Bu bir aldatmadır.
Muhammed Abdul Vehhab’ın Peygamberler Mührü’nün yanında değeri nedir? Ümmete ne getirdi? Yeni bir haber mi? Sadece mezarları ve makamları yıktı.
Ve diyorum ben her zaman şaşırıyorum. Bir mezarın üzerindeki bir bina haramsa… Şaşırıyorum onlar Cenneti Mualla ve Cenneti Bȃki’de herşeyi yıktılar. Peygamberimizi neden o kabrin altında bırakıyorlar? Eğer Münker ise neden Peygambere o ağır yükü taşıtıyorlar? Gidin onu yıkın, neden onu yıkmazsınız diyorum. Bir kimse onu yıkmaya çalışırsa, evet gelip yapabilir.Büyük Münker diyorsanız neden Peygamber üzerinde var? Peygamber bazı şeylere engel oluyorsa, haram ise neden Peygamberi haram bir yerin altında tutuyorsunuz? Onlardan biri bir yerde bir kabir görse orada namaz kılmaktan hoşlanmazlar. Neden Medine-i Münevvere’de namaz kılıyorlar? “Gelmeyin, ziyaret etmeyin, yapmayın.”
Ama Cenȃb-ı Allah onları gözetliyor. Cenȃb-ı Allah benim gibi çok zayıf bir kulu söyletiyor. Beni bu noktalarda konuşturan onlardır. Çünkü insanların hepsi uyuyorlar çünkü dünya onları uyutuyor. Dünya onlara helâlı haram, harama da helal dedirtiyor. Cenab-ı Allah bizi affeylesin.Ey insanlar, ey insanlar, doğru kimselerle beraber olun. Cenȃb-ı Allah buyurur;
(Tövbe; 119) يَـٰٓأَيُّہَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ ٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَكُونُواْ مَعَ ٱلصَّـٰدِقِينَ
<< Ey iman edenler! Allah`tan korkun ve doğrularla beraber olun >>
Mütevazı bir şekilde Selefi ulemalara soruyorum; takip edecek sadık bir kimse bulabildiniz mi? Lütfen onun ismini verinde bende onu takip edeyim. Veremezseniz, siz yanlış yoldasınız ve yolunuzu kayıp ettiniz ve günahkârsınız. Evet soruyorum, asırlar önce ölen birini sormuyorum, hayır. Bana her zaman Muhammed Abdul Vehhab’ın reklamını yapıyorsunuz. O kendi zamanında vardı. Şimdi kim Muhammed Abdul Vehhab’ı temsil ediyorsa ben ona gideyim ve “Sen doğru yoldasın bizi kabul et” deyim. Evet, bulabileceğinizi mi zannedersiniz? Asla böyle sorular duymadınız.
Ben bu yolda en zayıf kişiyim ve ben doğru kişileri istiyorum. Ama siz “Biz zirve mevkilerdeyiz “ dersiniz. Sadıkların zirve mevkisinde kim varsa bana gösterin bende ona gidip sorayım yanlış mıyım doğru muyum diye. Ben bunu severim. Bana bir tane sadık kişi gösterin. Sadıklar kalmadı diyorsunuz, Cenȃb-ı Allah nasıl kullarına vȃr olmayan birini takip edin diye emreder? Oraya bir heykel koyup da “Bu sadık birisi, ona ibadet edin” mi der? Nedir bu saçmalık? Cenȃb-ı Allah onlara soracak. Peygamberi onlara soracak. İsa a.s. onlara soracak. İmam Mehdi a.s. onlara soracak, gelin ispatınız getirin diye.
(Bakara:111) قُلۡ هَاتُواْ بُرۡهَـٰنَڪُمۡ
<
Bu kişi doğrulardandır, Mekke’de mi, Medine’de mi, Riyad’da mı? Nerededir o kişi? Şam’da mı yoksa Mısır’da mı yoksa Libya’da mı yoksa mağrib’te mi? Nerededir o kişi? Âlemlerin Rabbi kullarına heykelleri takip etmelerini mi emretti zannedersiniz? O kişi yok ise, vȃr değilse Cenȃb-ı Allah neden (Tövbe;119) وَكُونُواْ مَعَ ٱلصَّـٰدِقِينَ << Ve doğrularla beraber olun >> diye emreder? ٱلصَّـٰدِقِينَ nerede bana gösterin? Sizden davacı olacağım sizde benden davacı olun. Cenab-ı Allah beni affeylesin, onları affeylesin ve bize iyi bir anlayış versin. Bu Dinullah’tır. Kimse onunla oynayamaz. Cenȃb-ı Allah asla kabul etmez. Onun için Hakemul Adil için birini gönderecek, bizimle Nezziyun veya Muhammed Abdul Vehhab’ın takipçilerine son hükmünü vermek için.
Cenab-ı Allah’ın ilahi huzurda en şerefli olan Seyyidina Muhammed (s.a.v.)’in hürmetine bizi affeylesin.
Allah Allah Allah Allah Allah Allah AziyzAllah
Allah Allah Allah Allah Allah Allah Muhammed Habibullah
Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah AziyzAllah
Subhanallahi Ya Rabbi, bizi affeyle, bizi affeyle. Yanlış yollarda olmayalım. Bize söz verdiğin gibi, son günler yaklaşınca biri gelecek ve takipçilerine açıklık getirecek, kimler doğru yolda kimler yanlış yolda olduğunu gösterecek. Ey Rabbimiz bizi affeyle.
“Dum dum dum dum dum dum dum dum”
“Dum dum dum dum dum dum dum dum”
“Dum dum dum dum dum dum dum dum”
“Dum dum dum dum dum dum dum dum”
“Dum dum dum dum dum dum dum dum”
“Dum dum dum dum dum dum dum duuuum”
Allah
Fatiha.
45? 56 dakika.