Available in: English   Turkish   Arabic   Go to media page

İRADE DÜNYADAN DEĞİLDİR

Sultanul Evliya

Mevlana Şeyh Nazım Adil El-Hakkani

Çarşamba, Ocak 6, 2010 Lefke, Kıbrıs

Destur Ya Seyyidi. Meded Ya Sultanul Evliya. Allahu Ekber Allahu Ekber Allahu Ekber La İlahe İllallahu Allahu Ekber Allahu Ekber Velillahil Hamd. Huu…Huu… Huu…Bütün övgüler bütün tazimler, Âlemlerin Rabbinin en şanlı kulu Seyyidina Muhammed (s.a.v.)’e dır. Elfu Selât Elfu Selâm Aleyke Ve Ala Alike Ve Sahabetike…Allah Allah.

Bak, bak biz zayıf ümmetiz. Ne şartlarda olduğumuzu sen biliyorsun. İlahi huzurdan Senin şefaatini gözetiyoruz. İlahi huzurda kalplerimizi toplayacak birini gönder.

Sümme Selamu Aleyke Ya Seyyidi Ya Sultanul Evliya. Dünyadaki herşeyi düzenlemek için tayin edilen, gezegenimizin yüzünde hem de altında hem de üstünde olan, bu gezegende olan herşey için sorumludur. Mütevazı bir şekilde sahibimizden yardım etmesini istiyoruz çünkü çok tehlikeli bir haldeyiz veya bu gezegendeki insanoğlu için çok tehlikeli şartlardayız. Sahibimize dilekçemizi gönderiyoruz. Bu sahibimizden mütevazı ve zayıf talebimizdir. Bizi gözetle ki belki bu gezegendeki hakiki halimize doğru yola gideriz.

Hem de Esselamun Aleyküm dinleyicilerimiz diyoruz. Bana mukaddes topraklardan bütün bu dünyada yaşayan insanoğlunu uyandırmak için gönderilene dinleyici olmaya çalışıyorum.Ve Esselamun Aleyküm insanoğlu diyoruz. Hepimiz Âdem ve Havva’danız, hepimiz onların soyundanız. Cenâb-ı Allah buyurur; İlkönce Âdem’i yarattım. Ondan sonra bir çift olsunlar diye Âdem’den Havva’yı yarattım. Onların ilk başlangıcı topraktan geldi. …

(Secde:8) مِّن مَّآءٍ۬ مَّهِينٍ۬

<>

Cenâb-ı Allah’ın ilk yarattığını topraktan yarattı ama yeni yarattığı insanoğlu her zaman ilk olarak topraktan gelip de sonra ruhları gelmez, hayır. İnsanoğlunun ilk görünüşü veya meydana gelmesi topraktandır. Ondan sonra erkek veya kadın yaratılmamız gelir. Ama ilk yaratılış dört unsurdan meydana gelmiştir.

Cenâb-ı Allah o ilk olanı yarattı ondan sonra bütün insanoğlunun meydana gelen ilk yaratılan ile aynı olmaz, hayır. Bu ilk olan bir annenin rahminden meydana gelmemiştir, hayır. Cenâb-ı Allah topraktan yarattı ama ondan sonra onun neslini her zaman Âdem’i yarattığı gibi yaratmadı, hayır. Âlemlerin Rabbi yeni nesil için özel bir yer yaptı hem de o özel yeri yeni nesil emniyette olmasını ikram etti. İlk insan Âlemlerin Rabbinin kudret elleriyle yaratıldı. Ama ondan sonra onların nesli annelerin rahminde yaratıldı.

Cenâb-ı Allah o varlığı kendi yapmadı ama özel melekler tayin etti. Melekler annelerinin rahminde yeni varlığın meydana gelmesini başlatırlar. Cenâb-ı Allah’ın ilk yarattığı ile sonraki nesil aynı olmaz. Ona yeni yaratılana yetki verdi. Meleklere “O yeni varlığı iki hücrelerden yap” diye emretti. Melekler dokuz ay veya dokuz aydan biraz az veya fazla üzerinde çalışırlar. Düzenlemeyi melekler yapar.

Pekçok ahmaklar böyle saçma sorularla insanların akıllarını kayıp ettirmek isterler. “Yumurta tavuktan mı yoksa tavuk yumurtadan mı?” derler. İnsanlar cevap vermesini bilmezler. Evet. Yumurta tavuktandır, tavukta yumurtadandır. İnsanların anlayışını uzaklaştırmak için böyle saçma sorular sorarlar.

Cenâb-ı Allah bunu keser ve “İlk insanın varlığını topraktan yarattım ama ondan sonra o unsurları oraya getirmek için anne rahmini sebep kılmadım, hayır o bitmiştir. İki hücre yaptım, erkek hücresi ve bayan hücresi. Onları bir araya getirdim. Onların ilk halini göremezsiniz. Ondan sonra bu hücreden o hücreye ben yarattım.” buyurur.

İlk insanı topraktan yarattı ve ondan sonra gelenleri Âdem ve sonra Havva’yı yarattığı gibi yaratmadı. Bu çok nettir. Cenâb-ı Allah melekleri tayin etti, onlar erkek ve bayan hücreleri mükemmel bir görünüş veya mükemmel kimlik, bir insan, bir çocuk olana kadar o üzerinde çalıştılar.

Onun için bize öğrettikleri gibi konuşuyoruz. Bu büyük bir yerdir, büyük bir gezegendir. Yeni nesilleri gözetlemekle emredilen her iki hücreden, bayan ve erkekten bir insan, bir çocuk yaratılmanın sırrını bilir. Bir çocuk erkek mi bayan mı olacağını Allah (cc) bilir.

Ey insanlar Esselamun Aleyküm. Bu hayat sırlarla doludur. Vâr olmanın asıl sebebi, nasıl iki hücreden mükemmel bir varlık meydana geldiğini bilmezsin. İçine ne koydun, dışarıya ne çıktı? Bunu yapmak Cenâb-ı Allah’ın sonsuz kuvveti ve imkânıdır.

Bu başlangıçta dünya boştu, üzerinde birşey yoktu. Nasıl oldu? Bu gezegende nasıl sayısız şekil varlıklar oldu? Bitki dünyasına ait veya hayvanlar dünyasının münasebeti nasıl oldu? Unsurlara bir araya gelip bir karınca veya bir arı veya bir kuş olma emrini kim verdi? İdare eden bilir, kimse göklerden gelen sayısız bitki türlerinin hem de erkek veya bayan gibi giydirilmiş şekilleri veya hayvanlar kıyafeti giymiş olanların sırrını anlayamaz.

Kimse bu veya şu diyemez. Ama insanların herşeyin tabiattan geldiğini söylemek kolaydır. Nedir tabiat? Bu saçma sapan sözleri bırak. Herşeyi tabiatın yaptığı saçmadır. Tabiat bunu yapar, tabiat şunu yapmaz. Tabiata ot veya çiçek ekmeyi kim öğretiyor? Tabiata sayısız ağaçların vâr olmasını kim öğretiyor? Meyve ağaçlarına farklı olmalarını ve farklı yaradılışta olmalarını kim öğretiyor? Tabiata kim öğretiyor? O tabiat kimdir? Şeytan ve şeytâni teoriler insanlara yollarını kayıp ettirdi ve akıllarını kapattırdı ve “Bilmiyoruz ama tabiata aittir” diyorlar. Tabiat nedir?

Herşeyden fazla insanlara İlahi öfke geliyor. İnsanlar “Tabiat çayır yaptı” “Tabiat çiçekler yaptı” “Tabiat ağaç yaptı” “Tabiat çeşit türlü çiçekler, ağaçlar ve meyveler ikram etti” diyorlar. Bunu kim yapıyor?

En azından ey dinleyicilerimiz, tabiata bakınca bu gezegende bir kimsenin iradesi olduğunu anlamalısınız. Ama bu iradenin kendilerinden geldiğini zannetmeyin. Meyvelerden bazıları “Ben elma ağacı olmak istiyorum” ve başkaları da “Ben çam olmak istiyorum” onlardan bazıları “Ben portakal ağacı olmak istiyorum” veya bu ağaç şu ağaç, bu çiçek şu çiçek veya bu güller diye.

Kimse ben bunu veya şunu yaptım diyemez. Çok farklıdır.

Yaratanın varlığını inkâr eden insanlara en büyük ispat. Yaratan olmadığını nasıl söylersin? Bir elma ağacı nasıl bir incir ağacı olmaz? Kendi iradelerinle mi? Ağaçların bir iradesi oluğunu mu zannediyorsunuz? Yoksa dünyadaki en mükemmel varlığın iradesi olduğunu mu zannediyorsunuz? Onlar birşey yapmaya yetkili olsalar ve “Bu veya şu olmak istiyorum” deseler o zaman bu demektir ki kimse onları idare edebilen ve isteyebilen veya tercih edebilen veya seven bir varlık yapmaz. Bir incir ağacın “Ben çam ağacı olmak istiyorum” dediği gibi. Elma ağacı “Ben armut ağacı olmak istiyorum” dediği gibi.

Hayır, bu gezegenin yüzündeki hiçbir şey sayısız bitkiler, sayısız çiçek ve güller ve sayısız ağaçlar, sayısız meyveleri kendi kendilerine vâr olmaları demektir. Ama doğru değil, bir ağaç kendileri tarafından idare edilen değil ama kendileri dışında bir yönü takip etmeliler. Bu irade dünyadan değildir çünkü bu maddi birşey değildir. İradenin hakikatini veya hakiki halini kimse bilemez. Ama insanların iradeleri için bazı görünüşleri vardır. Ve bu ilahi kimselerin bir ikramıdır, o istediği herşeyi istediği gibi yapar.

Onun için sizin iradeniz başkadır, eşinizin iradesi başka birşeydir. Sizin iradeniz başkadır, komşularınızın iradesi başka birşeydir. Her bitkinin iradesi aynı tür ağaçla aynı olduğunu zannetmeyin. Pekçok portakal ağaçları vardır ama bir portakal ağacının iradesi ikinci bir ağaçla yüzde yüz aynı değildir. SubhanAllah. Allah.

Bu gezegeni Yaratan iradesini kullanıyor demektir. İrade ancak Yaratana aittir. Bizim bir irademiz olduğunu zannediyoruz. Bu sadece bir görünüştür. Hakikatler bizimle değildir veya bu yaradılışta bir erkek veya bir bayan olmak gibi. Annemin rahminden ben kendi irademle insan olmak istiyorum veya erkek veya bayan olmak istiyorum diye kim söyleyebilir? Kimse söylemez.

Ey dinleyicilerimiz, düşünün. Düşünürseniz Yaratanın ilahi azametini bulursunuz. O bilir, kimse bilemez çünkü mutlak irade Yaratanındır - birşey için değil, hatta bir atom için bile değil. “Ey Rabbim, sen bu gezegende veya bu kâinatta benim varlığımı değiştirdin. Ben değiştireyim veya sen değiştir” diyemez.

Kendi kendine birşey yapamaz. Dediğimiz gibi bir erkek veya kız çocuğu olmak isterse kimse bunu yapamaz. Kimse “Bu yeni gelen neslin bir erkek veya kız olmasını istiyorum” diyemez, hayır. Bu hakiki yaradılış, hakiki irade sadece tek bir kimseye aittir, iki kimseye ait olamaz demektir.

Onun için bu noktadan Hıristiyanların inançları yanlıştır. Hayır bunu yapamazsınız, bu gezegende iradenizi kullanamazsınız. Hiçbir şeyi değiştiremezsiniz. İnsanlar “Şimdi teknoloji insan kuvveti veya iradesiyle ile değişemeyen bir yere ulaşıyor” derler. Oraya kadar insanlar bunu şunu yapabileceğini zannederler. Hayır, siz birşey yapamazsınız. Yapmak veya yaratmak ancak birine aittir. Âlemlerin Rabbine bunları yarattı. İnsanoğlu için emniyetli yol Âlemlerin Rabbinin yolunu takip etmektir. Burada ve buradan sonra emniyette olursun. İradeni ilahi iradeye vermezsen her zaman kayıp edersin ve burada ve buradan sonra çok kötü durumda olursun.

Onun için bir kimsenin en mühim işi göklerin adımlarından gidebilmesidir. Adımlarımızı değiştirirsek sonsuz sıkıntı okyanuslarına düşeriz. Burada ve buradan sonra kim emniyette? Enbiyaların, Peygamberlerin ve mübarek Peygamberin ve mübarek varislerin ilahi adımlarını takip edenler.

Ey insanlar, lütfen düşünmeye çalışın. İstediğimi yaparım demeyin. Çünkü bunu iddia edersen ilerlemen için bazen bazı engeller gelir, biter. Bu kimse biter. Onun için insanoğlu burada ve buradan sonra mutluluk, selamet, memnuniyet ve hoşnutluk isterse ilahi kimselerin ilahi adımlarına bakmalılar. Onlar her zaman şahısların ilahi adımlarından giderler. Onları takip edebilirsen son isteğine, son arzuna, son hedefine ulaşırsın.

Onun için ey inananlar, nehirlerin derelerde aktığı gibi akmalısınız. Akan bir nehri başka bir şekilde akmasını değiştirmeye çalışmayın - kayıp edebilirsiniz. Başka bir baraj yapmaya çalışmayın bu doğru değildir.

Bu herşey dünyada değiştirebiliriz anlamına gelir, değiştiremezsiniz. O suyun başlangıcını kurutursunuz o zaman barajla ne yapabilirsiniz? Birşey yapamazsınız. Onun için şimdi insanlar oraya ulaşmanın hakiki halini değiştirmeye çalışıyorlar. “Biz bunu sevmeyiz, şunu severiz” derler. “Bunu severim, bunu sevmem” demek kulların en tehlikeli iddiasıdır. Hayır, nehir nereye gidiyorsa onu takip et - o zaman selamet ve hoşnutluk içinde olursun. Değiştirmek istersen değiştiremezsin.

Onun için insanoğlunun bakması gereken en mühim nokta suyun gidişatını takip etmektir. Bu onlar için kolay ve en faydalı olandır. Bu mühim bir noktadır ki insanların çoğu inkâr ederler ve iradelerini kullanmak ister, bu onları kaldırmaz düşürür, hayır. Onun için ilahi emirleri takip etmek sizin için burada ve buradan sonra selamettir. Hem de derelerin aktığı yeri takip etmek cennetinizdir. Cenâb-ı Allah bizi affeylesin.

Şimdi bütün dünyadaki kriz dedikleri sorunların bir sebebi vardır çünkü insanlar hayat nizamını kendi akıllarında tertiplediklerine göre yapmak istiyorlar, hayır. Hayır, bu doğru değildir çünkü o Yaratandır ve ancak o senin yüzünü veya yönünü buradan oraya değiştirebilir. Doğru yolda kalın o zaman burada ve buradan sonra mutlu olursunuz. Cenâb-ı Allah bizi affeylesin.

“Dum dum dum dum dum dum dum dum”

“Dum dum dum dum dum dum dum dum”

Onun için kâinatın tabiatında çok güzel bir ahenk bulursun. Müdahale edersen aklını kayıp edersin ve sıkıntılara düşersin. Yolu takip edersen Rabbinin ilahi huzuruna ulaşırsın. Cenâb-ı Allah bizi affeylesin. Bütün sorunların arkasında cahillik vardır. Cahillik insanoğlunun en tehlikeli düşmanıdır çünkü cahillik şeytanın ürünüdür. Bir kimsenin cahil olmasına gerek yoktur. Herşeyden pekçok hikmetler alıp sayısız eğitimler alabilir. Bu onlar için burada ve buradan sonra selamettir. Ama bunun tam tersine bakarsak burada ve buradan sonra selamette olamazsın. Cenâb-ı Allah bizi affeylesin.

Fatiha.

UA-984942-2