Go to media page Available in: English   French   Turkish  

ERKEKLER KADINLARIN YÖNETİCİSİ

Sultanul Evliya

Mevlana Şeyh Nazım Adil El-Hakkani

Pazar, Mart 21, 2010 Lefke, Kıbrıs

Destur Ya Seyyidi Ya Sultanul Evliya Meded. Meded Ya İbadullahi Salihin

Allah Allah Allah Allah Allah Allah AziyzAllah

Allah Allah Allah Allah Allah Allah La İlahe İllallah KerimAllah

Allah Allah Allah Allah Allah Allah SubhanAllah

Allah Allah Allah Allah Allah Allah SultanAllah

Elfu Salât Elfu Selâm Âlâ Habibeke Mustafa…

Esselamun Aleyküm, burada ve buradan sonra mutlu ve hoşnut ve keyifli olmak için bütün bu mütevazı sohbete katılanlar. İlahi bildirileri dinlemek isteyenler. Ey katılanlar, eğer en şanlı Yaratan, Cenâb-ı Allah’ın yanında sevgili ve şerefli olmak isterseniz lütfen Onun ilahi kulluğuna biraz daha vakit ayırın. Ey selefi salihin ulemaları, yanlış birşey mi var? Siz kulsunuz, biz kuluz. Taklit ünvanlar peşine koşmayın, hayır. Bu taklit unvanlar size bir şeref vermez, hayır. Euzubillahimineşşeytanirraciym, söyleyin! Günlük kaç defa söylüyorsunuz? Yoksa bir ilahi korunma mı giyindiğinizi zannediyorsunuz? Göklerden enbiyalara ikram edilen korunma. Evet, siz kendinizi masum mu zannediyorsunuz? İlahi korunma altındasınız diye bir istisna olduğunuzu mu zannediyorsunuz? Ne düşünüyorsunuz? Korkmayın söyleyin. Eğer masumsanız ve göklerden korunuyorsanız

(Bakara:111) قُلۡ هَاتُواْ بُرۡهَـٰنَڪُمۡ

<>

Delillerinizi getirmenizi isterim. Kaç defa Euzubillahimineşşeytanirraciym diyorsunuz? Evet, evinizden çıkmıyor musunuz? Evet çıkıyorsunuz. Zannedersem çoğunuz gözlük takar, güneş gözlüğü. Bakınca çoğunluğun güneş gözlüğü kullandığını görüyorum. Nereye baktığınızı görmesinler diye siyah camlı olur. Evet. Ulema âlim, âlim kimdir? Atlarının yularını tutabilendir. Burada at, nefsimizin yularını söylemeyi severiz. Selefi ulemaları günde kaç defa şuraya buraya bakıyorsunuz? Ve Cenâb-ı Allah buyurur, bilmelisiniz… (arapça) Nereye baktığınızı gizleyebilirsiniz. Belki karanlık bir gözlük takarsınız ama içinde görürsünüz. Nereye baktığınızı O bilir. Ve O herşeye Kâdir olan buyurur; baktığınıza dikkat edin. Haram şeylere, haram yerlere bakmayın. Evet, evet, nefislerimiz sokaklarda daha fazla ve fazla bayanlar ister. Pekçok bayanı sekreter olarak isterler. İşyerlerinde sekreterleri olur. Evet bunu mu düşünüyorsunuz? Evet, ama Âlemlerin Rabbi görür

(Mü’min:19) يَعۡلَمُ خَآٮِٕنَةَ ٱلۡأَعۡيُنِ وَمَا تُخۡفِى ٱلصُّدُورُ

<>

Ey selefi ulemaları, doğruları söyleyin. Günlük kaç defa bakarsınız? Bu birşeydir ama başka birşey söylemek isteriz. Şimdi Euzubillahimineşşeytanirraciym diyoruz.

Siz kaç defa Euzubillahimineşşeytanirraciym dersiniz? Size hiç şeytan gelmez mi bunu yap, şunu yap, buraya bak, şuraya bakma diye? Selefi ulemaları yüzde yüz doğru yoldaydı. Evet, bu sebepten dolayı bizim zamanımızda İslam aşağı düştü çünkü İslam için sorumlu olanlar yeterince nasihat vermezler. Nasihat etmezsiniz. Belki her Cuma minbere çıkarsınız ve söylemezsiniz. Cenâb-ı Allah “Gözlerinizi haram şeylere bakmaktan koruyun” buyurur. Söyleyin, günlük kaç kere bakıyorsunuz ve Euzubillahimineşşeytanirraciym demiyorsunuz? Evet. Belki bazen en son model araba kullanırsınız. Son model neden söylemezsiniz? Son model araba. Onu kullanırsınız ve bakarsınız, Ooo... o...

“Sen şoför müsün?”

“Evet şeyhim ben oyum.”

“Çok güzel.”

“Ey kutsalım, nereye gitmek istersin?”

“Nereye gideceğimi düşünüyorum çünkü senin gibi güzel bir bayana bakınca dengemi kayıp ediyorum. Onu şoför yapmışlar. Bütün aklımı kayıp ediyorum.”

Evet, güzel bayanları şoför yapmayın diye neden bir fetva vermezsiniz? Hayır, bu fitnedir. Söyleyin bu ilahi emirdir. Ayet-i Kerîme'yi söylesene. Gözlerini gözet. Sen Ayet-i Kerîme biliyor musun?

(Mü’min:19) يَعۡلَمُ خَآٮِٕنَةَ ٱلۡأَعۡيُنِ وَمَا تُخۡفِى ٱلصُّدُورُ

<>

Cenâb-ı Allah Peygamberler Mührüne emreder; insanlara söyle gözlerini yasak şeylere bakmaktan korusunlar. Minbere çıkıp bunu neden söylemezsiniz? Her zaman bu Muhdes dersiniz. Bu Muhdestir. Ama Cenâb-ı Allah’ın emrinden ne haber? Cenâb-ı Allah buyurur;

(Nûr: 30) قُل لِّلۡمُؤۡمِنِينَ يَغُضُّواْ مِنۡ أَبۡصَـٰرِهِمۡ

<<(Resûlüm!) Mümin erkeklere, gözlerini (harama) dikmemelerini, ırzlarını da korumalarını söyle>>

Ben Arap değilim. Ama birşey anlarım ama siz “Biz selefi ulemalarız” dersiniz. Evet, İslam nasıldı? Size birşey söyleyim. Ben birşey bilmem ama bana geleni söylemeliyim!! Bir zamanlar bir kadı vardı. Kadı her meseleye bakar. Kadının makamında kadı oturuyordu ve bir tane cilbabıyla hanım geldi ve hiçbir yeri gözükmüyordu. Kadı dedi; “Ey mümine ne için geldi?”

O da dedi; “Ey muhterem kadı, geldim ve birşey için şikâyetim var. Sana Allah’ın şeriatının karşısında şikâyetimi söylemeye geldim.”

“Söyle.” Kadı oturuyordu.

“Ey muhterem, sen iki kimse arasında Allah’ın şeriatını hükmedersin. Sen doğru olanı ve ne yapılması gerekeni yaparsın.”

“Söyle.”

“Ey muhterem kadı, ben sana şikâyet etmeye geldim. Kocam üstüme evlenmek istediği için şikâyete geldim.”

Kadı; “Ey mümine, bu İslamda müsaade edilmiştir.” Onun kadıya cevabı neydi? Ey selefi ulemaları, dinleyip cevap vermelisiniz doğru mu değil mi diye.

“Ey muhterem kadı, sen haklısın ama Allah’ın şeriatı…” Bakın selefi ulemaları... “Biz selefi salihleri, geçmiş ulemaları takip ederiz,” dersiniz. Bu onlardan biriydi. Ve dedi;

“Ey kadı, sen haklısın. Cenâb-ı Allah’ın emridir ve ikinciyle, üçüncüyle, dördüncüyle evlenmeye müsaade ediyor ama ey muhterem kadı, eğer Cenâb-ı Allah’ın şeriatı bana yüzümü açmaya bir müsaade etse bu hükmü veremezsin. Eğer güzelliğimi görsen bunu söylemezsin ve böyle ay gibi güzel (birisi) ona ikram edilmişken nasıl bir daha evlenmek istiyorsun, sana yazıklar olsun dersin. Böyle güzellik sende diye Cenâb-ı Allah’a şükür et diye eşimi suçlarsın.”

Bakın bu… (arapça) şimdi söylediklerimiz fıkıhtır. Bu hakiki şeriat bir bayana vücudundan hiç birşey göstermeye müsaade etmez anlamına gelir. Doğru mu değil mi? Yalancılara Allah’ın laneti insin. Söyleyin, siz şeriatı biliyorsanız bizde şeriat biliyoruz. Peygamberler Mührü, Seyyidina Muhammed (s.a.v), O hem Arapların hem Acemlerin Resulüdür.Sadece sizin değil! Estağfurullah, Estağfurullah, Estağfurullah, Estağfurullah. Burada konuştuğumuz hazırlanmış birşey değil ama Cenâb-ı Allah’ın şeriatı hakkında hakikattir. Cenâb-ı Allah’ın şeriatınla oynamayın. Cenâb-ı Allah’ın şeriatı dışında birşeye izin vermeyin.

Bazen beni çok zayıf yaparlar, bazen çok sert olurum. Çünkü onlar beni “Biz zirve ulemalarız” diye iddia edenlere konuşturuyorlar. Hayır, biz bunu insanlara söylüyoruz. Memleketinizdeki insanların nasıl dolaştıklarına bakın. He…? Onlar araba kullanmak için izin bile alırlar. Nedir bu? Estâuğuzubillah;

(Nisa:34) ٱلرِّجَالُ قَوَّٲمُونَ عَلَى ٱلنِّسَآءِ

<>

Siz Arapsınız, anlar mısınız anlamaz mısınız? Cenâb-ı Allah ne buyurur? ٱلرِّجَالُ قَوَّٲمُونَ عَلَى ٱلنِّسَآءِ <> Nerde kadınların üstündeki yöneticiler? Söyleyin. Biz kedi gibi olduk. Hicazda ne derler? Kedi. Hicazda ne derler? Evet, hanımınız size bağırınca kedi olursunuz. Bir zamanlar bir bedevi çölde geliyordu ve bir tane mahlûk, hayvan buldu. Bu onu takip ediyordu ve “Bu güzel bir hayvan, ben bunu saklayım” dedi. Ve bunu cübbesinin altına koydu. Gitti, gitti, gitti ve bir kimseye rastladı ve bakıp;

“Ooo… dedi çok güzel bir 'bis'" dedi. O kimse bu varlığa (hayvana) bir isim verdi, bu kimse bir isim verdi. O gitmek istediği yere ulaşana kadar o varlığa belki on farklı isim verdiler. Çünkü birşeye çok fazla isim vermek onun meşhur ve daha şerefli ve kıymetli olduğu anlamına gelir dedi.

“Çok mutluyum, çok mutluyum bugün ganimet kazandım oooo….” dedi ve pazara gitti. Gitti ve kedi “Mırmır, mırmır, mırmır” diye dolaşmaya başladı. Herkes geldi ve baktı ve “Ooo.. ne kadar güzel bir 'gatta,' ne kadar güzel bir 'sennur,' ne kadar güzel bir kedi” dediler. Ama bakanlara

"Satın almak ister misin?”

“Hayır, bizim de var” dediler ve gittiler.

Günün sonunda pazar yerinde kimse kalmadı ve kediye çok öfkelendi. Ona tepik atıp, “Git buradan. Pekçok isimlerin var, kıymetin yok. Git buradan,” dedi ve kaçtı ve kedi de kaçtı kurtuldu. Ne diyoruz? Bu kediyi neden anlattık? Yahu… ٱلرِّجَالُ قَوَّٲمُونَ عَلَى ٱلنِّسَآءِ <> Değil? Dersinizi öğrenmelisiniz, aldanmayın. Şimdi Peygamberler Mührü, Seyyidina Muhammed (s.a.v.) bütün ümmetine saygınızı verin. Şimdi bu zamanda hanımlar gelip “Mır, mır, mır, mır” derler. Krallar bile onları mutlu etmek için titrerler. “Ey sevgilim, sen nasıl istersen” derler. “Ey sevgilim, nasıl istersen. Önemli değil yarın olur,” “Ey sahibim, şimdi bunu bulamazsın ama sen bulursun,” “Ey sevgilim, (şap şap şap),” “Ey sevgilim, (şap şap şap).”

Merhaba selefi ulemaları, ben 90 yaşındayım, beni suçlamayın. Benden kalem kalkmıştır, siz düşünün. Herşey yazılır. Size sağ ve sol taraf var (amelleri yazan Kirâmen Kâtıbîn melekleri). Ben iyi birşey yapınca sadece sağ taraf yazar. İyi olmayan birşeyi, günahlarımı sol tarafta olanı Cenâb-ı Allah buyurur… Siz düşünün.

“Ey sevgilim, selefi ulemaları bu gece neden hanımlarını getirmedi?” Neden biraz iyi makyaj getirmedin?Bunlar uyuyor.(yanındakilere hitap ediyor) Ben onları İngilizcemi düzeltsinler diye burada tutuyorum onlar daha beter ediyor ne yapalım. Cenâb-ı Allah bizi affeylesin.

Ey insanlar, Müslüman hanımların durumları nasıldır? Minbere çıkmaya cesaretiniz var mı? “Ey insanlar, mü’min ve mü’mineler harama bakmaktan gözlerinizi alın” diye söylemeye”? Neden ikaz etmezsiniz? Bu Arapça mı Türkçe mi? İkaz. Onlar unutabilir, siz hatırlatıcısınız. Söyleyin. Bu gece size böyle şeyler yapıyoruz. Bir taraftan gülersiniz, öbür tarafta selefi ulemaları öfkelenir. Öfke ulemalar için iyi değildir. Öfke imanı yer bitir. Bilmiyor musunuz biri Peygamberimize geldi ve “Öfkelenme” buyurdu. Başkası geldi “Öfkelenme” buyurdu. Başkası geldi “Öfkelenme” buyurdu. Siz neden öfkeleniyorsunuz, bana öfkelenmeyin şeytana öfkelenin. Ben şeytan adına değil Peygamberler mührü adına konuşuyorum. Cenâb-ı Allah bizi affeylesin ve bize hakiki İslamı tutmak için kuvvet versin ki bütün dünya sorunlardan ve çilelerden İslama kaçsınlar. İnsanlar burada ve buradan sonra faydalı olan herşeyi İslamda bulurlar. Onlar kaçtıkları sürece burada ve buradan sonra cehenneme düşerler. Cenâb-ı Allah bizi affeylesin. Esselamun Aleyküm.

Fatiha.

Ne gerekirse alın, tamamdır. Fatiha.

“Dum dum dum dum dum dum dum dum”

“Dum dum dum dum dum dum dum dum”

“Dum dum dum dum dum dum dum dum”

“Dum dum dum dum dum dum dum dum”

"Dum dum dum dum dum dum dum dum”

Kadir kıymet bilin, hanımızın şerefine sahip çıkın. Onların güzel tecellisi vardır. Bakın herkeste o tecelliyi bulursunuz. Odun gibi, duvar gibi olmayın, hanımlarınıza nazik olun. Her zaman; “Ey sevgilim, ey sevgilim” deyin. Birisi kocasına “Ey sevgilim” der. Biri 90 yaşında, öbürü 85. Bir defileye gidiyorlar ve ikisi de bunamış. 85 yaşındaki bakar ve der;

“Oo…Bu elbise ey sevgilim, onun elbisesi bana çok uygun olur. Bana 15 yaşımı hatırlatır lütfen alalım” der. Ve 90 yaşı ve fazla olan koçası der;

“Hangisi ey sevgilim?” Bu büyüteci elinde tutar. “Hangisi ey sevgilim?”

“Bunu.” Onu işaret edene kadar on tanesi geçer.

“Hangisi?”

“Evet beyim, yeni geçti ama bu ikincisi güzeldir.”

“Evet sana alırım, elbise güzel olur ama sen güzellik merkezlerinde güzelliğini kayıp ettin”

He…? Fatiha. Bismillahirrahmanirrahiym.

(Mevlana Şeyh Hazretleri telefonda Şeyh Hişam Efendi ve Hacı Neziha ile konuşuyor)

UA-984942-2