Go to media page Available in: English   Turkish  

DÜNYA ÜÇ GÜNLÜKTÜR

Sultanul Evliya

Mevlana Şeyh Nazım Adil El-Hakkani

Cumartesi, Mart 20, 2010 Lefke, Kıbrıs

Allah Allah Allah Allah Allah Allah AziyzAllah

Allah Allah Allah Allah Allah Allah SubhanAllah

Allah Allah Allah Allah Allah Allah KerimAllah

Allah Allah Allah Allah Allah Allah SultanAllah

Ya Rabbi Salli Vesselim Âlâ Seyyidina Muhammed Ve Alihi Ve Sahbihi Vessellem. Meded Ya Sahibel Vakt Meded.

Esselamun Aleyküm katılanlarımız diyoruz. Katılanlar Ehli Saadettendir. Mutlu ve sevgili ve şerefli insanlardır. Dinlemeyip kaçanların burada ve buradan sonra şerefi ve hoşnutluğu yoktur. Çünkü onlar kendilerini şeytana köle yaparlar. Ey Rabbimiz, bizi koru, bizi koru. Biz Senin mütevazı kulların olmak isteriz. Senin ikramların sonsuzdur, verirsin. Ey Rabbi Subhansın Sultansın.

Ve Euzubillahimineşşeytanirraciym diyoruz. Ey Rabbimiz bizi koru, biz zayıf kullarını şeytanın hile ve tuzaklarından koru. O düştü ve bütün insanoğlunun karanlık bölgelere düşmesini ister. Orada hayat yoktur. Onlar orada ne yaşarlar ne ölürler. O kadar korkunç bir durumdur. Şeytanı takip edenlere ümit yoktur. Onlara ümit yok, ışık yok, zevk yok. Onlar yaşamazlar ve ölmezler. Ölmeyi isterler. “Ölmeyi tercih ederiz” derler. Cenâb-ı Allah bu gezegende olan varlıklara “Toprak ol. Toz ol. Siz topraktan yaratıldınız ve geri toprak olun,” diye emrettiği zaman biter. Hiçbir şey kalmaz.

Âlemlerin Rabbinin halifeleri olma şerefli ikram edilmiş insanlara baktığın zaman bütün varlıkların toz olduğunu görürler. Hayvanlar dünyası kayıp olup geri toz olacak. Topraktan gelip bir daha toprak olacaklar. İsteyecekler ama toz dahi olamayacaklar. Onlar ölmeyecekler, yaşamayacaklar. Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah. İnsanlar bu hayatın şaka olduğunu zannederler. Onlar başlangıcı ve de sonu inkâr ederler. “Bu bir rüyadır, başladı ve bitti” derler. Onlar dünyadaki hayatlarını hakiki zannederler. Onlar başlangıcını bilmezler ama genelde sonunu bilirler. Onun için derler; “Ey bilinmeyen kimseler gibi olsaydık. Hayvanlar dünyası toprak olacağı gibi olsaydık” derler. Mutlaka, onlar cezalanacaklar. Bu bizim ulaştığımız ilimdir. Ve Bismillahirrahmanirrahiym diyoruz.

Ey Rabbimiz bizi koru. Koru ve zayıf varlıklara, zayıf kullarına ilahi korunmanı ikram et. La İlahe İllallah. Kim hayatında “La İlahe İllallah” derse, bir kere bile “La İlahe İllallah” demeyi düşünene birşey verir. Bu bizim tarafımızda olan birşeydir. Ama bir kimse “La İlahe İllallah” derse bu bilinmeyen bir hazinedir. Peygamberimizin buyurduğu gibi, bir kimse bir kere “La İlahe İllallah” derse biz ona hükmümüzü vermeyiz. Kimin dili bir kere “La İlahe İllallah” derse ilahi huzurda ne gibi muamele görür kimse bilmez. Bu Cenâb-ı Allah’tan gelen çok büyük bir ikramdır. Allahu Ekber Allahu Ekber.

Ey insanlar, gelin “La İlahe İllallah, La İlahe İllallah, La İlahe İllallah Seyyidina Muhammeden Rasulullah Aleyhi Salâtullah” deyin. Ve Bismillahirrahmanirrahiym diyoruz. O bilir ama şimdi insanlar bu hayatı şaka zannederler. Hayır, bu bir şaka değildir, bu hakikattir. Evet? Bir hakikat vardır. Bu gezegende vâr olan herşey için o kimseye ait olan bir hakikat vardır. Bir atom için bile bir hakikat vardır. Atom meydana gelir. Büyük Şeyhimden her atomun, her zerrenin bir hakikati olduğunu işittim. Hakikatsiz hiçbir şey meydana gelemez. Meydana gelirse… Cenâb-ı Allah Subhanehu Ve Teâlâ buyurur;

(İsra:44) وَإِن مِّن شَىۡءٍ إِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمۡدِهِۦ

<>

Vâr olan herşey Yaratanını tesbih eder. (İsra:44) وَإِن مِّن شَىۡءٍ إِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمۡدِهِۦ وَلَـٰكِن لَّا تَفۡقَهُونَ تَسۡبِيحَهُمۡ‌ۗ İnsanoğlundan ne haber? İnsanoğluna ne olur? Bizim ne kadar atomlarımız var? Ve her birisi tesbih eder. Ama herkese ikram edilen tesbih başka birşeydir. Âlemlerin Rabbi Peygamberlerini, üstün olanlarını gönderdi. Onlara söylemeleri için; Bedeniniz ve maddi varlığınızdaki bütün zerreniz Yaratanı tesbih eder. Sadece size anlayış için bir akıl ikram edilmiştir. Şeytanı takip edip söylemezsiniz. Bu sizin için bir utançtır. Kıyamet gününde (kişinin) maddi varlığı Yaratanı tesbih ettiği zaman o kimse titreyecek ve utanacak.

“Bedenimdeki herşey nasıl tesbih eder? Ben neden tesbih etmem? Ben neden hayatımda tesbih edenlerden değildim?” der. Bu utanç onlara ateşe atılmaktan daha büyük bir azap olacak. Onlar kendilerini cehennemde ateşle cezalayacaklar. “Maddi varlığımız nasıl Yaratanını tesbih ediyordu ve ben nasıl Rabbimi tesbih etmek için iyi niyetimi kullanmadım?” derler. Onlar Cenâb-ı Allah’ın ikramlarının en iyi halinde olma seviyesini kayıp ettiler.

Ama aşağıda onlar için ne olduğunu kimsenin bilmediği birşey vardır. Bu cehennem ateşidir. Onların (kendi) ateşi onları hakikatte yakar. Onlara cennet nimetlerinden ve ikramlarından herşey versen, “Bu benim için değil, bunlardan yemeye utanmalıyım çünkü ben en fenasını yaptım ve yemeyiz” derler. Yerlerse zevklenemezler, hayır bu kapanır. Evet maddi varlığımız için tesbih devam etmeli ama onlar kendilerine ceza verirler. Belki önlerine cennetin bütün nimetleri konsa “Bunu kendimize haram kıldık çünkü biz Rabbimizi kısa bir süre için tesbih etmedik ve bu cezayı veriyoruz” derler. Onlara, “Şimdi kendi cezanızı kendiniz verin” derler. Bu gözüken okyanustan bir damla olandır…(arapça)

Ey selefi ulemaları, Merhaban, Merhaban, Merhaban. Zayıf bir kuldan duyduklarınız doğru mu değil mi derseniz güvendiğiniz insanlara doğru mu yanlış mı diye sorun. Evet, onlar size ne diyecek? Siz selefi ulemalarısınız, doğru mu yanlış mı söylemeleri gerekir. Cahil olmak insanlara burada her kötülüğü ve gelecek hayatta her utancı getirir. Onlar ta ebediyete kadar kendilerini suçlamayı bırakmayacaklar. Onlara denir; “Ey insanlar, yiyin, bu cennettendir yiyin.” Onlarda “Yemeyiz, yemeyiz, bu bize haramdır çünkü biz çok kötü şeyler yaptık, kötü düşündük, kötü hareketlerde bulunduk. Bize yazıklar olsun! Biz bunları kendimize haram kılıyoruz ebediyete kadar nefislerimize yemeyi yasaklıyoruz!”

Son hüküm Cenâb-ı Allah’ındır. Kurân-ı Kerîm’de bahsedilen pekçok bilinmeyen noktalar vardır ama herkes anlayamaz. Kurân-ı Kerîm sıradan bir kitap gibi değildir. Onu okursun ve bir anlayış gelir. Kurân-ı Kerîm Peygamberler Mührüne ikram edilen Rabbimizi tazim etme kitabıdır. Çünkü siz birşey bilmek için anlayışınızı vermiyorsunuz onun için cezalanacaksınız. Ve cezanızı kendi kendinize vereceksiniz.

Bismillahirrahmanirrahiym diyoruz. Ey Rabbimiz, bizi cahil bırakma, bizi dünyanın maddi zevklerinle meşgul etme. Maddi zevkler insanları ebedi cezalar. Onlar ebediyete kadar utanacaklar. Ama ebediyet de bir şekil değildir. İnsanlar için sayısız ebediyetler vardır. Belki herkes için bir ebedi yön vardır. Ebediyeti içinde mutlu ve zevkli ve hoşnut olurlar. Herkesin ebediyeti başka birşeydir. Bu Kurân-ı Kerîmdende yeni bir anlayıştır.

Ey insanlar, son an gelmeden ve sizi sonsuz fırsatınızı kaçırtmadan gelin. Onun için geri dönmek ve ebediyetini başka bir seviyeye değiştirmek isterler ama onlara, “Hayır, size ebediyet diyoruz. Eğer sizi baştan sona kadar alırsak aynı olacaksın. Çünkü siz kayıp ettiniz. Siz dünya hayatında bunu heder ettiniz onun için ebediyetin asla değişmeyecek” derler. “Eğer sizi başlangıca götürseler aynı olursun. Bu gezegen, dünyadaki sizin fırsatınızdı. Siz iradenizi kullandınız ve bu istikameti seçtiniz ki bu ebediyettir. Siz bunu seçtiniz ve takip ettiniz. Sizi geri getirseler aynısını kullanırsın ve aynı şekilde yükselirsiniz. Onun için hayır," derler. Sizde “Ey Rabbimiz, biz bir daha gelelim. Şimdi en fenasını yaptığımızın en iyisini yapalım” dersiniz. Onlara, “Hayır, hayır yolu yoktur çünkü sen bu hayatta bu istikameti seçtin. Bu senin ebediyetindir. Seni bin kere de geri getirsek aynı istikamette olursun,” derler.

Ey insanlar, Cenâb-ı Allah’a inanın. Yaratana inanın. Size burada ve buradan sonra söz verdiğine inanın. Bu mühimdir. Çoğu zaman düşünmezsiniz ve cehennem asla olmaz zannedersiniz. Ve nefsinin zevkinin yolunu kullanmak istersiniz. Herkes o istikamette gider. Milyonlarca ve milyarlarca insanlar ebediyete aynı yolu vardır. Onun için geri gelmeye gerek yoktur. O bilir, onların seçtiklerini O bilir. Binlerce kere aynı ebediyet çizgisinde gidersin ve keşke geri gelebilseydik derler. Hayır, hayır, bir daha geri gelmenin faydası yoktur. SubhanAllah. Suhbane Muhtedir. Rabbimiz bize ilahi kitapları geleceğimiz netleşsin diye gönderdi, bunu kullanın, bunu kullanın.

Ey insanlar, ebediyetinizi seçin. Bunlardan bazıları sizin için iyisidir bazıları en fenasıdır. Eğer en iyisini seçerseniz bir seviyeye gelirsiniz ki her an veya her saniye veya saniyeden daha azında değişiklik gelir, değişiklik gelir. Çünkü ebediyete ebedi hayata inanırsın ve onun zevkleri değişir. Fotokopi olmaz, hayır. Bu noktaya ulaşan insanlara müjdeler vardır. Ama düşünmeyip nefislerini mutlu edecek ebediyeti takip edenler sonuna gelince geri gelmek isterler ama aynı şekilde olurlar. Bu gezegendeki hayat çok kısadır. Üç gün gibidir. Üç gün için sabırlı olun ve nefsanî zevklerinizi dinlemeyip Rabbinin yolunu takip edip Onu kendinizden razı edin. Oo zaman mutlu olursunuz. Cenâb-ı Allah bizi affeylesin.

Ooohhh…ohhhh….ohhh…. Dünya aldatıyor. İnsanlar ebediyetleri için yanlış istikamete giderler. Herkesin bir ebediyeti vardır. İyi ebediyet var, kötü ebediyet vardır, özgürsün. Arabalar peşine koş, uçaklar peşine koş, her maddi şeyler peşine koş. Dünya peşine koş, onun hazineleri peşine koş, onun cevherleri ve hazineleri peşine koş, özgürsün ama bu değişmez. Kıyamet gününde geri gelmek istersin ama hayır.

Şimdi seçmelisin, iyi yol veya kötü ebediyet. Bütün Peygamberler insanların iyi yönlere, iyi ebediyete, hayal edemeyeceğiniz her an, her an zevklerle dolu olana çağırdı. Ve de ikinci olanlar nefsanî zevkler peşine koştular diye pişman olacaklar. Eh alın, bu bir kere senindir. Ebedi asla değişmez - bu yol böyledir. Cenâb-ı Allah bizi affeylesin.

Ey şeriat doktorları veya Hıristiyan doktorları veya Yahudi doktorları, böyle hakikatleri söylemelisiniz. Bu ilahi kitaplarda ve son olarak Kurân-ı Kerîm’de bahsedilir. Cenâb-ı Allah’tan anlamaya çalışanlar için sonsuz müjdeler vardır. Bu onlar için en büyük zevktir. Ey insanlar, dünyaya ve saçma zevklerine aldanmayın. 20 saatte bir saat bile verin. Rabbinize 24 saat vermezseniz daha azını, azını, azını, verin. Rabbinize, Rabbinize bir zaman verin. “Ey beni yaratan ve beni Peygamberlerin, cennetin yönünde ebedi hayata yönlendiren Rabbimi tazim ederim” deyin. Şeytan ve takipçilerini inkâr edin. Etmezseniz burada ve buradan sonra hakiki zevke ulaşmayan insanlar gibi olursunuz. Ey insanlar, Rabbimiz bize anlamak için mükemmel bir yaratılış ikram etti. Ama siz en iyi anlayışınızı kullanmazsınız. Ve ilahi kitaplardan gönderileni anlamazsınız. Bütün Peygamberler Cenâb-ı Allah’ın zevklerinin hakiki yollarını göstermek için geldiler. Cenâb-ı Allah bizi affeylesin ve bize hayatımızın hakiki tadını almış olan birilerini göndersin. O nefsanî isteklerinden zevklenen insanlar gibi değil. Cenâb-ı Allah beni ve sizi affeylesin ki değişmeyelim. Bizi doğru yöne, doğru anlayışa gönderecek birisine ihtiyacımız olduğunu biliyoruz. Çünkü insanların çoğu yanlış bir anlayıştadır. Yeni en iyi anlayışa gelmeye çalışın. O zaman burada ve buradan sonra mutlu olursunuz.

Allah Allah Allah Allah Allah Allah KerimAllah

Allah Allah Allah Allah Allah Allah

Allah Allah Allah Allah Allah Allah KerimAllah

Fatiha

40? (46 dakika)

(Mevlana Şeyh Nazım telefonda Şeyh Hişam efendi ve Hacı Neziha ile konuşuyor)

UA-984942-2