Destur ya Ricaallah
Destur ya Seyiddi Meded
Allahu Akber
Allahu Akber
La illahe illallah
Allahu Akber
Allahu Akber ve lillahilhamd
Sen bizim Yaradanimizsin.
Sen bizim Rabbimizsin.
Senin Ilahi Yardimini ve Destegini istiyoruz.
Ey Rabbimiz, en Sereflinin Serefi hürmetine, en Serefli, Sanli ve Azametli Zat olan, Hazreti Muhammed (sav) hürmetine, Ilahi Yardimini istiyoruz ki bütün yanlislari, kötü Seyleri Dünya’da yok olsun ve insanoglu için iyi, en iyi olani gelsin.
Kiyamet Günün’de Rabblerine karsi nasil olmalilar diye.
Ey insanlar, es-selam aleykum ve rahmetullahi ve berekatuhu.
Duyun, dinleyin ve benimle beraber söyleyin:
alfuselat alfuselam aleyke ya Seyiddine el evvelin vel aghirin Seyiddina Muhammed (sav)
Biz bu Mübarek Ay’da senin sefaatini istiyoruz.
Bu Mübarek Ay’da onun bereketini, onun sanini ve onun serefini istiyoruz.
Ey insanlar , duyun, dinleyin ve itaat edin Rabbinizi, Yaradanimizi.
Allah Allah
Allahu Ekber velilllahil hamd
Ey insanlar , “EuzubillahimineSSeytanirraçim” deyin.
“Biz kötü adimlarimiza tövbe ediyoruz, kötü davranislarimizdan tövbe ediyoruz. Kötü amellerimizden üzgünüz ” deyin.
Ve “Euzubillahiminesseytanirraçim” deyin.
Ey Rabbimiz, biz Seytan ve onun yardimcilarindan Sana dogru kosuyoruz.
Ve Ilahi Kiliç istiyoruz;”Bismillahirrahmanirrahim”, kendimizi Seytan’a ve onun askerlerine karsi korumak icin.
Allah onlari alip götürsün.
Biz, ey insanlar, “Destur ya Ricaallah. Meded ya Sultanul Evliya” diyoruz.
Dünya’nin Amirinden bize yardim etmesini ve onun Ilahi destegini bize vermesini istiyoruz çünkü biz zayiflariz ve Ilahi Destege ihtiyaçimiz var.
Ilahi Destek asla gelmez, sadece bu Dünya’nin Amirin sayisinde gelir.
Ögrenmeliyiz. Rabbimizin Ilahi Huzurunda en iyi amellerimizi sunmaya çalismaliyiz.
Her gün, her gün dünne nazaran biraz daha iyi olmaya çalismaliyiz.
Bugün biraz daha ileri olmaliyiz.
Nereye dogru?
Nurlu Okyanuslara, Ilahi Nurlu Okyanuslara dogru.
Biraz daha Nurlu Dünya’lara yaklasmaya, Nurlu Ilahi Makamlara yaklasmaya, Nur olmaya çalismaliyiz.
XXX.
Bu çok önemlidir.
Biz burdayiz, karanliklar içinde yasiyoruz. Bu hayatin karanligin içinde yasiyoruz.
Bu Dünya’da karanlikta ve pislikte yasiyoruz.
Karanlik.
Biz sonusuz nurlarla yaratildik.
Biz Nurlu Dünya’larda yaratilmisiz. Kainat’in Rabbinin, Her varligin Rabbinin Nurlu Alemlerde yaratilmisiz.
Biz Cenabi Allah’in o Nurlu Alemindeydik. Ve bazi sebeplerden ötürü ki bunlar iyi bilinen sebeplerdir. Mübarek Kitaplarda, o Nurlu Alemlerden atilmamizin ve simdi burda bu karanlikta olamamizin sebeplerini iyi açiklar.
Evet.
Günesin isiltisi ve ayin isik sactigini bakip görüyosun, fakat hakikate karanlik Dünyalardayiz.
Simdi biz nurlu Alemlerden atildik.
Ve asaga düserek, bu karanlik Dünya’ya, bu vahsi Dünya’ya, bu bilinmeyen Dünya’ya geldik.
Ve bu karanlik Dünya’dan, bu karanlik Alem’den çikmaya çalismaliyiz ki Alemlerin Rabbinin Nurlu Alemlerine geri dönelim.
O’nun Alemleri sonsuzdur.
Ve en önemli amel veya en önemli is veya çababamiz karanlik Alemlerden çikmaya çalisip Nurlu Alemlere girmektir.
Bazi sepeblerden ötürü buraya geldik.
Bizim atalarimiz, Adem ve Havva hangi sebepten ötürü Nurlu Dünyalardan inip bu karanlik Dünyalara geldi? Sebebi neydi?
Bu iyi bilinmesi gerekir. Bu çok önemlidir.
Önce o kadar faydasiz Seyleri ögreneçegimize, ilkin ögrenmemiz gerekeni bulun. Neden bizi yolladilar veya neden bizi Nurlu Alemlerden attilar?
Sebebi neydi?
Eger sebebini bilmiyorsan, kendini de kurtaramazsin.
Nasil ki, eger bir doktor hastaligin sebebini bilmiyorsa, hiç bir tedavi yapamaz. Ayni hastaligin sebebini bilmeyen doktor gibi olursun, o da hiç tedavi edemez.
Tedavi olmaz. Hayir.
Çünkü o sebebini bilmiyor.
Eger herkes bilseydi, tedavi için o kadar çok doktorlar gerekmezdi.
Herkez kendini tedavi ederdi.
Fakat herkes bilmez, bazi insanlar bilir.
Bazi insanlar insanoglunun hastaligini tedavi eder.
Simdi biz yasayan varliklariz, o kadar çok çanlilar arasinda yasiyoruz.
Bakin Ey insanlar! Cennet’teydik. Cennette yaratildik.
Ve o bizim ana yurdumuzdu.
Ve hersey çok güzeldi.
Hersey Adem ve Havva’ya rahmetini verirdi.
Hiç birsey onlari inçiltmezdi. Hersey Adem ve Havva’ya zevk verirdi.
O zaman hangi sebepten ötürü Cennet’ten atilip bu kadar varliklar olan vahsi Dünya’ya geldiler? Bu varliklarin hepsi Adem ve Havva’ya kizgindi. Hiç biri onlardan razi degildi ve hiç biri Adem ve Havva’ya selam vermedi. Hayir.
Cennette hersey onlara selam verirdi ve mutluluk verirdi.
Her türlü zevk vardi; yemek, içmek, bakmak.
Fakat bu karanlik gezegene indiler. Nurlu Cennetten atildip bu Dünya’ya düstüler.
Ve ilk gözlerine karanlik geldi. Bir bilinmeyen Dünya’nin üzerine geldiler ve o Dünya karanliktaydi. Karanliktan da karanlikti.
Ve Adem ve Havva agliyorlardu çünkü onlar Nurlu Cennetten atilip, buraya geldiler.
Ve ondan sonra Alemlerin Rabbi onlara bir nur verdi. Gece gitti ve günes dogdu.
Ve onlar Alemlerin Rabbine secde ederek: “Ey Rabbimiz! Bu Senin itaatsiz kullarina verdigin bir bahstir. Biz itaatsizlik ettik. Ey Rabbimiz, fakat Sen bize bir isik verdin. Cennettin nuru gibi olmazsa bile. Fakat biz bu isiklardan, günesin verdigi isiklardan çok memnunuz, ey bizim Rabbimiz” dediler.
Secdeye kapandilar. Alemlerin Rabbine secde ettiler.
Fakat, Ey insanlar, onlar Nurlu Cennetlerden atilmanin sebebini biliyorlardi. Atilmistilar ve agliyorlardi.
Ondan sonra, Ey insanlar…
Cennette hersey Adem ve Havva’ya karsi çok sevecen, çok cana yakan, çok saygiliydi. Heryer böyleydi.
Fakat ondan sonra buraya geldiler ve hersey sevecen, saygili ve Adem ve Havva’ya meth edeçegine, kendilerini karanlikla, varliklarla dolu, bir vahsi Dünya’da buldular.
Her varlik onlara çok kizgindi. Cennette olan varliklar ise onlara selam verirdi, burda herkes onlara çok kizgin idi ve lanet ediyorlardi. Lanet.
Onlar diyorladi ki “Bir itaatsiz geliyor, bizim aramiza geldi ve onlar bizim için çok büyük sorunlar yaratacaklar, çünkü onlar atilmis ve lanetlenmisler” . Ve tiriyorlardi.
Hiç kimse Adem ve Havva’ya selam vermiyordu, “Hosgeldiniz!” demiyordu. Hayir.
Hatta karincalar bile “Gidin” dedi.
Agaçlar bile “Gidin. ?taatsiz kullar, gidin!” dedi.
Ve tüm vahsi hayvanlar onlardan kaçiyordular.
Onlara gidip selam vermiyordular.
Aksine kaçiyordular.
“Onlara gelen lanet bize dokunur. Onlari birakin” deyip, kaçtilar.
Agaçlar ve meyveler, meyvelerini verdiler ama tadi yoktu.
Meyveler tad vermiyordu.
Onlar Dünya’ya geldiler ve o kadar çok pismandilar.
Ve Adem , agladi. Yemedi, içmedi, sadece Serendip’in tepesinde agladi. Tek kayak üzere durdu ve agladi ve agladi. 30 Gün asla birsey yemedi içmedi.
Bu onun oruçuydu. Oruç tutu ve agladi ta ki Alemlerin Rabbi onlarin tövbesini kabul edene kadar. Rahmetini verdi ve dedi ki “Ey Adem! Ben senin tövbeni kabul ettim”. Ve basladi bu Dünya’yi kendine ve çocuklarina hazirlamaya.
Aksi taktirde hepimiz, nesilimiz Cennet’te olaçakti.
Eger Adem ve Havva itaatsiz olmasaydi, hepimiz Cennet’te olurduk. Ordan çikmazdik.
Bundan dolayi, Ey insanlar , ilk bilmemiz gereken, biz bu Dünya’ya hangi sebepten ötürü geldik? Adem ve Havva’nin bu Dünya’ya gelme sebebi neydi?
Bu bütün Ilahi Kitaplarda bilinmesi ve egitilmesi gereken en önemli noktadir.
Bu Adem ve Havva ve onun zürriye’ti için ilk derstir.
Simdi bu zamanda, kim Adem ve Havva bu Dünya’ya neden indirildigini soruyor? Hiç kimse sormuyor.
Sormadiklari baska sey de: 21. Asrin insanlarina gelen lanet nedir?
?nsanlar birbirlerini yiyorlar.
Bunun sebebi nedir?
SubhanAllah
Eski kitaplarda bir masal yazar. Bu peri masali degildir, fakat bir ders veren masalidir.
Bir zamanlar Amirlerden biri, gemiyle seyhat ediyordu. Ve denize bakarken baliklarin birbirlerini yediklerini gördü. Kendi aralarinda bir büyük savas görüyordu ve dedi ki:
“Ey Rabbim, Sen herseyi bilirsin. Bir açayip oldum. Merak ediyorum.
Bunun sebebini merak ediyorum?”
Ve bir ses, Ilahi ses geldi ve “Ey Kulum, az önce burdan bir itaatsiz kul geçti ve o denize tükürdü. ?ste o baliklarin birbirlerine girmeyi sagladi”.
Eger bir itaatsizin tükrügü o kargasayi yaratiyorsa, peki kendimize ne demeli?
?nsanlara bir ders ögretmek için iyi bir hikayedir.
Krizlerin sebebini, sorunlarin sebebini, çatismalarin, kavganin sebebini, neden o kadar çok nükler bombalarin oldugunu, herseyi, insanoglunun birbilerine karsi bu kadar düsman oldugunun sebebini anlatiyor.
Sebep o dur!
Simdi insanlar, eger o itaatsiz kul okyanuslarda ki baliklara sorunlar çikarabiliyorsa, Simdi biz ne diyebiliriz?
Hepimiz itaatsiz kullariz.
Alemlerin Rabbinin Ilahi Emirlerine hiç saygi yok.
Cenabi Allah en yüksek saygimizi ve methimizi göstermiyoruz.
Sorunlarin sebebi budur!
Ey insanlar, bunu bir düsünün!
Aksi taktirde baska bir lanet gelir ve Dünya’da ne bir yasayan insane veya hayvan veya bitki kalmaz.
Ben sadece zayif uyarici bir kisiyim.
Ben zayif biriyim.
?nsanlara “Kendine dikkat et!” diyorum. Bu bir uyaridir.
Evet, bu demektir ki Adem ve Havva Cennet’ten atilip bu Dünya’ya gelmesi- ki bu Dünya’nin Ilahi Huzurda hiç bir degeri yok- ve insanlar birbirlerini yediklerini, öldürdüklerini ve o kadar çok kötü sey yapmalarinin, sebebi bu dur.
Ve bundan anladigimiz, belalarin ve sikintilarin kaynagi nerden geldigini bilmek istiyorsak, Mübarek Kitaplara sormaliyiz.
Tevrat’ta ne yazilidir?
?ncil’de ne yazilidi?
Ve Mübarek Kuran’da, Mübarek Kitaplarin Mühürü ne diyor?
Hiç kimse onlarin içine bakip sebebini anlamayacalismiyor.
Ve böyle, böyle kaçip kendimizi kurtarma çalisiyoruz.
Kendimizi kurtarma yollunu bulamayiz, ta ki Mübarek Kitaplara bakana kadar.
Onlarin nerde oldugunu anlamalisin. Adem ve Havva Cennet’teydi.
Onlar sereflenmislerdi ve hersey onlara zevk veriyordu. Fakat atilmalarin sebebi neydi? Sebebi asi olmak, Ilahi Emirlere, Allah’in Mübarek Emirlere karsi koymak. O “Yeme” dedi ve onlar Cenabi Allah’a karsi egilmediler, “Nasil istersen, Ey bizim Rabbimiz” demediler. Ve en sonunda kaçip, o yasak meyveden yediler.
Ve hemen hersey degismeye basladi.
Her türlü bela Adem, Havva ve onlarin çocuklarina geldi.
Bu lanet halen devam ediyor çünkü insanlar “Bunlarin sebebi neydi” diye sormuyorlar.
Sebepte, Alemlerin Rabbine karsi asi olmaktir.
Ne kadar süre asi olursaniz, o zamana kadar ne burde nede ahirette kendini kurtarabilirsin.