Perşembe, Mayıs 27, 2010 Lefke, Kıbrıs
Destur. La İlahe İllallah La İlahe İllallah La İlahe İllallah Muhammed Rasulullah Aleyhi Salâtullah Vesselamu.
Sümme Selamu Aleyhüm Ya İbadallahi Salihin…
Esselamun Aleyküm katılanlar. Esselamun Aleyküm inananlar. Meded Ya Sultanul Evliya. O kimseler için ihtiyaç olan birşeyleri beyan etmek için Senin desteğine ihtiyacımız var.
Ve Euzubillahimineşşeytanirraciym Bismillahirrahmanirrahiym diyoruz. Ey bu gezegendeki bütün insanoğlu için sorumlu olanımız, bize desteğini ver. Ey insanlar! Hiçbir şey hikmetsiz yaratılmadı. Âlemlerin Rabbinin bilmediği hiç bir şey meydana gelmez, olamaz, olamaz. Onun için Euzubillahimineşşeytanirraciym diyoruz. Şeytanın da yaradılışı hikmetsiz değildir. Âlemlerin Rabbine bir münâcat vardır ve buyurur;
(Al-i İmran:191) فَقِنَا عَذَابَ ٱلنَّارِ رَبَّنَا مَا خَلَقۡتَ هَـٰذَا بَـٰطِلاً۬
<< Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Bizi Cehennem Azabından Koru!>>
Ey insanoğlundan hem de cin tayfalarından katılanlar! Yaradılış hikmetlerini unutmamaya dikkat edin. Hiçbir şey hikmetsiz meydana gelmez. Ve esas olan hiç birşey kendi kendine meydana gelmez. Bu olamaz, biz varlıklarız. Ve bütün varlıkların bir Yaratanı olmalı. Kâinat binamızın en küçük taşın bile. Bu kâinat kocaman bir mevcudiyettir. Kimse başını veya sonunu bilmez, kimse onun sınırlarını bilmez. Bu azametul İlah’i, Cenâb-ı Allah’ın şanını ve azametini işaret eder. Kimse bu kâinatın başını ve sonunu bilmez. Ve kâinat nedir? Bu yalnız Yaratan için bir işarettir ki O herşeye Kâdir olan birşeyi yaratmak isterse sadece "Kun fe yekûn," der. “Ol” der ve bir kâinat istediği gibi meydana gelir.
Evet, ey eğitilmiş kimselerden katılanlarımız! Ey insanoğlundan veya meleklerden katılanlar! Evet, onların başını ve sonunu kimse bilmez çünkü onlar Yaratanın azametli ellerindedir. Ancak O bilir neyin yaratılacağını ve onlardan hangilerinin kalıp, hangilerinin kayıp olacağını. Görünmeyen istikametlerden meydana gelir ve görünür olur. Ve bir süre sonra başka görünene geçer gider. Evet.
Onun için vâr olan herşeyi işaret eder, bunlar asla bir anlamsız, bir hedefsiz, bir amaçsız, bir hikmetsiz yaratılmamıştır. Herşey Rabbimizin yaratmasıyladır. Bu atom ne için yaratıldığını O bilir. Çünkü hiçbir şey amaçsız olmaz. Her atom bir hikmet taşır; ikincisiyle aynı değildir.
Onun için bazen birilerinden birşey gelir ki eğer kalbimizin kuvveti açıksa ve ilahi varlıklarla bağlantı kurarsa pekçok şeyler gelir ve geçer. Hafızama böyle birşey gelir, düşünüyorum. Mesela hidrojen, evet. Onlar atomlardır. Evet? Atomlar, atomlar, atomlar, aşağı yukarı atomlar. Bunlar kimyacıların bazı açıklamalarıdır. Soruyorum: hidrojen atomların her birisi niçin kendi özel halindedir? Atom atomdur, hidrojen. hidrojendir. Neden onlar birleşip bir olmazlar? Ve Mendeleyev’in Periodik Cetveline göre bütün atomlar yüz ve daha fazlaya ulaşırlar.
(Necm:30) ذَٲلِكَ مَبۡلَغُهُم مِّنَ ٱلۡعِلۡمِۚ
<< İşte onların erişebilecekleri bilgi budur >>
Ey eğitilmiş insanlar! Bu sizin anlayışınız sınırıdır. Veya sizin kapasitenize göredir, bunu bilirsiniz. Âlemlerin Rabbi, “Bu sizin erişebildiğinizdir,” buyurur. Ama son noktasının ötesini göremezsiniz, hayır.
Mendeleyev doksan veya daha fazla elementler yakaladı. Mendeleyev’e atomun ilk olduğunu ve hidrojenden sonra hiçbir şeyin olmadığını kim söyledi? Onu İnsanoğlu hariç “Ben taşırım” diyen olmadı. Bütün kâinat taşıyamadı ama insan önünde birşey olmadığını kim söyleyebilir? Bu başıdır ve daha öncesinden hiçbir şey yoktu diye kim söyleyebilir? Kimse söyleyemez. Sen bunun ilk element olduğunu ve 95.cinin son element olduğunu söyleyebilirsin. Bu tabelayı buldum ve başında ve sonunda birşey yoktur deme yetkisini kim verdi?
Evet, Onun için ilk atom hidrojendir. Hidrojen kendi halinde neden her zaman yalnız olur? Hidrojen tektir. Bunu hidrojene kim verir, bu yalnızlığı? Ve önünde birşey yoktur ve arkası sınırlıdır diye kim söyleyebilir? Hayır. Zaalike meblagahum min el-`ilm, "İşte onların erişebilecekleri bilgi budur."
Ey ulemalar, Peygamberler Mührü ne buyurur?
سنة سبعين عبادة من خير ساعة تفكّر
“Bir anlık tefekkür, yetmiş yıl ibadetten hayırlıdır.”
Hafızanızda böyle şeylere yer veriyormusunuz? Ve insanoğluna ikram edilen pınarların nerede başladığını ve nerede bittiğini kimse bilemez. Evet tefekkür, düşünmek. Ne için düşünmek? Hikmetlerin ilahi hazinelerine ulaşmak için yeni anahtarlar bulmak için. Tefekkür, düşünmek. Ondan sonra, “Ey Rabbimiz, biz birşey değiliz. Biz birşey bilmeyiz ve hiçbir şey olmak istemeyiz çünkü bunu taşıyamayız,” dersiniz. Cenâb-ı Allah ilahi sözünü verdi bütün yaradılışa: “Emanetimi taşıyabilen var mı?” diye sordu. “Ben taşırım,” dedi. Bu Cenâb-ı Allah’ın insanlara sınırsız mesafeler açtığı anlamına gelir. Onun için ilkönce kendiniz hakkında düşünün ve insanın yetkisi nereye kadar gider, nereden başlar, sınırlı veya sınırsız mesafelerde nerede sona erer diye düşünün.
Pekçok Arapça deyimler geliyor. O kimselerden bazılarının anlayışı göklere doğru ulaşır ve tahsebuke enneke cirmun sagîrun, "Zannediyorsun ki sen minik bir nebzesin ama içinde baştan sona kadar Hakikat beliriyor,"derler. Anlıyor musunuz ulemalar veya Selefi ulemaları? Tezhunnu enneke cirmun sagîr ve fiken-netvî el-`âlim el ekber, "Bütün kâinat senin içindeyken, zannediyormusun ki sen bir zerresin?" Baştan sona ulaşmaktır. Çünkü sınırsız mesafeler Âlemlerin Rabbinindir. Ama insanoğlunun herşeyini sınırsız görsen bile sınırsız değil, sınırlıdır.
Ey insanlar! Bu konuşmamız için verdikleri birşeydir çünkü daha fazla ve fazla ve fazla Yaratan, Allahu Ekber, Allah Subhanehu ve Teâlâ’yı bilmeniz gerekir. Kendinize bakarsanız anlarsınız. Etrafınızdaki veya içinde bulduğunuz şeyleri anlamak için ihtiyacınız olan o hazineleri bulmak için o anahtara bakmalısınız. Ve kendinizi öyle bir âlemlerde bulursunuz, âlemler sayısız, sayısız, sayısızdır. Ve size bütün âlemle yeni nûraniyetlerle yeni bir anlayış açılır. Size yeni bir nûrlandırma getirir. Onun için düşünmeyi herşeye kullanın. Bu şekil konuşmamız çok basittir.
Evet, kendimize bir atom gibi bakıyoruz ama büyük kâinat belki içine girebilir. Bu mümkün müdür? Bu anlayış kapasitemize göre imkânsızdır ama âlemlerin Rabbi, bütün kâinatı Yaratan için bu çok kolaydır. Senin içine kocaman kâinatı koyar. Ve bu nerde, şu nerde, bu neden oldu, şu neden oldu diye büyük teleskoplarla bakmaya gerek yoktur. Hayır, kendine bakarsan dışarıda olan herşeyi kendi içinde bulursun. SubhanAllah, Allahu Ekber Velillahil Hamd.
Şimdi hidrojen veya oksijen atomları, sodyum atomları veya klor atomları, demir atomları veya altın atomlarına geliyoruz. Onların hepsi neden bir araya gelip büyük bir atom olmuyorlar? Onlar öyle bir şekildeler ki her birisi kendi varlığında tektir. Onun için dış görüntüsünde, “Bu tamamdır, bu hidrojen atomu,” dersin. Ama onun büyük bir halde kocaman bir atom olduğunu görmezsin. Neden farklı, farklı, farklı yaparsınız? Bu her atomun özel bir varlığı vardır ve özel bir hikmet taşır ve özel bir tesbih yapar demektir. Onun için hepsi bir araya gelmez.
Bu hidrojen, bu hidrojen, insanoğlu gibi hepsi tazim etmek için özel tesbih yaparlar. Ve hepimiz farklı yapar ve herkesin tesbihi farklı olur, hakikatte. Ama basit bir bakışta hepimiz aynı tesbih ederiz deriz. Hayır, hepimizin özel bir tesbihi vardır. Ve bunun herkese ikram edilmesinin faydası nedir? (Anlamak için) Ilim olarak bir bahçe veya iki tane düşünebilirsiniz: Bir bahçenin hepsinde çam ağacı var. Başkasında kırk şekil ağaçlar bulursunuz. İnsanlar için hangisi daha çekici olur? Odur (çeşitli ağaçların bulunduğu bahçe). Onun için Âlemlerin Rabbi insanoğluna bir yetki veriyor ve bütün atomlara böyle özel bir varlık veriyor ki Rabbimizin büyüklüğünün bir örneği olsun diye.
Çünkü herkes özel bir şarkı söyler. Bir kimsenin sadece, “Vnnggg vnngg vngg…” yaptığını görürsün, bu çok basittir. Ama, “Dumm dumm dmmm dummm dmmm duummm dum dum dummm,” yaparsa, ne kadar enstrüman kullanırsan o kadar ihtişamlı olur. Onun için onların hepsi bu şekilde tesbih eder ki bu kendi seviyelerinde Yaratan içindir. Ve Cenâb-ı Allahı tesbih etmek için seviyeler, seviyeler, seviyeler sayısızdır. En övülmüş en şanlı en şerefli olandır. Onun için Cenâb-ı Allah’ın ilahi saltanatını kendinize saklamak imkânsızdır çünkü O sınırsızdır biz de sınırlıyız. Cenâb-ı Allah bizi affeylesin.
Estağfurullah, Estağfurullah, Estağfurullah.
“Dum dum dum dum dum dum dum dum”
“Dum dum dum dum dum dum dum dum”
“Dum dum dum dum dum dum dum dum”
“Dum dum dum dum dum dum dum dum”
“Dum dum dum dum dum dum dum dum”
“Dum dum dum dum dum dum dum dum”
Katıldığınız için teşekkür ederim. Maşallah, anladıklarımız birşey değildir ama dinlemeliyiz.