Available in: English   Turkish   Arabic   Go to media page

MUKADDES SANCAK

Sultanul Evliya

Mevlana Şeyh Nazım Adil El-Hakkani

Çarşamba, Ocak 13, 2010 Lefke, Kıbrıs

Destur Ya Seyyidi Meded. Allahu Ekber Allahu Ekber Allahu Ekber La İlahe İllallahu Allahu Ekber Allahu Ekber Velillahil Hamd.

Ey Rabbimiz senin affını istiyoruz. İlahi huzurda en şerefli olan Seyyidina Muhammed (s.a.v.) hürmetine rahmetini istiyoruz. Ona daha fazla rahmet ve şan ve şeref ikram eyle. Biz onu seviyoruz Sende onu seveni seversin.Ey Rabbimiz sonsuz rahmet okyanuslarından ikram eyle. Ey dinleyicilerimiz, ilahi huzurda mühim olana dikkatinizi verin. Ey sahibimiz, sen bu gezegeni ve dünyadaki herşeyi ve okyanusların içindekilerini idare ediyorsun. Bütün varlıkları gözetliyorsun ve onlara ihtiyacı olanları, onlar için ne gerektiğini ikram ediyorsun. Sen alırsın ve onlara ikram edersin.

Esselamun Aleyküm ey dinleyicilerimiz, dikkat edin. Başka bir şey düşünmeyin. Bu hayatın sonuna ereceği hakkında düşünün. Yarın işinizde veya ticaretinizde neler olacak diye düşünmeyin, bunlar birşey değildir. Ama yarın size ne olacağını düşünün. Belki bu hayattan başka bir hayata götürüleceksiniz, bunu düşünün. Bu hayattan başka bir hayata hemen götürülürsünüz ki bu sizin için bilinmeyendir. Siz sadece bazı ilimler bilirsiniz ama hakikat başka birşeydir.

“Leyse'l-haberu Ke'l-Ayân” Ey selefi ulemaları, bunu anlar mısınız? Bu “Leyse'l-haberu Ke'l-Ayân”. Şimdi işitme seviyesindeyiz. Bakıp görebildiğiniz seviye değil, hayır. Yaşayan insanlar için iki seviye vardır. Onlardan biri haberdir ama BBC haberi değil, ilahi haberdir. Bu insanlara ulaşır ve o haberi sadece Peygamberler anlayabilir, dinleyebilir ve beyan edebilirler.

Onun için bizim şimdi ihtiyacımız olan gelecek günlerin haberleridir, gelecek hakkında. Onlar sadece okurlar veya işitirler ama görmezler ve dokunamazlar veya daha içine giremezler. İçine girene kadar Hakk-ul-yakîn’e ulaşamazsınız. İlm-ül-yakîn, Ayn-ül-yakîn, Hakk-ul-yakîn üç seviyeler:

Birincisi İlm-ül-yakîn. Şimdi çok az insanlar İlm-ül-yakîn seviyesindeler. Yakîn, içinde şüphesi olmayan birşey demektir. Şimdi içinde yaşadığımız ve İlm-ül-yakîn olarak bildiğimiz o seviyeye tırmanmaya çalışıyoruz. Onu bilmek için ve bilgimizde şüphe yoktur. Ama biz sadece biliyoruz ama o seviyenin ilerisinde Ayn-ül-yakîn vardır.

Şimdi bir okyanus olduğunu bilen kimseler vardır. Pasifik okyanusu, evet. Onu sadece bilirsiniz ama daha görmediniz. İlk seviye bilmektir. Birşey bildiğin zaman şeytan perişan olur ve insanları aldatmak için bazı yalanlar verir ve onları şüpheye düşürür.

Şeytan “Sen hiç Pasifik okyanusunu gördün mü?” diye sorar.

“Hayır”

“Bana bak, böyle şeylerin peşine koşma. Görmediğin birşeye inanma diye tavsiye ederim.” Bu 21. Yüzyıldaki insanların seviyesidir. Onlar her zaman şüphe içindeler çünkü onların hocası şeytan - onlara öğretir ve “Görmediğin, dokunmadığın ve ulaşmadığın birşeye inanma” der.

Evet, Euzubillahimineşşeytanirraciym Cenâb-ı Allah bizi korusun ki şeytâni talimleri takip etmeyelim. Şeytâni talimler bütün krizlerin ve zahmetlerin ve bu hayatta bu gezegende olan dehşetli olayların hepsi şeytâni talimlerin sonucudur. Bir kimse şeytana ne kadar “Evet” derse, daha fazla sıkıntıya düşer. O sorun yaratan ilk kimsedir. Sorun yaratmanın zirvesinde olan kimdir? Şeytan. İnsanlar onu takip ettiği sürece ve “Sen doğrusun” dedikçe daha fazla sıkıntılara ve dert okyanuslarına düşer. Sıkıntı okyanusları bütün bu gezegeni sarmıştır.

Şimdi beş okyanusların dördü bir kıta olacak diyorlar. Daha az veya fazla, onların düşündüğü budur. Ama şeytanın ıstırap okyanusları kıtaları ve okyanusları sarmıştır. Heryerde şeytanın ıstırap okyanuslarını bulursunuz. Evinizde, sokakta, köylerde, dağlarda, tarlalarda, bahçelerde, köylerde, büyük şehirlerde, dev şehirlerde her yerde insanoğlu için ıstırap okyanusları bulabilirsiniz. Seni rahat ettirmemek için ayağını attığın her yerde şeytanın ıstırap okyanuslarını bulursunuz. Her zaman zahmet çekmen için. Onun için evliyaların bildiği meşhur bir ilimdir ki şeytan bu gezegenin esas zahmet verenidir. Her yerde onu bulabilirsiniz.

Ey selefi ulemaları, oturup insanlara hitap edince ne düşünüyorsunuz? Sizin meclisiniz veya toplantınız şeytan ve şeytâni zahmetler ve hile ve tuzaklarında selamette olduğunu mu zannediyorsunuz? Merak ettiğim için soruyorum selefi ulemalara. Şeytandan korkar mısınız? O sizden korkar mı ne düşünüyorsunuz? Söyleyin, evet diyemezsiniz. Asla sizden korkmaz. Özellikle selefi ulemalardan asla korkmaz. Selefi ulemaları otururken ilk halkaya şeytan grubuyla beraber gelip oturur. Ve siz ağzınız açıp Euzubillahimineşşeytanirraciym demezseniz, kalplerinize bazı şüpheler atmaya başlar veya en azından dinleyenlere şüphe verir.

Ama dinleyiciler genelde selefi ulemalara birşey sormaya veya söylemeye korkarlar. Onun için selefi ulemalardan korkarlar ve hiçbir şey söylemezler. Ama şeytan asla selefi ulemalardan korkmaz. Şeytan sadece Cenâb-ı Allah’ın tarif ettiği âlimlerden korkar. Cenâb-ı Allah buyurur; Estâuğuzubillah,

(Fâtır:28) إِنَّمَا يَخۡشَى ٱللَّهَ مِنۡ عِبَادِهِ ٱلۡعُلَمَـٰٓؤُاْۗ

<>

O ulemalar, âlimler Rabbinin korkusundan ayağa kalkarlar. Haşiyet, Haşiyet. Onlar nasıldır? Onlar öyle insanlardır ki, genelde selefi ulemaları tarikata karşı gelirler ve tarikatlar genelde Müslümanları eğitir.

Biz Nakşibendî silsilesindeyiz. Zordur ama onları takip etmeye çalışın. İlahi huzurda seçilmiş olanları takip edemediğimiz için Cenâb-ı Allah’tan af diliyoruz.

Onlardan biri, Abdulhalik Gucduvani, onun dev bir kimliği vardır. قدم بر نظر buyurdu. “Ey Allah’ın yolunu takip edenler, bakışlarınızı uzak sağlara veya uzak sollara bırakmayın ama yürürken ayak adımlarınıza bakın. Ne için? Utanmalısınız. Cenâb-ı Allah’tan utanmalısınız böyle böyle yukarıya bakmaya.

Bir sultanın hizmetçisi onun şerefli huzuruna çıkmak istediği zaman asla sağına veya soluna bakmaz. Böyle (yere) bakar. O da onun gibi insandır. Sadece onun rütbesi sultandır. Özünde o da sizin gibi insandır. Ama ona giydirilmiştir ve böyle bir şeref verilmiştir ve siz ona en yüksek saygınızı veriyorsunuz.

Bir selefi âlimi kral Abdullah’ın huzuruna gelince… (arapça) çünkü onun yüzü güzeldir. Ve o… (arapça) Kimse ona gelip o kralın birşeyine ulaşmadan geri gelmez. Ulemalardan biri onun huzuruna gidince böyle (sağa), böyle (sola) bakar mı? Bu edep mi? Onun için Cenâb-ı Allah ile beraber olmak… Bu mühim meseledir. الله مع كن (Allah ile beraber olun) Bu tamam mı, selefi ulemaları ne diyorsunuz? Doğru mu değil mi? Bu doğruysa kendinizi kötü işlerden alıkoyun. الله مع كن Bu bütün insanlara göklerden gelen ilahi emirdir! Rabbiniz, Cenâb-ı Allah ile beraber olmaya çalışmalısınız. الله مع كن Cenâb-ı Allah ile beraber olursan bu sana burada ve buradan sonra selamet verir.

Tarikatların ne öğrettiğine bakın. Siz insanlara böyle şeyleri hiç söyler misiniz ve biz selefi ulemalarıyız dersiniz? Sizin insanlara öğrettiğiniz nedir? Sizin insanlarınızın nasıl yürüdüğüne bakın çünkü onların milyonlarca Riyalleri veya Dolarları veya Euro’ları veya küplerce altınları vardır. Onun için onlar o kadar kibirlenirler. Asla böyle yürümezler. Onlar “Biz böyle insanlarız, Şeyhin konuştukları kullar içindir. Biz kullar değiliz. Biz böyle insanlarız” derler.

Evet, Cenâb-ı Allah size birşey ikram etti ama onunla Rabbine karşı o kadar mütevazı olmalısın. İnsanlara الله مع كن söyler misiniz söylemez misiniz?Ama tarikatlılar “الله مع كن, ey takipçiler, siz Peygamberler Mührü’nü takip ediyorsunuz.” Ve O “Ben bir kulum. Ben kul gibi otururum. Kul gibi yerim” buyurmuştur. Ey insanlar, Peygamberler Mührü, Seyyidina Muhammed (s.a.v.)’e karşı edepli olun. Evet, … (arapça) buyurmuştur.

Arapça biliyor musunuz? Ben Arap değilim ama hafızamda tutmak için birşeyler öğrenmeye çalışıyorum. Onları kelime olarak değil herkes için hayatta olacak bir yol için. … (arapça) Sahabe buyurmuştur… (arapça). Tabiyin buyurmuştur…(arapça)

Bu yollar insanları şeytanın kötü ahlaklarından korur. Kötü ahlakın kaynağı şeytandır. Rabbinden af ve korunma iste ve Euzubillahimineşşeytanirraciym de. Ey Rabbim, bizi şeytandan ve kötü işlerinden koru.

Selefi ulemaları merhaba nasıl yahu? Türkçe biliyor? Bilmeyor. Niye Bilmeyor? Bilmek lazım. Neden Türkçe öğrenmiyorsunuz? Siz İngilizce öğreniyorsunuz. Ha… Ha… Ha… İyi. İngilizceyi ne için öğreniyorsunuz? Neden Türkçe öğrenmiyorsunuz? Biz bin senedir… taşıyan bir milletiz. Biz bin senedir İslam’ın sancağını yüceltiyoruz. Ve sonunda kıyamet gelecek. Cenâb-ı Allah o Rasul’un sancağı nasıl aşağı indiğini biliyor.

Siz İngilizce öğrendiniz ama Osmanlıcayı öğrenmediniz. Onlar Rasul’un Salavatullahi Vesselamu Aleyh mukaddes sancağını bin sene taşıdılar ve idare ettiler. Ben Türkçe konuştum mu o anlamam deyor. Neye anlamayacak? Neden anlamazsınız?

Türkçe öğrenmeye çalışmalısınız. “Ehh… Çok zordur” Zor değil. Neden selefi ulemalara söylemezsiniz ki onlar bir Türk bayanla evlensinler o da size iyi Türkçe öğretsin. Çok iyi Türkçe. Evet ama Avrupalılar, şuraya buraya pekçok şeyler koyarlar ve şebek, maymun gibi olurlar. “Siz böyle insanları sever misiniz?”

Cenâb-ı Allah size soracak ey selefi ulemaları, neden doğru yolda gitmediniz? Neden insanlara doğru yolu öğretmediniz? Ey insanlar, gelin dinleyin, gelin dinleyin. O bu gezegenin kutbuydu, Abdulhalik Gucduvani. “Ey takipçilerim, 37 senedir bana yasak olan biryere bakmadım. Ve 37 sene içinde hiçbir necasete basmadım. Pekçok sene Cenâb-ı Allah ile beraber olmaya çalıştım” buyurmuştur.

Siz bunları yapıyor musunuz da tarikata “Bi’dat, bi’dat” diyorsunuz? Bi’dat olan sizin yolunuzdur. Sizin yolunuz haramdır. Hanımlarınızla ve ailenizle Avrupa’ya gitmeyin. Neden Avrupa'ya gidiyorsunuz? Cenâb-ı Allah size en şerefli toprakları verdi ve siz onu bırakıp neden Avrupa'ya gidiyorsunuz? Şeytanla beraber olmak için. Çünkü Avrupa ülkelerin heryeri şeytanla doludur. Neden kutsal topraklarda kalmazsınız ve Avrupa'ya koşarsınız? Nefsinizi memnun edip mutlu olmak için. Hmmm… Size sorulacak

(Sâffât:24) وَقِفُوهُمۡ‌ۖ إِنَّہُم مَّسۡـُٔولُونَ

<>

Kim durdurulacaktır? Siz.

Kutsal toprakların komşuları, Meleklere emredildi;

(Sâffât:24) وَقِفُوهُمۡ‌ۖ إِنَّہُم مَّسۡـُٔولُونَ

<>

Ne yaptınız? Ne yaptınız? Kaçtınız. Kutsal toprakları bırakıp Avrupa'ya gittiniz, ne için? Şeytanı sizden razı etmek için mi? Yoksa kendini şeytana razı etmek için mi? Ne için gittiniz, daha fazla para için mi? Neden Allah’a ve en sevgilisi olana Seyyidina Muhammed (s.a.v.) için vermezsiniz?

Ey insanlar, ey dinleyicilerimiz, düşünün. Pekçok şeyleri düşünüp öğrenmeliyiz. Buraya öğrenmeye geliyoruz. Onun için mahşer gününe çıkınca meleklere sormak için emredilecek ilk soru; “Onlara ne öğrendiklerini ve ne yaptıklarını sor.” Size ne yaptığınız sorulacak. Ulemalarsanız bu konuda konuşacaksınız. Size konuşmam için kalbime gelen bütün şeyler Kurân-ı Kerim ve Hadis-i Şeriftendir. Buna itiraz yoktur. Ve ben birşey biliyor muyum? Hayır, ben birşey bilmem ama burada konuştuğumuz herşeyin ispatını bulursunuz. Cenâb-ı Allah bizi affeylesin.

Ey insanlar, edepli olun. Bugün buradasınız yarın belki götürülürsünüz. Ve dünyadaki hayatınızda ne yaptınız diye size soracaklar. Herşeyi Allah için yapın ve Allah için yaşayın. En şerefli olan Seyyidina Muhammed (s.a.v.)’in yolu için yaşayın. Cenâb-ı Allah bizi affeylesin.

Ey insanlar, öğrenmek için birşeyler düşünün o zaman burada ve buradan sonra şereflenirsiniz. Yapmazsanız burada ve buradan sonra cezalanırsınız. Buradaki ilk ceza olarak yüzlerinizdeki nur alınacaktır. Burada olmazsa mahşer gününde yüzlerindeki nur alınacak ve çok kötü bir karanlıkta olacaklar. Ey Rabbimiz bizi koru ve iyi kullarını takip etmemiz için bize bir fırsat ver.

“Allah Allah Allah Allah Allah Allah AziyzAllah”

“Allah Allah Allah Allah Allah Allah KerimAllah”

“Allah Allah Allah Allah Allah Allah SubhanAllah”

“Allah Allah Allah Allah Allah Allah SultanAllah”

“Allah Allah SultanAllah”

Hasbinallah Ve Niğmel Vekil La Havle Ve La Kuvvete İlla Billa…

“Dum dum dum dum dum dum dum dum”

“Dum dum dum dum dum dum dum dum”

“Dum dum dum dum dum dum dum dum”

“Dum dum dum dum dum dum dum dum”

“Dum dum dum dum dum dum dum dum”

“Dum dum dum dum dum dum dum dum”

“Dum dum dum dum dum dum dum duuuum”

Fatiha.

45? (45.) Elhamdülillah. Hoşgeldiniz. Cenâb-ı Allah beni affeylesin. Kaç kişi beklemiş orda? (549 000.) Sonuna ulaşıyoruz. Allah Allah Allah.

UA-984942-2