Pazartesi, Mart 8, 2010 Lefke, Kıbrıs
Destur Ya Seyyidi La İlahe İllallah La İlahe İllallah La İlahe İllallah Muhammed Rasulullah Aleyhi Salâtullah Vesselamu. Destur Ya Seyyidi Ya Sultanul Evliya Meded.
Esselamun Aleyküm ey katılanlar. Burada ve buradan sonra mutlu olmak isteyenler. Burada ve buradan sonra hoşnutluk içinde olmak isteyenler. Ebedi ilahi seviyelerde kabul edilmek isteyenler.
Ey insanlar, ey insanlar, biraz dikkat edin. Bizim dünya için olduğumuzu zannetmeyin. Hayır, biz Rabbimizin kulluğu için yaratıldık. O insanı ve cini kulluk yapmakla şereflenmeleri için yarattı.
Ve Euzubillahimineşşeytanirraciym Bismillahirrahmanirrahiym diyoruz.
Kendinizi negatif kutuplara karşı savunmanız için ilahi kılıcı çekin. Çünkü bu hayatta şeytanın emri altında olan pekçok düşmanlar var. Şereflerini kayıp ettirmek için her zaman insanoğluna saldırır.
O şeref hiç bir varlığa ikram edilmemiştir. Yaradılışın şerefin zirvesi insanoğlunundur. Cahil olmayı bırakın, uyanmaya çalışın. Ve bütün Peygamberler insanları uyandırmak için geldiler. Onlar ikazcılar olarak geldiler ve insanlara ; “Ey insanlar uyanın, siz bu hayat için yaratılmadınız. Bu hayat çok çabuk geçer. Âlemlerin Rabbi size yaşamanın tadını ikram eyledi. Size öyle özel bir özellik verdi ki başka bu gezegende yaşayan ölen ve toz olan varlıklar gibi değilsin” dediler.
O herşeye Kâdir olan size ilahi ikramlardan ikram etti. Bu ikram en kıymetli ikramdır. Bu size zevkte ve sonsuz hoşnutlukta olmak için hayatın lezzetini tattırır. Sadece bu hayatta birşey tadarsın. Bunu bu hayatta daim zannetme. Veya bu hayatta tattığın bir süre sonra biter zannetme hayır. Eğer Cenâb-ı Allah varlıklarına, özellikle insanoğluna birşey ikram ederse onlara tattırır. Onlara tattırdığı zaman sorarlar, “Oohh…bu içinde bulunduğumuz hayat ebedi için mi? Bizim için o kadar sonsuz zevk olur.”
Hayatın lezzetini tadanların hepsi sonsuz hayata ulaşmak ister. Ama bu gezegen o amaç için değildir. Burada sana sadece tattırırlar. Tattığın zaman, o ikramın nerden geldiğini anladığın zaman, seni ebedi bir hayata götürür. Burası geçici bir hayattır. O kadar şeylerle karışmıştır ki insanlara hayat için halis bir tat tattırmaz. Sizi Âdem’den getirmesi, yoktan vâr etmesi Cenâb-ı Allah’ın en büyük ikramıdır.
Sayısız varlıklar hayatın zevkini tatmazlar ama insanlar hayatın zevkini tadarlar. Ve bu hayat ebedi devam eder mi diye sorarlar. Evet devam eder. Cenâb-ı Allah size ikram etti ama bu dünya onun ikramları için yeterli değildir. Çünkü Cenâb-ı Allah halifelerine ikram etmek ister, o bize asla başka varlıklara ikram etmediği öyle bir şeref ikram etmiştir. Halifelerine sonsuz bir hayat ikram etmek ister. Bu gezegendeki yaşadığınız hayat değildir. Hayır. Halis zevk, halis hoşnutluk, halis lezzet, halis sonsuz zevkler, herşey halis olur. Burada hayatımız pekçok şeylerle karışmıştır ki hayatımızı acı yapar. İnsanlara herşey dokunur ve hüzün verir.
Bu tarafta biterse öbür tarafta başka bir hüzün oku gelir. Onun için oklar merkezindesiniz. Biri gelir, biri seni ısgalar ama başkası gelir sana dokunur. “Neden ben? Neden ben?” dersiniz. Bu hayat varlıklar için en kötü hayat şekli olur. Ama bu şeylerin içinde Âlemlerin Rabbi insanları bu hayatta herşeyi lezzetle dolu ikram etseydi bu hayatın tadını takdir etmezlerdi. Ama insanlara bu hayatta her taraftan bir ok gelir. Bazı oklar basittir, bazı oklar zehirli oklardır. Bazı okları alırsın ve seni kapatır ve sana geçici bir zaman için hüzün verir. Ama onlardan bazıları insanlara dokunur ve onun için acısını unutmak imkânsızdır. Bazılarının hayatını sonuna kadar zehir eder.
Rabbimiz insanlara burada pekçok ilimler öğretmek ister. Cenâb-ı Allah bu hayata insanlar göndermese ebedi hayatın lezzetini ve zevkini bilemezler. Onun için bu gezegende sana pekçok şeyler gelir, pekçok oklar dokunur. Ve “Neden ben?” dersin. Bu hayatta has bir lezzet alamazsın - bu imkânsızdır. Bu Cenâb-ı Allah’ın kullarına öğrettiği büyük derstir. “Bakın ben sizi yeni bir hayata götürüyorum, yeni bölgelere, sonsuz okyanuslarımdan size ikram edeceğim ve hakiki hayat lezzetini anlayacaksınız” buyurur.
Onun için bu mühimdir. İnsanlara gelen bütün şerler onlara birşeyler öğretir. Ve sonunda son nefeste, sonsuz hayat için bu hayatı bırakırken çok ağırlık gelir. Burayı terk ederken bir kimseye çok ağır hüzün gelir ve zirve noktasına ulaşırlar. Eğer inananlarsa, hayatlarının sonunda bu hayatta onlara bir açılış gelir “Ooooo..” Son anımızda geniş olan daralır, daralır, daralır, daralır ve son anda maddi varlıkları için en fena tatmak olur. Sekarat-ül Mevt, son nefes. Sekarat, son anlarda melekler gelip insanın ruhunu çıkartmak için sallarlar. Bu hayatlarında en zor an olur. Son ana ulaşırlar ve ruhları çıkar ve kendilerini başka bir bölgede bulurlar ki orası her zaman açıktır.
Şimdi içinde bulunduğumuz hayat daralır, daralır, daralır ve son ana ulaştığımız zaman ruhumuz için en fenadır. Ama bu noktayı geçtiğimiz zaman bir açılış gelir. Dünyadaki hayat daralır, daralır, daralır, daralır ve ruhumuz için son an en zor andır. Onlar karşılandıkları zaman, o noktadan sonra bazı insanlar vardır onlara yeni bir açılış gelir. Dünyadaki hayat kapanır ve son andan sonra yeni bir açılış başlar ve o açılış sonsuz devam eder, sonsuz devam eder. Bu ebediyettir. Burada ebediyete ulaşmayı anlamazsınız ama son anda ruhunuz maddi bedeninizi bırakır ve yeni bir yol bulduğunu anlarsınız ve açılır, açılır, açılır, açılır. SubhanAllah. İnananlar için zevkle dolu, hoşnutlukla dolu, mutlulukla dolu, güzel tatlarla, nurlarla dolu, zevklerle dolu, hoşnutlukla dolu bir açılış vardır. Onun ardında da başka bir yol vardır.
Ebediyet isteyenlerin yolu cennetin nurlu okyanuslarına açılır. Kendilerini zevklerle ve hoşnutlukla ve nurlarla dolu ebedi hayat için hazırlayanlar sonsuz zevk, sonsuz hoşnutluk, sonsuz nurlar içinde bulurlar.
Ama onun tam altında başka bir açılış vardır. Kendilerini ebedi sonsuzluk, zevk ve hoşnutluğa hazırlamayanlar çünkü onlar inkâr etmişlerdir. O seviyenin altında başka bir seviye daha vardır. Orası karanlık bölgelerdir. Onlar içine koşarlar ve içinde girdikleri seviyede de karanlık olur. Daha fazla ve fazla ve fazla karanlık. Çünkü onlar hayatlarında o karanlık bölgeleri istediler ve “Oooo..” girerler. Orası Sermedi, Rabbimizin kuvvet okyanuslarında, onlar için ebedi hayat, karanlık bölgelerdedir. Onlara da karanlık bölgeler açılır sonsuz içinde olurlar.
Ey Rabbimiz, bizi koru. Bu insanlar için çok hüzünlü ve korku dolu sondur. Onun için Peygamberler geldi “Ey insanlar, gelin ve inanın, gelin ve takip edin. Bizimle gelin ve hakiki rehberinizi kabul edin. Sizi Âlemlerin Rabbinin nurlu bölgelerine götürür ve bu sonsuz devam eder, devam eder, devam eder asla azalmaz. Çoğalır ama azalmaz” dediler. İstemeyenler, bu hayatın zevklerinden her zaman sarhoş olanlar veya bu hayat onların amaçları hedefleriyse bu hayat nurlu okyanuslar ve karanlık bölgelerdedir. Peygamberlerin yolunda gidip onları takip edersen ebedi nurlu dünyalara ulaşırsınız. Ebediyet, ebediyet, ebediyet, ebediyet, ebedi hayat.
Ey insanlar, ebedi hayat Rabbinizin nurlu bölgelerini isteyin. Bu fırsat insanoğluna ikram edilmiştir. Rabbinizin bölgesi sadece bir gezegen olduğunu zannetmeyin. Oooo…. Sayısız, sayısız bölgeler, varlıklarla dolu sayısız dünyalar. Ve başka gezegenin varlıkları bizim gezegeninki gibi aynı olmaz. Onların her biri yüzde yüz farklı olur çünkü Cenâb-ı Allah fotokopi yapmaz, hayır ve sayısızdır. مَـٰلِكِ يَوۡمِ ٱلدِّينِ (mâliki yevmiddîn) ne demektir selefi ulemaları, hadiri ulemaları? Rabbimiz daha önce مَـٰلِكِ يَوۡمِ ٱلدِّينِ miydi yoksa bir süre sonra mı مَـٰلِكِ يَوۡمِ ٱلدِّينِ oldu? Sizin fikriniz nedir?
Kendi hakkında ben مَـٰلِكِ يَوۡمِ ٱلدِّينِ buyurur. Daha önce يَوۡمِ ٱلدِّينِ (yevmiddîn) olmadı mı da bu onun için bir kıyafet mi veya bir isim مَـٰلِكِ يَوۡمِ ٱلدِّينِ ? Nasıl? Yoksa bu gezegen bitince ve insanları mahşer yerine insanları toplayınca mı مَـٰلِكِ يَوۡمِ ٱلدِّينِ (mâliki yevmiddîn)olacak? Ne diyorsunuz? Veya söyleyin Rabbimiz مَـٰلِكِ يَوۡمِ ٱلدِّينِ dir. O kullarını hüküm için toplayacak ve daha önce kıyamet günü olmadı mı? Âlemlerin Rabbi مَـٰلِكِ يَوۡمِ ٱلدِّينِ olmak için kıyamet gününü mü bekliyor yoksa daha önceden de ezelden de mi مَـٰلِكِ يَوۡمِ ٱلدِّينِ di? Bu ismi kendine daha önce olmadığı bir şekilde mi verdi zannediyorsunuz?
Ey insanlar, ey ulemalar, selefi ulemaları bu noktayı düşünün. Cenâb-ı Allah ne zaman مَـٰلِكِ يَوۡمِ ٱلدِّينِ oldu? Söyleyin. Kıyamet günü olmadan o kıyamet günün hâkimi miydi? Yoksa ilahi varlığındayken mi? Kaç tane kıyamet günleri geçti? Veya kıyamet günü bir kere mi olmasını bekliyor? Biraz aklınızı kullanın. Anlayışınızın ulaştığı noktaya kadar Rabbinize sonsuz saygınızı ve sonsuz taziminizi vermelisiniz. Milyonlarca kere oldu, trilyonlarca kere oldu. Katrilyonlarca kere oldu. İnsanlar sadece bir gezegen var ve Sûr’un üflenmesini bekler ve gelip hüküm verecek zannederler. Bu daha önce olmadı mı?
Kurân-ı Kerîm bir okyanustur ki onun sahiline ulaşamayız. O okyanusun sahilini ve dibini bulamayız. Ve sonsuz okyanuslar vardır. Okyanusların hepsi onun yarattığı varlıklarla doludur ve hepsi O herşeye Kâdir olanı tazim eder, Ona kulluk eder. Onun sonsuz azametli varlığını tazim ederler. Allahu Ekber Allahu Ekber.
Ey insanlar, hayatınızda birşeyler anlamaya çalışın. Varlıklarımızın hakikatleri hakkında birşeyler, hakiki durumumuzu anlamaya çalışın. Ne zaman meydana geldik ve ne zaman yok olduk diye. Bu mühimdir. Cenâb-ı Allah bizi affeylesin. Bu noktayı selefi ulemaları asla konuşmazlar. Onlar sadece “ Ey insanlar, kıyamet gününe dikkat edin” derler. He…? Başka birşey yok mu? Onun sadece bir tane dünya bir tane kıyamet günü mü var? Bu fakirliktir.
Onun ismi Gâniy’dir. O fakir değildir. el-Gâniy. Bu elif lam (el) onun sonsuz zenginliğini işaret eder. Ve bölgeleri sonsuzdur kimse ulaşamaz. Siz küçük bir karıncanın ulaştığına, öyle küçük bir bölgeye ancak ulaşırsınız. Allahu Ekber Allahu Ekber Allahu Ekber Allahu Ekber. Bize insanları “Allahu Ekber” ile çağırmamız emredildi. Kimse onun büyüklüğü nasıldır diye sormaz. En büyük veya en azametli olandır, kimse sormaz. Anlayışınıza bir açıklık vermek için bana hitap etmek emredildi. Hiçbir şey Onun gibi olmaz, bu imkânsızdır. Şimdi insanlara Rabbinin varlığına ve ilahi sıfatlarına daha fazla anlayış vermek için okyanusların yeni bir anlamına dokunuyorlar.
İlahi sıfatlar ve ilahi isimlerin okyanuslarını…Oooo… Bu ezeli ebedidir. Ezelden ebede. Ezel ve Ebed’i kimse anlamaz. Cenâb-ı Allah Ezeliyyun, Ebediyyun, Sermediyyun. Anlamaya çalışın. Böyle hitapları sahiplerimiz zayıf bir kula gönderip bütün milletler hitap ettiriyorlar. Çünkü onların hepsi Âdem’in çocuklarına aittir. Onlar biraz daha, biraz daha, biraz daha fazla anlasınlar diye. Her yeni şey insanlara bir zevk verir ve onlara hiç düşünmedikleri yeni bir bölge açar. Allahu Ekber.
Ey insanlar, gelin dinleyin ve kendinizi ilahi seviyelere hazırlayın. İnsanoğlunun en aşağı seviyesinde kalmayı ısrar etmeyin. İnsanoğlunun en aşağı seviyesi hayvanlar seviyesiyle eşittir. Hayvanlar yemeyi, içmeyi ve üremeyi bilirler. Rabbinizin hakiki büyüklük okyanusları hakkında düşünmezseniz seviyeniz hayvanlar seviyesine iner. Ve hayvanların şerefi yoktur. Kendinizi yükseltmeye çalışın. Ve yükselmek için mübarekleri takip etmeliyiz. Mübarekler sizi göklerin seviyelerine taşıyabilir ve göklerinde seviyeleri sayısızdır.
Kaç tane gökler vardır? Yedi gök semadan bahsedilir. Bu Kurân-ı Kerîm’de bahsedilir, göklerin yedi seviyeleri diye. Ama kaç tane gökler vardır? Sadece yedi mi yoksa fazla ve fazla ve fazla ve sonsuz mu?
Âlemlerin Rabbine ait olan herşeyin sonsuz böyle yarattıkları vardır. Büyüklüğünün yanında bütün âlemler ve sayısız yaratılışlar ve sonsuz gökler ilahi huzurunun yanında birşey değildir, birşey değildir, birşey değildir.
Kurân-ı Kerîm’de işaret edilen herşey insanoğlu içindir. Onların anlayışına göre çoğalır ve çoğalır ve çoğalır. Yükselir ve çoğalır. Anlayışımıza göre sonsuz seviyeler vardır. Ama Cenâb-ı Allah’ın ilahi huzurunda küçülür, küçülür, küçülür ve ebediyete ulaşamazlar, asla bitmez. Yenileri gelir, yenileri gelir, yenilik gelir ama o yenilik meydana gelenin aynısı olmaz. Birşey anlamak için akıl ürününüzü kullanmaya çalışın. Cenâb-ı Allah bizi affeylesin. Böyle seviyelere ulaşmak için mübarekleri takip etmeliyiz. Birisinin etrafında daire yapmak için bile aklımız ulaşamaz. Allahu Ekber.
Ey Rabbimiz, ilahi huzurda en sevgili olan, Seyyidina Muhammed (s.a.v.) hürmetine bizi affeyle. Biz çok zayıfız, biz çok zayıfız.
Fatiha. Allah Allah. Acib Acebul Aceb. Anlıyor musun Abdullah? Maşallah profesör.
42? (53 dakika) 53? Uf maşallah. 53 Allah Allah Elhamdülillah SubhanAllah SultanAllah. Biz zayıf kimseleriz, biz zayıf kimseleriz, zayıf kimseler.
“Ya Muhammed Canım Arzular Seni”
“Dost Muhammed Canım Pek Sever Seni”
“Pâdişâh konmaz saraya, hâne ma'mur olmadan”
“Pâdişâh konmaz saraya, hâne ma'mur olmadan”
“Kenz açılmaz şol gönülde tâ ki pür-nûr olmadan”
“Kenz açılmaz şol gönülde tâ ki pür-nûr olmadan”
“Dum dum dum dum dum dum dum dum”
“Dum dum dum dum dum dum dum dum”
“Dum dum dum dum dum dum dum dum”
“Dum dum dum dum dum dum dum dum”
Fatihah.