Available in: English   Dutch   Spanish   Turkish   Go to media page

ZİKİR BİDAT DEĞİLDİR

Mevlana Șeyh Nazım Adil El-Hakkani Sultanul Evliya | Pazar, Ekim 18, 2009|Lefke, Kıbrıs

Fatiha.

Esselamun Aleyküm ey Rabbimin kulları. Benimle beraber söyleyin; Allahu Ekber. Allahu Ekber. Allahu Ekber La Ilahe İllallahu Allahu Ekber Allahu Ekber Vel Lillahil Hamd. Allahümme Salli Ala Seyyidina Muhammed Ve Ala Alihi Seyyidina Muhammed Ve Ala Sahabeti Nebina (s.a.v.) Ve Ala Ummetihi. Aleyhisselatu Vesselam. Elhamdülillah Ve Sükrülillah. SubhanAllah. SultanAllah.

Ey insanlar size baktığım gözlüğümü kayıp ettim. Size daha iyi bakmak için. Uzak mesafede olsanız bile, önemli değil, böyle bakarım ve doğudan batıyı görürüm. Mümkün müdür? Neden olmasın? Neden olmasın?

Bu âlem... Bu âlemin iki değişik var oluşu vardır. Diyebiliriz ki; imkân dünyası. Birşey için ya imkân verilir ya da imkân verilmez. İmkân... Ey büyük Şeyhim, büyüklerimizin başı... Anlamak için bu üstünde bulunduğumuz dünyada herşey, düşündüğün herşey veya gördüğün veya baktığın, ya imkânlı bir tarafı vardır ya imkânsız tarafı.

SubhanAllah. SubhanAllah. SubhanAllah.

Esselamun Aleyküm dinleyicilerimiz, kim kul olmayı kabul ediyorsa... Ama nefsimiz hiçbir zaman kul olarak anılmayı sevmez. Nefsimizin her zaman reddettiği en ağır şey... “ Ben kul değilim” demesidir. “Ben kul değilim.” Maşallah. Kimsin sen, eğer kul değilsen? Kimsin sen? Kendini Âlemlerin Rabbi mi zannediyorsun? Aklın bunu kabul ediyor mu? Asla. Hiçbir zaman kabul etmez. Neden? Kul olmamayı iddia edersin ve direnirsin ve reddedersin. Hayır, sen kulsun.

Belki heybetli bir insansın, haşmetli bir kral veya imparatorsun. Bu bir insanın ulaşabileceği son noktadır, bu makam. Ondan sonra, ne olur? Diyebiliriz ki, benim kalp durumuma birşeyler verirlerse konuşmaya çalışırım.

Ey dinleyicilerimiz, Esselamun Aleyküm. Hoşlandınız mı? Ama bazıları der ki; esselam aleyna. Bunu neden söylüyorsunuz? Ben insan ailesinden değil miyim? Neden reddediyorsun ve selam almayı kabul etmiyorsun?

Ve zayıf bir kul, ilhamlarına göre size birşeyler konuşmaya çalışıyor. Ve siz doğruları dinlemekten mutlu olmuyorsunuz. Doğruları dinlemeyi kabul etmezseniz, ilahi bir çekiç vardır. Onların başlarına ilahi bir çekiç inecek. Âlemlerin Rabbi oyun oynamaz. Hayır. Oyun oynamaya veya eğlendirmeye ihtiyacı yoktur. Hayır.

Ey insanlar, ben onların ilahi kanallarından konuşuyorum. Benim zayıf kalbime ulaşıyor ve konuşmalarımda birşeyleri tercüme etmeye çalışıyorum.

Bir daha size, doğruları kabul edenlere, Esselamun Aleyküm ve Rahmetullahu ve Berakatuhu. Doğruları kabul etmeyenlere selam, rahmet, bereket yoktur. Dikkat edin! ... (arapça) ... Kendi sınırlarınızın dışına çıkmaya çalışmayın. Bir yazı vardır: “ Yol yoktur” Veya bir yazı vardır:”Dur!” Kendi imkânınızı veya yeteneğinizi bilmelisiniz ve orada durmalısınız. Onun için, SubhanAllah, Cenâb-ı Allah Peygamberine buyurmuştur; ... (arapça)...

O kadar insanlar, arapça bilenlerde, Peygamberlerin bu ilahi kelimelerini kullanmazlar. Peygamberlerin Mührü, en Sevgili, en Şerefli Seyyidina Muhammed (s.a.v.). Ayağa kalkın! Ayağa kalkın! Onun şerefine Cenâb-ı Allah miraç gecesinde onu selamladı.

Ey insanlar, Allah, Allah. Allah, Allah. Duyun ve dinleyin ve o kişiye en yüksek saygınızı vermeye çalışın. Ona ilahi huzurda yüksekliğin en son noktası ikram edilmiştir. Söylemeyin ki... Bazı insanlar yanlış konuşur. Bazı insanlar 14 asırdır ümmeti Muhammedi, Seyyidina Muhammed (s.a.v.)’in ümmetini değiştirmek isterler. Onlar yanlışlardır. Onlar yanlışlardır. Sadece o Hadis-i Şerife bakın. ... (arapça)...

Ey insanlar, ben o kibirli insanlara, selefiler ve vehhabiler ve başka yanlış düşüncelilere konuşuyorum zannetmeyin. Dikkat edin ve sınırlarınızda durun, o sınırı geçmeyin! Geçerseniz, ilahi kamçılar size kıyamet gününden önce dokunur.

Ey insanlar, biraz gülün. Ben birşey değilim. Siz gülebilirsiniz. Gülümseyebilirsiniz. Böyle yapabiliriniz (Şeyhimiz gülümsüyor). “O kişi 90 yaşını geçti, aklında olanı da kayıp etmiştir. Şimdi onu dinliyoruz ve gülüyoruz.” Evet, gülebilirsiniz önemli değil. Ben size gülüyorum çünkü ben kul olmayı kabul ediyorum ama siz kul olmayı kabul etmiyorsunuz. Kul olmalısınız yoksa size ilahi kamçı geliyor.

Ey insanlar, ey Rabbimin kulları hoşgeldiniz. Bu bir başlangıçtır, bir süre 4 gün veya bir hafta bulaşamadık çünkü benim işçim diyelim, bunları size getiren, benim mütevazı konuşmamı insanlara götüren işçim yoktu. Ve o evliliğinde mutlu idi. O bu önemli buluşmayı unuttu ve dedi ki;” Önemli değil, belki bir hafta sevgilimle beraber olurum. Onlar bekleyebilir.”

Bugün bana geldi ve dedi ki;” Bugün hazırım, sevgilimden bıktım artik. Biraz daha iştahlanayım. Ona iştahlanana kadar gideyim geri geleyim.”

“ Önemli değil” dedim, “O zaman sevgiline kul oluruz.” (Şeyhimiz gülüyor)

Sebep buydu. Ey insanlar şimdi çok ciddiyim. Ben ciddi olmaya çalıştım ama Yaratan beni çok ciddi olmamak için yarattı. Şimdi 90 yaşını geçtim, bazen soruyorlar, kaç yaşındasın diye, bende 19 yaşındayım diyorum. O zaman düşünüyorum 19 ile 90 arasında o kadar çok uzun bir mesafe vardır. Ama 90 yaşındayım diyorum. “ Ne 19 mı?” diyorlar. “Hayır, dokuz ve sıfır” diyorum. “Doksan” diyorum. “Maşallah, o kadar mükemmeliyet üzerindesin ey Şeyh.” Ben Şeyh değilim, kul olarak kabul edilmeye çalışıyorum.

Hergün, günde beş kere Rabbimizin ilahi huzuruna gelmeye çalışıyorum. Ve diyorum ki; “Ey Rabbim, lütfen beni kulun olarak kabul et. Eğer beni bir kul olarak kabul etmezsen biterim. Ben birşey değilim. Ben ateşe düşerim ey Rabbim.” Bu beş kere övgünün hakiki anlamıdır.” Nefsine ona kulluğu kabul ettirmektir. İnananlar beş vakit der; “ Ey Rabbim, lütfen bu zayıf kişiyi en yüksek huzuruna, ilahi huzuruna kabul et, ey Rabbim. Anlamı budur. İnsanlarla bağırıp tartışmayın, salatu selam bidattir, böyle gözükmek bidattir, söyle gözükmek bidattir diye. Bu mala yani dır (boş laf). Anlamı yoktur. Ama siz sadece düşünmelisiniz ve insanları eğitmelisiniz.

“Ey kardeşim, kul olduğunu unutma.” Melik bile olsan, Celaletul Melik. Bağırılmalı; “Ey Celaletul Melik, Rabbinin kulu olduğunu unutma!!” Böyle olmalı. İnsanlarla tartışıp da Esselatu Vesselatu Aleyke diyenleri müşrik yapıp, islamdan çıkartmayın. Cehalekumulllah!! Kim bunu söylüyorsa cebaniyet meleklerin ayakları altındadır. Eğer yanlış söylüyorsam, birisi bana cevap versin.

Bin sene Osmanlılar sultan ve imparator oldular. Onların halife olma vasıfları vardı. Halifeti Rasurullah (s.a.v.) Her Cuma namazı kılmak için Cuma günü saraylarından camiye giderlerdi. Ve ordular onlara bağırırlardı: “ Padişahım büyüklenme, senden büyük Allah var. Hatırlamalısın ki tek olan Allah (cc)en büyüktür!!”

Onlar at üzerindelerdi. At binerlerdi. Iyha Ehli Sünnet. Cadillac değil veya Prinses veya Rolls Royce arabaları değil. Kurşuna dayanıklı camları yoktu. Hayır. At üzerindelerdi. Ve kıyafetleri, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in giydiği kıyafetleri giyerlerdi. İnsanlar onlara söyleyince; “Ey sultanim, kibirlenme, büyük olduğunu iddia etme. Hayır. Seni yaratan Âlemlerin Rabbi, O en büyüktür!!!” Sultan ellerini böyle yapar (boynunu büküp, elini karnına koyuyor).

Nerde böyle sultanlar?!! Eğer bizim böyle edebimiz olsaydı, böyle sultanlarımız olsaydı, düşmanlarımız bize ne yapabilir? Yeni silahlar peşine koşuyoruz. Ve düşmanlarımıza karşı savaşmak istiyoruz. Ve hiçbir zaman söylemiyoruz; “Ey Rabbim bize yârdim et.”

Hiçbir zaman kazanamayacaksınız, ta ki böyle Cuma namazına gelene kadar. Şeriatın ilk emridir bu. Seyyidina Muhammed (s.a.v.)’in ümmeti tek bir bayrak altında ve bir emir altında, tek bir Halifetullah altında olsun. Halifeti Rasurullah!! (s.a.v.)

Ey insanlar, ey insanlar. Sarhoşlar gibiyiz. Herşeyi kayıp ettik, bizim seleful salih, sahabeyi kiram, bizim için taşıdıklarını kayıp ettik. Yeni anlamlar buluyoruz. Ve diyoruz ki; “O sadece bir Peygamberdi ve sadece Kur'an-ı Kerim’i getirdi, onun için başka birşey yoktur.”

Sizin aklınızın daha en küçük noktadadır. Gelin hakikatleri kabul edin. Eğer hakikatleri kabul etmezseniz, bunların hepsi bize gelir. Ve Âlemlerin Rabbinin kulları olduğumuzu söylemeliyiz. Ama siz hiç söylemezsiniz. Baktığınız şey ancak dolarlarınız veya eurolarınız veya poundlarınız veya altınlarınız. Biz böyle insanlarız dersiniz. Biz kul değiliz, biz kralız, kraliçeyiz, melikiz, melikeyiz dersiniz. Doğruları mı konuşuyorum? Eğer birisi itiraz ederse, sabaha ona birşey dokunur ki hiçbir zaman mutlu olmaz.

Ey dinleyicilerimiz, siz mütevazısınız. Bazıları Amerika’da bazı işler peşinde, bazıları İngiltere’de işler peşinde, bazıları Almanya’da işler peşinde, doğudan batıya bazı zenginliklere ulaşmaya çalışıyoruz bu ülkelerde.

Melekler sorar; “Ey insanoğlu, Müslüman’ız diye iddia edenler, siz dünyayı biriktirmek için mi yaratıldığınız zannediyorsunuz? Kur'an-ı Kerimde Kârun hakkında yazılanları okumazsınız mı?” ... (arapça) ... Bütün inananlara, özelliklede İsrail oğullarına da büyük bir kamçı geldi. Ona ne oldu? Onun hazinelerden biriktirdiğini kimse biriktirmemiştir. Ne oldu?

Ey insanlar gelin kulluğu kabul edin. Ve insanlara kul olduklarını öğretin. Eğer kulsanız, patronunuz sizi hiçbir zaman aç, susuz ve elbisesiz bırakmaz. Şimdi anlayışımızı değiştirmemiz gerekir! Değiştirmezsek o insanlara, onlar La İlahe İllallah derler ama Âlemlerin Rabbinin kuluyuz demeyenlere ilahi kamçı geliyor.

Ey insanlar...

“Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah AzizAllah ”

“Allah Allah KerimAllah”

“Allah Allah SubhanAllah”

“Allah Allah AziymAllah”

“Allah Allah KerimAllah”

“Allah Allah SultanAllah”

Eğer bir grup insan camiye gelip bunları söylemeye başlarsa, o kadar selefiler kaçarlar. Ve derler ki; “ Bidat, bidat, bidat, bidat, bidat, ne yapıyorsunuz? “

“ Allah demek bidat mı?” Bu hangi kitapta yazar? Bu saçma şeyler şeytanın kitabında yazar, Kur'an-ı Kerimde yazmaz. ... (arapça) ... Ey selefiler ne söylüyorsunuz? ... (arapça) ... Bunları anlıyorsunuz. Benim dilim arapça değil, siz anlarsınız. Nasıl değneklere ve çok şeylerle gezersiniz de, camide oturan bir grup insan derse; “SubhanAllah, SultanAllah, SubhanAllah, SultanAllah, Allah, Allah, Allah, Allah, Allah, Allah AziymAllah” onlara “Bidat!!!” diyorsunuz. Cehenneme girin!!!

Kim zikre bidat derse Cenâb-ı Allah onları alıp götürsün. Bütün lanet o akılsız insanlara geliyor. Onlar Seyyidina Muhammed (s.a.v.)’e hakiki ümmet değildir. Onların dillere arapça ama onlar arap değildir.

“ Dum dum dum dum dum dum dum dum ”

“ Dum dum dum dum dum dum dum dum ”

“ Dum dum dum dum dum dum dum dum ”

“ Dum dum dum dum dum dum dum dum ”

“ Dum dum dum dum dum dum dum dum ”

Dikkat edin!! O insanlara ilahi intikam yaklaşıyor... Yaklaşıyor... Yaklaşıyor. Onlar inanıyoruz derler ama inanmazlar, Müslüman’ız derler ama Müslüman değillerdir, onlara yaklaşıp sarmaya geliyor.

Ey insanlar, Cenâb-ı Allah bizi affeylesin. Beni affetsin sizi de affetsin. En Şereflinin Seyyidina Muhammed (s.a.v.)’in hürmetine.

Fatiha. Tamam mı? 39 dakika. Yeterlidir, bugünlük yeterlidir. Cenâb-ı Allah bizi affeylesin. Fatiha.

UA-984942-2