Cuma, 23 Eylül, 2011 Lefke, Kıbrıs
Esselâmun Aleyküm. Allahu Ekber Allahu Ekber La İlahe İllallahu Allahu Ekber Allahu Ekber Velillahil Hamd. Allahu Ekber Allahu Ekber La İlahe İllallahu Allahu Ekber Allahu Ekber Velillahil Hamd. Allahümme Salli Alâ Seyyidina Muhammed Seyyidel Evveliyn Vel Âhiriyn Ve Alâ Ali Ve Sahbihi Ecmayin. Ve Alâ Ümmetihi Daimen Ebeden Ya Rabbel Alemiyn. Esselâmun Aleyküm Ya İbadallah. Sümme Selamu Aleyküm Ya Ashabul Nevbe Ya İbadallahi Salihin. Esselâmun Aleyküm Ya Meşaiginel İzam, Ya Sahibel İmdat, Ya Sultanul Evliya. Allah Allah SubhanAllah SultanAllah.
“Euzubillahimineşşeytanirraciym Bismillahirrahmanirrahiym” deyin. Ey insanlar, bizler her Cuma günü Kıyamet Gününe daha fazla yaklaşıyoruz ve herkes eceline yaklaşıyor. Bu dünyayı bırakıp ahirete gitmek için bir hafta daha yaklaştık. Meded Ya Sultanul Evliya! Meded Ya Ricalallah!
Ey insanlar, zor bir zamanda yaşıyoruz; çok kötü şartlar vardır. Bütün dünyadakiler delirmiş kimseler gibi oldular. Herkes bu gezegendeki hayatlarına bakıyorlar ve insanlar bu hayatın sonrasına bakıp dikkate almıyorlar. Onlar bu dünyaya aniden geldiklerini zannederler çünkü şeytan (Cenâb-ı Hak onu lanetlesin) insanları aldatmak için en fenasını yapıyor. Şeytanın talimi şudur: insanlar aniden dünyaya geldiler ve aniden kayıp olacaklar; asla düşündürmez! Ahmak insanların son açıklaması, “Ölüme koşuyoruz, öleceğiz , toz olup biteceğiz!” La Havle vela Kuvvete illa billah!
Bu şeytanın insanoğluna talimi ve aldatmasıdır: “Hiç bir şeye inanmayın” İnsanların çoğu, belki yüzde doksan dokuzu,“Bizler öldükten sonra her şey bitecek” derler. Bu mutlak bir cahiliyettir! Bu onların son ufkudur. “Bu ufuk sondur, bu ufka ulaştığınız zaman her şey biter” derler. Bu düşünce insanların üzerine pek çok lanet indirir. Hiç kimseyi mutlu göremezsiniz. Sıradan insanlar için mutlu hayat veya tatlı bir hayat bitmiştir. Avam ve sıradan halkın zirvesinde olan insanlar, “Biz zirveye ulaştık daha fazlası yoktur; bizler kayıp olup biteceğiz” derler. Söylemeye üzgünüm ki “Bizler inananlarız” diye iddia eden Araplar ve İslam dünyası, “Yaratanımız bize binlerce Peygamberler gönderdi ve son olan Peygamberler Mührü, Seyyidina Muhammed’dir (s.a.v.)” derler. Onlar bunu söylerler lâkin Efendimizin buyurduklarını, gönderilme sebebini, ve vazifesinin ne olduğunu neden asla dikkate almazlar? Peygamberlerin veya seçilmiş olanların vazifesi nedir diye kimse sormaz. Onların vazifesi neydi? Onlar neden gelip “Bizler göklerden size gönderildik” derler. Bunu kimse sormaz.
Seyyidina Musa (a.s.), “Ey İsrail oğulları! Ben size Âlemlerin Rabbi tarafından gönderildim” dedi. Ne için? “Sizi hakiki ve şerefli kullar yapmak için” dedi. İsrail oğulları onun vazifesini anlamadılar. Şimdi İsrail oğulları, “Bizler en iyi olanlarız” derler. Olabilir, ama en iyisi olmanın delili nedir? Delillerinizi getirin!
(Bakara:111) قُلۡ هَاتُواْ بُرۡهَـٰنَڪُمۡ
<
Sizin en iyi olduğunuzun delili nedir? Sizler sonsuz veya ebedi hayata inanıyor musunuz? Eğer evet diyorsanız, ebedi hayat için ne hazırlıyorsunuz? Sizler dünya için savaşıyorsunuz. Sizin vazifeniz bu dünyanın hazinelerini toplamak mı? Nasıl? Kârun’un İsrail oğullarından olduğunu biliyorsunuz. O dünya için en son gayretini verdi ve sayısız hazineler hazırladı. Kârun’un vazifesi bu muydu? Sizin Peygamberiniz, Seyyidina Musa (a.s.), Kârun hakkında ne söyledi? O Musa’nın kavmindendi. O ne yaptı? Onun vazifesi hazine toplamak mıydı? Yoksa Âlemlerin Rabbine iyi bir kul olmak mıydı? Şimdi bu günlerde Musa’nın kavmi, İsrail oğullarının milleti dünyanın peşine koşarlar. Onların kitaplarında, “Ey İsrail oğulları, bu dünyanın zenginliğine ve hazinelerine ulaşın” diye mı yazar? Evet derlerse, sizin yalancı olduğunuzu söyleriz. Sizler yalancısınız!
Seyyidina İsa (a.s.) Peygamberdi ve onun vazifesi neydi? Şimdi Hristiyanlara göre İsa (a.s.)’ın vazifesinin insanoğlunu kurtarmak olduğunu söylerler. İsa (a.s.)’ın vazifesinin insanoğlunu kurtarmak olduğunu iddia ederler. Bu yanlıştır! Lâkin bizler onların inançlarına göre söylüyoruz.
Almanya’da bana bir papaz geldi ve İsa (a.s.)’ın insanoğlunun kurtarıcısı olduğu hakkında konuştu. Ona bir soru sordum: “O nasıl kurtarıcı oldu?”
“O insanoğlunu kurtarmak için kendi bedenini feda etti” dedi bana.
“Sizin kitaplarınız İsa (a.s.)’ın çarmıhta olduğu yazılır” dedim. “Onun son sözleri neydi?”
“Ey Rabbim!” dedi ve ağladı. “Ey Rabbim, benim ümmetim bana bunu yaptı!” dedi.
Eğer bu doğruysa o neden ağlıyordu? Bu onun vazifesi çarmıha gerilmek olmadığı anlamına gelir. Eğer bilmiyorduysa mühim değildir. Lâkin sizler kendi bedenini feda etmesi gerektiğini bildiğini iddia ediyorsunuz. O zaman neden ağlıyordu? Bu o vazifesinin ne olduğunu bilmiyordu anlamına gelir. Bu sizin bütün iddialarınızı yanlışa çıkartır. Evet, o sizi Cenâb-ı Hakka kul olmaya çağırdı. Siz her kötü şeyi yapıp şeytanı takip edeceksiniz ve o Âlemlerin Rabbinin huzuruna gelip de “Ey Rabbim, onlara merhametini ver” diyecek kadar ahmak birisi değildi. Niçin? Bunu neden isteyecek? Onlar en fenasını yaptılar. İsa (a.s.)’ın insanları kurtarmak için kendini feda ettiğini iddia ettikleri doğru değildir. Lâkin o sizi Âlemlerin Rabbine kul olun diye çağırmak için geldi. “Benim vazifem sizi Rabbimin affına ve rahmetine çağırmaktır,” lâkin siz değiştirdiniz. Söylemeye üzgünüm ki Müslümanlar da şimdi Peygamberler Mührünün vazifesini bilmiyorlar; bu nettir. Cenâb-ı Hak, Subhanehu ve Teâlâ, buyurur:
(Enbiya:107) وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِلْعَالَمِينَ
<< (Resûlüm!) Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik >>
Onun vazifesi net mi? O insanları kendisini Âlemlerin Rabbi yapması için çağırmadı. Hayır! O “Ben zayıf bir kulum” dedi, lâkin Cenâb-ı Hak, “O Benim kulum ve Ben ona rahmetimi giydirdim; onun hürmetine size şeref iner” buyurdu. Lâkin Müslümanlar da takdir etmezler. Bizim Müslüman topluluğumuz Peygamberler Mührünün vazifesini bilmezler. Onun vazifesi insanoğlunun hepsine ilahi rahmet vermek ve onları ebedi cennetlere götürmektir. O insanları ebedi hayata çağırıyor; onun vazifesi budur. Lâkin insanlar, Müslüman ve gayri Müslümanlar, asla bu noktalara bakmazlar. Şimdi bu günlerde her yere lanet iner. Af istiyoruz.
Ey insanlar! Kendiniz ve Peygamberiniz hakkında hakikatleri bilmeye çalışın ve Yaratanınızın sizinle muamelesini ve merhametini bilin. Bunun üzerine düşünmezlerse cezalanırlar. Ceza lanetle gelir ve anında biterler. Sadece inanan insanlar kurtulur ve öbürleri götürülür.
Ey insanlar! Sakladıkları böyle ilimleri öğrenmeye çalışın. Eğer Onun elçilerinin mesajlarını takip edersek burada ve buradan sonra kurtuluruz. Cenâb-ı Hak bizi affeylesin ve bize Peygamberler Mührü, Seyyidina Muhammed (s.a.v) hürmetine iyi bir anlayış versin ki iyi bir kul olalım.
Fatiha.
Gün be gün ilahi huzura yaklaşıyoruz!