Cuma, Mayıs 6, 2011 Lefke, Kıbrıs
Allahu Ekber Allahu Ekber La İlahe İllallahu Allahu Ekber Allahu Ekber Velillahil Hamd. Allahu Ekber Allahu Ekber La İlahe İllallahu Allahu Ekber Allahu Ekber Velillahil Hamd. Esselatu Vesselam Âlâ Seyyidina Muhammedin Ve Alihi Ve Sahbihi Ecmayin. İşfalena Ya Seyyidena… Ve Âlâ Sairi Enbiya Vel Murseliyn Ve Hudemai Şerai İğfirlena Ya Rabbena!
Bismillahirrahmanirrahiym. Destur Ya Sultanul Evliya Meded. Meded Ya Ricalallah. Meded Ya Sahibel İmdat Ya Seyyidel Evveliyn Vel Âhiriyn.
Doğudan batıya, kuzeyden güneye tüm insanoğluna esselâmun aleyküm! Bu selâmı kabul edenlere burada ve buradan sonra selamette olmasını dileriz. Kabul etmeyenleri ateş bekliyordur. Ey insanlar! Hepimiz zayıf kullarız ve hiç kimse bu gezegende yaşayan insanların ve varlıkların sayısını bilmez.
Bir kimse uzayların sayısını biliyor mu diye o insanlara sorarım. Bu bizim uzayımızdır ve bazı insanlar bazı çizimler yapıp bakarlar ama güçlü teleskoplarla bakmazlar. Ve bana da bir atlas getirdiler. Merak ettim: Onlar çok küçüktür, insanlar nasıl böyle mesafelere ulaşırlar? Ve bunun üzerine konuşur, resimlerini çekerler. SubhanAllah, sonsuz tazimler Rabbimizedir!
Maddi varlığımızla çok küçüğüz, çok küçük. Gezegenimiz bile çok küçüktür ve güneş sistemimiz o kadar küçüktür ve saman yolumuz da o kadar küçüktür. Onlar asla o saman yolumuzun içindeki saman yollarının sayısına ulaşamazlar. Bizler ona Samanyolu deriz. Nedir onun İngilizcesi? Milkyway. Milyonlarca yıldızlar vardır içinde; yalnız yıldızlar değil içinde sayısız saman yolları vardır ve bu birçok küçük bir nokta gibi gözükür. Bana o atlastan getirdiler; sayısız, devasal saman yolları var. Onlar bir noktaya ulaştılar ki onun dışına ulaşamazlar ve yalnız kara bir karanlık olarak gözükür. Allahu Ekber! O karanlık nedir?
Yaratan Cenâb-ı Hak Subhanehu ve Teâlâ yaratır ve yaratması ezelden ebediyete kadar asla durmaz, SubhanAllah. O vesile için yaratır; Cenâb-ı Hakkın ihtiyacı yoktur, hayır hayır, ama onun (s.a.v.) hürmetinedir. Onun özel varlığı içindir. Özel varlık Peygamberler Mührü, Habibullaha ikram edilmiştir. Onun şerefine bu yaratılma ezelden ebede kadar devam eder. Lakin, Allah Azze ve Celle, Allah Subhanehu ve Teâlâ insanoğluna bilme şerefi vermiştir. Bilenler nûrlanır. Ve Peygamberler Mührü, Seyyidel Evveliyn vel Âhiriyn, Seyyidina Muhammed (s.a.v) hürmetine o nûr insanoğluna sonsuz ulaşır.
Maddi varlığımız birşey değildir, lakin hakiki şahsiyetimiz bilinmeyendir, kimse bilemez. Yaratan halifelerine şahsiyet vermiştir. Yaratan, âlemlerin Rabbi, kâinatta herkesin şahsiyeti hakkında bilme şerefini yalnız bir kimseye vermiştir. Ve o ilahi huzurda en şânlı ve sevgili olan Seyyidina Muhammed (s.a.v.)’ dir! Ey insanlar! Bu dünyayı bir şey zannetmeyin. O çok küçüktür, ve o el-fulkil meşhûn, “Yüklü Gemi” (Yasin, 36:41) olacaktır. Yüklü bir gemi halinde gelir. Cenâb-ı Hak bu gezegeni yaptı ve biz üstüne indik ve bu gezegende Cenâb-ı Hakkın halifeleri olmakla şereflendik. Halifeden daha fazla, halife ve Âlemlerin Rabbi arasında olan kimdir? İnsanlar yalnız ona (s.a.v) ulaşabilir ve onun dışında ulaşılmaz ve o Peygamberler Mührü, Seyyidina Muhammed (s.a.v)’dir!
Ey insanlar! Maddi varlığımızdan bahsedilmez lakin insanoğluna ikram edilen birşey vardır ki bu başka bir şeydir. Ve bu samanyolunda yalnız bir noktadır, daha az, daha az, daha azdır. Lakin anlayışımız Âlemlerin Rabbini ve ilahi varlığı hakkında yeni bir anlayış için genişleyebilir, genişleyebilir, genişleyebilir. Gelir, gelir, gelir. İnsan olarak yaratıldığımız için şükretmeliyiz çünkü insanoğluna verilen şeref hiç bir varlığa verilmemiştir.
Ey doğudan batıya insanlar! Bir şeyler anlamaya çalışın. Cenâb-ı Hak insanoğluna anlamayı ikram eyledi ve bize devam etmemiz için verdikleri anlayışı özel yolu için kullanmıyoruz ki asla ebediyete kadar bitmeyecek olana ulaşalım. Ve bu anlayış mühimdir maddi varlığımız değil, hayır. Lakin insanoğluna anlayış Peygamberler tarafından ikram edilmiştir, bu mühimdir. Ve bize sonsuz zaman okyanuslarından verilen bazı şân ve şerefle bazı hakikatlere ulaşmaya çağırıldık.
Ey insanlar! Gelin ve böyle değişmez hakikatler için aklınızı kullanın. Hakikat vardır, taklidi vardır. Eğer birşey anlamaya çalışıp tüm gayretinizi verirseniz anlamak için öyle makamlara ulaşırsınız ki her birisi daha şerefli ve nûrlu ve zevkli olur. Yapmazsanız akan su misali gibi olursunuz, o su okyanusa kadar akar. Bazı sular ağaçlara akar. Onlardan bazıları ağaçlara akıp çiçekler ve çok meyveler verir. Onlardan bazıları ağaca ulaşmadan denize veya okyanusa akar. Lakin o meyvelere gidenler bir şeylere ulaşırlar. Onun için milyonlarca insanlar şimdi akan nehirler gibi akarlar. Onlar bir bahçeye gelip bir ağaca, farklı ağaçlara, farklı çiçeklere, farklı meyvelere ulaşmaya asla ilgi duymazlar. Gelen şereflenir, o damla ağaçtaki meyveye güzel bir görüntü verir.
(Anbiya, 21:30) وَجَعَلْنَا مِنَ الْمَاء كُلَّ شَيْءٍ حَيٍّ
<
Yalnız o görüntü değil ama hayat okyanusundan birşey verir. O yere bazı sular ulaşır ve herşeye nûr verir ve her zaman daha zor olur ve sınırı yoktur. Onun için Âlemlerin Rabbi, “Ey insanlar! Gelin Benim yollarımı takip edin. Eğer bu ağacı kullanırsanız Ben size yolumda böyle şân ve şeref söz veriyorum” diye çağırır. Ama gelmezsiniz çünkü ağaca gitmek yetki ister. Bu sınırlıdır ve bir şekil disiplinli olmak gerekir. Ağaca bir damla gelir ve onun bir disiplini vardır. O ağacı eken, o damla o disiplini tutmalı ki Cenâb-ı Hak onu yarattı ve o şerefi aldı. Lakin pekçokları nehirler ve okyanuslara akarlar çünkü bir disipline girmezler. Ve Cenâb-ı Hak bütün Peygamberleri bize disiplinciler olarak gönderdi. Şeriat, ilahi emirler disiplinimizdir. Eğer bu disiplini tutarsak bize daha fazla ve fazla ikram edilir. Kabul etmeyenler okyanusa akarlar.
Onun için, ey insanlar, anlayınız diye beni size birşey hakkında konuşturuyorlar. Pekçok insanlar göklerin ilahi emirlerini tutmuyorlar. Evet, bu bir elma veya hurma ağacı veya bir şekil meyve olmak için bir disipline girmiyorsunuz demektir. Bunun disipline ihtiyacı vardır, disiplini olanlar şereflenmişlerdir. Olmayanlar okyanusa koşanlardır, onlar heder olurlar. Onlar hiçbir şeye ulaşamazlar, nasıl geldilerse öyle giderler. Onun için bir meyve olmaya çalışın, o zaman bazı özelliklerle şereflenirsiniz ki insanlar size bakıp “Maşallah” derler. Yoksa okyanuslara akarsınız ve biter, geri gelmezsiniz. Onlar okyanustan asla geri gelip şerefe ulaşamazlar.
Onun için şimdi insanların çoğu bir şey olmak için asla disiplini kabul etmezler. İlgi duymayanlar mühim değil, okyanustan geri gelmez. Bu şeref disiplin kabul edenleredir. Kabul edenlere bu meyveler ebedidir, ebedidir, ebediyet içindir. Pekçok insanlar ebediyete koşarlar lakin bir şey olmayı kabul etmeden sıradan akarsu gibi içine akarlar. Cenâb-ı Hak hayatın sırrını suya vermiştir. Bütün ilahi kaideler size bir şeref verir. Kabul ederseniz şereflenirsiniz, etmezseniz gidersiniz, süpürülürsünüz. Cenâb-ı Hak bizi affeylesin.
Ey insanlar! Gelin ve ilahi disiplini kabul edin ki burada ve buradan sonra mutlu olasınız. İlahi disiplini kabul etmezseniz birbirinizi yersiniz ve bu sizin için kirli bir son olur, kirli ve kıymeti yoktur. Onlar birbirlerini öldürüyorlar. Öldüren ve öldürülen aynı durumdadır. Burada ve ondan sonra kıymetli bir varlık olmaya çalışın yoksa hürsünüz. Kabul etmezseniz fark etmez, onları okyanusa götürürler. Buraya bir daha geri gelemezler. Onun için “Ey Rabbim, bir daha geri dönelim” derler. Ve onlara “Hayır, sizi yüz defa geri göndersek aynısını yaparsınız” denilir. Cenâb-ı Hak bizi affeylesin.
Ey insanlar! Gelin ve ilahi kaideleri kabul edin. Şeytani fikirlerden getirdiklerinizi bırakın veya şeytani fikirleri takip etmeyin yoksa en fena durumda son bulursunuz. Siz bilirsiniz. Bize insanlara bunu konuşmamız emredildi; bu bütün insanoğluna beyanattır. Eğer göklerden gelen disiplini kabul ederlerse burada ve buradan sonra mutlu olurlar. Kabul etmezlerse yalnız onlar zarar görür. Onlar onlara söz verilen bütün ilahi ikramları kayıp ederler. Ey insanlar! Şeytani yolları bırakın ve gelin Âdem’den Peygamberler Mührü, Seyyidina Muhammed (s.a.v)’e kadar size beyan edilen ilahi kaideleri dinleyin.
Fatiha.
(718 000)