Cuma, Aralık 17, 2010 Lefke, Kıbrıs
Allahu Ekber Allahu Ekber Allahu Ekber La İlahe İllallahu Allahu Ekber Allahu Ekber Velillahil Hamd. Allâhümme Salli Ve Sellim Ve Barik Âlâ Eşrefil Enbiya Vel Murseliyn Habibi Rabbil Alemiyn El Fatiha.
Bu mübarek aydır, hicret takvimin ilk ayı, Muharrem-ul Haram, en mübarek aydır. Cenâb-ı Hak Subhanehu ve Teâlâ bize en şanlı Peygamberi ve âlemlerin Rabbinin göklerden olan en şerefli kulu ve halifesinin hürmetine göklerin desteğinden lütfetsin.
Af istiyoruz, biz zayıf kullarız. Ve büyük Şeyhimizden ve göklere ait olan bütün mübarek kimselerden de şeytan ve egemenliğine karşı destek istiyoruz. O alçalsın ve şeytan ve kuvveti acilen azalsın! Ve bu senede umut ediyoruz, en mukaddes yıllardan biridir ve bu ay da en mukaddes aydır. Bu inananlara ilahi bir sözdür, şimdi inananlar zayıfdırlar. Hakikatte zayıf değiller çünkü ilahi güçler onları destekler ve şeytana hiç bir destek yoktur. Euzubillahimineşşeytanirraciym diyoruz. Şeytanın hile ve tuzaklarından kaçıyoruz.
Bismillahirrahmanirrahiym. Ey Rabbim, şeytan ve hile ve tuzaklarına karşı müminlerin giyip göklerde güçlü ve heybetli olmaları için bize besmelenin rahmetinden giydir. Ve şeytanın, iblisin devam eden devri bitecektir. Ve şimdi şeytan ve takipçileri hayvan keser gibi keserler ama onların başları kesilecektir. İnsanları öldürmek veya onları yanlış yola çağırmak için şeytanın gücü olmayacaktır. Bitmiştir, bitmiştir.
Onun için bakıp heryerde sorunlar görüyoruz. O sorunları şeytanlar kurban olarak atıyorlar. Şimdi heryerde, heryerde, taa ki insanlar Rabbinin emirlerine gelip Rabbinin zayıf kulları olmaya çalışana kadar.
Bu yeni yılda, 1432 de iyi haberlerimiz vardır. Mukaddes hicretten bu güne kadar 14 asır ve 32 yıl geçmiştir. Ve 15 asırda dünyanın vaktinin sonu gelecek ve Kıyamet Günü bu 15 asır sonra geleceği bize bildirilmiştir.
Ey insanlar, doğudan batıya gelin, dinleyin. Esselâmun Aleyküm katılanlarımız, zihniyetlerinizi kullanın, aklınızı kullanın, anlayışlarınızı kullanın ve bunu düşünün. Her başlangıcın bir sonu vardır ve bu dünyanın bir başı vardır ve bir sonu olmalı. Bu son 15 asır sonra geleceğini O, Cenâb-ı Hak bilir. Sorunlar, sorunlar ve acılar ve çileler ve bütün dertler şimdi şeytani işler şemsiyesinin altındadır. İnsanlar onları mutlu etmek ve onlara mutlu bir hayat getirsin diye yeni bir sistem bulsun diye dünyada şeytanın peşine koşarlar. Bitti, bitti, bitti. Şeytana verilen fırsat veya şans bir keredir. Şeytana insanları aldatmak için yeni bir fırsat ve şans vermek imkânsızdır. Şimdi insanlar “Bizde yanlış olan nedir?” derler. “Bizde yanlış olan nedir?” Bu bir uyanmadır. “Bize ne oluyor? Bizde yanlış olan nedir?”diye sormak bir uyanmadır.
İnsanlar bir araba hareket etmezse yanlış birşey vardır derler. Bir tren hareket etmezse, bir uçak uçmazsa yanlış birşey olmalı derler. Bütün dünya heryerde, sorunları dertleri olmayan bir ülke bulamayız. Şimdi birşey olmalı ki başarılı olamıyoruz diyorlar. Evet ve şeytan, İblis sizi aldattı diyoruz.
Bütün dünyayı yüksek bir noktadan getirdi ve onları arabaya veya trene getirdi ve yukarıdan kolay indiler. Ama şimdi derin noktası geldi, şimdi içinde birşey yoktur.
Şeytanın yöntemi insanları aldatmaktır. Getirdi ve onları bu şekilde (indirdi) ve ooo...İnsanlar şeytanın getirdiği en iyi yönetimdir zannettiler. “İlahi emirleri bırakıp akıl ürünümüzden getirmemiz gerekir, kendimiz yapmalıyız” dediler. Şeytan, “Düşüncelerinizle yapın, o kadar teknoloji, teknoloji, teknoloji var” dedi. Ondan sonra? Pezevenklere söveyim. Şeytan ve şeytanı takip edenler İblistir. Onlar yukarıya çıkıyorlar, bulutların ve göklerin üstünde daha iyi bir yer bulursanız insanları götürün. “Bekleyin ben size birşey öğreteceğim ki bir şehrin insanlarını içine koyup yukarıya çıkartın” der şeytan.
Şimdi insanlar yukarıya çıkınca kendimizi kurtarabilir miyiz diye düşünüyorlar. Yukarıya çıkınca bazı arabalar böyle böyle giderler. Şeytan şimdi insanları yukarıya çıkartır ondan sonra … oooo…..(düşürür) Bitmiştir, akıl ürünü teknolojinin son noktasına ulaşmıştır, bitti. Teknoloji onlara asla tatlı bir hayat vermez. Tatlı hayat bitti. Tatlı hayat sadece kul olma tadını tadanlar içindir. Onlara tatlı hayat ikram edilmiştir. Bir kimse manevi tadın dışında birşey isterse bir tat bulamaz. Onlara milyonlar veya milyarlar altınlar ve hazineler verseler bu hazineler onlara asla tatlı ve lezzetli hayat vermez.
Ey doğuda ve batıdaki insanlar, tatlı hayat size sadece göklerden gelir. Bunu ayaklarınızın altından getiremezsiniz, hayır başınızın üstünden gelir. Bitmiş olduğunu anlamalısınız. Bütün ülkelerde insanlar vahşi hayvanlar gibi sokaklarda koşarlar. “Bu hükümeti sevmeyiz,” “Bu insanları sevmeyiz,” “Bu partiye inanmayız,” “Bu bize verdiğinizden razı değiliz” derler. Ehh gidin isteyin! Heryerde insanlar bu şekilde.
Allah (cc) ‘a gelin! Sizi yaratana gelin, Yaratanınıza. Ey insanlar, aklınız kullanın. Siz bir damlaydınız, annenizin rahminden geldiniz. Orada size kim baktı? Sizi kim sahiplenip mutlu varlık yaptı? Hepimiz rahimlerimizde mutluyduk, çıkarken ne için ağladık? Cenâb-ı Hakkın o ikramını kayıp ettik, O bize annemizin rahminden ikram etmişti ve mutluyduk. Çıkınca açıldı ve insanların dünyadaki hayatlarına baktık. Onlar bizlerden daha fazlasını görürler, ne olduğunu gördüler ve ağladılar. Hepimiz ağladık, ağladık. “Çok mutluyduk ve şimdi bu kötü hayata düştük, bu hayatta o kadar şeytan ve orduları bizi mutsuz edecek” diye ağladık. Ve gelip bu şekilde yaparlar ve bebekler ağlarlar. Sizi annenizin rahminde kim tuttuysa şeytanı takip etmezseniz sizi burada bu hayatta da tutar. Ama insanlar şeytanı takip ettikleri süre çile çekecekler, cezalandırılacaklardır ve lanet onlara gelecek.
Şimdi heryerde ilahi lanet işaretleri var. İnsanlar sokaklarda koşarlar ve insanlar hükümetlerle kavga ederler ve hükümetler insanlarla kavga ederler. Neden? Hükümetler ne yapabilirler? Hükümetler bu sandalyede oturunca herşeyi yapabileceklerini ve insanlara tatlı hayat verebileceklerini zannederler. Ama onlar şimdi pişmanlar.“Yapamıyoruz, bu güç koltuğuna oturunca herşeyi yapabildiğimizi zannettik” derler “ama bakıyoruz ve birşey yapamadığımızı söylüyoruz”. Siz birşey yapamazsınız, bırakın. “Bırakamayız!” Sokaklarda o kadar beyanatlar söylerler.
O da âdemoğlundan birisi, sende öylesin. Siz sadece onu maliye bakanı yaptınız. “Bizim ambarlarımıza para verirlerse insanlarımıza rahat ettiririz” diye düşünürler. “Ve biz insanlara altın vermiyoruz, altınları kâğıt paralara değiştirdik ve birşey olursa yeni para çıkartırız diye düşündük” Ama yapamazlar. Para basmak için makineleri olsa bile yapamazlar. Şimdi bunu yapamıyorlar, bu altın değildir. Hükümet için 1 milyarı emretmek çok kolaydır çünkü insanlar para istiyorlar. Ve hükümetler onlardan bize para göndermesini istiyor. Herkes hükümettir, sizin para makineniz var. Ve size nasihati nedir diye kutsal papaya giderler. Şeyh Nazım da yapamaz. Benim onlara söyleyeceklerim vardır. Ben kendimden konuşmam, ben ilahi dil konuşurum. Biz şeytanın dilini konuşmayız, hayır, bu ilahi dildir. Eğer kutsal papa ilahi dil konuşabilirse konuşsun. Ve haham başı, “Biz altın sandalyede otururuz” derler. Evet neden bastırmazsınız? Sizin kitabınızın size nasihati nedir? Kitabınız alış verişi kâğıt parayla mı yapın diyor?
(Cebinden para çıkartıyor) Amerikan parası. Neden basmazsınız? “Çünkü bu kuvvetli haaa..” Gazete kâğıdı kullanmazlar. “Başkası da var.” (bozuk para çıkartıyor ve birisine atıyor) Çok mutlu oldu.
Kutsal hahamlar neden söylemezsiniz? Daha fazla para basıp insanlara verin. Hayır, Cenâb-ı Hak altın ve gümüş kullanın buyuruyor. İnsanın tarihinden bu güne kadar kâğıt para olmadı. Bu altın ve gümüşü kâğıt paraya değiştirmek asıl sorun yapandır. Bu insanlar 700 metre yerin altında kalanlardır, Şili’ den geldiler. Ve onlara da kâğıt para vermezler. Şimdi basın ve verin çünkü şeytan altın ve gümüş madenleri kâğıda değiştirdi. Onlara verin. Şimdi paramız yok veremeyiz derler. Hükümetseniz, vermelisiniz, basın.
İlahi emri duymalısınız ey kutsal papa, haham başları, kutsal budistler, biz kutsallarız diyenler. Ve son olarak Müslüman bilgin ulemalara söylüyoruz. Neden Müslümanları mutlu ve hoşnut etmenin yolunu bulamıyorsunuz? Çünkü siz de altın ve gümüşü kâğıda değiştirdiniz. Bunu yapamazsınız çünkü her zaman ilahi emirlere karşısınız onun için cezalanacak veya bu sıkıntıyı çekeceksiniz.
Müslümanlarda başka insanların tattıklarını tatmalılar. Ve Müslüman kralların, emirlerin, başbakanların kâğıt para tutmaları da büyük bir utançtır. Ben zayıf bir kulum ama doğudan batıya doğruları konuşmaya, insanları uyandırmak için yetkiliyim. Kâğıt parayı kaldırın ve altın ve gümüş getirin! Getirmezseniz asla değişmez. Göklerin emirlerini takip etmeye çalışmalısınız yoksa biteceksiniz. Cenâb-ı Hak bizi affeylesin.
Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah
Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah
Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah
Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah
Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah
Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah
Hasbunallah Ve Niğmel Vekil Niğmel Mevla Ve Niğmel Nasir Gufraneke Rabbena Ve İleykel Masir.
Fatiha.