Go to media page Available in: Arabic   English   Turkish  

Nefsini Mevlâ İçin Feda Et!

Sultanul Evliya

Mevlana Şeyh Nazım Adil El-Hakkani

Perşembe, Haziran 24, 2010 Lefke, Kıbrıs

Allah Allah Allah Allah Allah Allah AziyzAllah

Allah Allah Allah Allah Allah Allah KerimAllah

Allah Allah Allah Allah Allah Allah SubhanAllah

Allah Allah Allah Allah Allah Allah SultanAllah

Ey Rabbimiz! Ezelden ebede ilahi halifen olana, en yüksek şan ve şerefini ver ve bize onun şerefinden ver ki, onun hakiki takipçileri olalım. Cenâb-ı Hak bizi affeylesin. Bu gezegende en mübarek olan Kutbu-l Mutesarrif ve Sahibi-l Zamana da selamlarımızı veriyoruz. Mübarek toplantımızı gözetsin. Ve mübarekten ilahi yardım istiyoruz. Belki bu yardım, en zayıf yardımdır, ama bizi ilahi merkezlere götürür. Onun için böyle bir kimseye ulaşmaya ihtiyacımız var. O sorumludur ve bizi yükseltebilir.

Ey insanlar! Daha yüksek makamlara ve seviyelere ulaşmayı isteyin. Bu bizim iyi gayretimiz veya en iyi çabamızdır. Bunu, şimdiki seviyemizden başka bir seviyeye tırmanmak için kullanırız. Ve ‘Esselamun Aleyküm katılanlarımız!’ diyoruz. Âlemlerin Rabbinden kim daha fazla, değişmez ve sonsuz şeref, şan, hoşnutluk ve övgü isterse, bir dikkat verin ve ‘Euzubillahi-mineşşeytanir-raciym’ deyin. Uyanık kimseler olun, uyanmış kimseler olun. Gafil olmayın; uyanık kimseler olmaya çalışın. Evet.

Esselamun Aleyküm o bir şey olmak için ilgi duyanlara! Herkes bir şeye ilgi duyar. İlginiz sonsuz bir şeye olsun. Ebediyete karşı ilgili olmalısınız. Eğer ebediyete ilgi duymazsanız toz olursunuz.

Selefi ulemaları, hoşgeldiniz, Ehlen Ve Sehlen. Bismillahir-rahmanir-rahiym deyin. Âlemlerin Rabbinin şerefine ayağa kalkın. Siz ulemalar olduğunuzu iddia edersiniz. Ve sizin seviyenizin, şimdi yaşayan ümmetin üstünde olduğunu ve Kurân-ı Kerîm’de ileriye ulaştığınızı düşünürsünüz. Evet? Kurân-ı Kerîm’de Seyyidina Meryem hakkında bahsedilir:

(Meryem:23) وَڪُنتُ نَسۡيً۬ا مَّنسِيًّ۬ا

Ve kuntu nesyen mensiyyâ

>

Ve kuntu nesyen mensiyyâ, ne demektir? Bunun hakkında bir kitap yazın. Başka kitaplara bakıp birşeyleri kopyalamayın, hayır. Kendinizden ne anlarsanız. Ve kuntu nesyen mensiyyâ: Bu İsa (a.s)’ın annesi Seyyidina Meryem hakkında bahsedilir. “Unutulup gitmeyi temenni ederdim” buyurdu. Bu okyanustur. SubhanAllah, Şeyh Hişam Efendi. Bunu ne için söyledi? Bu onun temennisiydi. Başka bir kelime daha var. Daha derin bir söz vardır: “Ben vâr olmamayı dilerim, bilinmemek isterdim” dedi. Çünkü hakiki varlığımızdan bilinmek maneviyatımıza aittir. İkinci bilinmek maddi varlığımıza aittir.

Unutulup yok olmak istedi, kainatta bilinmemek istedi. Onu Yaratan Âlemlerin Rabbinden başkasının onu bilmedigi ilahi okyanuslarda olmak istedi. Ve kendisi için, hiçbir şey olmak istedi. Hiçbir şey! “Ben hiçbir şey olmak isterdim.” Ama şeytan insanlara bir şey olmalarını dilettiriyor. O hiçbir şey olmak istedi. Bilinmemek, bilinmemek! “Asla bilinmek istemedim. Âlemlerin Rabbinin vahdaniyet okyanuslarında bilinmek istemedim. Bir varlık olarak bilinmemek istedim, hayır. Kimsenin bilmediği ilahi okyanuslar olmak isterdim. Bilinmeyen olmak isterdim.” Bu kullar için en yüksek edeptir. Kullar asla kendilerini ispat etmeyi sevmezler. Kendilerini ebediyette göstermek isterler.

Ey Selefi ulemaları, iki şekil okyanus vardır: Vahdaniyet okyanusları ve Ferdaniyet okyanusları. Vahdaniyete ait, tekliğe ait olan okyanuslarda herkes gözükür, İspati Vücut. Herkes kimliğiyle o okyanusta olmak ister. Ama o, “Ben bunu istemem. Ben Ferdaniyetin ikinci okyanuslarında olmak isterdim.” Mutlak teklik! Rabbimin ilahi huzurunda görünmeyeyim, bunu istemem.” Bu Selefi ulemaların her zaman itiraz ettiği Fena-ul Fillah makamıdır. Onlar her zaman bu noktaya itiraz ederler çünkü o okyanusta bir varlık olarak görünmek isterler. Onlar “hiçbir şey” olmayı sevmezler ama, “bir şey” olmayı severler.

Seyyidetena Meryem (a), Allah ondan razı olsun, kimsenin ulaşmadığı bir rahmetle sarsın. Ama ulemalarımız her zaman İspat-ul Vücut isterler. Onlar kendilerini göstermek isterler ama, Âlemlerin Rabbi bunu asla sevmez; O, “La İlahe İlla Ene. La Mevcude İlla Ene” ister. Onun için, bir atomun bile vâr olmasını sevmez. Onun için şimdi, her zaman var olup gözükmek, şereflendirilmek ve sunulmak veya ödüllenmek isteyen insanlar için, bu büyük bir eğitimdir. Onlar pekçok şeyin onların olmasını isterler. Onlar asla, hiçbir şey, nesyen mensiyyâ olmak istemezler. Bu Kelamullahtır, Allah’ın Kelâmıdır!

Seyyidetena Meryem, bütün insanlara öğretti. Rabbinin ilahi huzurunda şey’en meskura olmayı isteme. Bu, Rabbimizden varlıklarına en yüksek ikramdır. Nesyen mensiyyâ, bitti. Yukarıdan bir damla gelir ve okyanusa ulaşır ve nesyen mensiyyâ olur. En yüksek edep olarak “La Şerikeleh” diyorsun. Ey Selefi ulemalar! “La Şerikeleh,” ama sizin nefsiniz ve bizim nefsimiz bunu asla kabul etmez ve “Hayır, burada biz de varız” der. Kendi kendilerine vâr olmayı iddia ederler. Onlar nesyen mensiyyâ olmayı istemezler. Bu insanoğlunun burada ve buradan sonra hayatlarında selamette olmamaların en büyük sorunudur, ta ki kendini feda edene kadar! O zaman, hakiki tevhide ulaşırsın.

Beni size konuşturuyorlar, ama bu biraz daha yüksek seviyedir. Ama insanların çoğu, bizim gibi sıradan insanlar, İspatı Vücut, kendilerini göstermeyi severler. “Ben de buradayım. Sen oradaysan, ben de buradayım.” Bu, bu gezegendeki sorunların kaynağıdır. Ve Peygamberler Mührü (s.a.v) onun için buyurdu: men isteva yevmaahu fehuv magbûn, “Iki günü bir olan kimse pişman olur.” Bu, insanlar için büyük bir derstir. Ama insanlar asla asıl maksada bakmazlar, istemezler. Onlar 100 Pound’a ulaştıkları zaman, “Yarın 200 olması gerekir.” derler. Hayır, maddi şeyler kirliliktir ve en pahalı olan maneviyatımızdır. Ve şimdi insanların hepsi, maddiyatın peşine koşuyorlar. Onun için, sonsuz sorunları ya burada veya bu atlama yerinden sonra olur.

Herkes atlar, ulaşır ve başka bir seviyeye atlar. Onlardan bazıları, yükseğe atlayamaz çünkü ağır yük taşırlar ve ağır yükler bu dünyanın yönleridir. Nefsanî taleplerimiz, insanları düşürür. Evet. Bir horoz uçamaz, aşağı düşer; bir kartalın belki ağırlığı ondan fazladır ama, yükseğe uçar, uçar. Kendinizi hazırlayın. Daha yüksek makamlara, daha yüksek seviyelere, en yüksek en yüksek seviyelere ulaşmaya çalışın. Bu açıktır, kapalı değildir. Bu insanoğlu için açıktır. Onlar istedikleri kadar yükselebilirler. Ama insanların çoğu iyi beslenmiş, yürüyemeyen bir tavuk gibidir; uçamaz bile. Ama serçe kuşu prrr prrr gider. Neden kendinizde bu kadar ağırlık taşırsınız?

Ağırlık nedir, Selefi ulemaları? Dünyadır! Neden dünyayı taşıyorsunuz? Neden dünyayı Mevla için bırakmıyorsunuz? Dünyayı Mevla için bırakın! Ya Mevlayı tercih edin, ya dünyayı. Ama şimdi insanlar dünyayı tercih ediyorlar. Eddünya Cifetun. Onlar bunun peşine koşarlar; çünkü şeytan kirlidir ve insanları kirliliğe çağırır. Şeytan insanları leşe çağırır. Ne için dünyayı tutarsınız, ey Arap kralları, İslam kralları? Ey Müslümanlar, neden bu kirliliği tutuyorsunuz? Onları neden Cenâb-ı Hakkın rızası için vermiyorsunuz? Son gün, son saat, son an size ulaşmadan bunu düşünün.

Cenâb-ı Hak, bizi en şerefli olan Seyyidina Muhammed (s.a.v.) hürmetine affeylesin.

Fatiha.

UA-984942-2