Available in: English   Turkish   Go to media page

İLAHİ ELMAS PAZARI

Sultan ul Evliya

Mevlana Şeyh Nazım Adil El-Hakkani

Perşembe, Mayıs 13, 2010 Lefke, Kıbrıs

Bismillahirrahmanirrahiym. (Mevlana Şeyh ayağa kalkar.) Destur Ya Seyyidi.

Allah Allah Allah Allah Allah Allah AziyzAllah

Allah Allah Allah Allah Allah Allah SubhanAllah

Allah Allah Allah Allah Allah Allah SultanAllah

Elfu Salât Elfu Selâm Aleyke Ve Âlâ Alike Ve Sahabetike Ya Gayri Galgillah Ya Seyyidel Evveliyn Vel Âhiriyn Ya Şafi`i el-Muznibiin, yaa Habibena ve Habib Allah. (Mevlana Şeyh oturur.)

Senin şefaatini istiyoruz, ve de esselamun aleyküm diyoruz, ey Peygamberlerden, evliyalardan ve enbiyalardan bütün mübarekler! Özellikle temsilcimiz, bizi ilahi kanatlarının altına alan, Kutbu Mutesarrif.

Cenâb-ı Allah bizi affeylesin.

Ey insanlar! Esselamun Aleyküm katılanlarımız. Bu bir pazardır, ilahi elmas pazarı. Gelin, gelin ve hangisinin sizi mutlu ve hoşnut ettiğine bakın. Gelin ve alın. Bu Âlemlerin Rabbi tarafından sunulmaktadır.

Âlemlerin Rabbi bunu doğudan batıya, kuzeyden güneye yaymıştır. Alın. Euzubillahimineşşeytanirraciym diyoruz. Şeytan ve takipçilerinden kaçıyoruz. Bismillahirrahmanirrahiym diyoruz. Senin mukaddes ismin ey Rabbimiz! Rabbimizi ve Yaratanımızı bütün kâinatta temsil eden, evet, bir tane olmalı. Bir kralın bir taneden fazla veliahdı olmaz.

Ey ulemalar! Siz, “Selefi `s-Salih ulemalarıyız ve onların ilimlerinin varisleriyiz” diye iddia edersiniz. İyi tamam. Selefi `s-Salihlerin temsilcileri, onlar adım adım Peygamberler Mührünün adımından giderler. Velihul Ahidin kim olduğunu anlatabilir misiniz? Âlemlerin Rabbinin veliahdını bana söyleyebilir misiniz? Evet, O bir veliaht kullanmaz, evet. Çünkü O herşeye Kâdir olan, ezelden ebede, O tektir. Ama varlıkların içinde Onun azametini temsil eden bir kimse vardır. Ve O ona kimseye ikram etmediği şeref, heybet ve şandan ikram etti. Söyleyin ulemalar! Ilahi taht, Arşillah’da ne yazılıdır? Ne yazar? Üstünde sadece “La İlahe İllallah” mı yazar? Yoksa önünde “Muhammeden Rasulullah” mı yazar? Muhammedun Resul kuldur. Onun kulluğuna, benim en seçilmış olana, kimse ulaşamaz! Biliyorsanız söyleyin, ey Selefi ulemalar! Onları bırakın, bu ümmetin ulemalarını (bırakın).

Ben ilk Peygamberden en sondan bir önce ki (Peygamberlere) soruyorum. Siz yalnız dünya varlıkları değilsiniz. Sizin yaradılışınız yüzde yüz başka varlıklardan farklıdır. Sizin unsurlarınız diyebiliriz. Bedenimizin dört unsurları vardır: Su, toprak, ateş ve hava. Ama onların yaradılışları, Peygamberlerin yaradılışları sıradan unsurlar değildir ki o insanlar, Âdemin neslinin yaratıldığından değildir, hayır. Onlar özel kimselerdir, bunu öğrenmelisiniz.

(Mevlana Şeyh ayağa kalkar.) Muhammed (s.a.v) bizim gibidir demeyin. Kella, asla! Siz cahilsiniz, O bizim gibi değildir. (Burada, Mevlana Şeyh Nazım, Imam Busayri'nin dünyaca bilinen “Kaside-i Bürde” (Hırka Kasidesi) adlı kasidesini okur.)

Muhammedün Beşerun,

Ve Leyse Ke’l-beşeri.

Bel Hüve Yâkûtetun

Ve'n Nasi Kel'haceri

Hz. Muhammed (sav) bir beşerdir (insandır)

Fakat öbür insanlar gibi değil

Nasıl ki; yâkut taştır,

Fakat öbür taşlar gibi değil.

Cenâb-ı Allah buyurur, Gul innemâ `ene beşerun mislukum yûha ileyya, "De ki: Ben, yalnızca sizin gibi bir beşerim." (18:110) (Mevlana Şeyh oturur.) Pekçok cahiller, “Seyyidina Rasulullah bizim gibidir” derler. Kella! Kella! Asla! Sizin gibi olamaz çünkü sizin çoğunuz hayvanlar gibisiniz. Ama asla Peygamberler Mührü sizin gibi olamaz. Siz hayvanlar seviyesine aitsiniz ama o değildi. Onun makamını kimse bilemez. Ancak onun mukaddes ve azametli isminin La İlahe İllallah'ın yanında yazılmasını ona ikram eden hariç! (Mevlana Şeyh ayağa kalkar.) La İlahe İllallah Seyyidina Muhammeden Rasulullah! Söyleyin. Neden bizim gibi dersiniz? Sizin isminiz La İlahe İllallah’ın önünde mi yazar? Ey cahil ahmak ve gafiller! Muhammed (sav) bizim gibidir dersiniz. Tüüh sizin inancınıza! (Mevlana Şeyh oturur.)

La İlahe İllallah Seyyidina Muhammeden Rasulullah (s.a.v). Tövbe Ya Rabbi. Tövbe Ya Rabbi. Tövbe Estağfurullah. (Mevlana Şeyh ayağa kalkıp oturur.) Evet, çünkü kıyamet günü yaklaşıyor. Onun için Cenâb-ı Allah’ın ilahi halifesi hakkında bazı yeni anlayışlar geliyor. O Rabbiyle beraberdi. Rabbi bilinmek istedi ve ilahi varlığının hazinelerinin bir zerresini verdi. Çünkü bütün kâinat bu zerreden daha fazlasını taşıyamaz. Bu Peygamberler Mührü, Seyyidina Muhammed (s.a.v)’e ikram edildi.(Mevlana Şeyh ayağa kalkar.) Bir daha ayağa kalkın ve oturun. Her oturup kalktıkça size o kadar şerefler ikram edilir. (Mevlana Şeyh oturur.) Allah Allah Allah Allah. Ey insanlar, Bismillahirrahmanirrahiym diyoruz. Evet, birşeyler anlamaya çalışmalısınız. Ve anlayışınıza göre bir seviyeniz vardır. Âlemlerin Rabbinin buyurduğu gibi;

(Ahkaf:19) وَلِڪُلٍّ۬ دَرَجَـٰتٌ۬

<>

Evet? وَلِڪُلٍّ۬ دَرَجَـٰتٌ۬. Ve li kullin deracât. Bunu düşünmelisiniz. Dereceler sonsuzdur. Bütün vâr olan varlıkların sınırına ulaşamazsınız, hayır. Cenâb-ı Allah herşeye ikram etmiştir. Herşeyin içinde `Âlem el-Insân (Yaradılış ve insan varlığının ilmi), `Âlem el-Melekût (Ilahi Saltanat ilmi); `Âlem el-Ceberût (Güçlü olan, Kuvvetli ilim) ve `Âlem el-Lâhût (Rabbaniye ilmi, marifetullahdan da üstün) bulursunuz. Siz ne biliyorsunuz? Birşey bilmiyorsunuz. Bütün kâinat sen doğruları konuşuyorsun diye kulaklarıma veriyorlar. Ve bu doğrular seviyelere göre varlıkların en aşağı seviyesidir. (Mevlana Şeyh ayağa kalkar.) Allahu Ekber, Allahu Ekber-ul Ekber. Ya Cebbâr, Ya Gaffâr, Ya Settâr, Ya Azimel Uzema Ya Rabbene, Ya Rabbiğfir Verham Ente Gayrul Rahimiyn. (Mevlana Şeyh oturur.)

Ama Şeytan her zaman o cahil kimselerin karşısına koyar ki onları yanlış yola, yanlış inanca ve yanlış hayale götürmek için. Onlara Âlemlerin Rabbi hakkında hayal ettirir. Çünkü onlar, "Peygamberler Mührü bizim seviyemizdedir" derler. Hayır, hayır, hayır, olamaz. Sizin seviyenizde olsa veya seviyeniz aynı olsa onun gibi olup ilahi vahiy alırdınız. Göklerden ilahi kitaplar getirmeliydiniz. Peygamberler Mührünün anlayışı gibi bir anlayışınız olmalı. Düşünün ey Ezher-i Şerif ulemaları veya doktorları, düşünün.

Cenâb-ı Allah Kurân-ı Kerîm’de kaç kere لَعَلَّهُمۡ يَتَفَكَّرُونَ Le allehum yetefekkerûn, "belki düşünürler diye," buyurdu? Düşünmek hakiki hakikatlerin anahtarıdır. Eğer o ayetin (derinliklerine) bakarsan (tefekkur ile) düşüncene bir açılış gelir.فَهَلۡ مِن مُّدَّكِرٍ۬ , Fe hel min muddekkir, "Öğüt alan yok mu?" Okuyunca ne düşünürsünüz? Bu ne demektir? En derin düşünmektir, en derin düşünenler. O Kurân-ı Kerîm’in okyanuslarında yüzebilenler nerede? Onlar nerede? Âlemlerin Rabbi sizi istiyor neredesiniz? “Biz doktor filanız. Traktör doktoruyuz,” dersiniz.

Ey insanlar, bütün ümmetler, bütün inançlardaki, bütün dinlerdeki insanlar! Düşünün! Bilmek için düşünmenizin anahtarını kullanın. Ben buradan bakıyorum. Bana göklere baktırıyorlar ve şaşırıyorum. Neden göklerin rengi mavidir? Açık mavi? Neden? Ve biz karanlık bir okyanusta oturuyoruz ve bütün kâinat o karanlık okyanustadır. Bu renk nereden geliyor? Akşam olunca koyu, siyah renk gelir ve heryeri kaplar. Gündüz vakti bu nasıl gelir söyleyin. Bu rengi kim verir? Bu rengi güneş mi verir? Ondan sonra bu rengi kim alır ve bu gezegene karanlık verir? Düşünüyor musunuz?Fe hel min muddekkir, unutmayın. Bu birşey olmayan kimseyi konuştururken o kimse konuşuyor demeyin, hayır bu göklerden gelen birşeydir.Ve ilahi kimselerden en aşağı kimse size hitap etmezse asla anlamazsınız. Ama onlar çok sizin seviyenizde basit bir kimseyi size hitap ettirirler. Kabul eder veya etmezsiniz fark etmez. Katılır veya katılmazsınız fark etmez. Bu söylediğimiz sözleri dinlemeyip dikkat etmeyenler için fark eder. Bizi bunların üstüne gönderiyorlar, bakın, bakın. Ama siz bir Boeing uçağında uçan insanlar gibisiniz. Siz yalnız o Boeing uçağında olanı görürsünüz çünkü içeridesiniz. Açabilirseniz görürsünüz. Ooo, oooo, böyle sohbeti. Sohbetten daha fazla, göklere ait olan eğitimdir ve insanlar birşeyler anlamaya çalışmalılar.

Onun için ey Ezher ulemaları, Şii ulemaları, Hicaz ulemaları! Bakın. İnsanlar kıyamet gününde kabirlerinden kalktıkları zaman onlara herşeyden önce, “Ne öğrendiniz?” diye sorulacağını biliyorsunuz. Evet bunu biliyorsunuz. “Ne öğrendiniz?”

“Eh, biz sandalyede oturduk ve hangisi daha güzel veya yakışıklı diye hosteslere baktık. Tepsilerde ne getirecek diye baktık. Yanımızdaki televizyondaki bazı senaryolara baktık.”

“Dünyada bunu mu öğrendiniz? Yalnız böyle şeyleri mi öğrendiniz, başka birşey değil mi?”

“Hayır. Biz bu gezegende, uçan gezegen dünyamızda etrafımızda pekçok şeylere bakmakla meşgul olduk.”

Cevabınız ne olacak? “Ne öğrendiniz? Ey insan tabiatı, ne öğrendiniz?” denilince, ey insanlar!

“Biz aletlerimizi öğrendik. Etrafımızda buna baktık, bunun tadına baktık, bunu yaptık, bunu söyledik. Kendimizi meşgul ettik. Onun dışında birşeyle alakadar olmadık çünkü pekçok şeyler ilgimizi çekti. Özellikle güzel bayanlara ilgi duyduk. Bayanların en fazla ilgi duyduğu erkek aygırlara güzel gözükmektir. Eh, evet, evet, şap, şap….”

Ey koyunlar, onların seviyeleri koyunlar seviyesindedir. Meleklere ilahi hitap gelir; onları bırakın, onların seviyeleri koyun seviyesindedir, asla birşey anlamazlar bırakın onları. Ve onlar hayvanlarla eğlensinler diye gönderin. Bunu sever misiniz ey ulemalar! Yoksa bunun ötesini mi istersiniz? Kimse istemez. Onun için insanlar katılır veya katılmaz diye üzülürdüm. İlahi hitap, “Onları bırak, o katılmayanlar hayvanlar seviyesinde olmak istiyor, onları bırak. Senin için seviyeleri hayvanların seviyesinin üstünde olanların dinlemeleri yeterlidir,” buyurdular. Ve af istiyorum.

Ey Allah’ım, bizi hayvanlar seviyesinde bırakma. Kim nefislerini takip ediyorsa hayvanlar seviyesindedir. Cenâb-ı Allah bizi affeylesin.Ve de kendim için istiyorum ki ey Rabbim, beni hayvanlar seviyesine bırakma derim. Ben kendimi ayırt etmiyorum, hayır. Ama Âlemlerin Rabbinden bizi hayvanlar seviyemizin üstüne sonsuz sonsuz çıkmak için eğitecek birisini ikram etmesini istiyorum. Cenâb-ı Allah bizi affeylesin. Ve size elmasları takip edenlerden olmanızı ikram eylesin. Bunu bu hayatta bulamazsınız. Kim burada böyle elmaslara ulaşırsa en kabul edilen ve en değerli kimseler olur ve Peygamberler Mührü, Seyyidina Muhammed (s.a.v.)’in sancağının altında olur. Cenâb-ı Allah bizi affeylesin. Zid Habibek İzzu Ve Şerefa Nûren Ve Sururan, ya Rab! En Sevgiline daha fazla şeref, makam ve mutluluk ver.

(Mevlana Şeyh ayağa kalkıp oturur.)

Fatiha.

“Dum dum dum dum dum dum dum dum”

“Dum dum dum dum dum dum dum dum”

“Dum dum dum dum dum dum dum dum”

“Dum dum dum dum dum dum dum dum”

“Dum dum dum dum dum dum dum dum”

Elhamdulillah. Hisham Efendi? (Mevlana Şeyh Nazım telefonda Şeyh Hişam efendi ile konuşuyor, çok mutlu.)

Allah, Allah. Subhaan Allah.

UA-984942-2