Sultanul Evliya
Mevlana Şeyh Nazım Adil El-Hakkani
Pazar, Haziran 6, 2010 Lefke, Kıbrıs
Allah Allah Allah Allah Allah Allah AziyzAllah
Allah Allah Allah Allah Allah Allah KerimAllah
Allah Allah Allah Allah Allah Allah SubhanAllah
Allah Allah Allah Allah Allah Allah SultanAllah
Ve Salli Vessellim Ve Barik Ya Rabbena Ala Habibikel Mustafa Seyyidel Evveliyn Vel Âhiriyn Ve Âlâ Alihi Ve Sahbihi Ve Menitebiahu Minel İhsâni… Meded Ya Ricalallah
Ey ilahi destek ikram edilen insanlar! Onlardan bir tanesi bile böyle bir dünya için yüz kereden fazla yeter, yeter de artar, çünkü Cenâb-ı Allah’ın ilahi huzurunda bu ilahi ikramdır. İlahi huzurda Seyyidina Muhammed (s.a.v)’ e en sevgili olana ikram edilmiştir. Zidhu Ya Rabbi İzzu Ve Şerefa Nûren Ve Surura Ve Ridvanen Ve Sultana. Saygı verin, saygı alın. İyilik verin ve ilahi iyilikten geri alın. Bu hayatta birşey verirseniz verdiğiniz herşey Rabbiniz, Cenâb-ı Allah Subhanehu Ve Teâlâ için olmalı. Siz bir atom kadar ikram edersiniz ama O size bu gezegen kadar ikram eder. Siz çok küçük birşey verirsiniz ama O size hayal edemeyeceğiniz birşey ikram eder. Hayaliniz asla ulaşamaz. Cenâb-ı Allah ikram ettiği zaman Onun için çok küçüktür ama bu küçük şey yaratılanlar için katlanır da katlanır. O Yaratandır ve Onun ikramları Onun Azametine göredir. O, Azamet Saltanatına göre birşey verir. Azamet Saltanatı sizin hayalinize göre değildir. Bütün varlıklar bir noktada olsa, onların hayalleri Rabbimizin azametli saltanatının ikramının en küçük parçasına bile ulaşamaz. Cenâb-ı Allah bizi affeylesin.
Ey insanlar! Hoşgeldiniz. Cenâb-ı Allah katılanlardan razı olacak. Cenâb-ı Allah kullarından razı olduğu zaman kullarına sayısızca verir. Neden bu hayat ve hazineleri, toprakları veya denizleri peşinde koşarsınız? Neden koşarsınız? Cenâb-ı Allah’ın en küçük ilahi ikramı belki sayısız defa bu dünya ve hazineleri kadardır. Ne için koşarsınız? Çünkü akılsız kimselersiniz. Burada bir elmas yığını var, bu tarafta da zibil yığını var. Belediye evlerden atılması gerekeni taşır. Belediyenin büyük arabaları gelir, onları alıp uzaklara götürüp oraya atar. Ve şimdi insanoğlu öyle bir haldeler ki yığınlar var, yığınlar değil, tepeler var. Tepeler değil ama kocaman dağlar gibi veya kocaman gezegenler dolusu (ilahi) elmaslar var. Bunu bırakırıp wc ürününe koşarsınız. Akılsız insanlar!
Ey insanlar! Gelin, birşeyler alın. İlahi ikramlardan ne alırsanız size hayal edemeyeceğiniz zevk verir. Bütün peygamberler insanlara elmas dağlarını göstermeye geldi ve öbür tarafta çürümüş pislik dağlarını gösterdi. Ama siz, ey insanoğlu, elmas dağlarını bıraktınız! Siz sadece elmasın iki rengini bilirsiniz: birisi beyazdır, öbürü pembedir. Ama bu elmas dağlarında öyle güzel renkler bulursunuz ki buna baktığınızda onun güzel görüntüsünden bayılırsınız. Ne diyebiliriz? Nefislerimiz şeytanı temsil eder. Ve şeytan onları mezun eder: “İnanmayın, şimdi size ikram ettiğim süprüntü yığınlarından alın” der. İnsanlara, “Oraya bakmayın, gelin buradan alın bu sizin için daha iyidir” diye çağırır.
Ey insanlar! Esselamun aleyküm. Cenâb-ı Allah sizi iyi anlayış seviyesine getirsin. İyi bir anlayışımız olmazsa her zaman o çürümüş pisliğin peşine koşarız. Esselamun aleyküm ey Rabbimizin kulları. Esselamun aleyküm Ya Kutbul Zaman. O bu gezegendeki insanoğlunun herşeyini gözetler. Bu gezegenin Kutbuna da selâm. Ondan sonra ebediyetten birşey isteyen insanlara da selâm. İnsanlar her zaman sonuçta bir hiç olacak ve en kötüsü, çürüyecek birşey peşinde koşarlar; çünkü onlar şeytan ve takipçilerini dinlerler. Mukaddes peygamberler ve takipçilerini takip etmezler.
Onun için, ey insanlar! ilahi dikkatten veya ilahi ikramlardan birşeyi takip etmek isteyenlere, esselamun aleyküm diyoruz. Gelin, çok kısa bir zaman verin. İnsanların pekçoğu şeytanı takip edip sigara içer. Sigara içenler şüphesiz şeytanı takip ederler, şüphe yoktur. Onlar şeytanın peşinde koşarlar ve kirli bir bitki olan bu sigaradan birşey tatmaya çalışırlar ve ebedi lezzetleri bırakırlar. Onlardan birileri bir sigarayı bitirene kadar bir başkası bu kısa zaman içerisinde göklere ulaşabilir, ebediyete ulaşabilir.
Ey ebediyet! Ebediyet kalplerimize ve akıllarımıza o kadar ferahlık verir. Ey insanlar! Pekçok insan kalplerinden şikâyet eder. Pekçok insan akıllarından şikâyet eder. Maddi bedenleri rahat etsin ve mutlu bir yolda olsun diye bir çözüm yolu bulmak isterler, ama bu imkânsızdır. Çünkü onlar kendilerini bir seviyeden başka bir seviyenin aşağisına, ve onunda aşağısına taşıyan birşey kullanıyorlar. Ne kadar sigara içerlerse, içtikleri her bir sigara onları başka bir karanlığın içine düşürür. Ve ikinci içtikleri sigara onları daha karanlık bir bölgeye düşür ve alçalırlar, alçalırlar. Asla birşey tadamazlar; üstlerine sorun üstüne sorun yağar. Dert üstüne dert gelir, ıstırap üstüne ıstırap gelir.
Ey insanlar! Cenâb-ı Allah size bir mizan vermiştir. Ey selefi ulemalar! Euzubillahimineşşeytanirraciym, Bismillahirrahmanirrahiym diyoruz. Siz ulama olduğunuzu ve Selef us-Salihlerin takipçileri olduğunuzu iddia edersiniz. Âlemlerin Rabbinin Kurân-ı Kerîm’de buyurduğunun anlamı nedir? Estâuğuzubillah;
(Rahman:7) وَوَضَعَ ٱلۡمِيزَانَ
Ve vedeğal mîzân
<
Bu Kurân-ı Kerîm’den Ayet-i Kerîme mi yoksa ben kendi adıma mı söylüyorum? Evet, Kurân-ı Kerîm’den söylüyoruz. Ve vedeğal mîzân, bir ölçü kullanıyor. Kim için? Hayvanlar için mi, melekler için mi, cinler için mi yoksa insanoğlu için mi? Âlemlerin Rabbi bu dengeyi kim için yapmıştır? Ve vedeğal mîzân ve elaa tatgav fil-mîzân buyurur. Evet? Rahman süresi okursunuz.
(Rahman:8) أَلَّا تَطۡغَوۡاْ فِى ٱلۡمِيزَانِ
elaa tatgav fil-mîzân
<
Herşey için bir ölçü tutmanızı emreder. O yüzden dikkatli olmalısınız. Âlemlerin Rabbinin size ikram ettiği ölçüyü kayıp etmemek için çok dikkatli olmalısınız. Ölçü koyar. Ne için ey ulemalar? Ne için? Arpa veya buğday tartmak için mi? Cenâb-ı Allah bu ölçüyü göklerden gönderdi ve sevgilisine verdi ve ona, insanlara, “Bu ölçüyü kullanın” diye emretti. Ne için? Arpa için mi buğday için mi pirinç için mi? Ne için söyleyin. Biz ulemalarız dersiniz. Neden insanlara Cenâb-ı Allah’ın buyurduğunu söylemezsiniz? Ve vedeğal mîzân, "Ve Mizan'i (Ölçüyü) koydu." Bu mizanı nereye ve ne için yerleştirdi? Dışarıya mı? Hacıların kutularını veya çantalarını tartmak için mi? Cenâb-ı Allah bunun için mi gönderdi? O insanlar Allah’tan korkmazlar mı da bu çantayı, şu çantayı, bu kutuyu tartmalıyız derler. Ölçü bunun için mi? Ondan sonra onlara “Yâ hacı! Yâ hacı! Yâ hacı! Daha fazla ver çünkü tartı ağırlaştı, daha fazla para ver” dersiniz. Tartıyı bunun için mi kullanıyorsunuz? Cenâb-ı Allah bu tartıyı ne için gönderdi. Bu mizan nedir? Söyleyin, söyleyin!
Bu tartı insanoğlunun hareketlerini, isteklerini tartmak içindir. Ne düşünüyorsunuz? Ve vedeğal mîzân, "Ve Mizan'i (Ölçüyü) koydu." Sizin tartınız bu dünyanın elmaslarını tartmak için veya bunun değeri budur, bunu ödemelisiniz demek için mi? Şimdi heryerde elektrikli tartı kullanırsınız. Bakıp, “100 Riyal vermelisiniz” ve başkasına, “1000 Riyal vermelisiniz” dersiniz. Ne için? Çünkü tartı bunu ödemenizi gösteriyor. Cenâb-ı Allah bize tüccar olmamız için mi gönderdi? Bu tartının amellerimiz, gayretlerimiz, akıllarımız ve maddi varlığımız için olduğunu neden söylemezsiniz? Neden söylemezsiniz? Sizin ölçünüz nerede?
Bütün Müslüman dünyası saçma kirli bir sistem peşine koşar. Allah’ın Şeriatını bırakırlar. Cenâb-ı Allah’ın mizanını bırakıp demokrasi peşine koşarlar. İnsanları toplar ve “İnsanlarımıza yeni ölçüler getirmeliyiz” derler. Bu yetkiyi size kim veriyor, söyleyin. Ve hangi kanun veya kural ilahi kurallar gibi olabilir? Neden konuşmasınız, ey eğitilmiş insanlar? Neden söylemezsiniz, ey selefi ulemalar! Bütün İslam bölgelerinde bu mizanı kullanın demezsiniz? Neden, "İnsanlara zulmetmek için böyle saçma kuralları bırakıp bu parlamentoları iptal edin" diye söylemezsiniz? Siz insanlardan korkarsınız. Cenâb-ı Allah’dan korkmaz mısınız?
Ey insanlar! Ve vedeğal mîzân, "Ve Mizan'i (Ölçüyü) koydu." Herşey için, her hareket için bu ölçüyü kullanmalısınız. Her konuştuğunuz, yaptığınız, düşündüğünüz, söylediğiniz, gayretleriniz için, çabalarınız için, yaptığınız herşey için bu dengeyi kullanmalısınız. Bu doğru mu değil mi? Bu parlamentoyu nereden getirdiniz? Parlamentonun değeri nedir diye bunu hiç ilahi mizana koydunuz mu? Bütün bu insanlar Cenâb-ı Allah’dan korkmazlar. Neden parlamento getirirsiniz? Sizin Sultanınız nerede? Bizde ağır yük vardır. Bu kimse başbakandır veya iç işleri bakanı veya spor bakanıdır demekle çok mutlu olursunuz.
Kurân-ı Kerîm'in insanlara böyle saçma şeyler emrettiğini ve orada, hükümette birisine sporu gözet diye emrettiğini hiç işitmedim.
“Spor nedir?”
“Futboldur.”
“Nereden?”
“Suudi Arabistan’dan."
Selefi ulemaları, neredesiniz? Bunun haram olduğunu neden söylemezsiniz? Bu futbol dört kitapta haramdır. Gençlerimiz her yerde futbol öğrenmeye çalışıyor. Bu büyük sorumluluk ve Cenâb-ı Allah’ın emrine karşı gelmektir. Estâuğuzubillah,
(Zȃriyȃt:56 ) وَمَا خَلَقۡتُ ٱلۡجِنَّ وَٱلۡإِنسَ إِلَّا لِيَعۡبُدُون
<
Neden söylemezsiniz? Ezher-i Şerif ulemalarımız nerde? Onlar, “Mısırlı futbol takımı az önce kupa aldı” derler. Ulemalar nerede? Cenâb-ı Allah size soracak. Evet. Bir zamanlar İbrahim Ethem büyük bir Sultandı. Avlanmayı severdi. İnsanlara bazı faydalar sağlamak için avlanmanın bazı yolları vardır. Ama Sultanın avlanması başka birşeydir. Bir geyik takip ediyordu ve Gayıp âleminden bir işaret aldı.
“Ey İbrahim! Sen avlanmak için mi yaratıldığını zannediyorsun?” buyurdular. Ve bundan sonra öbür kulağına başka bir beyanat geldi. İlkönce gelen, “Ey İbrahim, sen avlanmak için mi yaratıldığını zannediyorsun?” Ve ona gelen ikinci hitap, “Ey İbrahim! Sana avlanmak mı emredildi zannediyorsun?” “Ey İbrahim! İlahi emir sana avlanmak için mi geldiğini zannediyorsun?” veya “Sen avlanmak için mi yaratıldın?”
Şimdi o insanlar futbol oynarlar. 11 tane bu tarafta, 11 tane öbür tarafta. Bir top koyup onun peşinde koşmaya başlarlar. Bu çok saçmadır. Ve etrafına bakınca yüz binlerce insanların takip ettiğini görürsünüz. Bunun haram olduğunu neden söylemezsiniz, ey selefi ulemaları veya şeriat doktorları veya Ezher-i Şerif ulemalar? Müslümanlara bu haramdır diye neden bir uyarı vermezsiniz? Bu haramdır. Kimse buna helal diyemez. Bu ulemaların helal ve haramın ne olduğunu bilmiyor demektir. Göklerden onlara rahmet ineceğini nasıl beklerler?
Ey insanlar! Ey insanlar, gelin dinleyin! Bu nefsinize veya isteklerinize karşı birşeydir. Ama doğruları kabul edip ilahi emirleri takip etmelisiniz. Yoksa şeytan ve takipçilerin emirleri altında olursunuz. Cenâb-ı Allah bizi affeylesin.
Fatiha.
Burada futbol için bir mizan kullanıyoruz. Neden futbol için bir mizan kullanmazlar? Müslümanlara bunun faydası nedir diye neden bakmazlar? Bu ilahi mizanı neden kullanmazsınız? Siz cezalandırılacaksınız! Bugün olmazsa kıyamet gününde. Cenâb-ı Allah bizi affeylesin ve bize birini göndersin ki insanları göklerde şerefli bir hayata yönlendirsin.
Fatiha.