Go to media page Available in: Arabic   English   Turkish  

Biz Zâlim Değiliz; Zulmedeni Ezeriz!

Sultanul Evliya

Mevlana Şeyh Nazım Adil El-Hakkani

15 Nisan 2011 Lefke, Kıbrıs

Bismillahir-rahmanir-rahim! Ne yapalım, her gün yeni bir perde açılıyor; yeni bir perde kaldırılınca, yeni bir manzara geliyor. O manzaranın içinde çeşit türlü o güne ait olan zuhurat vardır; lakin hemen hemen her gün o insanların yaptıkları, kendisini yaratanı unutup adavet, düşmanlık maksadıyla birbirlerini ezmek, öldürmek, bitirmek, tüketmek. Bunlar boş, hepsi dünya için, ki bugün varız yarın yokuz. Nihayeti bu. Bugün varız, yarın yokuz. Madem ki yarın yokuz; niye birbirimizle uğraşıyoruz? Ne faydası var? Ne faydası var?

Allah Allah! Insanlar şaşı olmuş. Efendimiz (sav)’in bir haberi var. Aleyhissalatu Vesselam. Efendimiz (sav) her şeyi beyan etti. Ve yirmibirinci asır insanı Efendimiz (sav)’i bıraktılar; şeytanın peşine düştüler. Cenab-ı Peygamber (sav) her şeyi beyan etti. Beyan etmenin manası, açık açık bildirdi ne olacağına dair. Mubarek kelamından birisi: "Cenab-ı Hak bir insana veyahut bir millete bela vermek isterse, (ki belayı da müstehak olduğu için veriyor), onun cezası olan bir bela tayin ettiğinde, ilk olarak akıllarını alır" diyor. Akıllarını kullanmaz o insanlar artık. Akıllarını kullanmadiği vakitte, direksiyonun kontrolunu kaybeden arabaya benzer. Dümenini kullanamayan, kaybeden teyyareye benzer. Veyahut bir gemi, pusulasını şaşırdığı vakitte gideceği yeri bilmez; gider kayaya bindirir ve karaya oturur veyahut akıntıya takılır. Pusulayı saşırdı. Bizim de tabirimiz var: "Bu herif pusulayı şaşırdı" deriz. Eskilerin kullandığı bir söz bu. "Pusulayı şaşırdı herif!" diyor. Ne için? Yani yaptiği iş aklın kabul edebileceği bir iş değil. Aklın kabul etmediği bir şey neye benzer? Pusulayı şaşıran kaptana benzer. Çık işin içinden şimdi. Şimdi tüm dünya, hepsi pusulayı şaşırdı. Koca devlet Amerika, nereye gideceğini, ne yapacağını şaşırdı şimdi. Kimisini kurtarmaya gidiyor, kimileri tepki gösterip aleyhine çıkıyor: “Niye kurtarıyorsun, niye karışıyorsun bize?” diyor. Şeytanın işine bak! Şeytan, bir defa yangın veriyor bir yere, ondan sonra da yangını söndürmeye gelen olursa, "Ne karışırsın, bırak yansınlar!" diyor.

İnsanoğlu muhteremdir; kıymetlidir. Bir insan, bu dünyadan kıymetlidir. Sen nasıl insanı insan ile kırdırırsın?! Ki Cenab-ı Mevla, Subhanehu Ve Teala buyurdular:

وَلاَ تَقْتُلُواْ أَنفُسَكُمْ

Ve la Taktulu Enfusekum

Birbirlerinizi öldürmeyiniz! (Nisa, 4:29)

Çünkü canı veren, canı alan Cenab-ı Haktır. Sen araya niye giriyorsun? Yasaktır, haramdır! Haramdır! En büyük günah, Allah’a şirk koşmaktır. Ikincisi, insan öldürmektir. Senin ne işin var?! Canı sen mi verdin ki bu insanları öldürüyorsun? Vebali çok büyüktür. Onun icin, azapta olan öteki insanların azabı “bir” ise, bu bastakilerin hepsi en ednadır (en aşağı, en alt düzey), bunların 70.000 kat fazla olur azabı. Onlara bir ateşten zincir çektirilirse, bunlara 70.000 zincir çektirilir. Niçin? İnsan Allah yanında kiymetlidir. Allah yanında kiymetlidir! Estaudhu-billah!

وَلَقَدْ كَرَّمْنَا بَنِي آدَمَ

Ve Le Kad Kerremna Beni Adem

Şanımız hakkı için, Biz Ademoğlunu çok kıymetlı kılmışız. (Isra, 17:70)

Kıymetı çoktur; kadri yücedir. “Bütün mahlukatın içerisinde, biz onlara hilafet tacını giydirmişiz ki, yerlerde Bizim namımıza hükmetsin. Biz zalim degiliz. Zulmedeni ezeriz!" Şimdi zulmedenlerin burnundan geliyor. Ellerinde kuvvet varken insanları yüceltmeyenlerin zulmu cezasız bırakılmaz. İlla verecek cezalarını. Cenab-ı Mevla buyuruyor:

يا عبادي إني حرمت الظلم على نفسي وجعلته بينكم محرما فلا تظالموا

Yaa ibaadi! Inni harramtu-z zulmu ala Nefsi, felaa tazaalemu

Ey Benim kullarım! Ben zulmu, kendime haram ettim, o halde zulmetmeyiniz (birbirinize)

(Kudsi Hadis)

“Zâlim olma!” diyor; bu, O’nun hitabı. Cenab-ı Hak, zulmu kendisine haram etti. Ne demek bu? Günahların müntehası, zâlim bir kimse, Allah'a ve Peygamberine asidir. Dört kitapta lanet var üzerlerine. Onun için, hayır etmez onlar. "Ben" diyor, "Haram ettim kendi nefsime. Ben zulmetmem! Ben zâlim değilim! Size de emrim odur: Felaa Tazaalemu, birbirinize zulmetmeyiniz!"

Neredesiniz Araplar? Neredesiniz, insanları gözünü kırpmadan topla, tüfekle, teyyarelerle öldüren insanlar? Bu zulme kim fetva verdi size? Müslümanlık mı verdi? Yok. Hristiyanlık mı verdi? Hakiki Hristiyanlık da vermez. Yahudilik mi verdi? Hakiki Yahudilik, Musa Peygamber; “Zulmediniz!” demedi. Isa Peygamber “Zulmediniz!” demedi. Isa Nebi "Birisi yüzünüze bir tokat vurursa, öbür tarafını çevir de bir de oraya vursun." dedi. Böyleyken ey Hristiyanlar, siz ne halt edersiniz?! Bu kadar silahı icat ettiniz. Ne için? Size Peygamberiniz veya daha yukarı saydığınız Isa Nebi (as) böyle mi terbiye verdi? Böyle mi iman tarif etti? Size yazıklar olsun! Tuhh hepinize! "Zâlimler ayağımın altındadır!" diyor. Ahir zaman Nebisi (sav), zulme razı değil. İşte, bu zulme razı olma; bu dünya, cennet olur. Zulme yol verdiğimiz için bu dünya cehennem oldu şimdi millete. Allah bizi affeylesin! Tövbe ya Rabbi! Tövbe ya Rabbi! Estagfirullah!

Fatiha.

Bismillahir-rahmanir-rahim! Kullul evliya, bütün evliyalar şimdi alarmda! Baştan aşağıya, hepsi alarmdadır. Bugün aldı emri bunlar. Bu mühim! Hepsi alarmdadır. Hepsi ayakta duruyor şimdi; yukarıdaki emre bakacak. Acayip. Bugünkü Cuma gününde tecelli oldu. Şimdi onun için, bakalım ne kadar sürecek şimdi. Yani, zâlim sıfatı giyenlerin hepsi süpürülecekler; ilk baştan başlayacaklar. Tövbe ya Rabbi! Tövbe Estağfirullah! Aman Ya Rabbi! Emruke beynel kefi ven Nun. Kun feyekun! Kun feyekun! Emrin Kef ile Nun arasındadır. “Ol” deyince olur.

Şiddet geldi bugün çok, Şam'a dokundukları için. Şam, Mısır'a benzemez. Şam, acayip tecellidedir. Budelâ, Nücebâ, Nukabâ, Evtâd, Ahyârlar da alarmdadır bugün. Allahu Ekber! Min Eclis Şam! Şam! Ya Rabbi, ya Allah!

Fatiha.

(Şeyh Efendi dua eder)

Bakalım yarın ne haber gelecek; çünkü Ürdün'e de sataştılar. Bunun manası: Ürdün Kralının saltanatını ve kuvvetini kullanmak için, kalkması için tahrik etmektir ki, bu onun vazifesidir. Şam'ın koruyucusudur zâhiri olarak. Manevi kuvvet onun dışındadır. Zâhiri kuvvet Ürdün Kralındadır. Eğer ayağa kalkarsa, tüm Arap dünyası da onunla beraber ayağa kalkar.

Misafir: Yani diyorsunuz ki; bu insanlar onu galeyana getirdi?

Şeyh Nazım Efendi: Evet. Suriye’deki Aleviler yaptıklarını yaptılar ve bunun sonucunda Ürdün Kralını, Şam ehline karşı galeyana getirdiler. Suriye diğer Arap ülkeleri gibi değildir, hayır! Şam, korunmuş bir topraktır. Şam'a zarar vermeye kalktığında, 70 kat ceza baslarına iner o zaman. "Fetha,” işte o zaman yani açılışı görürsün. Eudhubillah! Sevfe tera, göreceksin!

Fatiha.

UA-984942-2