Available in: English   Arabic   Turkish   Go to media page

Azamet Deryâsına Davet

Sultanul Evliya

Mevlana Şeyh Nazım Adil El-Hakkani

Pazar, Ağustos 15, 2010 Lefke, Kıbrıs

Allah Allah Allah Allah Allah Allah AziyzAllah

Allah Allah Allah Allah Allah Allah CelilAllah Celle Celalu

Allah Allah Allah Allah Allah CelilAllah Cellet Azametu

La İlahe İllallah La İlahe İllallah La İlahe İllallah Seyyidina Nebiyyuna Ve Mevlana Muhammedun Rasulullah. Zidhu Ya Rabbi İzzen Ve Şerefa Nûren Ve Surura Ve Ridvanen Ve Sultana Fi Misli Haza Şehrel Şerif Şehrul Ramazan Mübarek Ya Rab.

Esselamun Aleyküm Ya İbadallahi Salihin. Esselamun Aleyküm Ya EnbiyaAllah Ve Rahmetullahi Ve Berekatuhu Euzubillahimineşşeytanirraciym Bismillahirrahmanirrahiym diyoruz. Ve özellikle selamımızı burada oturan zayıf grubumuzu gözetsin diye Kutbul Mutesarrif, Kutbul Zaman, Sahibul Zamana veriyoruz. Hakiki şerefleri göklerden gelmiş olan bütün şereflenmiş olanlardan istiyoruz.

Ey insanlar, ilahi şeref isteyin. Değerli hayatınızı saçma şeylerle, taklit şereflerle heder etmeyin. Taklit şerefler omuzlarınıza ağır bir yük yükler. Kıyamet gününde belki krallar, kraliçeler, sultanlar, imparatorlar, melikler çağırılacaklar. “Ey Hicaz’ın meliki, Mısır’ın meliki, Hindistan’ın meliki, Buhara’nın meliki, Osmanlı melikleri! Sultanlar, gelin!” Evet. "Cenâb-ı Allah size kral ve sultan olmayı ikram etti. Şam’ın meliki, Hicaz’ın meliki, Sudan’ın meliki, Mısır’ın meliki, Libya’nın meliki olmayı ikram etti! Gelin ve ayağa kalkın. İlahi huzurda sorgulanmanız için, hükmünüz için ayağa kalkın!”

Ey katılanlarımız, bugün nasılsınız? Saçma hedefler peşinde koşmayın. Anlamı olmayan herşey kıyamet gününde omuzlarınıza ağır bir yük verir. Burada ne kadar taklit rütbeleriniz varsa kıyamet gününde o kadar fazla ağır basınç altında olacaksınız. Şimdi tahtınızda böyle ihtişamlı bir görünüşle oturuyorsunuz. Azametli görünmek istiyorsunuz. Azamet kulları için değildir. Azamet ancak âlemlerin Rabbi Subhanehu Ve Teâlâ içindir. Ayağa kalkın bütün krallar! Azamet ancak âlemlerin Rabbi içindir, başka kimse için değil. Bir başkası için olacak olsa, bu Peygamberler Mührü (s), kâinatta en heybetli olan Seyyidina Muhammed (s.a.v.)’e ikram edilirdi.

Ey katılanlarımız, sade olmaya çalışın. Sade olan insanlar burada ve buradan sonra mutludurlar. Ama taklit büyüklükler ikram edilenler, bu gezegendeki herşey taklittir, hakiki değildir. Hakiki şerefler, heybetler, şanlar ve övgüler kıyamet gününde ilahi huzurda ikram edilecek olan o insanlar içindir. Âlemlerin Rabbinin ilahi emri ile kullara bir şeref elbisesi giydirilecek. Şerefli bir elbise. Onlara Cenâb-ı Allah tarafından ikram edilecek çünkü onlar toplantıya davet edildiler. İnsanoğlunun hepsi ilahi davete davet edilmişlerdir. Cenâb-ı Allah buyurur;

(Yunus:25) وَٱللَّهُ يَدۡعُوٓاْ إِلَىٰ دَارِ ٱلسَّلَـٰمِ

<< Allah kullarını esenlik yurduna çağırıyor >>

Selefi ulemaların anladığını zannediyorum. Evet? Cenâb-ı Allah kullarını ne için Dâr-üs- Selâm’a davet ediyor? Dâr-üs- Selâm, kullara ikram edilen ilahi huzurun ilk seviyesidir. Dâr-üs- Selâm!

Dâr-üs- Selâm’a girersin ve girişte şeref elbisesi giydirilir. Ondan sonra o kimse şeref elbisesi giyenlerden olur. Dâr-üs- Selâm’dan geçip ileriye gidince orası Dâr-ül-Cemâl’dir. Orada onlara daha önce kimseye ikram edilmeyen Dâr-ül- Cemâl elbisesi giydirilir. Ve kullara bir karşılanma yapılır. Ondan sonra Dâr-ül-Celâl’e geçerler. Dâr-ül-Celâl, Dâr-ül-Azametu vel Ceberut’e ulaştırır. Tâ Nâsut'ten Âlemil Lâhut’e ulaşana kadar. Bu kulların ulaşabileceği son noktadır. Ve onların kullukları şerefli ve şanlı olur. Onların şereflerinin üstüne heybet şerefi giydirilir. Bu noktaya ulaştıktan sonra ne haber? Bunu kimse bilmez. Ancak O ve illaa men ezinelehu, "sadece Rahman'ın kendilerine izin verdikleri" bilir (Nebe: 38).

O anlamak, görmek için ikram edilenler, "Ya Ferdu Ya Samed, Ya Ferdu Ya Samed, Ya Ferdu Ya Samed, Ya Ferdu Ya Samed! Ente Ferid Ente Samed, Ente Ferid Ente Samed, Ente Rabbu İzzen vel Azametu vel Ceberut Subhanek," diyecekler. Ve ilahi hitap gelecek: “Ben kabul ediyorum! Ben kabul ediyorum! Ben size ikram ettim!” Bu başlangıçtır, sonrası sonsuzdur, sonsuz.

Ey katılanlarımız, özellikle ulemayız diye iddia edenler. Siz böyle şeyleri biliyor musunuz? Kullar olmaya çalışın. Ve kullar her zaman ilahi huzura yaklaşırlar. Kulluk. Bu insanoğlunun en yüksek seviyesidir. Bu makamdan sonra onlara ilahi heybet ikram edilir. Onlar heybet okyanuslarına alınırlar. Allahu Ekber! Allahu Ekber! Allahu Ekber velillahil Hamd!

Ey insanoğlu! Size öyle bir şeref ikram edilmiştir ki bunu bir kimse hariç başka kimse bilemez. Ve O da Peygamberler Mührü (sav), âlemlerin Rabbinin hakiki halifesi olan Seyyidina Muhammed (sav)’dir.

Burada ne yapıyorsunuz ey insanoğlu? Biz arka planda, en arkada olanlarız. Önümüzde oooo, oooo Allah Allah. Onun için, ilahi esanslardan birşeyler koklayanlar asla masivallah (Allah haricindekiler)'e bakmazlar. Bu bir atom gibidir, hepsi hepsi, hepsi. Onun için bu hayatta hiç birşeye ilgi duymazlar. Onlara bu hayat, başlangıçta, en aşağı seviyededir. Ve high, high, high, yükselir, yükselir, yükselir, Hay, Hay, Hay [Ingilizce'de "high" kelimesi Türkçe'de "hay" diye okunur]. Bunun iki anlamı vardır: High, yükselmek, ve Hay, ilahı sıfat. Hay, guluubun, sonsuz. Güzellik okyanusları, övgü okyanusları ve heybet okyanusları; bütün kâinat için saltanat okyanusları yaklaşır. Onun yaratılışının ne zaman başladığını, ne zaman biteceğini kimse bilmez, sonsuzdur. Ezelden ebededir ki ebediyet, ebediyet, ebediyet! Onlar ebediyet isterler. Onlar asla gafil şeytan ve ajanlarının kirlettiği bu kirli yere ilgi duymazlar. Kimse buna asla ilgi duymaz, düşünmez ve bakmazlar.

Ey insanlar! Belki fikirlerinize göre veya bilgilerinize göre farklı seviyelerde pekçok rütbeler yaparsınız. Ve bu gezegendeki bütün rütbeler saçmadır, kıymeti yoktur, kıymeti yoktur. Ve onlar, (mubarekler) ilahi vahiyi devam ettirmek isterler. Onların bize söylemek istedikleri sonsuz okyanuslardan kalbimize tazelik veren çok küçük damlalardır. Şimdi insanlar maddi şeylerin köleleri oldular. Onlar maddi şeylerle bazı tazeliğe ulaşacaklarını zannederler. Bu gezegendeki insanoğluna maddi şeylerle tazelik yoktur. Ama insanlar maddi şeyler peşinde koşarlar. Ne kadar cevherler, altınlar ve böyle kıymetli şeyler toplarlarsa onlara o kadar tazelik verilir zannederler. Bilakis, bunun tam tersidir.

Onun için hergün insanlara hatırlatırlar: “Ey insanlar! Dünya ve cevherleri ve altınları peşine koşmayın. Bunları âlemleri Rabbinin şerefi için kullanmıyorsanız bu sadece sizin omuzlarınıza çok ağır yük olur. Yalnız Cenâb-ı Allah'ın rızası için çalışın.” Selefi ulemaları! Yalnız Cenâb-ı Allah'ın rızası için çalışın, başkaları için değil. Ama insanlar ancak binekleri, nefisleri için vardır ve şeytan onların yollarının asla çözülmemesi için akıllarına üfler. Maddi şeylerin çözümü yoktur; bu bir hakikattir. Maddi şeylerin çözümü yoktur ve daha fazla zorluklar verir. Onlar bir çözüm bulamazlarsa daha fazla ve fazla zorluklar karşılarına çıkar. Onlara, maddi şeylere önem verenlere rahat yoktur, zevk yoktur, hoşnutluk yoktur, mutluluk yoktur.

Ey insanlar! Bu mübarek aydır. Ve âlemlerin Rabbinin rızası için daha fazla ve fazla vermeye çalışın. O kullarına ikram edebilir. Cenâb-ı Allah isterse bir bulut gönderir ve altın, madeni para yağdırır. Kâdiru Muktedir, O herşeyi yapabilir. Ama ey hazinelerin ve maddi şeylerin peşine koşan insanoğlu! Allah cevherler ve altın biriktirmenizi sevmez; vermenizi ister. "Ey kullarım! Benim hürmetime verin, verin, verin." Neredesiniz Arap melikleri ve Arap ümeraları ve Arap zenginleri? Neden Cenâb-ı Allah’ın rızası için vermiyorsunuz ve bütün size ait olan maddiyatları banka kasalarında tutuyorsunuz? Bunun faydası nedir? Bunu düşünün. Şeyh para istiyor demeyin. Hayır. Her gece üstüme madeni para yağıyor ve ben bunu kullanıyorum. Ama siz kullanmıyorsunuz. Cenâb-ı Allah'ın size ikram ettiğini kullanmıyorsunuz. Eh, siz bilirsiniz. Bir kimse sabahtan akşama dükkânını açar. Toplar, toplar ve orada bırakır. Ama ne topladığını görmek için belki yarına geri gelemez.

Onun için bu bütün insanoğlu için ilahi nasihattir. Altın ve hazineler ve kıymetli taşlar peşine koşanlara yazıktır. Verin ve alın. Bir el dolusu verin ve Cenâb-ı Allah’ın ebedi hazinelerinden alın. Cenâb-ı Allah bizi affeylesin ve bize tam bir anlayış ikram eylesin. Tam bir anlayış! Birbirlerinizle çekişmeyin, birbirlerinizle kavga etmeyin. Kötülük ve şeytanla kavga edin. Bu bizim vazifemizdir; kötülük ve şeytanlarla savaşmak. Bu iki sözdür ama anlamı büyüktür.

Ey insanoğlu! Kötülük ve şeytanla savaşın, bu şerefinizdir. Bunu yapmazsanız burada ve buradan sonra size şeref yoktur. Âlemlerin Rabbi şeytan ve kötülüğe savaş ilan etmiştir. Bu bütün peygamberlik ve elçiliğin özetidir. Cenâb-ı Allah beni ve sizi affeylesin. Yanlış söylediysek Cenâb-ı Allah söylediğimizi ve niyetimizi biliyor. Peygamberler Mührü, Seyyidina Muhammed (sav) hürmetine bu mübarek ayda af diliyoruz.

Fatiha.

(40 dakika) (844 000 kişi) Aferin katılanlarımıza. Bu onlara sermayedir. Onlar şeytan ve ajanlarını yok etmeye çalışıyorlar. Ve bize müjdeler vardır ki şeytan ve kötülükleri yok edilecek, zaman bitmiştir. Şeytan ve kötülüğe karşı olun. Maşallah.

UA-984942-2