Cuma, Ocak 14, 2011 Lefke, Kıbrıs
Allahu Ekber Allahu Ekber La İlahe İllallahu Allahu Ekber Allahu Ekber Velillahil Hamd. Elfu Salât Elfu Selâm Aleyke Ya Seyyidel Evveliyn Vel Âhiriyn Habibi Rabbil Alemiyn Nurul Arşillah Seyyidel Evveliyn Vel Âhiriyn Ya Rasulallah. Ya Rabbi Zidhu İzzen Ve Şerefa Nûren Ve Surura Ve Ridvanen Ve Sultana. Euzubillahimineşşeytanirraciym Bismillahirrahmanirrahiym. Destur Ya Seyyidi. Meded Ya Ricalallah.
Esselamun aleyküm katılanlarımız! Doğu batı, kuzey güney arasındaki katılanlar. La Havle Ve La Kuvvete İlla Billahi Aliyil Aziym. Ey insanoğlu! Şimdi bu gezegende hepimiz çok dehşetli bir durumdayız, hepimiz. Ve bu gezegendeki insanoğlunun biteceği zamandır. Ve Li Kulli Şey’in Had, herşeyin bir sınırı vardır. Burada, bu gezegende insanoğlunun vakti de sınırlıdır, herkesin bir sınırı vardır. Sınırları bittiği zaman götürüleceklerdir. Ve bu gezegendeki ilahi kuvvetler tarafından tayin edilmiş olan son sınıra ulaştık. Bu bir atom gibidir. Bu dünya değil, bütün güneş sistemimiz atom gibidir! Bizim için daha büyük olan Samanyolumuz da atom gibidir. Ve daha derine gidersek fezayı düşünürüz. Neden söylemezsiniz? Feza (uzay). La Havle Ve La Kuvvete İlla Billahi Aliyil Aziym. Feza. Sen söyle, ben feza dediğim zaman feza nedir? Kim bilir? Kim bilir? Fezanın başlangıcı nerdedir? Nerede biter? Kimse bilmez. Hepsi onun içinde bir atom gibidir. Hakiki fezayı kimse bilmez. Birşeye bakıyoruz ama o hakiki feza değildir. Çünkü feza da onun içinde bir atom gibidir.
Cenâb-ı Hakk'ın azametli okyanuslarının mülklerini kimse bilmez. Biz o kadar küçüğüz ve şimdi herşeyin bir sınırı vardır. Bu sınırlar Yaratan, âlemlerin Rabbi tarafından tayin edilmiştir. Yaradılış başlamıştır. Ne zaman? Ezelden. Ezel nedir, ebedi nedir? Ebediyet nedir? Kimse bilmez. Şimdi insanlar tatsız birşeylere koşarlar. İnsanlar kendileri için koşarlar. Onlar kendilerine Cenâb-ı Hak tarafından ikram edileni kullanmazlar. Bize bir anlayış lütfedilmiştir ama şimdi insanoğlu anlamaya ve bilmeye koşmazlar. Şimdi insanlar sarhoş gibiler, hakikaten sarhoşlar. Çünkü şimdi burada onlara bir kere ikram edilen fırsatlarını kayıp ediyorlar. Ama insanlar kendilerini maddi zevkler ile meşgul ediyorlar. Maddi varlığımıza ait olan maddi zevkler peşine koşarlar. Ve sonunda maddi varlığımız nereden alındıysa o toprağa geri gömülecek, geri toprağa verilecek.
Bir araba kendi kendine hareket edemez, kendi kendini kullanamaz. Şimdi 2011, yeni model arabalar var ama bu vitrinde durur.
“Neden yürümezsin?” derler.
“Yapamayız,” derler.
“Neden yapamazsın?”
“Çünkü bizim bir şoföre ihtiyacımız var.”
Bedenlerimizde bir yöneten olmadan hareket edemez, yapamaz, anlayamaz. Arabayı yöneten şoförün emridir. Şimdi bizim de o arabayı yönetip kendi niyetlerine göre çevirdiği gibi bir şoföre ihtiyacımız var. Mesela buradan Londra’ya giderim veya Türkiye’ye veya Hicaz'a veya Asya’ya. Bu araba kendi kendine hareket edemez; bir kimse binip götürür. O nereye gitmek istediğini programlar. Ve şoför veya yönetici olmadan maddi varlığımız bir şey yapamaz. Şoförün arabayla aynı yaratılış olmadığını biliyoruz. Araba başka birşeydir, ruhumuz başkadır. Ruhumuz göklerdendir, maddi varlığımız yerdendir. Ve buradaki maddi varlığın bir sınırı olmalı ve ruhlarımız göklere çağırılacaktır.
Ey insanlar! Sarhoş olduğunuz yeterli. Şeytan tarafından aldatılmamaya çalışın. Şeytan insanlara böyle hakikatleri düşündürtmez. Her zaman “İç, iç, iç, daha fazla iç ve eğlen” der. Bu şeytanın fikri veya vazifesidir, bu onun işidir. Şeytan aldatmaya çalışır, bu onun hakiki işidir. Cenâb-ı Hak Âdem’i yaratıp ona secde yap diye emrettiği ilk günden beri şeytan kaçtı ve “Hayır, ben ona secde yapmam” dedi.
Ve Cenâb-ı Hak “Git, git ey lanetli, ve onlar için elinden geleni yap!” buyurdu. O gün yemin etti. O emre karşı tam bir nefretle doluydu. Ve “Ben onları yanlış yola götüreceğim, ben onları Senin kulun yapmayacağım, onları benim kullarım yapacağım” dedi. Göklerdeki melekler, “İblis şeytan” dediler. Cehenneme git alçak! “Ne yapabilirsen yap! Ben Rabb'im ve Benim emrim devam edecek, seninki değil! Sen git yapacağını yap” buyurdu Cenâb-ı Hak.
Bu insanoğlu için büyük bir ayıptır ki onlara böyle bir şeref ikram edilmiştir. Ve onlar Rablerine şükür etmezler ve en fena, en lanetli olanın peşine koşarlar. Bugüne kadar şeytan insanoğluna, “Sen güçlüsün, ben size her türlü teknolojiyi öğretirim ve teknolojiyle en güçlü kimseler olursunuz” dedi. Ve insanoğluna herşeyi öğretmesi için izin verilmiştir. Ve insanoğlu da şeytâni teknoloji peşine koşarlar ve herşeyi istediğimiz gibi yaparız ve ilahi emirlere ihtiyacımız yoktur, teknolojimizle herşeyi yapabiliriz diye düşünürler. İnsanlar öğrenmezler ve şeytanın ajanları insanoğluna iki şekil kuvvetin vâr olduğunu öğretmezler: Göklere ait olan kuvvet ve dünyadaki kuvvet. Ama şeytan insanlara, “Sizin gücünüz mükemmel haldedir; siz herşeyi istediğiniz gibi yaparsınız. Sizde öyle bir kuvvet vardır ki hiç bir kuvvet sizi durduramaz” der.
Bu noktaya ulaştılar ve şimdi seller yağmurlar başladı. Melekler insanoğluna, “Neredesiniz? Gücünüz nerede? Nereye kaçıyorsunuz? Bu çok küçük bir seldir, bir damla sizi su altına aldı. Daha kıtalara emretmedik: 'Ey kıtalar, biraz aşağı inin' demedik ve okyanuslar gelip kuşatır” derler. Gerekmez ama şimdi göklerin güçleri birkaç damla kullanır ve seller gelir. Kıtalara biraz alçalın diye emretmediler. Şimdi okyanuslar altında olan Atlantis kıtası gibi olurlar. Ama insanlar bundan daha hikmet almazlar, Biz herşeyi yaparız” derler ama birşey yapamazsınız. İnsanlara, "Bütün kuvvetler, mükemmel kuvvet ve irade Bizimledir, sizinle değil" diye göstermek için göklerden yalnız bir damla iniyor. Bunu bir melek yapar. Ama insanlar daha selleri durdurmaya ve yiyecek ve içecek birşeyler bulmaya koşarlar. “Ey Rabbim, Sen yaparsın, Sen bizi affedersin, yalnız Sen zayıf kullarına merhamet edersin” demezler. “Biz zayıf kullarız, bizi affeyle ey Rabbimiz” demezler. Bu söylediğimiz oluyor.
Şimdi İtalya’da volkanlar var derler. Etna bir daha voooovv, Ateş. İnsanlara der ki, “Ey insanlar, size sel gelir ve ateşte de oturuyorsunuz, dikkat edin. Altınızda ateş, üstünüzde su var.” Daha düşünmezler; kimse söylemez ama bu bütün milletlere bir ikazdır. Bunu kimse inkâr edemez, reddedemez, bu devam ediyor. Kimse camilere gelip, “Ey Rabbim, bunu durdur” demez. Kimse kiliselere koşup, “Ey Rabbim, bu laneti durdur” demez. Bütün insanlar nerede? Mübarek kimseler nerede? Neden birşey söylemezler? Müslüman dünyasının tek amacı Filistini kurtarmaktır. Bütün milletler Filistini özgür yapmak ister; onlar zaten özgürler. Onlar özgürdür. Neden doğudan batıya kuzeyden güneye bakmazsınız? Şeytan onların dikkatini yalnız bir adım yere alır. 5 milyardan fazla insan var ve siz yalnız bir milyon insanlara çalışırsınız. Nedir bu? İslam nerede? İslamın hikmeti yok mu? Dini insanlarımız nerede? Hıristiyanların kutsalları nerede? Kudüs’ün hahamları nerede? Onlar ne yaparlar? İnsanlar bizde kuvvet var diye çok defa kibirlenirler. "Şimdi nükleer kuvvetimiz vardır" derler. Evet, bunu kullanın. Ne yapabilirseniz kullanın. Cenâb-ı Hak bizi affeylesin.
Ey insanlar, hakiki anlayışınıza gelin, şeytanın peşine koşmayın. Şeytan sizi burada ve buradan sonraki ateşte helak olmanız için çağırır. Cenâb-ı Hak bizi affeylesin. Bu tehlikeli bir aydır, Sefer ayı kuvvetli geldi. 12 ay içinde en dehşetli olaylar (bu ay içerisinde) görünecektir. Ve sadece bir hafta geçti ve kuvvetli geliyor. Bunun arkasından ne gelir bilmem. Cenâb-ı Hak bizi affeylesin ve şeytanın saltanatını yıkmak için bize bir Sultan göndersin, Peygamberler Mührü Seyyidina Muhammed (s.a.v.) hürmetine.
Fatiha.