Pazartesi, Temmuz 5, 2010 Lefke, Kıbrıs
Euzubillahimineşşeytanirraciym Bismillahirrahmanirrahiym. Destur. La İlahe İllallah La İlahe İllallah La İlahe İllallah Muhammedun Rasulullah Aleyhi Salâtullah Vesselamu. Allâhümmağfirlena Verhamna Ve Tubaleyna Bicaihi Nebiyyike Ve Habibeke Seyyidina Muhammed (s.a.v.) Âmin Meded. Sümme Esselatu Vesselamu Âlâ Cemiyil Enbiya Vel Murselin Ve Men Tebiahum Bi İhsanın İla Yevmiddin.
Selamımız özelikle bu dünyayı gözetleyen, Kutbul Zaman ve Kutbul Mutesarrifedir; onlar ilahi emir altında olup, insanlar ve kâinat için en iyisini yapanlardır. Katılanlarımıza da esselamun aleyküm. Selâmullahi aleyküm. Evet her selâmullahi aleyküm dediğimiz zaman üzerinize göklerden rahmet iner. Rahmet indiği zaman güçlü ve kuvvetli kimseler olursunuz. O zaman kabul edilenlerden, şerefli ve övülen kimselerden olursunuz. Selâmullahi aleyküm, Allahu Ekber, Allahu Ekber, Allahu Ekber.
Esselamun aleyküm ey katılanlarımız diyoruz. Bu gezegenin birinci basamağında olanlar, göklerin en aşağı seviyesindedir. En yükseği yerlerin altından gelip yükselir. Bu sıradan insanların seviyesidir. Ve bütün Peygamberler onları yanlışlıkla aşağı düşmesinler diye yükseltmeye geldiler. Onların amaçları insanları daha yükseğe ve yükseğe çıkartmaktır. Ey insanlar, ey katılanlarımız, işitin ve dinleyin. Dinleyin ve anlamaya çalışın. Anlamak ilahi bir ikramdır; ilahi kimselerin açıklamalarını anlamak. Onlar ilahi hitaplardan anlamazlarsa onların seviyeleri hayvanlar seviyesinden olur. Hayvanlar seviyesi deyince anlayamazsınız.
Onun için onlar iyi anlasınlar diye bana eşekler seviyesinde konuşturuyorlar. Ey insanlar, kendinizi eşekler seviyesinden kurtarmaya çalışın. Eşekler seviyesi nedir? Bunu konuşmalıyız, inşallah.
Ve Euzubillahimineşşeytanirraciym diyoruz. Ey Rabbimiz, eşekler seviyesinde kalmamak için Sana sığınıyoruz çünkü eşekler seviyesi insanoğlu için bir utançtır. Göklerin seviyesinden gelip de eşekler seviyesine inmek insanlar için utanç vericidir. Ama onlar bunu anlamazlar ve sorumluluğunu taşırlar. Her gün istiyorum: “Ey Rabbimiz, bize eşekler seviyesinde olmamak için bir fırsat ver.” Ve her an bu hayatı bırakıp gideceğiz diye korkuyorum. Çağırıldığım zaman, eşekler seviyesinde iken gideceğim diye korkuyorum. Bu insanoğlu için bir utançtır. Bu bütün Peygamberlerin taliminin hakiki amacıdır. La Hâvle Vela Kuvvete İlla Billâhil Aliyil Aziym Ya Rab.
Ve Bismillahirrahmanirrahiym diyoruz. Ey Rabbimiz, en şerefli kulun hürmetine bir açıklama ve katılanlarımız için bir anlayış aç. Allah Allah Allah Allah. Şimdi Bismillahirrahmanirrahiym dedikten sonra selâmımızı veriyoruz. Sıradan inananlara esselamun aleyküm diyoruz. Ve özellikle bana o Selefi ulemalarız diye iddia edenlere konuşmam emredildi. Siz ya birilerini eğitirsiniz ya birileri sizi eğitir. “Biz şeref seviyesine, anlayış seviyesine, ilim seviyesine ulaştık” demeyin. Evet, Ümmet el-Habib, Peygamberler Mührünün (s) ümmeti için birşey yapmaya çalışmalıyız.
Ey Rabbimiz, ona daha fazla şan ve şeref ver. Evet, Peygamberler Mührünün (s) ümmetine fayda sağlayacak birşey yapmaya çalışmalıyız. Evet, Ümmet el-Habib, Peygamberler Mührünün (s) ümmeti için birşey vermek mühimdir. Ki birşeye ulaşırsa, bu hergün damlaya damlaya göl olur deriz. Göl bir ırmak olur. Onun için Peygamberler Mührünün (s) ümmetine en azından her gün birşey vermeye çalışmalıyız.
İnsanlara ilimlerinizden her gün en azından bir damla verin. Bir damla verin ki onlar istesinler. İnsanların geneli birşey istesinler. Burada ve buradan sonra onların arzuları için fayda sağlayın. Bu ulemaların vazifeleridir. Ve bu vazife ilahi kimselerden gelir. Ve ilahi kimseler bütün Peygamberlerdir, Selamet üzerlerine olsun, çünkü onlar insanlara bazı faydalarla ulaşmak isterler.
Bu gezegendeki faydalar okyanus gibidir. Bu demektir ki iyi şeylerin sayısını sorarsak bunları toplayamazsınız; o kadar çoktur. Sıradan insanlar onlara ve etrafındaki insanlara fayda sağlayacak birşey öğrenmeye çalışsın. O insan grubu birşeyle uyanık olurlar. Ve “Uyanın, uyan kardeşim, karşında çok cevherler var. Bunlardan birisini al” dersin. Ve ulemaların vazifeleri sıradan insanları uyandırmaya çalışmaktır. Ey insanlar, gelin “Bismillahirrahmanirrahiym” deyin! Ey insanlar, gelin “Allahu Ekber-ul Ekber, Subhanehu Ve Teâlâ” deyin! Uyanın! Dünyada saman yediğiniz yeterli. İlahi zevklerden birşeylere gelin!
Ey insanlar! Yiyip, içip ve giydiğiniz yeni moda elbiseler veya modern arabalar kullanmak ve yeni saraylarda yaşamak size zevk verir zannetmeyin. Ey selefi ulemaları! Bunu söylemelisiniz; krallardan korkmayın, hayır. Hakkı söylemelisiniz. Meliklerinize, sultanlarınıza, krallarınıza, başbakanlarınıza, “Ey sultanımız! Ey melikimiz! Bu hayattaki yeni şeyler size zevk verir diye aldanmayın. Güzel elbiseler giydiğiniz zaman bu size zevk verir diye aldanmayın. Veya saraylarda olmak size zevk verir diye aldanmayın. Veya güzel kızlar ve bayanlarla dans etmek size zevk verir zannetmeyin. Hayır, Cenâb-ı Allah’tan korkun ki beklenmedik bir zamanda musluğu kapatır ve kuru bir pınar gibi olursunuz. Bu hayattan zevke yerine, acılar bulursunuz. Saraylarda güzel hanımlarla yaşasanız bile karanlık bir dünyaya düşersiniz,” demelisiniz.
Neden söylemezsiniz? Bu doğru değil mi Selefi ulemaları? Ne için insanoğlunun hangi vesileyle zevke ulaşabileceğini söylemezsiniz? Neden söylemezsiniz? Neden “Size zevk veren o çok güzel takım elbiselere aldanmayın" demezsiniz? Onların anlayışları bir karıncanın anlayışından daha azdır. Sizin vazifeniz, ey Selefi ulemaları, Cenâb-ı Allah buyurur;
(Zariyat:55) وَذَكِّرۡ فَإِنَّ ٱلذِّكۡرَىٰ تَنفَعُ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ
<< Hatırlat, çünkü hatırlatmak inananlara yarar sağlar >>
Neden bu emre uymazsınız? Bu emir sadece günde bir kere veya ayda bir kere mi yoksa sadece bazı olaylar için mi? Hayır. Her zaman hatırlatın! Hatırlatın. Allahu Ekber. Ve siz Selefi ulemaların ağır bir sorumluğu vardır çünkü siz insanlara burada ve buradan sonra hoşnutluğa nasıl ulaşacağını öğretmiyorsunuz. Bu sizin vazifenizdir. "Biz Selefi ulemalarıyız" veya "Şeriat doktoruyuz" demek ile olmaz. Şeriat doktoruysanız neden insanlara neyle hoşnut olacaklarını söylemezsiniz? Söyleyin! Siz sadece “Biz Ezher-i ulemalarız, doktoruz, V.İ.P. kimseleriz” demesini bilirsiniz. Bu yeterli değildir ve cezalanırsınız. Bugün dünyadayız, yarın hayat bitecek. Ne zaman biteceğini bilmiyoruz. Şeytan ve şeytani talimlere, şeytani zihniyetlere aldanmayın.
Âlemlerin Rabbinin o en sevgilisinin ümmetine gönderdiğine bakın. Onun ümmetini nasıl burada ve buradan sonra hoşnut etmek istediğine bakın. Hoşnut olmanın yönlerini biliyor musunuz? Siz bilmezseniz sıradan insanlar asla bilemezler. Asla bilemezler! Onun için, hoşnutluk seviyemizin eşeklerin hoşnutluk seviyesinde olmasından mutlu değiliz. Eşekler hoşnutluk seviyesini bırakın ve insanoğlunun seviyesine gelmeye çalışın. Onlar burada ve buradan sonra bir hoşnutluğa ulaşmak istiyorlar. Neden söylemezsiniz Selefi ulemaları? Hişam Efendi? (Hişam Efendi : Çünkü korkarlar.) Çok mühimdir. Onun için insanlar birbirleri ile kavga ederler, öldürürler, zahmet verirler, sorunlar yaparlar, savaşlar yaparlar, yakarlar ve yıkarlar. Ne için? Ne için? Çünkü onlar bir hoşnutluk isterler. O hoşnutluğa ulaşamayacaklarını anlayınca, öldürmek, yıkmak, yakmak isterler. Bu insanoğlunun seviyesi değildir.
Ey doğudan batıya insanlar! Bilmelisiniz. Bütün peygamberler göklerden sizlere burada ve buradan sonra hoşnutluk vermek için geldiler. Seyyidina İbrahim (a) size asla bu hayat için hoşnutluk vermeye gelmedi. Ama sizin bu hayatta sonsuz bir memnuniyete ulaşmanızı istedi. Ve onun bütün sülalesi olan yüzlerce ve binlerce peygamberlerin hepsi sizi zevk bölgelerine götürmek, sizi acılar okyanuslarında düşmekten alıkoymak ve kara deliklere düşmemeniz için geldiler. Bütün peygamberler kara deliklere düşmesinler diye ümmetlerini kuşatmıştır. Ama insanlar kara deliklere koşup düşmek istiyorlar çünkü hocaları olan şeytan onlara, “Ey insanlar! Bu kara deliğe girerseniz sonsuz zevke ulaşırsınız” der.
En büyük yalan ve en yalancı şeytandır. Ama bütün insanlar onu takip eder ve peygamberleri takip etmezler. Bu zihniyet nedir? Ey yaşayan insan tabiatı! Ne yapıyorsunuz? Ne yaptığınıza bakın. İyi mi kötü mü yapıyorsunuz? Ama ölçü kullanmıyorsunuz. Ve Cenâb-ı Allah buyurur;
(Rahman: 8) أَلَّا تَطۡغَوۡاْ فِى ٱلۡمِيزَانِ
<
Âlemlerin Rabbi iyi nedir kötü nedir, zevk nedir ıstırap nedir, bilinsin diye bir ölçü getirmiştir. Neden kullanamazsınız? Şimdi size ilahi tehdit geliyor. Ey insanlar! Bekleyin en fena ve en fena duruma gireceksiniz; biraz sabırlı olun. Çünkü ilahi ölçüyü kullanmıyorsunuz. Neden insanları mutlu etmek için ilahi ölçü hakkında konuşmuyorsunuz? Âlemlerin Rabbi ne için ölçü getirdi? Ölçüyü kulları mutlu olsun diye getirdi. Evet mi hayır mı? Neden mizan hakkında konuşmuyorsunuz? Âlemlerin Rabbi buyuruyor; "Sakın dengeyi bozmayın." Mizanı, ölçüyü doğru tutun. Ölçüyü bozmayın çünkü bu size lanet indirir. Bu mühim noktadır. Evet, onların buyurduğu gibi insanlara diyoruz; “Ey insanlar! Âlemlerin Rabbi kullarından elinden gelenin en iyisini yapmalarını istiyor. Ve Âlemlerin Rabbi kullarına memnuniyet ikram eder.” Cenâb-ı Allah asla kullarının zarar görmesini veya mutsuz, kederli olmasını veya onların acı çekmesini sevmez. Ama onlar ilahi emirleri işitip dinlemezlerse kendilerini kara deliklere atmış olurlar. Ve kara delikler sonsuz devam eder. Neuzubillah. Korunmak için Cenâb-ı Allah’a sığınıyoruz.
Hıristiyanlar İsa (a) hakkında kurtarıcı derler. Hıristiyan dünyası neden Seyyidina İsa (a)’ın ölçüsünü kullanmıyor? O, "Ben kurtarıcıyım" buyurdu. İnsanları ne için kurtarır? İnsanları kara deliklere düşmekten kurtarmak için. “Ben sizi kurtarmaya geldim; yaratılışım hakkında tartışmayın. Hayır, bu sizin için değildir. Rabbim Yaratandır ve yaradılışı istediği gibi meydana getirir. Siz benim dünyaya ne şekil geldiğim ile meşgul olmakla sorumlu değilsiniz. Benim kim olduğumu sorun. Ne için geldiğimi sorun. Bir soru bölgesi yapmayın. Ben kurtarıcıyım. Ben burada ve buradan sonra sizi kurtarmaya geldim. Size ne konuştuğuma, size nasihat ettiğime bakın, bu mühimdir. Benim yaradılışımı araştırmak mühim değildir. Bu sizin için değildir. Ve çarmıhın peşine koşmak sizin için değildir. Olan oldu ama benim yolumu takip etmelisiniz çünkü ben sizi burada ve buradan sonra mutlu etmek için çağırıyorum. Neden maalayaniye, boş, lüzumsuz işler ile meşgulsunuz? Benim yaratılışım hakkında tartışmak veya birbirlerinizle kavga etmek sizin için değildir.
Hayır, benim vazifeme bakın. Benim vazifem takipçilerimi şeytan ve şeytani yollardan kurtarmaktır. Bizim ölçümüz göklere aittir ve şeytanın ölçüsü bu dünyaya aittir. Çarmıha gerildi veya gerilmedi. 'Onlar bunu onun için yaptı ve bundan dolayı ıstırap içindeydi' dediğiniz için seneler boyunca, asırlarca, hergün cezalandırılacaksınız. Bunlar sizin için değildir."
Asıl mühim olan onun vazifesinin ne olduğudur. Onun vazifesi neydi? Vazifesi ümmetini saf, temiz ve şerefli bir şekilde ilahi huzura götürmekti. Cenâb-ı Allah bizi affeylesin. Yanlış yoldan geri dönmemiz gerekir. Dönmezsek şeytan insanları kara deliklere götürecek. Bu kara delikler ateştir. Onlar kendilerini ateşin alevlerinden kurtaramazlar. Gelin ve bütün milletlere olan, bütün insan tabiatına olan ilahi beyanatları dinleyin. Âmin. Ya Rab! Bizi doğru yolunda tut ki şeytan tarafından aldatılmayalım. Cenâb-ı Allah şeytanı altüst edip, cezalandırıp kovsun.
Ey insanlar! Şeytana düşman olun. Ey insanlar! Peygamberlere, iyilere dost olmaya çalışın; o zaman burada ve buradan sonra mutlu olursunuz. Adımlarınızı düzeltin ey 21. yüzyıldaki insanoğlu! Yoksa cezalandırılacağınızı dair imza atmış gibi olursunuz. Cenâb-ı Allah bizi affeylesin.
Fatiha.
Âmin. Tamam mı? Cenâb-ı Allah bizi affeylesin ve bize kurtarıcı göndersin. Ve bütün peygamberler kurtarıcıdır. Özellikle İsa (a)’ın ismi kurtarıcıdır. O gelecek ve dünyaya gelmek için yolda olduğunu ümit ediyoruz. Gelsin ve herşeyi netleştirsin. Allahu Ekber Allahu Ekber-ul Ekber. La İlaha İlla Ente Subhanek Subhanek Subhanek. Ey Rabbimiz, bizi affeyle. Hiçbir şey ilahi açıklamalara, ilahi beyanatlara karşı değildir. Kimse bu doğru değildir diyemez. Ben birşey bilmem ama beni konuşturuyorlar.