Go to media page Available in: English   Turkish  

Hz. Musa (as), Cenâb-ı Hakk’ın Niye

Ümmet-i Muhammed’i (sav) Şereflendirdiğini Sordu

Mevlana Şeyh Hişam Kabbani

22 Mart 2013 Burton, Michigan

Cuma Hutbesi - Es-Sıddîk Camii

Ey Müslümanlar! Müminler! Allah (cc), bizleri Resûlullah (sav)’in ümmetinden olmakla şereflendirdi. Önceden de olduğu gibi, bugün insanlar sadece tek bir şeye (dünyaya) odaklanıyorlar. Elbette Allah (cc) ona da odaklanmamızı emrediyor; fakat kendimizi fazla kaptırmamak şartıyla ki, böyle yapmak bizi gayemizden uzaklaştırır. Çünkü ulaşılması gereken bir gaye var:

إِنَّا لِلّهِ وَإِنَّـا إِلَيْهِ رَاجِعونَ

İnne li’Llâhi ve inne ileyhi râci`ûn.

Biz şüphesiz (her şeyimizle) Allah’a aidiz ve şüphesiz O’na döneceğiz. (Bakara Sûresi, 2/156)

Bizler Allah’a aidiz ve O’na döneceğiz; bu nedenle, sırf dünyaya mıhlanıp kalmamalıyız. Bugünlerde yaptığımız tek şey, dünyaya odaklanmak; hayatta nasıl başarılı olunur (düşüncesi). Kimse bize, “Başarılı olmayın.” demiyor. Dilediginiz kadar başarılı olun, fakat sizi kurtaracak ve sizi sonunda Cennete götürecek olan ahiret hayatını unutup bırakmayın. Bu da çok önemli. Onun için Allah (cc) Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyuruyor:

رَبَّنَا آتِنَا فِي الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِي الآخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّار

Rabbenâ âtinâ fid-dünyâ haseneten ve fil-âhirati haseneten ve ginâ `azâben-nâr.

Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver ve bizi ateş azabından koru.

(Bakara Sûresi, 2/201)

Bu ayetin hemen ardından Allah (cc), ve ginâ `azâben-nâr, “Bizi Cehennem ateşinden koru.” buyuruyor. Manası şudur ki, bir Cehennem ateşi olasılığı mevcut ve Allah’tan korunma diliyoruz. Ümmet-i Nebi’ye sevgisinden dolayı, Allah (cc) O’nun ümmetini şereflendirdi. Ama bizler, kavga etmek ve birbirimize zarar vermek için plan ve stratejiler yapıp, birbirimize karşı dedikodular yayıp, istikametten uzaklaşıyoruz. Tüm bunlara rağmen Allah (cc), bize karşı çok cömert ve Ümmet-i Muhammed’i şereflendiriyor. Peki Allah (cc), niye Ümmet-i Muhammed’i şereflendirdi? Allah (cc) onları Peygamberler Mührü, Hazreti Muhammed (sav)’in yüzü suyu hürmetine şereflendirdi!

كُنتُمْ خَيْرَ أُمَّةٍ أُخْرِجَتْ لِلنَّاسِ تَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَتَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنكَرِ وَتُؤْمِنُونَ بِاللّهِ

Kuntum hayra ummetin uhricet li’n-nâs ta’murûne bi’l-mea`rûfi ve tenhevna `ani’l-munkeri ve tu’minûne billâh.

Siz, insanlar için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten men eder ve Allah’a iman edersiniz. (Âli `İmrân Sûresi, 3/110)

Allah (cc) buyurdu: “Siz insanlığa gönderilmiş en hayırlı ümmetsiniz!” Birçok farklı rivayete göre, “Ümmet-i Muhammed” Levh-i Mahfûz’da yazılı idi ve Hazreti Musa (as), ona baktı ve sordu: “Kim bu ümmet?” ve Allah (cc): “Bu Mustafa’nın ümmetidir!” buyurdu. Hazreti Musa (as) çok fazla derine inmeyi sever; böylece, o derine indikçe bizler yararlanırız, elhamdulillah. Ahiret için değil de hep dünya için gereğinden fazla çalışırsak, o zaman kaybederiz. Allah (cc) şöyle buyurdu: “Ey Muhammed! Sana şereflendirilmiş bir ümmet bahşediyorum; çünkü onlar sadece amelleriyle Cennete gidemezler, ancak Benim ihsanımla onları Cennete gönderirim!” Böylece Hazreti Musa (as), çok derine inip, fazla soru soruyordu. Tâbiîn’den Vehb ibni Münebbih (ra)’dan şöyle nakledilir: “Hazreti Musa (as), Levh-i Mahfûz’u okudu ve gördü ki Allah (cc), Hazreti Muhammed (sav)’in ümmetini şereflendiriyor. Dedi ki: ‘Yâ Rab! Kimin bu ümmet? Niye onları herkesten üstün kıldın? Allah (cc) buyurdu: ‘Ey Musa! Çünkü onlara ne verirsem, kabul ederler; az bile versem, kabul edip ‘Şükürler olsun Allah’ım!’ derler. Onlara ne verirsem Allah’a şükrederler.’”

Bu yüzden, ümmetin çoğunluğunun pek bir varlığı yok. Çoğunluğun fazla bir şeyi yok; azınlıkta çok fazla, ama yine de memnunlar. Dolayısıyla, onlar mutlu olduğu icin Allah (cc) da mutludur. Bakınız; Uzak Doğu’da, Asya ve Afrika’da, Orta Doğu’da, Allah (cc) onlara ne bahşederse, memnunlar. Şöyle buyuruyor: “Onlara verdiklerimden memnun oldukları için, Ben de onlardan memnunum ve onları şereflendiriyorum. Onların küçük amellerini bile kabul ediyorum, bu onlar için yeterlidir. Onlara beş vakit namazı verdim ki, çok fazla değildir ve onlara Cenneti bahşediyorum.”

Beş vakit namazınızı kılın ve Cennete kavuşun! Eğer birisi size, “Bu camiyi temizlersen, sana beş altın para vereceğim.” derse, temizler misiniz temizlemez mi? Herkes temizler! Allah (cc), “Size, sizi tüm zorluk, problem ve günahlarınızdan arındıracak beş vakit namazı veriyorum! Eğer namazlarınızı eda ederseniz, size Cenneti bahşediyorum!” ve maşallah, Ümmet-i Muhammed namazlarını kılıyor. “Ve onlara öyle bir şey veriyorum ki namazdaki en önemli noktadır, bir kere bile zikretseler, Cenneti bahşederim: Bu zikir, ‘Lâ ilâhe illallah, Muhammeden Resûllullah’ tır.”

Hazreti Musa (as): “Yâ Rab! Levh-i Mahfûz’da görüyorum ki, bu ümmetin yüzleri kıyamet gününde dolunay gibi parlayacak, lütfen onları benim ümmetimden kıl!” dedi. “Onları benim ümmetimden kıl. Neden onları Muhammed için yaratırsın? Onları bana bahşet!” demekle, Efendimiz, Hazreti Muhammed (sav) ile rekabet etmek istiyor. Onların yüzleri dolunay ışığı gibidir.

Allah (cc) buyurdu: “Ey Musa! Bu senin için değil, Muhammed içindir. Onları kıyamet gününde ‘gurril muhaccelîn’ olarak dirilteceğim.” Manası: Abdest aldığımız su vücudumuzda nereye dokunursa, o bölge nurlar saçarak parlayacak. Böylece Ümmet-i Muhammed, kıyamet gününde, abdestten yıkanan uzuvlardan (yüz, eller, kollar ve ayaklar...) parlayan nur vasıtasıyla diğer ümmetler arasında kolaylıkla tanınacaklar.” Sayyidina Musa (as) dedi ki, “Yâ Rab! Levh-i Mahfûz’da görüyorum ki, beş vakit namazlarını kılıyorlar ve eğer kılarlarsa, onlara daha çok bahşedip Cennetin kapılarını açıyorsun ve melekler onların üzerine iniyor. Onları benim ümmetim kıl!”

Allah (cc) şöyle buyurdu: “Hayır, senin ümmetin değil; onlar, Ümmet-i Muhammed’dir ve kıyamet gününde sen de o ümmete tâbi olacaksın.” Kıyamet gününde, bütün peygamberler, Hazreti Musa (as) dahil olmak üzere, ümmetleriyle birlikte, Efendimiz, Hazreti Muhammed (sav)’in şefaati için huzuruna varacaklar.

وَلَقَدْ كَرَّمْنَا بَنِي آدَمَ وَحَمَلْنَاهُمْ فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ وَرَزَقْنَاهُم مِّنَ الطَّيِّبَاتِ وَفَضَّلْنَاهُمْ عَلَى كَثِيرٍ مِّمَّنْ خَلَقْنَا تَفْضِيلاً

Ve legad kerramnâ benî âdeme ve hamelnâhum fil-berri vel-bahri ve razagnâhum min et-tayyibâti ve faddalnâhum `alâ kesîrin mimmen halagnâ tefdîlen.

Andolsun, biz insanoğlunu şerefli kıldık. Onları karada ve denizde taşıdık. Kendilerini en güzel ve temiz şeylerden rızıklandırdık ve onları yarattıklarımızın birçoğundan üstün kıldık. (İsrâ Sûresi, 17/70)

Cenâb-ı Hakk (cc), “Biz insanoğlunu şerefli kıldık ve Ümmet-i Muhammed’i diğer ümmetlerden daha fazla şereflendirdik.” buyurdu ve Efendimiz (sav) bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmaktadır:

ستفترق أمتي على ثلاث وسبعين فرقة

Setefterigu ummatî `alâ salâse ve sebe`în firgah.

Ümmetim 73 fırkaya ayrılacak. (İbni Mâce)

“Ümmetim 73 fırkaya ayrılacak.” buyuruyor. Ve hepsi, tek kendilerinin kurtuluşa ereceğini söyleyecekler. Dolayısıyla, şimdi herkes Ümmet-i Muhammed’in 73 fırkaya ayrılacağını ve onlardan sadece birinin en iyisi olacağını düşünüyor. Oysa aslında başka bir anlamı var. Şöyle ki, Ümmet-i Muhammed iki ümmetten oluşmaktadır: Ümmet-i Dâve ve Ümmet-i İcâbe. Hazreti Muhammed (sav) bütün insanlara gönderildi, buna rağmen bazıları Efendimizin davetini kabul etti, bazıları etmedi. Kabul edenler, “el-furkân nâciye” gurubundan olup direk Cennete girecek olanlardır. Öteki ümmet ise her çeşit diğer milletlerden olacaktır; Müslüman olması gerekmemektedir, gayri-Muslim de olabilir. Böylece bütün diğerleri öteki ümmet sayılır: “Ümmet-i Dâve,” Peygamber Efendimizi kabul etmeyen ümmet anlamındadır ki, mesaj onlara ulaştığı halde, kabul etmediler. Diğer taraftan, davete icabet edenler Cennete gireceklerdir. Cenâb-ı Hakk (cc) bizleri Efendimiz, Hazreti Muhammed (sav)’in hürmetine, şefaati ile Cennete girenlerden eylesin! Yâ fevzen lil-mustağfirîn astağfirullah.

http://sufilive.com/Musa_Asked_Oh_Allah_Why_Have_You_Honored_the_Nation_of_Muhammad_saw_-4922.html

© Telif hakkı “Sufilive”a aittir. Bütün hakları saklıdır. Bu kopya, uluslararası fikir eserleri kanunu tarafından korunmaktadır. Lütfen paylaşırken, “Sufilive”a atfediniz. Allah razı olsun.

UA-984942-2