Available in: English   Turkish   Go to media page

Oruç Tutmassanız Bir Sel Gelir ve Herşeyinizi Alıp Götürür!

Sultanul Evliya

Mevlana Şeyh Nazım Adil El-Hakkani Sultanul Evliya

Pazartesi, Eylül 6, 2010 Lefke, Kıbrıs

Allah Allah Allah Allah Allah Allah RabbunAllah HasbunAllah

Allah Allah Allah Allah Allah Allah KerimAllah

Allah Allah Allah Allah Allah Allah SubhanAllah

Allah Allah Allah Allah Allah Allah SultanAllah Subhansın Sultansın

İlahi Huzurunda en şerefli ve şanlı olan Seyyidina Muhammed (s.a.v)’e daha fazla şeref ver. Ve mübareklerden olan evliya ve evliyalara selamımızı gönderiyoruz. Şeytan ve ordularına karşı galip gelelim diye İlahi destek istiyoruz. Cenâb-ı Hak onları kullarından uzaklaştırsın.

Euzubillahimineşşeytanirraciym Bismillahirrahmanirrahiym diyoruz. Birşey olmadığımızı söyleyin. Kendinize değer vermeyin, hayır bırakın. Ve basit bir kimse olun. Ve de esselamu alâ Sahib ul-Zaman diyoruz. Ve bu gezegendeki herşeyi gözeten ve ilahi ölçülere göre düzenleyene selamımızı gönderiyoruz.

Ey insanlar, hoşgeldiniz. Ey katılanlarımız, bugün nasılsınız? Elhamdülillah, mübarek ayın sonuna ulaştık ve bayram yapmakla mutlu olacağız. Birbirimize “Bayramınız mübarek olsun” diyeceğimiz o günü bekliyoruz.

“Ne için?”

“Bugün hiç yasak şeyler yok, çok mutluyuz! Şimdi bayrama ulaştık demektir. 24 saat özgür olduğumuz için mutluyuz. Ve bize hiçbir yasak emirler yoktur; 24 saat yiyip içebiliriz. Oooo! Bu çok büyük ve iyi bir haberdir. Zahmet çekiyorduk çünkü oruç tutarken yiyip içmiyor ve başka birşey yapmıyorduk. Nefsimiz için herşey yasaktı. Şimdi iki gün sonra bayram olacak, bayramınız mübarek olsun!”

“Neden mutlusun?”

“Çünkü yemek, içmek ve zıplamak için özgür olacağız.”

“Bu sizin hayat şeklinizdir, çünkü siz sadece yeme ve içme ve zıplamak için yaşıyorsunuz. Bu sizin hayat şeklinizdir.”

Esselamun Aleyküm, ey katılanlarımız. Bu mübarek ayda yememe ve içmeme ve nefsanî isteklerimize hiçbir zevk vermeme talimi yapılmaya çağrıldık. Bu yasaktır. Nefsimizin istediği ve zevklendiği herşey bu mübarek ayda yasaktı. Şimdi bayram yapıyoruz. Bayramınız mübarek olsun. Bu bir ay eşeğimizi bineğimizi bağladık demektir. Ve eşeğimiz oruç tuttuğu için çok üzgündü. Çünkü her zaman özgürce yeme ve içmeyi zevklenmeyi seviyorlardı. Çünkü sıradan insanların hayat şekli maddi bedenimizin zevkine bakmaktır. Şimdi insanlar yaşıyorlar ve bineklerine, maddi varlıklarına zevk vermeye çalışıyorlar.

Bu çoğu insanların eğlenmek ve keyiflenmek için zevkleridir. Ve oruç tuttukları zaman yeme ve içme ve bedenimizi zevklendirmek mümkün değildir. Onun için şeytan insanlara, “Oruç tutma, bineğini, hayvan şahsiyetini zevklendirmeye devam et; her zaman hayvan şahsiyetinin istediğine bak. Bu yolu tut, bu senin için iyidir. İsteklerine engel olunmasın diye her zaman uyanık ol! Her zaman istediğine ulaş, hayvan şahsiyetini mutlu etmeye çalış. Manevi varlığına bakma, ona dikkat etme. Hayvan şahsiyetini mutlu etmeye daha fazla dikkat et!” der. Onun için insanlar oruç tutmazlar. Ve de oruç tutanlarla kavga eder veya tartışırlar. “Neden yemiyor ve içmiyorsunuz? Neden nefsanî isteklerinize ve zevklerinize engel oluyorsunuz? Nedir bu? Yememek ve içmemek ne demektir?”derler. Bu şeytanın insanlara oruç tutturmamanın yoludur.

SubhanAllah, bütün tazimler Rabbimiz Cenâb-ı Hak’adır. O insanı yarattı ve onlara bir zihniyet verdi. Onlara anlamak için bir akıl verdi. Anlamaya gelmeyenler seviyelerinin hayvanlar seviyesinde olmasını tercih ediyorlar. Hayvanlar çayıra girerler, sabahtan akşama güneş batana kadar her zaman yerler, yerler. Onlar yeme ve içmek için yaratıldıklarını biliyorlar. Ama insandan ne haber? Onlar ne için yaratıldılar? Onlar kendilerini sadece yeme ve içme için yaratıldıklarını zannediyorlarsa seviyeleri hayvanlar seviyesiyle aynı olur ve hayvanların şerefi yoktur. Şimdi insanlar en yüksek hayat seviyesine ulaştık derler. Onlar ulaştıkları şeyin hayvan olmanın son seviyesi olduğunu düşünmüyorlar. Onların kendi haklarındaki anlayışları nedir? Onların kendileri ve hayvanlar arasındaki ölçüleri nedir? İnsan seviyesi ve hayvan seviyesi arasındaki fark nedir?

İnsanlar şimdi hazırlanırlar çünkü 21. yüzyıldaki insanlar asla ilahi emirlere dikkat etmezler. Onlar yüzde yüz maddi bir varlık oldular, başka birşey değil. Ve onların zihniyetleri onlara oruç tutturmaz. Ama onların zihniyetleri hayvanlar zihniyeti gibidir. Hayvanlar zihniyeti onlara “Ye, iç ve kendini eğlendir” der. Ve şimdi bütün insanların zihniyeti bu çizgidedir. “Ye, iç ve kendini eğlendir.” Onlar seviyelerini hayvanlar seviyesinden ilahi seviyelere değiştirmeyi düşünmüyorlar. “Bizde başka varlıklar gibiyiz. Biz yeme ve içme ve eğlenmek için özgürüz” derler. Bu nokta Âdem’den başlayarak bu güne kadar işler. Oruç tutmak Peygamberlere, mübarekler ve bütün milletlerde ilahi emirdir. Göklere ait olan mübarek kimseler olmak istiyorsanız oruç tutmalısınız. Bunu yapmazsanız hayvanlar seviyesinden aşağı inersiniz.

Esselamun Aleyküm, ey katılanlarımız, sıradan insanlar. Sıradan insanlar, bunu düşünün. Oruç tutamam demeyin, tutabilirsiniz. Oruç tutmazsanız bir sel gelip sizde herşeyi alıp götürür ve acıkırsınız. Yiyecek ve içecek birşeyler istersiniz. Bu ilahi kimseler tarafından ilahi emir olarak oruç tutmak olur.

Onlar yiyecek ve içecek herşeylerini kayıp ederler. Onlar nasıl oruç tutarlar? Oruç tutmazlarsa başka bir oruç şekli gelir ki bu oruç mecburi oruç olur.

Ey insanlar, siz hayvanlar seviyesinde değilsiniz. Size bazı ilahi özellikler ikram edilmiştir. İnsan tabiatı ve hayvanlar seviyesinde olmayı netleştirmeye çalışmalısınız. Bütün Peygamberler insanlara kendileri hakkında öğretmek için geldiler. “Ey insanlar, siz dünya, yeme, içme ve eğlenmek için yaratılmadınız; siz Rabbinize kulluk için yaratıldınız. Ve Âlemlerin Rabbi, bütün kâinatın Rabbine kulluk yapmak, Yaratanına tam bir saygı vermek insanoğlu için bir emirdir.”

Ey Selefi ulemaları, merhaban. Âlemlerin Rabbi, Allah Subhanehu ve Teâlâ hakkında ne düşünüyorsunuz? O yiyip içer mi? Fikriniz nedir? O yemez ve içmez. Onun yeme ve içmeye ihtiyacı yoktur, hayır. Onun Rabliği varlıklara ait olan herşeye engel olur. O Rabdir. Onun hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. Ve bizim Âlemlerin Rabbi hakkında anladığımızdan daha ve en yüksek makamdır Rablik. Rablik diyoruz ama Cenâb-ı Hak’ın kimliğini kimse bilmez, ancak O kendini bilir. Hiç bir varlıktan O’nu anlayamaz. Ama Âlemlerin Rabbine dünyada halife olmakla ikram edilenlere, Âlemlerin Rabbi ikram etmek istiyor. O halifelerini hazırlamak istiyor çünkü onlar kimsenin o gün hakkında bilmediği bir güne davet edildiler. Ve Âlemlerin Rabbi halifelerine davetiye gönderiyor: “Bana gelin, Bana gelin! Ben size kimsenin bilmediği birşey ikram edeceğim,” diye kullarını çağırıyor.

Kullar göklere ait olan hakiki varlıklarıyla gelirler. Onlar ilahi davetiyeye bu dünyevi varlıkla gelmezler, hayır. İnsanlar davet edilecekler. Onlar oraya nasıl gidecekler? Bu bir okyanustur. Bu okyanusu açarlarsa bu dünyanın sonuna kadar hiç bitmez. Ama Cenâb-ı Hak’ın davet günündeki ikramları daha önce böyle birşey geçmemiştir. Onun için insanlar İlahi Huzurdaki bu davetiyeye hazırlanmalılar. Ama hangi seviyede orada olacakları ve hangi şekil ve seviyede İlahi Huzura kabul edileceklerini kimse bilmez. Burada şimdi yaptığımız bir talimdir, basit bir talimdir.

İnsanlar yiyor, içiyor ve “Ey kullarım, oruç tutun” diye emir geliyor. “Benim sizi İlahi Huzuruma davet ettiğim gün için oruç tutun. Kendinizi Benim size davet ettiğim bu güne hazırlayın. Sizi bu dünyada yaşadığınız kimlikle çağırmıyorum; bu tamamen değişecek.” Ve bu insanlar yeme ve içme için yaratılmadıkları için bir talimdir. Onlar yeme ve içmekten zevklenmek için yaratılmadılar, ama İlahi Huzurdaki bulunacakları bir seviye vardır. Bunu konuşmak imkânsızdır. Onun için Peygamberler bu anlamları hiç açmadılar.

Oruç tutmak insanoğlunun İlahi Huzura davetleri için bir hazırlıktır; onlara pekçok şeyler verilecektir. Cenâb-ı Hak İlahi Huzurda her zaman kullarına pekçok ilahi zevkler ikram edecek ki bundan dolayı gözleri sonsuz bir zevke girecek. Ve kulakları işitip dinlediklerine o kadar mutlu ve hoşnut olacak. Cenâb-ı Hak’ın kullarına pekçok ikramları olacak. Onların zihinlerine hiçbir şey gelmeyecek. İlahi kimseler tarafından insanoğluna öyle ikramlar söz verildi. Özellikle Peygamberler ümmetlerini bu hayattan sonra gelecek günler için bilgilendirdiler.

Ey insanlar! Bizim zamanımızdan önce, inananlar mübarek Ramazan gelince mutlu olurlar ve gidince çok üzülürlerdi. Çünkü ruhlarımız hiç tatmazlar. Ve bu mübarek ay bizi bırakınca ağlarlar ve başka bir okyanusa ulaşırlar. Mübarek Ramazanın okyanusu başka birşeydir. Başka ayların şerefi gibi değildir ve başka ayların tadı ve zevki gibi değildir. Onun için inananlar mübarek Ramazanın gelmesini beklerlerdi ve çok mutlu olurlardı. Ve mübarek ayın sonunda ağlarlardı çünkü ruhları mübarek Ramazanın sonunda ulaştığının daha fazlasına ulaşamaz.

Ey Selefi ulemalardan katılanlarımız! İnsanlara mübarek ayı daha fazla netleştirin ki dikkat edip zevklensinler. Mübarek Ramazanda oruç tutmak ve ibadet etmek ve tâzim etmekle insanlara ikram eder. Onlar ne kadar ikram ederlerse Âlemlerin Rabbi onlara daha fazla ve fazla ikram eder.

Ey insanlar! “Ey Rabbimiz bizi affeyle. Ey Rabbimiz bize Senin samimi kulların olmayı ikram eyle. Bize gizli hazinelerinden ikram eyle ki ruhlarımız sonsuz mutlu olsun ve Yaratanımızın Cenâb-ı Hakkın bazı yeni ikramlarına ulaşalım” deyin. En şerefli olan Seyyidina Muhammed (s.a.v.)’in hürmetine.

Fatiha.

Allah Allah!

(45 dakika)

(973 000)

Cenâb-ı Hak bizi affeylesin ve bize sonsuz zevklerinden ikram eylesin.

UA-984942-2