Go to media page Available in: English   Turkish  

Doğru Adımlar Allah İçindir

Sultanul Evliya

Mevlana Şeyh Nazım Adil El-Hakkani

Çarşamba, Eylül 8, 2010 Lefke, Kıbrıs

Destur Ya Seyyidi Meded

Allah Allah Allah Allah Allah Allah AziyzAllah

Allah Allah Allah Allah Allah Allah KerimAllah

Allah Allah Allah Allah Allah Allah SubhanAllah

Allah Allah Allah Allah Allah Allah SultanAllah

Ey Rabbimiz, Zid Habibeke İzzen Ve Şerefa Nûren Ve Surura Ve Ridvanen Ve Sultana Seyyidel Evveliyn Vel Âhiriyn Habibu Rabbil Alemiyn Seyyidina Muhammed (s.a.v.) Şefkat şefaat Ya Rasulullah. Sümme Vesselatu Vesselam Âlâ Cemiyil Enbiya Vel Evliya Ve Mentebiahum Bi İhsani İla Yevmiddin. Euzubillahimineşşeytanirraciym Bismillahirrahmanirrahiym.

Ey Rabbimiz! Bu mübarek Ramazanın hürmetine af istiyoruz çünkü çok dikkatsiz insanlarız. Bu mübarek aya yeterince dikkat ve saygı vermiyoruz. Kendim ve herkes için üzgünüm. Böyle şerefli bir aya ulaştık ve onun bereketinden hiçbir şey alamadık. Alanlar da daha az almıştır, biraz. Rabbimizin ikramı sonsuzdur ve kulları Ona koşuyor mu ona bakar.

Bismillahirrahmanirrahiym dedik, evet. Ey Katılanlarımız! İnanın veya inanmayın. İnananlar beklenmedik rahmetlere ulaşırlar; inanmayanlar rahmeti kayıp ederler. Ey İnsanlar, Katılanlarımız, esselamun aleyküm. Biz pekçok ilahi zevkler, ilahi rahmetler, ilahi hazineler, ilahi ikramları kayıp ettik. Ne için? Hiçbir şey için. Değeri olmayan birşey peşine koşuyoruz ki bu birşey değildir. Bu taklit bir zevk, taklit bir ikramdır ama hakiki zevki, hakiki hazineleri, hakiki ilahi ikramları kayıp ediyoruz. Ne için? Hiçbir şey için.

Ey Selefi ulemalarımız! Cenâb-ı Hakkın ilahi emri, “Hatırlatın!”

(Gaşiye; 21-22) فَذَكِّرۡ إِنَّمَآ أَنتَ مُذَڪِّرٌ لَّسۡتَ عَلَيۡهِم بِمُصَيۡطِرٍ

<>

Cenâb-ı Hak en sevgili kuluna buyuruyor; “Biz seni bütün insanlara hatırlatmak için gönderiyoruz.” Ne için? Onlara neyin iyi ve neyin kötü olduğunu hatırlatmak için. Hangisine menfaatlere ulaşırlar diye. Ve insanlar da menfaatler peşine koşarlar ama onların bu hayattaki menfaatler birşey değildir, birşey değil. Ama bize de bütün peygamberler aracılığıyla müjdeler verilmiştir. Özellikle en şanlı en şerefli en övülmüş olan aracılığıyla ilahi menfaatler verilmiştir. Ama insanlar onlara asla bir tat vermeyen böyle menfaatler peşine koşarlar. Ve onlara her an, her saniye, zevk ve hoşnutluk, güzellik ve şan veren menfaatleri bırakırlar.

Bunları bırakıp bu hayatın menfaati peşine koşarlar ki bunun kıymeti yoktur.

Âlemlerin Rabbi onlara birşey ikram ederse, bu bir kimseye cömert bir kimsenin altın ikram ettiği gibidir. Ama ona bir kâğıt veriyor. “Bu kâğıdı al ve gidip üstünde yazanı al” Ve şimdi o kâğıdın kıymeti yoktur. O kâğıdı sultana götürürse o zaman değeri olur. O zaman sultan “Ona bir deve yüklü altın ver” der. Veya üstünde “Sana gelene 10 deve yüklü cevher ver” diye yazarsa. Ama siz bu kâğıdı alıyorsunuz. Bu kâğıt da sadece sultanın mührü vardır, alıyor ve gidiyorsunuz. Şimdi burada böyle bir şey ikram edilmiştir. Âlemlerin Rabbinden öyle hazineler ikram edilme yetkisi ikram edilmiştir. Bu mühürlüdür. Onun için şimdi burada pekçok kâğıtlar alıyoruz ve üstünde, “Bu kul Benim ilahi emrime göre elinden gelenin en iyisini yaptı. Sana geldiği zaman ona hazinelerini ver” diye yazar. Ve Hüküm Gününe gidince, “Bu kimse hayatında Allah için böyle şeyler tuttu ve Cenâb-ı Hak ona bir hazine, 2 hazineler, 100 hazineler, 1000 hazineler ikram etmeyi söz verdi ki bunlar ebedi onun olsun” diye yazar.

Ey Katılanlarımız! Ne yapıyorsunuz? Bankalarda kâğıtlar saklıyorsunuz. Oraya koyuyorsunuz ve başka birşey değil. Bunları Rabbin, herşeye Kâdir olan Allah’ın şerefine kullanırsan, “Bunları getirene hakiki bir hazine verin” diye söz veriyor. Nerede? Cennette. "Ey Kullarım! Siz herşeyi Benim şerefime verdiniz ve Ben size şimdi bu cennette herkese hazineleri ebedi olarak ebediyete kadar ikram ediyorum." "Ebediyet" çok güzel bir kelimedir. "Ezeli," "ebedi," "ebediyet;" Allah Allah, ebediyet asla bitmez. Ama insanların zihniyeti çürümüştür. Peygamberimizin (s.a.v.) buyurduğunu asla kabul etmezler ama şeytanın söylediğini kabul ederler; onun için zihniyetleri çürür. Binlerce milyonlarca insanlar bugün öldüler. Dünyadan bilinmeyen dünyaya gittiler. Herşeyi burada bıraktılar. Burada ne bıraktılar? Kimse ebediyete birşey götürmedi.

Hatırlatın!

Onun için bize insanlara hatırlatmak emredildi. Onlara görmedikleri birşeyi göstermek. Bakarlar ama görmezler, bilirler ama anlamazlar. Yaparlar ama ebediyet için yapmazlar. Ve bize ebedi hayatımız için, ebediyet için çalışmak emredildi. Bütün şerefler âlemlerin Rabbi tarafından ikram edilmiştir.

Ey insanlar! Bu mübarek ay insanlar toplasınlar diye hazinelerle yüklü geldi ama insanlar dikkate almadılar. “Beni ilgilendirmez. Ben hayat şeklimle mutluyum. Eğleniyorum, mutluyum ve hoşnudum; böyle şeyleri sevmem dedi” ve kayıp etti. Cenâb-ı Hakkın ilahi emri, o kendilerine “Biz ulemalarız” veya “Biz Selefi ulemalarıyız” diye iddia edenlere. Anlıyoruz, siz ilimlerinizde insanlara ne verdiniz? Şimdi söylediğimiz bir ilimdir ama kıymetli ilimdir. İnsanları uyandırmak için ve insanların hayatlarındaki her anı ebedi hayat için kurtarmak içindir. Bu ilimdir. Bu bize insanlara öğretmemiz için emredilmiştir. Çünkü insanlar gafildir. Çoğu sarhoş insanlardır. Ve çoğu şeytanın takipçileridir. Ve insanların hepsi o şeytanların peşine koşarlar. Ve şeytanı takip edenler mutlu olur zannediyorlar. Şeytan onlara, “Ölümden sonra birşeye inanma. Biter, herşey buradadır” der. Bu şimdi bu gezegende yaşayan insanların zihniyetidir.

Onun için zihniyetleri ve bedenleri kirlidir. Onlar kendilerini okyanusların suları ile yıkasalar genede temizlenmezler. Evet, bu mübarek bir aydı. Bize bir daha ulaştı, bize göklerden şeref getirdi. Ve “Ey insanlar! Gelin, ilahi elbiseler giyin. Gelin, ilahi güzellikler, ilahi zevkler alın” dedi. Her senede âlemlerin Rabbi bize bir ayda gönderiyor. İnsanlar, “Hayır, biz hayat şeklimizi durduramayız. Biz yiyip içeceğiz ve nefsimizin zevklendiği ve hoşlandığını yapıp onun peşine koşacağız. Biz o yolu takip etmeyiz” derler.

Onun için âlemlerin Rabbinden af istiyoruz. Ve de Cenâb-ı Haktan mütevazı bir şekilde bize öyle insanlar göndersin ki onlar desteklenmiştir. “Ey Rabbimiz! Bize böyle insanlar gönder” diyoruz.

Çünkü şimdi her yerde şeytanın saltanatı var, insanları aldatıyor. Ve bizim vasıflarımız çok iyi değildir çünkü biz maddi zevkler peşine koşuyoruz ve asla hakiki zevklere ilgi duymuyoruz. Ve istiyorum: Ey Rabbim! Bize yollarımızı düzeltecek birisini gönder!

Kurân-ı Kerîm’de yazar; Ey Rabbim! Bize gademu sıdgın ver. Ey Selefi ulemalarımız! Gademu sıdgın ne demektir? Herkesin ayakları vardır. Ayaklar? Ama herkesin gademu sıdgın yoktur. Doğru adımlarla basmıyoruz. Herkesin adımları vardır ama çok az insan doğru yola basar. Herkes adımlarını şeytanın, şeytanın takipçilerinin peşine kullanıyorlar. Ve şimdi bütün insanoğlunun onlara ikram edilen doğru adımlara ihtiyacı vardır. Hepimizin doğru adımları vardır ama kullanmayız, basmayız. İnsanların çoğu yanlış adımlara basarlar. Neden netleştirmezsiniz, Selefi ulemaları?

Yanlış adım atan birisini görünce neden "Bu yanlış adımdır, doğru adıma gel. Bu burada ve buradan sonra insanlara şeref verir" demezsiniz? Cenâb-ı Hak kullarının doğru adım atmalarını sever. Doğru adımlar onu âlemlerin Rabbine götürür. Ama insanlar bunu bıraktılar ve yanlış adımlar kullanırlar. Yanlış adımlar kullanırlar, doğru adımlar kullanmazlar. Ondan sonra insanlar ağlarlar? Ne için ağlarlar. Krizlerden, hortumlardan, yangınlardan, sellerden dolayı. Hepsi bir insanlara hangi adımları kullandıklarına baksınlar diye bir kırbaçtır. Gademu sıdgın, doğru adımlar Allah içindir; yanlış adımlar şeytan içindir. Ve şimdi doğudan batıya bakın, hangi adımları kullanıyorlar? Onlar yanlış adımları kullanıyorlar. Doğru adımlar kullansalar göklerden rahmet yağar. Allah Allah.

Ey İnsanlar! Kendinize bakmalısınız. Veya biz bir daha kendimize bakmalıyız. Hangi yola gidiyoruz? İlahi yol mu şeytani yollar mı? Hangi adımı kullanıyoruz? Doğru adımlar mı atıyoruz yanlış adımlar mı? Bakın ve gelin kabul edin. Pekçok insan vardır, geminin kaptanı gibidir. O ki, geminin dümenini tutar. Geminin nereye gittiğin o bilir. Ama gemideki sıradan kimseler bu dümeni kullanmaktan anlamazlar. Herkes bilemez ama bazıları bilerler. Ve “Ulemalarız” diye iddia eden ulemalar insanların hangi adımları attıklarına bakmalılar. Gademu sıdgın, doğru adım mı yanlış adım mı? Cenâb-ı Hak bizi affeylesin

Bu Ramazanın son günüdür. Cenâb-ı Haktan Peygamberler Mührünün (s.a.v.) hürmetine af diliyoruz.

Fatiha.

Merhaban katılanlarımız. Peygamberin (s.a.v.) yolunu takip etmek sizin için iyidir ama şeytan ve ajanların yolunu takip etmek sizin için kötüdür. Ey Rabbimiz! Bizi koru. Ya Rasulullah bizi koru. Senin şerefine yaşıyoruz. Şefaat ya Rasulullah, burada ve buradan sonra senin şefaatini istiyoruz.

(40 dakika)

(1001 000 kişi)

UA-984942-2