Go to media page Available in: English   Turkish  

Alçakgönüllü Olun, Emanetinizi Alın

Mevlana Şeyh Hişam Kabbani

6 Nisan 2011 Lefke, Kıbrıs

Zuhr Sohbeti

Şeyh Efendi konuş dediğinde konuşursun. Ve o senin kalbine bakar. Bakar ki “Şeyh Efendi bana konuş dedi” diye kalbin değişiyor mu. Şeyh Efendi kalbe bakar. Bu konuşan kişi acaba egosuna dayalı olarak gurura mı kapılacak yoksa alcakgönüllü bir şekilde mi devam edecek.

Biz hepimiz Şeyh Efendiyi seviyoruz. Ancak sürekli bir mücadele içindeyiz. Bu mücadele sürekli olarak devam eder. Seyyidina Ali tarikat içerisindeki dört noktayı zikretmiştir. Ve Seyyidina Ali bir şeyi söylediginde onu egosundan söylemez. Efendimizin (s.a.v.) eshâbı yıldızlar gibidir; hangisine tâbi olunursa hidayete ulaşır. İşte toplumun ve cemaatlerin karanlığa düştükleri bir dönemde de karanlıktan böyle kurtulunur.

Efendimiz sürekli bir yükseliş halindedir. Ümmeti de onunla beraber yükselmektedir. Ancak bu yükselmeyi ümmet göremez, cünkü onların gözlerinin önünde örtüler vardır. Ancak Sahabilerde (r) böyle bir örtü yoktur, ve hepsinin dereceleri farklı farklıdır.

Mesela Hz. Ebubekir Efendimiz (r) Peygamber Efendimizden (s.a.v) daha yaşlıydı. Ancak çoğu zaman sessizdi. Ve onun naklettiği hadisler de pek azdır. Seyyidina Ali, Fe el-hemehâ fucûraha ve takvâhâ, “Sonra ona fücurunu (sınır tanımaz günah ve kötülüğünü) ve takvasını (ondan sakınmayı) ilham edene (andolsun)” (Eş-Şems, 91:8) Ayeti Kerimesinin manasını anlamaya çalıştığında, ki insanlar çoğunlukla kötü olan şeylere bakarlar öncelikle, şunu anlamış: Bu Ayet insanlığın başlangıcından beri geçerli imiş. Habil ile Kabil, hatta Adem (as) ile Havva (as) arasında da böyleydi. Kıskançlık ve kızgınlık gelir ve iyilikleri yok eder. Habil bulabileceği en güzel şeyleri toplayıp Allah'a adamış ve kabul edilmiş. Kabil ise hiç bir insanın yemeyeceği şeyleri, hoş olmayan şeyleri toplayıp sunmuş ve ondan kabul edilmemiş. Kabil kardeşi Habili öldürmeye

yeltendiğinde, Habil, "Ben sana karşılık vermeyeceğim." demiş ve kendi kaderine razı olmuş.

Seyyidina Nuh (as) 950 sene yaşamış ve yaşamı boyunca kendi etrafındaki insanların saldırısına ve taarruzuna uğramış. Allah sonrasında seli gönderdi ve o insanları yok etti.

İşte Seyyidina Ali bütün bunları düşünüp tarihin içerisindeki Peygamberlerin başlarına gelenleri değerlendirdiğinde şu sonuca varmış: En güzel şey sessiz kalmaktır. Konuşmaman senin için daha hayırlıdır. İkinci adım ise dinlemektir. Yani insanların dediğini dinlemektir. İster anla ister anlama, ama dinle. İsterse senin hakkında konuşsunlar, önemli değil. Sonrasında bakmak ve gözlemektir, satranç oyuncuları gibi: Bazen bir taşı bir yerden bir yere kıpırdatmak için

uzun uzun bakarlar. Onların yaptığı şey ise tüm oyunun durumunu değerlendirip

sonrasında hareket etmektir.

İşte Seyyidina Ali'nin söyledigi şey de budur:

1- Sus

2- Dinle

3- Gözetle

4- Hareket et

Biz senelerden beri buraya gidip geliyoruz. Herşeyin vardığı şey alçak gönüllü ve edepli olmaktır. Eğer bizler bunu yani alçak gönüllülüğü ilk andan itibaren anlayabilirsek bize emanetimiz teslim edilir. Ancak biz bir mücadele içerisindeyiz.

el-Fatiha.

UA-984942-2