Go to media page Available in: English   Turkish  

Rengârenk Bir Gül Bahçesi Gibi Olmak

Sultanul Evliya

Mevlana Şeyh Nazım Adil El-Hakkani

Cuma, Ekim 15, 2010 Lefke, Kıbrıs

Esselâmun Aleyküm, Merhaban Ehlen Ve Sehlen Merhaban, Müslümanlara müjde. Euzubillahimineşşeytanirraciym Bismillahirrahmanirrahiym deyin. Sümme Selatu Vesselam Âlâ Seyyidel Evveliyn Vel Âhiriyn Seyyidina Muhammed (s.a.v.) Ve Alihi Ve Sahbihi…

Ey insanlar! Doğudan batıya, kuzeyden güneye katılanlarımız! Esselâmun Aleyküm. Cenâb-ı Hakkın ilahi emirlerini dinleyin ve anlamaya ve itaat etmeye çalışın edin. İnsanlar göklerin ilahi emirlerine itaat etmedikçe her zaman sorunlarda olurlar; bedenlerinde, işlerinde sonsuz sorunlar. Herşey onlara gelen bir ok gibi olur, kimse mutlu olmaz. Onun için doğudan batıya, kuzeyden güneye insanoğlundan herkese sesleniyoruz: itaatkâr kul olmaya çalışın! Olmazsanız burada ve buradan sonra hiçbir hoşnutluğa ulaşamazsınız. Bir kimse Rabbi Cenâb-ı Allah Subhanehu ve Teâlâ’yı razı etmezse kendinden hayatı burada ve buradan sonra sıkıntılı olur. Bir kimsenin dertler vadisine atıldığı gibi, bir kimsenin cehennem vadilerine atıldığı gibi olur.

Ey insanlar! Gelin dinleyin. Mutluluk ve hoşnutluk, zevk ve cenneti; burada ve cennette tatlı bir hayat veya Kıyamet Gününde sonsuza kadar gitmek isterseniz dinlemeli ve itaat etmelisiniz. Neden dikkat etmezsiniz? 21.yüzyıl insanlar sarhoşlar gibi oldular; asla düşünmezler, asla düşünmezler. 24 saat dünya peşinde koşarlar ve burada zevkli ve hoşnut yaşamak isterler. Yerler ama sindiremezler, içerler ama tat alamazlar, haplarla uyurlar. Bu hoş bir hayat değildir. Tuzla kuru ekmek yiyip su içseniz bu tatlı bir hayat olur ve vicdanı rahattır. Taşın üzerinde uyusa mutludur ama insanlar yatakta yattıkları halde iyi bir tat alamazlar. Onlar dinlenemezler ve her zaman o ilaçları kullanırlar.

Bir kimse ilaç kullanırsa asla tat alamaz, ölü bir kimse gibi uyur. Ve uyumak için de cennetten ikram olan bir dinlenme şekli vardır. Bazı insanlar uyurlar ve uykularının başında melekler manevi varlıklarını götürür ve, Allah Allah, o insanlar şimdi bu ilaçları alırlar ama ölü beden gibi olurlar. İnananları, Cenâb-ı Hakkı ve en sevgili kulu, Seyyidina Muhammed (s.a.v.)’i sevenlerin hayatları uyandıkları zaman tatlı olur. Uykuları da tatlı olur. Ama insanlar şimdi anlamıyorlar veya maneviyattan anlamaya gelmiyorlar. Maneviyat insanlara zevk verir.

Eski zamanda insanlar tarla sürerken ilahi söylerlerdi. Ve söylerken Rabbini tesbih gibi söylerlerdi ve melekler gelip onlardan çok memnun ve hoşnut olurlardı. Şimdi traktörün üstünde prrr, prrr, hiç birşeyi kurtaramıyorlar ve kulakları ölü gibi oluyor. Ve o duman zehri gelip onları…Onlar değiştiler. “Biz teknoloji zamanında yaşıyoruz ve teknoloji hayatımızı kolaylaştırdı. Eski zamandaki insanlar gibi öküzlerle sürmüyoruz” derler. Onlar geldikleri zaman mutluydu ama şimdi onlar bir traktörün zehrinden bütün gece başları vuvv, vuvv, vuv. Ve kalpler… Bu Onların teknolojisidir. Tabiata geri dönün!

Ey insanlar! Âlemlerin Rabbi tabiatı size anne yaptı, gelin. Onun için tabiata geri gelmeliyiz. İnsanlar pekçok zehirli şeylerle tabiata karşı savaşırlar. Hayatlarınızı değiştirmelisiniz ey bu gezegenden yaşayan insanlar! Teknoloji sizi öldürür, size hergün daha fazla zahmet verir, ey batılı insanlar! Dinleyin ve itaat edin, teknolojiyi bırakın. Ey gafil Müslüman dünyası! Batılı ahmaklığını takip etmeyin. Teknolojiyi bırakın ve tabiata gelin; bu mühimdir. Burada ve cennette tatlı bir hayat isterseniz doğudan batıya dinlemeli ve işitmelisiniz. La Hâvle Vela Kuvvete İlla Billâhil Aliyil Aziym. Şimdi şeytan kralını yerleştirdi. Şeytanın saltanatını yıkmaya çalışmalıyız, bitti. Cenâb-ı Hak insanı insana kardeş yaptı.

(Hucurat:13) يَـٰٓأَيُّہَا ٱلنَّاسُ إِنَّا خَلَقۡنَـٰكُم مِّن ذَكَرٍ۬ وَأُنثَىٰ وَجَعَلۡنَـٰكُمۡ شُعُوبً۬ا وَقَبَآٮِٕلَ لِتَعَارَفُوٓاْ‌ۚ

<>

Allah Allah Allah Allah. Ve Cenâb-ı Hak her çeşit insanlar, soylar, milletler ikram etti ve herkese bazı özellikler ikram etti. İngilizlere birşey ikram edildi, Almanlara başka, Pakistanlara başka, Çinlere başka, Japonlara başka, Türklere başka, Kürde başka, Çerkez’e başka, Azerilere başka, herkese. Âlemlerin Rabbi bu dünyayı farklı renklerde büyüyen bir gül bahçesi gibi yapmak istedi. Güllerin beyazı kırmızıyla kavga ettiğini bulamazsınız. Veya başka sayısız çiçekler hepsi bir arada yaşarlar; kavga etmezler ama insanoğlundan ne haber? Ne için savaşıyorsunuz. Ne için savaşıyorsunuz? Ne için öldürürsünüz? Öldürmek bir şeref değildir, hayır. Biz medeniyetin zirvesine ulaştık derler ama yalancılardır. O füzeleri gönderip helak etmek medeniyetse bu medeniyet nedir? Herşeyi yakıyorlar, pekçok varlıkları da. Neden? Biz bununla mı şereflendik yoksa bize öldürmek, yıkmak, yakmak birbirimize zahmet vermek için mi emredildi? Bu mu onların medeniyetleri? “Tüüühh” onların medeniyetine. Ama göklerin ilahi emirleri onları alıp götürecek ve büyük bir temizlik gelecek çünkü insanlar şeytanların takipçilerdir. Ve hepsi küçük veya büyük şeytan oldular.

Ey insanlar! Gelin dinleyin ve itaat edin. Cenâb-ı Hakkın ilahi emirlerini takip edin. Cenâb-ı Hak bizi Peygamberler Mührü, Seyyidina Muhammed (s.a.v.) hürmetine affeylesin.

Fatiha.

Yeterli. İlahi emirleri dinleyenlere müjdeler vardır, ilahi emirleri ve iyilikleri takip etmeyenlere kötü müjdeler vardır. Cenâb-ı Hak bizi affeylesin.

Fatiha.

UA-984942-2