Cumartesi, Temmuz 31, 2010 Lefke, Kıbrıs
Destur ya Seyyidi. Meded Meded, Meded Meded, Meded Meded Ya Sahibel İmdat. La İlahe İllallah La İlahe İllallah La İlahe İllallah Muhammed Rasulullah Aleyhi Salâtullah Vesselâmu. Sümme Salâtu Vesselam Alel Cemiyil Enbiyayi Vel Evliya Ve Mentebiahum Bi İhsani İla Yevmiddin… Habibikel Mustafa… Âmin. Sümme Selamu Aleyh Ya Sahibel Vakt Vesselamu Vessalatu Âlâ Cemiyul Enbiya Vel Evliya Vel Mutesarrifin Fiddünya.
Onlar övülmüş kullardır. Onlar göklerden, rahmet okyanuslarından üzerlerine birkaç damla düşmesi için bir tazime koşarlar. En büyük müjdeler onlaradır. Onların yollarında onların takipçileri olmayı isteriz. Bu hayatta insanoğlu birilerini takip etmeli veya ediyordur. Göklerden o mübarek kimseleri takip etmeye çalışanlara müjdeler olsun! Mübarek kimseleri takip edenler göklerde şereflendirileceklerdir. Sümme selamu aleyküm ey katılanlarımız. İyi bir anlayışa ulaşmaya çalışın.
Hergün yeni birşey gelir ve bu yeni haberler, yeni müjdeler, yeni zevkler sonsuz ve devamlı bir şekilde insanlara ulaşır. Gelin ve sizi burada ve buradan sonra mutlu etmek için o okyanuslardan birşeye ulaşmaya çalışın. Yoksa çalışıp, çalışıp ve çalışıp sonra susayıp bir pınara gelip ve asla gelmeyecek bir suyu bekleyen bir kimse gibi olursunuz. Bu şimdiki bütün insanların örneğidir. Onlar kendilerini bitirirler. Birşeyler için yorulur, yorulurlar ama o birşey sonuçta yok olur. Ve onların gayretleri sıfır noktasına gelir, çoğalmaz ama azalır. Belki çoğalır gibi gözükür ama maddi gayretleri bitiği zaman azaldığını görürler. Ancak gayretleri ilahi varlıklarından olanlar asla azalmaz. Onlar heryere ulaşırlar. Susadıkları zaman etraflarındaki herşey onlar için ilahi bir pınar gibi olup onları kanaatkâr ve hoşnut eder.
Ey katılanlarımız, gelin dinleyin. Biz sıradan konuşan biri gibi konuşmuyoruz, hayır başka birşey. Başka birşeydir. Siz bayat yemek peşinde koşarsınız ama ilahi kimseler her zaman bize maneviyatımız ve maddi varlığımız için taze gönderirler. Onun için böyle mübarek olan insanlar peşinde koşanlar var. Mübarek kimseler yeni, taze şeyler getirirler.
Ey Selefi ulemaları, merhaban. Siz Kurân-ı Kerîm bilip anlıyor musunuz? Anlıyor musunuz? Cenâb-ı Allah neler buyurur? Cenâb-ı Allah bu zayıf kulun size hitap ettiği hakkında neler buyurur? Ve katılanlarımıza, insanlara deriz: Ey insanlar! Günlük taze yemek isteyin. Eski yemek değil. Bütün insanoğlu bayat, eski yemek peşinde koşarlar. Onların ilgileri eski yemeklere ulaşmaktır. Onlar asla taze yemeğe ilgi duymazlar. Ve bana Selefilere, Selefi ulemalara ve akılsız Vehhabilere sorduruyorlar: Siz Kurân-ı Kerîm anlıyor musunuz? Anlıyorsanız böyle meseleler hakkında konuşmayı ikram ediyorlar. Belki şaşıracaksınız. Siz Kurân-ı Kerîm okuyorsunuz ve Kurân-ı Kerîm anlıyoruz diyorsunuz. Meryem süresinden ne anlıyorsunuz? Cenâb-ı Allah Zekeriya (a) hakkında buyurur;
(Al-i İmran:37) كُلَّمَا دَخَلَ عَلَيۡهَا زَكَرِيَّا ٱلۡمِحۡرَابَ وَجَدَ عِندَهَا رِزۡقً۬اۖ
<< Zekeriyya, onun yanına, mâbede her girişinde orada bir rızık bulur >>
Taze, taze. SubhanAllah Hişam Efendi! Neden buyurdu? Rızık, tenvin, tâzim. Yeni ve tazeydi. Cenâb-ı Allah Seyyidetina Meryem (a) hakkında bu kıssayı getirdi. O bayat yemek kullanmazdı, hayır. Her zaman yenilerini yerdi. Ve Seyyidina Zekeriya (a) her zaman gelip bu taze yemek nereden geldi derdi. Bu taze yemektir. Bu taze yemek bedenlerimize tazelik verir.
(Maryam 3:37) قَالَ يَا مَرْيَمُ أَنَّى لَكِ هَـذَا قَالَتْ هُوَ مِنْ عِندِ اللّهِ إنَّ اللّهَ يَرْزُقُ مَن يَشَاء بِغَيْرِ حِسَابٍ
Gâle, yâ Meryem, enne leki hâdha. Gâlet huve min `indillah. InnAllah yerzugu men yeşaa'u bi gayri hisâb.
<<"Ey Meryem, bu sana nereden geliyor?" O da: "Bu, Allah tarafındandır. Allah, dilediğine hesapsız rızık verir" derdi>>
Seyyidetena Meryem (a) ne buyurdu? Gâlet huve min`indillah. Ayet-i Kerîme’dir. Seyyidetena Meryem yeni ve tazelerle beslendi. Bu sadece maddi bedenine değildi, hayır. Her saniye onun karşısına ilahi tazelik geldi ve hakiki varlığı aldı. Neden anlamıyorsunuz? Neden bayat yemekler peşinde koşuyorsunuz? Ve âlemlerin Rabbi Kâdir ul-Muktedir’dir, O herşeyi yapabilir. Neden o ilahi ikrama ulaşmayı istemiyorsunuz? İlahi ikram Seyyidetena Meryem’e ulaştı. Cenâb-ı Allahın bunu neden Kurân-ı Kerîm’de buyurduğunu anlamalısınız. Kurân-ı Kerîm size hikayeler getiren kitap değildir. Hikayelerle değil ilahi ilimlerle doludur. Neden buyurdu? Kurân-ı Kerîm anlıyor musunuz Selefi 's-Salihler? Selefi 's-Salihler de yenilerin peşine koştular, onlar anladılar. Şimdi inananlardan herkesi eğitmek için bu yeni bir açılıştır. Âlemlerin Rabbinin Kâdir ul-Muktedir olduğunu bilsinler diye. Onun kudreti her zaman kullarına yenisini göndermeye yeterlidir. Bu Meryem’in makamıydı. Kendi istemediği halde yinede ona geldi. InnAllah yerzugu men yeşaa'u bi gayri hisâb, "Allah, dilediğine hesapsız rızık verir." İstemeden taze, taze! Ama havârîler sordular istediler;
(Maide;112) إِذۡ قَالَ ٱلۡحَوَارِيُّونَ يَـٰعِيسَى ٱبۡنَ مَرۡيَمَ هَلۡ يَسۡتَطِيعُ رَبُّكَ أَن يُنَزِّلَ عَلَيۡنَا مَآٮِٕدَةً۬ مِّنَ ٱلسَّمَآءِۖ
<< Hani havârîler, "Ey Meryem oğlu İsa, Rabbin bize gökten, donatılmış bir sofra indirebilir mi?" demişlerdi >>
Subhanallahu Aliyil Aziym. Bu havârîler nerede? Bu havârîlerin Seyyidina İsa (a)’ın makamı hakkında birşey anlamadığı anlamına gelir. Asla anlamadılar. Onlar istediler, Seyyidetena Meryem istemedi. İstemeden her zaman yeni ve tazeleri geldi. Tazelik insanlara canlılık getirir. Her zaman ferah olurlar. Ve onlara sonsuz ferahlık vardır. Neden bu yolu takip etmezsiniz? Onun için biz burada zayıf kullarız. Bana birşeyi 100 defa tekrar ettiriyorlarsa bu 100 defasında yeni ve tazedir. Alın, anlayın ey Selefi ulemaları, ey Şeriat doktorları, ey Ezher-i Şerifler. Vehhabilerin akılları yoktur, anlayışları yoktur. Onlardan anlayış alınmıştır. Onların seviyeleri hayvanlar seviyesidir. Belki hayvanlar onlardan daha fazla anlar. Çünkü onların okulları şeytanın okuludur. Neden buyruldu? Anlamı neydi? Kurân-ı Kerîm Seyyidetina Meryem (a) hakkında neden buyurdu? Ve Seyyidina Zekeriya nebi mürsel’dir, büyük bir peygamberdi ve her zaman gelip Sidna Meryem’i ziyaret ederdi. Ve baktığında onun karşısında taze meyveler görürdü. Halbuki o meyvenin zamanı değildi. Belki taze ve yaz meyvesi olurdu. Belki yaz zamanında karşısında bazı kış meyveleri olurdu. Bunu neden buyurdu? Talimen, insanları eğitti.
Ey insanlar! Geçmiş olanı bırakın ve her zaman tazesini isteyin. Çünkü Cenâb-ı Allah Mubdi ul-Muid’dir. Mubdi ve Kalagul-Aziym, Rezzak ul-Mutlak. O kulları için bir depo yapıp o depodan birşeyler getirmez. Buzdolabı olan şeyler gibi, büyük olur ve içine koyup insanlara getirirler ve "Bakın bu tazedir" derler. Bu taze değildir, tazelerini isteyin. Bu Cenâb-ı Allah’ı kullarından razı eder. Onun için geçmiş olanın aynısı gelmez, hayır. Her zaman değişir. Bu Arapça bir sözdür ve işaret edip der; kullu cedidun lezziz. Kullu bayet lezziz denmedi, hayır. Her yeni şeyde bir keyif vardır. Seyyidetena Meryem’e gelen meyveler cennetten geldi. Cennette hiçbir şey bayat olmaz. Orada herşey (tabldot) seçmesiz yemek gibi değildir. Tabldot bilir misin? Lokantalarda getirirler. Hayir, istek üzeredir. Onlar ne isterse o gelir. Kun feyekûn, "'Ol!' ve oluverir" (Yasin :82)
Yeni şeyler tazelik ve lezzet, arka arkaya mükemmel lezzet verir. İkincisi daha lezzetli olur. Kurân-ı Kerîm insanları eğitmek için okyanuslar, okyanuslardır. Bilmiyorum, bende pekçok kere okuyorum ama insanlara bir anlayış için bunun anlamını şimdi bana veriyorlar. Bayat yemek kullanmayın. Kurân-ı Kerîm’den herşeyi taze taze alın; bu sizin için daha keyifli olur.
Ey insanlar! Gelin, işitin! Onun için ilkönce kendime sonra siz katılanlarımıza bağırtıyorlar. Onu (Meryem'i) ziyarete geldiğinde bakıp yenilerini bulurdu.
(Al-i İmran:37) كُلَّمَا دَخَلَ عَلَيۡهَا زَكَرِيَّا ٱلۡمِحۡرَابَ وَجَدَ عِندَهَا رِزۡقً۬اۖ
<< Zekeriyya, onun yanına, mâbede her girişinde orada bir rızık bulur >>
Bu da bir okyanustur, aynı meyveler değildi. Seyyidetina Meryem’e geldiğini biliyordu. Herseferinde aynı rızkın geldiğin zannetmeyin! Sayısız rızık şekilleri. Biz belki sadece 40 tür, 100 tür biliyoruz; biz birşey bilmeyiz, hayır. Ama ilahi huzurda bilinenleri göndermedi. Taze olan yenilerini, yeni şeyler, yenilerini gönderdi. Yeni meyve adetleri. Siz belki 100 tür söylersiniz. Ama ilahi huzurda meyvenin sayısı yalnız 40, 50, 100, 1000, binlerce, milyonlarca veya milyarlarca olduğunu zannetmeyin. Hayır, sayısızdır. O Allah Celle Celaluhu Cellet Azametuhu’dur!!! Ey Ya Rabbi!
Cenâb-ı Allah’ı kendi anlayışlarına göre yapmaya çalışıyorlar. Hâşâ, olamaz, olamaz. Allahu Ekber Allahu Ekber. Onun için tazelerini, yenilerini isteyin. 10 tür meyve yalnız bizim maddi varlığımız içindir ama hakiki varlığımıza sayısız türler gelir, gelir, gelir. Herşey kun feyekûn! kun feyekûn! kun feyekûn! arasında olur. Mesela bir sultanın bugün bir ziyafeti olur. Yarında cömertliği ve imkânına göre bir ziyafet verir. İkinci masa farklı olur. Üçüncü masa farklı olur. Cenâb-ı Allah Subhanehu ve Teâlâ ilahi ziyafetini aynı şekilde mi verir?
Ey ulemalar! Böyle meseleleri konuşmazsınız. Cenâb-ı Allah her Cuma haziret ul-kuds’da yapar. Ben haziret ul-kuds’un anlamını daha fazla açamam. Kimse buna hakiki bir anlam veremez; her Cuma. Rabbani, ilahi ziyafet olur. İnsanlar her Cuma gelince onlara aynı masalar, aynı ziyafetlerin geldiğini mi zannedersiniz?
(Zümer:67) وَمَا قَدَرُواْ ٱللَّهَ حَقَّ قَدۡرِهِۦ
<< Onlar Allah`ı hakkıyla tanıyıp bilemediler >>
Gelin dinleyin! Dinlemeliyiz, öğrenmeye çalışmalıyız. Bu dünyayı bırakmalıyız. Lezzetli yemekleri çok, çok, çok basittir. Bunları bırakın ve o ilahi huzurda olana koşun. Cenâb-ı Allah bizi affeylesin. Tövbe Ya Rabbi Tövbe Ya Rabbi. Bana öfkelenmeyin, ben birşey değilim. Onlar beni konuşturuyorlar. Ben bilmem ama onların buyurdukları hakiki açıklamadır. Düşünün ve her zaman kendinizi yenilemeye gelin. Hergün kendi hakiki varlığınızı yenilemeye çalışın. O zaman daha önce ulaşılmamış birşeye ulaşırsınız. Cenâb-ı Allah bizi Peygamberler Mührü (s) hürmetine affeylesin.
Fatiha.
(38 dakika) Maşallah Allah Allah. Tövbe Ya Rabbi. (788 000) Maşallah maşallah. Katılanlarımıza aferin, mutluyuz. Bütün insanların mutlu olmalarını isteriz. İnsanların cehennemlerde olmasını asla istemeyiz. Onlar cennet ve cennet bahçelerinde ve zevklerinde olsunlar.