Çarşamba, Temmuz 14, 2010 Lefke, Kıbrıs
La İlahe İllallah, La İlahe İllallah, La İlahe İllallah Muhammedun Rasulullah Aleyhi Salâtullah Vesselamu Âlâ Cemiul Enbiya Vel Enbiya Rahmetullahe Aleyhim Ve Aleyna Ya Rabbel Alemiyn.
Bu mütevazı bir toplantıdır, sohbet derler. Ey insanlar! Rabbimiz, herşeye Kâdir olan Allah Subhanehu ve Teâlâ’ya en yüksek tazimimizi vermeye çalışmalıyız. Ve de bu hayatta ve gelecek hayatta en yüksek olan Peygamberler Mührü, Seyyidina Muhammed (s.a.v.)’e en yüksek tazimimizi vermeliyiz. Resulullah’ın sancağını yükseltip şeytanın sancağını ayak altına almalıyız.
Esselamun aleyküm ey Ilahi kaynaklardan beslenen bütün mübarekler! Evet, böyle müstesna olan insanlara bakın. Cenâb-ı Allah onlara ilahi şereften ikram eyledi. Onları besler çünkü onlar kapasitelerine göre vermeye çalışırlar. Bütün mübarekler Peygamberler Mührüne (s) ikram etmek isterler. Ve Âlemlerin Rabbinden daha fazla ve fazla şan en şanlı olan için isterler. Evet, Cenâb-ı Allah bizi affeylesin.
Ey insanlar! Esselamun aleyküm. Müslümanlardan, Selefi ulemalardan, Hıristiyanlardan, Mecuslardan, Yahudilerden, Hindulardan, Budistlerden, heryerden katılanlara bu bir ilahi hitaptır. Kabul edenler maddi varlıklarında birşeyler hissetmeli. Ve de bir duyguya ulaşmalı; demek istediğim, manevi varlığından bir selamet hissetmeli. Evet. Bazen bir kelime bir kimseyi değiştirir. Belki bir cümle bir milleti değiştirir. Belki bir Ayet-i Kerîme bütün dünyayı değiştirir. Veya en mukaddes olan Kuran-u Âzimu Şan ezelden gelecek milletler için yeterli olur.
Kurân-ı Kerîm’in gücünü anlamaya çalışmalısınız. İnsanlar anlamaya çalışmalılar. Anlamaya çalışmayanların seviyeler eşekler seviyesindedir, hayvanlar seviyesindedir veya onların seviyeleri hayvanların seviyesinin altında olan şeytani grupların seviyesinin altındadır. Ey insanlar! Bir anlayış için çalışın. Euzubillahimineşşeytanirraciym diyoruz. Kötü durumlardan en iyi durumlara kaçın. Kötü durumda durmayın ama en derin seviyeden en yüksek seviyeye ayağa kalkmaya çalışın. Bu bizim amacımızdır.
Biz yemek, içmek ve cinsel zevkler için yaratılmadık. Hayır, bu hayvanlar içindir. Siz insan tabiatındansınız. Siz öyle bir halde olmalısınız ki, siz ve hayvanlar arasında bir fark olmalı. Evet, biz etli, maddi bedenimizle başka hayvanlar gibiyiz ama insan tabiatını hayvan dünyasından ayırt eden birşey vardır. Bu bütün peygamberlerin baştan sona kadar insanlara öğretmek istediğidir. Çok az anlayan kimseler vardır ama insanların çoğu hayvani zevkler, hayvani istekler peşinde koşarlar. Onlar hayvani isteklerden zevke ulaşmak isterler ve bu imkânsızdır. İmkansızdır ama kimse anlamaya çalışmaz. Baştan sona kadar insanoğlunun nefisleri kendi içindeki ilahi merkezlerin onun olmasını ister. Bu ilahi merkezde bir kürsü vardır ki onun bir reisi olmalı. Kürsü üstüne oturan bir kimse olmadan olmaz; onun bir reisi vardır.
Bu insanlar arasında yüksek bir makamdır. Herkes reis olmaya koşar. Ve herkesin bir kürsüsü vardır; maddi varlıklarının kürsüsü. Ve insanoğlunun içinde başka bir varlık vardır. Bismillahirrahmanirrahiym diyelim.
(Tâhâ:5) ٱلرَّحۡمَـٰنُ عَلَى ٱلۡعَرۡشِ ٱسۡتَوَىٰ
er-Rahman `ale l-arşistevâ
<< Rahman, Arş`a istivâ etmiştir>>
Bu Ayet-i Kerîme nedir? Er-Rahman `ale l-arşistevâ. İnsanoğlunun hayvanlık varlığının bir reisi vardır ama onların ilahi varlığının bir reisi olamaz. Bir tane Arş, taht olmalı. Bu taht Cenâb-ı Allah’ın insanoğluna özel bir ikramıdır. Bu insanoğlunu Ilahi Huzurda en yüksek seviyede yapar.
(Rahman:1,2) ٱلرَّحۡمَـٰنُعَلَّمَ ٱلۡقُرۡءَان
<<1.Rahman (olan Allah) 2.Kur'an'ı öğretti>>
Er-Rahman `ale l-arşistevâ, ama insanoğlunun geneli kürsülerine ilgi duyarlar; onlar Ilahi Tahtı istemezler. Onların bütün ilgileri ve en yüksek arzuları o kürsüye ulaşmak ve ona bir reis bulmaktır. Kürsü maddi varlığımız içindir. Ama hakiki varlığımızın bir tahtı vardır ki bunu kimse bilmez. Cenâb-ı Allah Subhanehu Ve Teâlâ’nın buyurduğu gibi: ma veseani ardi vela semai bel veseani kalbu abdi mü’min, “Yerler ve göklere sığmadım, mü'min kulumun kalbine sığdım” Evet. Ama insanların çoğu kürsülerine bir reis bulmaya koşarlar. İnsanların kendi içlerindeki kürsüleri maddi varlığımızdır. Maddi varlık insanların kürsüsüdür. Ve insanlar doğdukları günden büyümeye, büyümeye, büyümeye başlarlar ve hevesler her zaman o kürsüye ulaşmaktır.
Bu kürsü nedir? Bu bir kürsüdür; herkes anlar. Ve bir kavga olur, kavga her zaman reisle Ilahi Tahtı olan kimse arasında olur. Bu Ilahi Taht göklere aittir ve kürsü bu hayata aittir. Bu maddidir ve o manevidir.
Ve insanlar hemen veya kolayca bir kürsüleri için bir reis bulmaya koşarlar. Bizim kürsümüz maddi varlığımızdır, ona bir reis bulmak isterler. Ve şeytan gelir, “Ey insan, senin içine en iyi reis olmayı öğreteyim. Çünkü maddi varlığın bir kürsüdür ve onun bir reise ihtiyacı vardır. Ben size o kimseyi göstereyim. Beni dinleyin. Sizin için en iyi reis nefsinizdir” der.
Nefsek, Nefsek! Selefi ulemalarımız, neredesiniz? Bu Hadisi işitmediniz mi? Çok fazla bildiğinizi iddia edersiniz. Bu soru şimdi geliyor. Siz hiç böyle bir Hadis-i Şerifi işitmediniz mi? Ben hiç Selefi ulemaların insanoğlunu bu Hadis-i Şerife göre ikaz ettiğini hiç işitmedim. Kimse bu doğru değil veya uydurmadır diyemez. Onlar her zaman uydurma derler. Hakikati yoktur, hakiki hadis değil, uydurma hadis derler.
Neden? Bu meşhur bir Hadis-i Şerifdir. Peygamberler Mührü, buyurur; ey insanlar, eğer en tehlikeli ve dehşetli düşmanı sorarsınız size derim:
a'dâ adüvvüke nefsükelletî beyne cenbeyk,
“Senin en azılı düşmanın, şu iki omuzun arasındaki nefsindir.”
Büyük Hadis-i Şerif size ulaşmadı mı söyleyin Selefi ulemaları!? Selefi ulemalarından, Şeriat doktorlarından veya Ezher-i Şerif ulemalarından bu Hadis-i Şerifi söylediklerini hiç işitmedim. Neden? Neden? Bu doğru değil mi? Böyle Hadis-i Şerifı hiç duymadık (böyle bir hafis yoktur) diye nasıl dersiniz? Bırakın bu Hadisi; peki Cenâb-ı Allah ne buyurur? Estâuğuzubillah;
(Yusuf:53) إِنَّ ٱلنَّفۡسَ لَأَمَّارَةُۢ بِٱلسُّوٓءِ
Inne en-nefsu le-emaaratan bis-soov illa men rahime Rabbii.
<< Çünkü nefis aşırı şekilde kötülüğü emreder;>>
Bu Ayet-i Kerîme mi yoksa benden mi size geliyor? Neden kabul etmezsiniz? Inne en-nefsu le-emaaratan bis-soov illa men rahime Rabbii, "Çünkü nefis aşırı şekilde kötülüğü emreder; Rabbim acıyıp korumuş başka." Neden ikaz etmezsiniz ve biz insanları yanlış yoldan men eden bir grup insanlarız diye iddia edersiniz. Bu doğrudur. Emr-i bil ma'ruf nehy-i an’il münker, "İyiliği emretmek ve kötülükten men etmek." Bunu iddia edersiniz. Peki neden insanları ikaz etmezsiniz? “Ey insanlar! Peygamberler Mührü (s) buyurur: Ey insanlar, a'dâ adüvvüke nefsükelletî beyne cenbeyk, 'Senin en azılı düşmanın, şu iki omuzun arasındaki nefsindir'." Cenâb-ı Allah buyurur; "Çünkü nefis aşırı şekilde kötülüğü emreder." Bütün insanları nefsinize dikkat edin diye ikaz eder. Bunu neden söylemezsiniz? Bu İslam’daki en mühim noktadır; insanları onlarla beraber olup olmayanı ikaz etmek içindir.
Cenâb-ı Allah nefsi yarattığında, ona “gel” buyurdu ama o geri gitti; “geri git” buyurdu ama o geldi. Nefis Yaratanın herşeyinin tersini yaptı. Neden? Neden insanlara hatırlatmazsınız? Bu Ayet-i Kerîmedir. Ey bilen insanlar veya "ulemayız" veya "doktoruz" veya "Selefi 's-Salihiz" veya "Vehhabiyiz" diye iddia edenler, neden insanları ikaz etmezsiniz? Ey insanlar, maddi yönlerinizin peşine koşmayın çünkü nefsiniz sizi her zaman maddi zevklere çağırır çünkü reisiniz nefsinizdir.
Nasıl dersiniz? Reisinize seni takip etmeyiz diye nasıl dersiniz ve nefislerinize kölesiniz? Bu ümmet nasıl ayağa kalkacak? Ve bütün insanlar onlar için olanı veya olmayanı bilmezler. Onlar nasıl Ilahi desteğe ulaşacaklar? İlahi destek sadece dikkat edenlere ve nefislerine istedikleri herşeye fırsat vermeyenlere gelir. Ve Mü’min Kamil, mükemmel inananlar reislerine birşey yapması için hiçbir fırsat vermeyenlerdir. Çünkü Cenâb-ı Allah buyurur; ma veseani ardi vela semai bel veseani kalbu abdi mü’min, “Yerler ve göklere sığmadım, mü'min kulumun kalbine sığdım” Arşullah. Kalbu abdi mü’min Arşullah. Arapça mı? Siz Arapça anlar mısınız? Anlarsınız ama anlamaya çalışmazsınız. Anlarsanız inanmalısınız. İnanmazsanız anlamazsınız.
Onun için ilahi kimseler her zaman, "biz en iyiyiz" diyen kimselere saldırırlar çünkü aslında onlar en fena kimselerdir. Bir milyar, iki milyar Müslüman var. Cenâb-ı Allah emreder;
(Tövbe;119) وَكُونُواْ مَعَ ٱلصَّـٰدِقِينَ
<
Onlar nerede; o seçilmiş olanlar, özel kimseler? Onlar Cenâb-ı Allah’ın buyurduğu doğru yoldan giderler. Ve doğru yol itaat etmemek ve kürsünüze, nefsinize bir reis oturtturmamaktır. Nefsiniz reis olursa şeytan ve şeytani gruplarla beraber olursunuz. Kim kalbini Yaratanın tahtı olarak tutarsa burada ve buradan sonra Ilahi Huzura götürülür. Cenâb-ı Allah bizi affeylesin. Ne diyelim? Zor bir zamandır ve insanlar birşey bildiklerini zannederler ama birşey bilmezler. İnsanlar kimin emri altında hareket edip yaşadığını bilmeliler.
Ve Selefi ulemalarımıza soruyorum: İslam dünyası hakkında fikriniz nedir? Onların hayatları Ilahi şartlara uygun mudur? İlahi Emirlerde mi giderler yoksa reislerinin yolunu mu kullanırlar? Bu reis onların nefsleridir. Onlar nefislerini takip ederlerse nefis şeytanın eşeğidir. Kim nefsani isteklerini takip ederse bu kimse şeytan veya şeytani grupların egemenliği altındadır. Söyleyin ey insanlar, “La İlahe İllallah Seyyidina Muhammedun Rasulullah!” Bunu söyleyip takip ederseniz bu sizin kurtuluşunuz için hakiki yoldur. Ama değişti, bütün İslam dünyası nefislerini reis yaptılar. Ve nefis şeytanın eşeğidir. Her ikisi İslamı bu hale getirdi.
İslam dünyasının görüntüsü İslamın kurallarına göre uygun mudur? Veya Cenâb-ı Allah’ın Ilahi Emirlerine göre? Hangi ülke, hangi hükümet, hangi âlim Ilahi Kuralları takip eder? Ama onlar nefislerini kendilerine reis yaptılar. Onlar asla Kurân-ı Kerîm veya Ilahi Kitaplara inanmazlar. Onlar asla Peygamberler Mührünü (s) takip edip inanmazlar. Ama onlar nefislerini takip ederler çünkü nefisleri onların reisleridir.
Bu Müslüman dünyasının esas sorunudur. İslam dünyası nefislerin emirleri altında olmaları, nefislerini kendilerine reis yapmaları iyi bir görüş değildir. Hayır. “Bunu yemeyi sevmem, bunu içmek isterim. Bunu giymek istemem, bunu giymek isterim” derler. Neden? Ne için? Özellikle insanların kürsüsü nefisleridir. Ve şimdi kadınları erkeklerin reisi yaptılar. Bu nasıl olur? Cenâb-ı Allah buyurur; Estâuğuzubillah;
(Nisa:34) ٱلرِّجَالُ قَوَّٲمُونَ عَلَى ٱلنِّسَآءِ
<< Erkekler kadınların yöneticisi >>
Haktır. Bunu neden yapmazlar? Nerdesiniz Selefi ulemalarımız? İlahi kimseler sizi kaç noktada hatırlatma yapar? Belki bu bin tane böyle özel ikazlar gelir, gelir, gelir. Ama bu doğruyu kabul edip doğru yoldan gidenleri işitmiyorum. Peygamberler Mührü (s) buyurduğu gibi; “Ey ümmetim, bu doğru yol tek yoldur ama sağ veya solda olanların hepsi yanlış yollardır.” Peygamberimizin gittiği yol doğru yoldur. Ve de Sahabeyi Kiramı takip edenler doğru yoladır ve başkaları biter. Yanlış üstüne yanlış. Ve değişmeli. Müslümanlar Ilahi Şeref ikram edilmesini istiyorlarse doğru yola gitmeliler. Sağa sola giderlerse hayatlarında şerefleri, iyilikleri olmaz, zevkleri şerefleri olmaz. Sebep budur. Cenâb-ı Allah bizi affeylesin.
Ey insanlar! Esselamun aleyküm katılanlarımız. Nefislerinizi, reisinizi mutlu etmeye koşarsınız. “Ey Şeyh bunu nasıl dersin? Bizim reisimiz nefsimizdir. Biz nasıl reisimizle kavga ederiz?” Bende derim; “Sizi kurtarmak için reisinizi ayağımın altına alırım” Çünkü, inne en-nefsu le-emaaratan bis-soov illa men rahime Rabbii, "Çünkü nefis aşırı şekilde kötülüğü emreder" (Yusuf:53). Şımdi İlahi merkezler Ümmet-i Habib'i nefis, heva, şeytan ve dünyadan kurtarmak için başladılar. Cenâb-ı Allah bizi affeylesin.
Ey insanlar, öfkelenmeyin. Öfkelenirseniz para göndermeyin, bana yemek, pirinç veya koyun göndermeyin önemli değil. Cenâb-ı Allah bana gönderir, ben size bakmıyorum. Evet ama Ilahi Emri söylemeliyim, bu sadece insanlara hatırlatırım. Kabul ederseniz edersiniz. kabul etmezseniz ben hiçbir ecir veya aylık istemiyorum.
Evet, ben özgürüm. Özgürüm ama nefsimi emrim altına almaya çalıyorum. Hakiki varlığımı reis yapmaya çalışıyorum. Ve reis manevi kuvvetimizin Ilahi Emri altında olacak. Maneviyat insanları yükseltir ve nefsani istekler insanları karanlık seviyelere, yerin karanlık yerlerine indirir, indirir. Cenâb-ı Allah bizi Peygamberler Mührü, Seyyidina Muhammed (s.a.v.) hürmetine affeylesin.
Fatiha.