Pazar, Ekim 4, 2009 Lefke, Kıbrıs
Fatiha
Allahu Ekber Kebira Velhamdulillahi Kesira Ve SubhanAllahi Bukraten Ve Asila. La Ilahe Illallah. Allahu Ekber Allahu Ekber Velillahil hamd. Elfu Selat Elfu Selam.
Sonsuz övgüler ve şerefler Senin ilahi huzurda olan en Sevgilinin. O tektir. Ona daha fazla fazla ver. Onun idaresini evvelden ahire yap. Sen Yaratansın. Ve o da Senin en şerefli ve övülen kulundur. Ey Allah , La Ilahe İllallah Muhammedun Rasurullah diyoruz. La Ilahe İllallah Muhammedun Rasurullah söylemekten çok gurur duyuyoruz. Euzubillahimineşşeytanirraciym Bismillahirrahmanirrahim.
Âlemlerin Rabbinin en şerefli varlığı, halifesinin en tehlikeli düşmanından korunmak için ilahi güçler giymiş olan mübareklere sığınıyoruz. Ve diyoruz ki: Euzubillahimineşşeytanirraciym, hem de
Bismillahirrahmanirrahim diyoruz. Bu bizim ilahi kılıcımızdır. Şeytanın ve kim o şeytanı takip ederse ve insanoğluna zahmet verirse ve Hakka karşı savaşırsa onların saltanatını yıkacağız. Bu benim vazifemdir. Ben birşey değilim ama ben mütevazı ve zayıf bir şekilde ikazımı yapıyorum.
Ey insanlar, Esselamun Aleyküm Ve Rahmetullahi Ve Berakatuhu! İnsanoğlu adı altındaki bütün milletlere ve yaratılanlara sesleniyorum. Duyun, dinleyin ve itaat edin. Bunlar ilahi haberlerin özetidir. Duyun, dinleyin ve itaat edin. Bütün ilahi kitapların özeti sizedir.
Ey insanlar, Âlemlerin Rabbine itaatkâr olmakla şereflendiniz. "İtaatkar kişi ol" - bu hakiki kuvvetlerin ve nasihatlerin bir özetidir. Ey insanlar, burada ve buradan sonra mutlu olmak isterseniz, buradan ve buradan sonra zevkli olmak isterseniz, buradan ve buradan sonra ebedi keyifli olmak isterseniz o zaman itaatkâr kul olun.Yaratan hiçbir zaman sizin dünya ve şeytanın peşine gitmenizi ve O’nu unutmanızı sevmez. En büyük günah, Âlemlerin Rabbinin kullarına öfkelendiği şey, o herşeye kadir olan Allah ’ı unutmaktır. O herşeye kadir dır. Onu nasıl unutursunuz? Ey insanlar, nedir bu saçmalık? Nedir bu cahillik? Nedir bu sarhoşluk? Ne için? Sizin teminatınız nedir? Kim size yârın için teminat verir? Veya kim der ki size, ölürken, bedeninizi orda bırakırken.... Sizi kim kurtaracak? Zannediyor musun ki ölü bir bedeni bir masa üstünde cemaatin önüne getirince… Ve imam der ki; “Bu kulun namazını kılıyoruz. Ey insanlar bu kişinin, şu kişinin namazını kılın.”
Küçük bir oğlan babasına sorar: “ Ey baba, imam diyor ki bu kişinin namazını kılın. O kişi Sabır veya Şakir veya Hamid. Ama ben onu burada görmüyorum. Diyorlar ki onun ölü bedeni burada. Bay Şakir, Sabır, Bay John, Bay Johannes ‘ın hakiki bedeni nerde? “
“ Ey oğlum, ilk önce ölü bedenin namazını kılacağız. “
“ Evet, anladım bu onun ölü bedeni ama onun canlı yaşayan bedeni nerde? “
“ Dur biraz imam namaz kıldıracak, soruların biraz beklesin. “
“ Allahu Ekber, Allahu Ekber, Allahu Ekber, Allahu Ekber, Allahu Ekber. Esselamun Aleyküm Ve Rahmetullah. Esselamun Aleyküm Ve Rahmetullah.” ( imam namazı kıldırdı)
“ Ey babam, bana cevap ver. “
“ Şimdi zamanı değil, onun ölü bedenini takip etmeliyiz. “
“ Ben onun ölü bedeninle ilgilenmiyorum. Onun hakiki bir varlığı var mıydı yok muydu bunu soruyorum. “
“Ey oğlum, bunu büyüyünce üniversitelerde öğrenmelisin. “
“ Ey babam, üniversiteler diyorlar ki: sadece pozitif ilim vardır, Allah için bir yer yoktur. “
“ Neden bunu söylüyorsun?”
“ Çünkü gençlere Allah 'a inanma diyorlar ki. 'Bizim size öğrettiğimiz ilimin kuvvetine inanın' diyorlar.”
"Tüüüüüh bu insanlara ve ilimlerine! Onlar ilahi kitapları kabul etmiyorlar. İlahi kitaplardaki hakikatler ilimin pınarıdır. Diyorlar ki biz pozitif ilim zamanında yaşıyoruz. Hangi şey için bize cevap veriyorsunuz, bu pozitif ilim diyorsunuz. Sizi kim eğitiyor?"
“ Ey babam, çok öfkelendin. “
“ Evet, öfkelenirim çünkü onlar yalancılar.”
Onlar kitaplar yazıyorlar ve eğitim veriyorlar ve zannediyorlar ki onların eğitimi ilahi kitapların üstünde bir eğitimdir ama onlar yalancılar! Onlar şeytanlar! Göklerden dünyaya inen ilahi ilimlere inanmıyorlar. Soruyorum o cahillere, PhD veya doktoruz diyenlere, onlar ancak kendi yazdıklarını ve öğrettiklerinin dışında hiçbir ilim kabul etmezler. Soruyorum: Bu üzerinde isminiz yazan 114 sayfalık kitapta ne yazar? Der ki: ”Oraya bakmam gerekir.” "Oraya bakmanızdan hoşlanmıyoruz, siz isminizi kitabın üzerine yazdınız. Bu kitabın içinde yazan sizin ilminiz mi, söyleyin bana? 114 sayfada ne hakkında yazıyor? Hangi şey için bunlara bir ispat getiriyorsun? Biz pozitif ilim profesörüyüz diyorsunuz. Bana söyleyin. Bu dünyayı kim yaptı, gezegenimizi, bu küreyi? Onun kalıbını kim yaptı? Buna cevap verebilir misiniz? Nasıl bir futbol gibi oldu? Kim yaptı bunu söyleyebilir misiniz? İlahi ilimleri kabul etmiyorsun, o zaman buna cevap ver. Bu gezegene nasıl portakal veya futbol gibi bir şekil verildi. Bana anlatabilir misin?"
O şaşırır. Nasıl dersiniz ki biz ilahi kitapların ilmini kabul etmeyiz diye? Biz sadece pozitif ilim kabul ederiz dersiniz. Yaşadığımız bu gezegende sizin ilminiz nereye ulaşır? İlk insan nerden geldi, yukardan mı aşağıdan mı, doğudan mı batıdan mı, derin okyanuslardan mı çıktı gökten mi düştü? Bana cevap verin çünkü insanoğlunu merak ediyorum. İnsanoğlunun yaratılışını merak ediyorum. Bana anlatın. Benim kalbimi hoşnut edin. Ama onlar çok kibirlidir, burada Allahın sözleri yoktur derler.
“Talebelere ilahi kitapların cümleleri öğretilmez. Biz onlara hakiki ilim öğretiriz. İlim anladığımız, düşündüğümüz, yazdığımız - bu bizim ilimimizdir.” Ama bunu soruyorum:
"Bu gezegen ve onun kız kardeşleri koşarlar ve dönerler dersiniz. Nerde durup başladıklarını bilirler mi? Hayır. Kış mevsimi, bahar mevsimi, yaz mevsimi ve sonbahar mevsimi nasıl başlar bilir misiniz? Ağaçlar bir şey bilir mi zannedersiniz?"
“ Hayır, hayır. Ağaçlar öğrenemez .”
“ Eğer ağaçlar birşey öğrenemezse, o zaman nasıl portakallar meydana gelir? Mevsimler nasıl gelir? Meyve mevsimi gelir. Portakal ağacı nasıl öğrenir ne zaman çiçek vereceğini? Nasıl bir üzüm ağacı ne zaman çiçek açacağını bilir? Palmiye ağacı nasıl bilir ne zaman hurma vereceğini?”
Siz yanlışsınız! Siz herşeyi ancak üniversitelerde öğretildiği kadar zannedersiniz. Herşey bu kitapların referansıdır dersiniz. Biz bunun dışında bir şey kabul etmeyiz dersiniz.
Ben derim ki ; Ey profesörler! PhD doktorları, sizler! Yaratılma tamamlandığı zaman, o zaman siz mi seçtiniz kadın olarak veya erkek olarak yaratılacağınızı? Bana anlatın.
Annelerinizin rahminde olduğunuzu hatırlıyor musunuz?
Nasıl dersiniz öyle bir yerde yeni bir varlık nefes almadan büyür diye?
Eğer dışarıya çıkınca, geri ilk yerine girip annesinin rahmine koy dersen, ölür. Bunu biliyor musunuz veya bunu hatırlıyor musunuz?
Nasıl dersiniz bizim ilmimiz vardır diye? Eğer pozitif ilimse, ispatınızı getirin. Kim sizi insan yaptı? Kendi iradeniz mi yoksa birisinin iradesi mi? O Birisini soruyoruz. Ve siz Birisi yok diyorsunuz. Bu insanlar akıl hastanesine götürülmeli. Çünkü siz hiçbir zaman aklınızı ve fikrinizi kullanmıyorsunuz ve bunu söylüyorsunuz. Soruyorum size, doğduğunuz gün gibi misiniz? Ne zaman öleceksiniz bana söyleyin.
Birilerine çok öfkeliyim. Üniversitelerde yazarlar; “ Burada Allah için yer yoktur. Biz ancak bize ait olan ilimi alırız onun dışında bir şey almayız." Neden bunu söylüyorsunuz? Sarhoş ve akılsız, ahmak ve geri zekâlı olmalısınız! Ey Papa, neden insanlara cevap vermiyorsun? Ey haham başı neden yalancı olduklarını söylemiyorsunuz? Neden gücünüzü bu yazılara kullanmıyorsunuz? Neden bunları yazıyorsunuz? İlim sadece pozitif ilim değildir. “Pozitif “ nedir? Negatif ilim de mi var? Nasıl bunları söylersiniz. Bu mesele Âlemlerin Rabbini bize öfkelendiriyor. Ve insanlara zahmet iniyor. O zahmetler ateş zahmetidir. Ateş insanları yakar. Selamette olmazlar. Bütün milletlerde şimdi selamet yoktur. Neden durdurmuyorsunuz? Bizim pozitif ilmimiz var diyorsunuz neden durduramıyorsunuz bunları?
Ey papazlar! Ey müritler! Ey Müslüman âlimleri, ulemaları! Neden ağzınızı açıp konuşmuyorsunuz? İnsanlar 24 saat konuşur, konuşur, konuşur, konuştuklarında hayat yoktur. Hepsinin konuşması lağım kanalına girer. Kimse kimseyi dinlemez. Bu mu sizin ilminiz? Dünyadaki krizi ilimlerinizle durdurun! Yapamazsınız. Ben en zayıf kulum. 40 gün içinde bütün dünyayı düzene koyarım. Benim için yeterlidir görünmeyen varlıkların merkezlerine ulaşmak. Bilirsiniz ki bunlar bilinen cinlerdir. Bir tane cin bütün milletlerin doktorlarının, liderlerinin, hükümetlerinin yaptıklarını durdurur. Bir cini vazifelerim, bir geceden 40 güne kadar bu kriz biter.
“ Siz öyle bir kişi misiniz ?” Hayır, ben o kadar güçlü değilim. Ben zayıfım ama sizde iddia ettiğiniz dev ilimlerinizle zayıfsınız.
“ Neden domuz gribinden korkuyorsunuz?Neden? Onları hiç gördünüz mü? “
“ Hayır. Biz korkuyoruz ve titriyoruz, titriyoruz, titriyoruz. “
“ Ne için titriyorsunuz? Ne için titriyorsunuz? O virüsü mikroskobun altında bile göremezsiniz. Sizi korkutan nedir? “
“ Ey Şeyh, bizim pozitif ilmimiz der ki... "(şeyhimiz gülüyor, bir daha pozitif ilim dedi diye).
“ Sizin pozitif ilminiz ne der? ”
“ Pozitif ilim der ki; Bu domuz gribi insanları öldürür. “
Onlar tanklarla mı gelirler? Yoksa uçaklarla mı? Yoksa roketlerle mi geliyorlar? Onlar o kadar küçük ve siz onlardan titriyorsunuz. Ağzınıza maske takıyorsunuz, neden? Onlar oradan geçemez mi? Virüs için o kadar büyük bir mesafe midir o maskeden geçmek? Neden korkarsınız? Herşey elimizde dersiniz. Bana gücünüzü gösterin. Siz yalancısınız! Siz şeytansınız! Sizi takip eden bütün milletler ateşle ve cehennemle cezalanması gerekir! Kendi seviyenize gelin, ey insanlar. Kibirli olmayın! Biz pozitif ilim profesörüyüz, kimseyi kabul etmeyiz dersiniz. Virüs bile, domuz gribi bile size güler ve der ki;“ Ha ha ha, Rabbimizden bir emir bekliyoruz size koşmak için ve üç, dört gün içinde musalla taşına yatırmak için. Ve sizi siyah bir “Rolls Royce” arabasına koyup… Nereye götüreceğiz? “Bu çok ünlü pozitif ilim profesörü, nereye gidiyor? “ O gitmez ama insanlar onun ölü bedenini götürüyorlar. İnsanlar muamele edilmesi için o şeytanın bedenini toprağa götürmeye acele ediyorlar. Yeni bir muamele olması için çünkü o Rabbini tanımak için bütün fırsatlarını kaçırdı. O Rabbine karşıydı ve şeytâni gruplarla beraberdi, biz onu “Brooklyn ” mezarına, en büyük mezarlığa götürüyoruz ki yerin altındaki bazı hakikatleri görsün diye.
Ey profesörler, o saçma iddialarınızı bırakın. Göklerden gelen hakiki kitapların ilimlerini söyleyin. Tevrat, İncil ve Kurânı Kerim. On Emirler ve Mukaddes Kitap da. Ama bütün hepsi Kuranı Kerimde de yazar. Bir kere daha bakın bir kere daha. Her seferinde size hakiki ilim pınarları açılır.
Ey insanlar, Kuranı Kerim size der ki; “Ey kibirliler! Bırakın kibirli olmayı ve iyilerden olun. O zaman bazı hakikatleri yakalarsın." O da sizi burada ve buradan sonra kurtarır. Hakiki seviyenize gelin. İnsanlar şimdi rüyalarda yaşıyorlar. Uyanın! Uyanın ey kibirliler! Gelin mütevazı olun. Bakın ve öğrenin. Bu hakiki eğitimdir. O zaman Âlemlerin Rabbi sizden razı olur. Bunu yapmazsanız bu dünyayı ve üstündeki herşeyi yaratan Âlemlerin Rabbi, size öfkelenir ve sizi alt üst eder. Ve size öyle bir ceza verir ki, herkes için imkânsız olur sizi oradan kurtarmak.
Ey insanlar. Ey dinleyicilerimiz. Sizde sorumlusunuz, çünkü siz söylemiyorsunuz o cahil insanlara, üniversitelerde ilahi kitaplardan özelliklede Kuranı Kerimde eğitilsinler diye. Anladıysanız iyi, anlamadıysanız ağlarsınız. Eğer fırsatınızı kaçırdıysanız, insanoğlu için dünyaya gelip düşünüp ve öğrenmek için ikinci bir fırsat yoktur. Çünkü aynı özellikler onlara bu dünyaya gelecektir. Onun için deyin: “Ey Allahım, biz yanlışız, yanlış düşünüyoruz, bizi affeyle. Bize değişmez ilim pınarlarından ver ki Seni bilelim ve Senin yolunu bilelim ve Sana kulluğu öğrenelim. “
Ey insanlar, ben birşey değilim ama SubhanAllah, bütün övgüler Allah ’a dır. O beni böyle yüksek bir yaşta, burada oturtturup size hitap ettiriyor. Söylenenlere dikkat ederseniz o zaman mutlu olursunuz, etmezseniz mutsuz olursunuz. Ben sadece bir hatırlatıcıyım. Ey insanlar, çocuklara ilk önce onları kimin yarattığını öğretin. Akılsız ateist insanlar gibi olmayın. Onursuz ve ümitsiz insanlar gibi olmayın.
Allah . Allah . Allah . Ey Allah’ım ben ve bizi affeyle. Senin yoluna gelelim ve Senden razı olalım ve kulluğumuzla mutlu olalım. Ey Allahım bize sonsuz affından ver ve bize rahmetini ver. En şerefli kulun Seyyidina Muhammed hürmetine.
Fatiha
(Mürit: 42 dakika)
" Dum dum dum dum dum dum dum dum "
" Dum dum dum dum dum dum dum dum "
" Dum dum dum dum dum dum dum dum "
" Dum dum dum dum dum dum dum dum "
" Dum dum dum dum dum dum dum dum "
" Dum dum dum dum dum dum dum dum "
" Dum dum dum dum dum dum dum dum "
" Bütün ilimler ve övgüler ancak Rabbimizedir"
" Dum dum dum dum dum dum dum dum "
" Dum dum dum dum dum dum dum dum "
" Dum dum dum dum dum dum dum dum "
" Dum dum dum dum dum dum dum dum "
" Dum dum dum dum dum dum dum dum "
" Ey Rabbim”
" Dum dum dum dum dum dum dum dum "
" Dum dum dum dum dum dum dum dum "
" Dum dum dum dum dum dum dum dum "
" Bize kalbini aç ey Rabbim"
" Ebedi senin kulların olmak için"
" Bütün meleklerle seni övelim "
Fatiha
(Mürit: 45 dakika.)
Onlar bilir zamanı.