Go to media page Available in: English   Turkish  

Sonsuz İkramlar Göklerden Gelir

Sultanul Evliya

Mevlana Şeyh Nazım Adil El-Hakkani

Pazartesi, Haziran 7, 2010 Lefke, Kıbrıs

Allah Allah Allah Allah Allah Allah SubhanAllah

Allah Allah Allah Allah Allah Allah SultanAllah

Allah Allah Allah Allah Allah Allah KerimAllah

TebarekAllah, TebarekAllah, TebarekAllah, SubhanAllah. Nahnu Abiduk!!... Ya Subhan Ya Sultan. Bizi ilahi huzurunda en şerefli olanın hürmetine affeyle. Ve en azametli ve şanlı huzurundan ona sonsuz rahmet ve sonsuz şan ve sonsuz heybet ver. Ve bütün Peygamberlere ve mübarek kimselere esselamun aleyküm diyoruz. Göklerden gelen selâm bize zevk, hoşnutluk ve memnuniyet verir. Sonsuz ikramlar göklerden gelir. Allahu Ekber, Allahu Ekber, Allahu Ekber Velillahil Hamd.

Ey insanlar! Ayağa kalkın ve “Allahu ekber Rabbuna. Rabbul melaiketihi verruh” deyin! Dinleyin ey insanlar! Bizler burada birisini temsil ediyoruz. Bu mütevazı kul birşey değildir. Ben hiçbir şey olmaya çalışıyorum, hiçbir şey. Sadece en şerefli kulunun okyanusunda küçük bir atom olmaya çalışıyorum. Ey insanlar! Gelip öğrenmeliyiz. Esselamun aleyküm diyoruz. Selâm göklerden gelir. Tuğba sümme tuğba. Müjde üstüne müjde o bizimle beraber olmak isteyenlere. Bu sayısız şerefe, sayısız hoşnutluğa, sayısız rahmete sayısız nûrlara ulaşmak isteyenlere.

Esselamun aleyküm aleyna ve âlâ ibadallahi salihin. Bütün ulemalar Peygamberler Mührünü takip etmeli. Peygamberler Mührü en sevgili, en şerefli, en şanlı en övülmüş olan ilahi azametten en fazla ikram edilendir. Çok mutlu olmalıyız. Ve euzubillahimineşşeytanirraciym deyin. Şeytan insanoğlunu ilahi ikramlardan uzaklaştırmak veya kovdurmak ister. Onun için euzubillahimineşşeytanirraciym demeliyiz.

Ey mübarek kimseler! Bizi koruyun ki Şeytanın hilelerine ve tuzaklarına düşmeyelim. SubhanAllah, SubhanAllah. Gelin ve dinleyin! Biz burada şov yapmıyoruz. Ne için şov yapacağız? Ne için? Bir kula şov yapmanın anlamı yoktur. Bismillahirrahmanirrahiym deyin! Ey cahil insanoğlunun cahil kitlesi! Ne için şov yapacağız? Bir kul kulluk elbisesi giydiği zaman şov yapmak istediğini mi zannediyorsunuz? Bu çok saçma, o kadar alçak, alçak seviyedir. O kadar anlamsız, akılsız insanlar Rabbinin karşısında, haşmetli kralın karşısında şov yapmak isteyenler. O kimse cahilliğin son noktasına ve gafil olmanın son noktasına ulaşmış olmalı. Onların seviyeleri en alçak seviyedir, şov yapmak isteyenler.

Ey insanlar! Bu şeytani arzuları bırakın. Şeytan insanların hakiki varlığına girer ve içine üfler ve “Sen bir şov yapmalısın” der. Bu cahil ve gafil olmanın en son noktasıdır. Ve vâr olmanın en alçak seviyesidir. Anlamı yoktur, imkânı yoktur. Biz kime şov yapacağız? Ben size şov mı yapıyorum? Siz benim gibisiniz. Ona mı? O benim gibi. Öbürüne mi? O benim gibi. Biz aynı seviye giydirildik. Ne için şov yapacağız?

Ama şimdi 21.yüzyıl zihniyeti bu noktadadır. Heryerde herkes bir şov yapmak istiyor. Kime? Başka insanlara. Onların hepsi, herkes aynı seviyede. Ne için show yapıyorsun? Kıyafetinle mi, saçma ve taklit unvanlarınla mı şov yapmak istiyorsunuz? O da şov yapar. Siz kulsunuz, kullar bir şov yapamaz. Bu bütün mübarek insanlar tarafından bilinir. Mübarek kimseler şov yapmanın yasak olduğunu takipçilerine öğretmeliler. Bu Şeytanı düşürür çünkü Şeytan bütün varlıklara show yapmak istemişti. Âlemlerin Rabbi insanları yarattığı zaman onlara bir kıyafet giydirdi. Bu ilahi bir ikramdır. (Şeytan), “Ben baştan bu güne kadar bütün yaratılanların önünde bir şov yapmak istedim. Şimdi Rabbim birisini yarattı ve ona öyle bir şeref giydirdi ki onu ben kayıp ettim. Bunu kabul etmem,” dedi. Bitti. Şeytanın alçalmasının asıl sebebi kutsal kitaplarda nettir. Ama insanlar hapisteler. Onlar zihniyetlerinde şovun birileri için olması gerektiğini ve bir şov yapma hakları olduklarını zannederler.

Ey insanlar! Ey insanlar! Gelin, öğrenin. Gelin, öğrenin. Bu insanoğlunu sonsuz karanlığa, sonsuz kötülüğe, sonsuz sorunlara, sonsuz acılara, sonsuz dertlere düşürür. Bunların hepsidir çünkü herkes şov yapmak istiyor. Ne için? Ey ulemalar, “Biz birileriyiz, biz Selefi ulemalarıyız,” dersiniz. Şov mu yapıyorsunuz? Şov yapmayı seviyor musunuz? Siz şov yapmayı seviyorsunuz. Kendinizi ayırt etmeye çalışıyorsunuz. “Biz sıradan ulemalar değiliz, biz Selefi ulemalarıyız,” dersiniz. “Evet, biz Selefi ulemalarıyız! Ey insanlar! Bize bakın biz büyük göbeğimizle şov yapıyoruz ve kıyafetler giyeriz. Gözlük takarız ve başımıza birşey takarsınız. Ve bir araba alırız ki bu yeni moda olmalı. Son model olmalı ki bizi anlamayanlara bir şov yapmalıyız."

"Siz de kimsiniz?”

"Beni mutlu bir şekilde anlayın diye tiyatroda yaparım."

Evet, bunu yapıyorsunuz. Şov yapmayı seviyorsunuz. Krallar da, başbakanlar da, herkes şov yapmak istiyor. Şovunuz ayağımın altındadır!!! Peygamberler Mührü ne buyurur? Iclus kemâ iclisu el-'abd ve kul kemâ yâkul el-'abd, "Kul nasıl oturursa öyle otur, kul nasıl içerse öyle iç." Bu bütün insanları eğitmeye yeterlidir, binlerce Hadis-i Şerifye gerek yoktur. Yalnız bu (hadis) size yolunuzu göstermeye yeterlidir. Doğru ve yanlış yolu. Acayip, acayip, Allahu ekber. Neden Allahu ekber diyorsunuz? Şov yaptığınız zaman bu söylediğinizi bırakıp, “Ben ekberim”(ben yüceyim) demiş oluyorsunuz. Nasıl yüce olduğunuzu söylersiniz? Allahu Ekber Velillahil Hamd.

Ey Rabbimiz! Sana hitap etmeye utanıyoruz ama bir emir olarak hitap ediyoruz yoksa Ilahi Huzurda Seni temsil edenin yanında kimse olamaz. Kimse ayağını o makama atamaz. O bize öğretiyor. Tek bir Hadis-i Şerif yeterlidir. Bu, “Ey insanlar! Ben sizin kul olduğunuzu öğretmeye geldim” demektir. Iclisû kemâ yeclisû el `abd buyurduğu zaman bu yeterliydi. Başka Hadis-i Şerife gerek yoktu. Peygamberler Mührü bütün milletler, bütün insanoğluna doğru yola, Sirât el-Mustagîm'e getirmeye yeterlidir:

(Enam 6:153) وَأَنَّ هَـذَا صِرَاطِي مُسْتَقِيمًا

<>

Bu Şeyh 'harfan' oldu diyebilirsiniz. 'Harfan' yoktur, biz gerekeni konuşuyoruz. Pekçok insanlar öğrenebilir ama anlamazlar. Bunu öğrenmek yeterlidir. Bu Hadis-i Nebev-i Şerife altın harflerle yazılmalı ve ilkönce kralların ve emir ümeraların ve başbakanların ve ben buyum veya ben şuyum diyenlerin önüne konmalı. Bu altın harflerle yazılmalı: Eclisu kemâ yeclisu'l-`abd ve âkul kemâ yâkul el-`abd, "Ben kul gibi oturur, kul gibi içerim." Bunu gözlerinin önüne koyun. Bu bütün milletleri eğitir ve bütün milletlere selamet verir. Ve de dış görüntülerine ve gayretleri veya yaptıkları şeylerine selamet verir. Ve onların kalplerine selamet verir ki selamet okyanuslarına girerler.

Ey insanlar! Arapça anlıyor musunuz bilmiyorum. Benim Arapçam o kadar kötüdür ama anlamalısınız. Merhaban Selefi ulemaları, Merhaban Şeriat doktorları. Neyin doktorusunuz? Bütün ümmetin düşüp de kalkamadığı hastalığının ne olduğunu biliyor musunuz? Eğer doktorsanız veya Ezher-i Şerif ulemaları, Arapça anlıyor musunuz yoksa sizin Arapçanız benimki gibi az mı? Benim Arapçam çok az ama sizin Arapçanız çoktur. Ama onun için bu Hadis-i Şerifi anlamanız yeterli değil mi diyorum. Peygamberler Mührü (s.a.v) hiç konuşmasa ve (sadece) eclisu kemâ yeclisu'l-`abd ve âkul kemâ yâkul el-`abd derse bu yeterli mi değil mi? Dört kutsal kitapların anlamı bu sekiz veya on kelimeden gelir mi gelmez mi? Hiçbir şey gelmese, bu (hadis) insanların yaratılışlarındaki durumlarını veya vazifelerini bildirmeye yeterlidir.

İsa (a.s.)'ın vazifesi çarmıha gerilmekti demeyin. Hayır. Ama onun hakiki vazifesi insanlara, “Ben birşey değilim,” göstermesiydi. “Ben Rabbimin Ilahi Huzurunda birşey değilim.” Çarmıha gerildi derseniz, “Ben birşey değilim ve hiçbir çivi bana zahmet veremez. Ben birşey değilim.” Zahmet kendilerinin birşey olduğunu iddia edenlere gelir. Bizim vazifemiz kul olmaktır. İnsanlar âlemlerin Rabbine kul olmak için yaratıldı. Onun için emredilen ilk derste âlemlerin Rabbi buyurdu: Âdem’i yarattı ve ona giydirdi. Âdem (a.s.) çıplak gelmedi, hayır, giyinikti. Onun kıyafeti neydi? Onun kıyafeti şerefli elbiseydi. Ve makamı heybetli makamdı. Âlemlerin Rabbi ona Şanından ve Azamet okyanuslarından giydirdi. Ve Âdem (a.s.) meleklere bir şov yapmadı, hayır. Ona ilahi şeref ve heybet giydirildi. Ve âlemlerin Rabbi Âdem (a.s)’ı ilahi şeref ve heybetten giydirdi ve emretti. “Ben ona size Benim kim olduğumu temsil etsin diye ilahi şeref ve heybet elbisesi giydirdim. (Mevlana Şeyh ayağa kalkıyor.) Âdem’e secde edin!" (Mevlana Şeyh secde ediyor.)

Subhane men halaga Adem min Ademin fe Ademehu. Seyyidi Mühyiddin, Cenâb-ı Allah onu rahmetinle sarsın, Alhamdulillahi 'l-lezî halaqa Adem min Ademin fe Ademe buyurdu. Siz ulemalarsınız ne demek istediğini öğrenmeye çalışın. Evet, melekler secde etti çünkü baktıklarında ilahi şerefi ve ilahi heybeti gördüler. Azamet başka birşeydir. Ona sadece ilahi şeref kıyafeti giydirdi. İlahi heybet kıyafeti. Azamete kimse giremez. Kimse Azametli olamaz. Belki insanlar şerefli ve heybetli olur ama kimse azametli olamaz. Yalnız azametli olan Cenâb-ı Allahdır. Allahu Ekber, Allahu Ekber.

Ey Rabbimiz! Ey Rabbimiz! Ey Rabbimiz! Tövbe Ya Rabbi Tövbe Ya Rabbi. Ve Şeytan insanlara Azametli olduklarını iddia ettirir. Ve bu noktada insanları alçaltır çünkü Azametli olduğunu iddia eder. Estağfurullah. Azamet, bütün Azametler ancak Cenâb-ı Allah’ındır. Kimse ona ortak olamaz. Kimse Onun ilahi Şanına ortak olamaz. Kimse Onun Azametli varlığı olamaz. Kimse Azametli olmaz. İmkânsızdır, imkânsızdır, imkânsızdır, Allahu Ekber. Ey Rabbim, bizi en şerefli olan Seyyidina Muhammed (s.a.v) şerefine affeyle.

Fatiha.

Acayip. SubhanAllah, SubhanAllah, SubhanAllah.

“Dum dum dum dum dum dum dum dum”

Hiçbir kral alet çalmaz ama hizmetçileri çalar.

Onun şerefine. Allahu ekber-ul ekber.

Hişam Efendi? (Mevlana Şeyh Nazım telefonda Şeyh Hişam Efendi ve Hacı Neziha ile konuşuyor. Çok mutlu.)

Fatiha.

UA-984942-2