Go to media page Available in: English   Turkish  

Hanımların Dikkatine!

Sultanul Evliya

Mevlana Şeyh Nazım Adil El-Hakkani

Perşembe, Şubat 3, 2011 Lefke, Kıbrıs

Euzubillahimineşşaytanirracim Bismillahirrahmanirrahim.

Allah bizi şeytanın şerrinden, düşman şerrinden, hükümet şerrinden saklasın. Amin. Hayırla geldiniz, hayırla dönersiniz. Bugün mübarek Rebiül Evvel, Mevlid ayı. Girmiş, şükürler olsun. Sefer ayından selametle çıktık. Sefer ayı içerisinde kaç kimseler musibete uğrayıp, üzerlerine inen Sefer'in belalarından dünyadan gitmişlerdir. Allah'a şükür ki o ay geçti. Bu ay şimdi Efendimiz (sav)'in ayı. Efendimizin ismi anıldığında yüz defa ayağa kalksak haktır müstehaktır!

(Mürit: Bu bizimle gelen bir çocuk)

Maşaallah. Salih kimseleri ziyaret, mü'minin mü'mini ziyaret etmesi, Cenab-ı Hakkı hoşnut eder. Eskiden eli öpülecek, ziyaret edilecek, hayır duası istenecek Şeyh Efendiler, Pirler, Evliyalar, Ulemalar vardı. Şimdi sıfırlandı. Bir kimse gelmişti bana, Eskişehir'den. O kimse ziyarete geldi. Dedim ki, “Birşey sorayım sana.” Eskişehir. Kaç defa içerisinden geçtim. Bir ucundan bir ucuna yarım saat geçerdi arabayla. Şimdi belki bir saatte çıkmaz, büyüdü memleket. O yaşlı bir efendi idi. Dedim, “Bak yahu, sen gün görmüş bir kimsesin. Birşey sorayım sana. Bu Eskişehir'de eli öpülecek, eteği öpülecek, duası istenecek, ziyaret edilecek kimse var mı? Kapısı açık, sofrası açık, fakir fukarayı gözeten böyle kimse var mı?”

“Şeyh Efendi, kalmadı” dedi bana. “Kalmadı. Onu bırak, İstanbul'da bile yoktur” dedi. “Sofrası açık kimse, ziyaret edilebilecek kimse kalmadı. Bazı yerlerde kimseler var. Onlar da bir misafir gelse, bir kimseler, hayır sahipleri gelse de bize beş on kuruş bir harçlık bıraksa diye bekliyorlar. Lakin, kapıları çalınmıyor, sofraları düzelmiyor. Kapıları kapalı, sofraları örtülü. Böyle bir haldeyiz” dedi.

O vakit ne yapalım? Oralarda bulamadan gelip bu ıssız memlekette kim söylediyse sana söyledi, gelip beni ziyaret ettin. O gibi kimselerin yanında biz zaten sıfırlanmış insanız. Lakin, işte siz ta İstanbul'dan kalkıp buraya geldiniz. Allah sizden razı olsun. Bizi de sizin hüsnü zannınız, bizim hakkımızda iyi düşüncenizi Cenab-ı Allah tahkik buyursun.Yahu, git onları ararsan aradıklarınızın hepsi kabristanlarda yatıyor, hepsi türbelerde yatıyor. Gidin onlara! Bana niye gelirsiniz buraya? Benim bir şeyim yok, sıfırlanmış adamım ben. Eee, lakin gönderiyor Cenab-ı Mevla, Efendimiz'den. Efendimizin ahbapları sizi tesviye ediyor: “Gidin filan memlekette bize çalışan bir kimse var. Amma gelen gidene de hakkını veriyor ha!” Peki. Geldiği vakit kimisine sayarım, kimine de söverim. Zaten dedim ya, kalem benden kalktı. Bu tarafta ki melaike yazmaz artık. Bu (sağ taraftaki melek) hayrı yazar da bu (sol taraftaki melek) ne kadar sövsem yazmaz.

Hoş geldiniz, sefa geldiniz. Hayırla geldiniz. Her insana niyet ettiğinin karşılığı vardır. Bir zatın ziyaretine gidiyoruz. Şeyh Efendi'nin ziyaretine gidiyoruz. Evliya'nın eteğini öpmeye gidiyoruz. Böyle niyetle geliyor, o niyetine göre verilir, Allah onlara sevabını yazar.

Hoşgeldiniz kızlar, hanımlar! Nasılsınız? İyisiniz inşallah. Şükür Ya Rabbi. Şükür. Halimize şükr edelim. Çünkü zaman oldu Ahir Zaman. Zuhur eden alamettir. Her görünen kıyamet alametidir. Kıyamet uzak değildir. Vaktin Sahibi gelecek, Mehdi (as). Arkasından Isa Nebi (as) gelecek. Ondan sonra büyük bir muharebe kopacak. Mehdi (as) onu durdurur. İsa Nebi iner, kırk sene hükmeder. Ondan sonra o'da kabz olur. Kıyamet kafirlerin başına kopacak. Aman Ya Rabbi, bizi onlardan eyleme. Biz Senin aciz kullarınız diyoruz.

Şimdi onun için sizin yapacağınız evradınızı okumak. Namazsız gün geçirtme, başına bir hal gelir. Biz karışmayız. Namazsız bir kimsenin başına bir şey gelirse yedi başlı evliya ona karışmaz. Namaz. “İki rekat olsun secde etmeyen kulum değildir” diyor Cenabı Allah. Aman Ya Rabbi. Aman Ya Rabbi.

“Açık saçık gezen de ümmetimden değil” diyor Peygamber (sav), kadınlara. La havle ve la kuvvete illa billahil Aliyyil Azim.

Ne yapalım, ne edelim? Söyleyeceğimiz şimdi, kurtuluş için, “RabbunAllah, HasbunAllah.” Buna devam edecek millet. Bu yeter kendilerine, secde ile beraber. “İki rekat olsun namazı olmayan kulum değildir, ümmetim değildir,” diyor. Hanımlar için açık saçık gezenler benim ümmetimden değildir diyor. “Kimdendir Ya Rasulallah?”

“Şeytanın, şeytanın tayfasındandır onlar. Şeytanın defterinde isimlerini yazdırmıştır. Başı saçı açık, vucudunu gösteriyor, kendini pazarlıyor.”

“Bu kadınlar da benden değildir, bende onlardan değilim,” diyor Fatimatuz Zehra annemiz de.

Başlarına birşey gelirse, dünyanın hekimleri toplansa, diyecekler ki, “Biz birşey yapamayız. Yok bunun çaresi, yok.” Nedir çaresi? “Çaresi, bunu evine götür, kabristanda yerini hazırlayın” der. Bu açık saçıklıkta çok bir ceza getiriyor insanların üzerine! Lüzumsuz yere sokağa çıkma.

İslam kadını! Müslüman hanımlar! Çarşı pazara çıkma. Evlerinizin gizli yerinde toplanın, orda Kur'anı Kerim okuyun, Peygamber sözü dinleyin. Evinize çoluk çocuğunuza mukayet olun. Allah sizi gözetir. Değilse milyonla değil, milyarla insanı silip süpürecek şimdi bir muharebe var.

Allah Hu Allah Hu Allah Hu Hak!

Allah Hu Allah Hu Allah Hu Hak!

Allah Hu Allah Hu Allah Hu Hak!

Fatiha.

UA-984942-2