Hak Geldi Bâtıl Zail Oldu
Sultanul Evliya
Mevlana Şeyh Nazım Adil El-Hakkani
Cumartesi, Haziran 26, 2010 Lefke, Kıbrıs
Destur Ya Seyyidi Meded,
Allah Allah Allah Allah Allah Allah AziyzAllah
Allah Allah Allah Allah Allah Allah KerimAllah
Allah Allah Allah Allah Allah Allah SubhanAllah
Allah Allah Allah Allah Allah Allah SultanAllah
Elhamdülillah Hamden Daimen Ma ... Ya Rab
Ey Rabbimiz! En sevgili ve şanlı olan Seyyidina Muhammed (s.a.v)’e daha fazla şeref ve şan ver. Onun ümmetine de daha fazla rahmet ver ve özellikle de takipçilerine. Esselamun Aleyküm! İlk selâmımız bu gezegendeki destekleyicimizedir; bize ilahi destek gönderir. İlahi destek gelirse doğru yolda durabiliriz. Destur Ya Ricalallah.
Ey Rabbimizin kabul edilmiş ve şereflendirilmiş kulları! Onların kalbinde Allah Celle Celaluhu’dan başka bir şey bulamazsınız. (Mevlana Şeyh Nazım Efendi ayağa kalkar) Euzubillahi-mineşşeytanir-raciym. Şeytan asla ayağa kalkmayı sevmez. Cehenneme gitsin! Ve de Rabbimiz, Allahu Ekber için ayağa kalkmamızdan mutlu olmayanlar da cehenneme gitsinler! Yaratılanların arasında ezelden ebede en şerefli olan Seyyidina Muhammed (s.a.v.)’e ayağa kalkmaktan mutlu olmayanlar da ateşe, cehenneme gitsinler! Eğer melik, celaletul melik, ümeralar ve yüksek rütbeli insanlar gelirse, o insanlara ne dersiniz? Yüksek makamdaki insanlar. O makamda sıradan insanlar olmaz. Bunun ismi nedir? Benim konuştuğum İngilizceyi kimse bilmiyor. Diplomatik grup derler; onlar meliklerin huzuruna katılırlar. İyi bir kelime vardır, siz hatırlamazsınız ve benim İngilizcem de… Mesela protokol insanları, yüksek protokol... İyi bir kelime vardır; mesela bir resepsiyona davet edilirler ve haşmetli kraldan önce bulunurlar. O gelene kadar oturmazlar. Neden?: Bu yüksek seviye protokol insanları, “Haşmetli gelip şeref vermeden önce oturmayız.” derler.
Selefi ulemaları, oradaysanız siz de oturmazsınız. Celaletul melik sizin oturduğunuzu görür diye korkarsınız. He? Ayağa kalkmak iyidir. Çünkü siz haşmetliyi veya celaletulun gelmesini beklersiniz. “Bu, haşmetli bir kral ile görüşmek için böyle toplantılarda edeptendir” dersiniz. Ama siz Selefi ulemaları, orada olabilirsiniz ama, celaletulun gelmesini bekler ve oturmazsınız. “Bu, memleketin en yüksek kimsesine edepten veya yüksek saygıdandır.” dersiniz. Siz her şeyi bilirsiniz, ama bir kimse Peygamberler Mührünün mukaddes ismi için ayağa kalkarsa “Bi’dat, haram, şirk, küfür!” dersiniz. Siz ve takipçileriniz Vehhabiler böyle saçma fikirleri nereden öğreniyorsunuz? Bir Vehhabinin bir resepsiyona davet edilip de kral gelmeden önce gelip oturduğunu hiç işitmedim. Ama en şanlı olan “Allah” ismini duyunca... Bunu nereden çıkartıyorsunuz? Cebimden getirdim size, akılsız insanlar! Nereden getiriyormuşum. Peygamberler Mührü, Seyyidina Muhammed (s.a.v.) için ayağa kalkarsanız size daha fazla şeref ve kuvvet verildiğini biliyorsunuz.
En sevgili olan Miraç gecesinde… Peygamberler Mührünün rivayet ettiği söylenir: “Ben Miraç gecesinde her zaman kıyamda olan bazı meleklerle karşılaştım; asla oturmazlar. Onlar, sadece ayakta dururlar ve Cenâb-ı Hakkı tesbih ederler. Tamam mı? Tamam. Ki Rabbimizin en mukaddes ismi için ayağa kalkanlar, Tazimen Lehu, en şanlı olanı ifade etmek için tazim ederler. En yüksek saygılarını vermek için kıyamda dururlar ve bu melekler yaratıldıkları günden beri bütün ömür boyu ayakta dururlar ve Yaratanı tesbih ederler. Yaratan, Âlemlerin Rabbi onların ayağa kalkıp en yüksek tazimlerini vermesinden razı olur. Şeriatta kıyas vardır: Men teşebbe bi kavmin fe huve minhum, “Kim bir topluluğa benzerse o kişi, o topluluktandır.” Evet, melekler ayağa kalkarlar, ayakta en yüksek saygılarını verirler; bu reddedilmiş bir şey midir? Neden söylemezsiniz? Buna “bi’dat” dersiniz. Peki (eğer bidat ise) neden haşmetli kral gelene kadar ayakta durup oturmazsınız? Bunun için ilahi hüküm nedir? “O bizim gibidir ve biz ayağa kalmayız” diye neden söylemezsiniz? Neden? Bunu yapın! Ey Vehhabiler! Siz de yapın. Bekçiler sizi kulaklarınızdan dışarıya atarlar ve çok mutsuz olursunuz.
Ve ikinci olarak Peygamberler Mührü, meleklerin her zaman rükûda olduğu göklerin başka bir seviyesini gördü. Asla ayağa kalkmazlar. Ama Rabbimizin ismi söylendiği zaman, “Ey Rabbim!” deyip ayağa kalkarlar. Siz buna “Bi’dat, bi’dat! Şeriatın hiçbir işareti yoktur.” dersiniz. Siz şeriattan anlamazsınız. Siz Miraç gecesine inanmazsınız. Miraç gecesine inansanız, rükûda sayısız melekler olduğunu görürdünüz. Onlar Rablerini tesbih ederler ve rükûdalardır. O’nun mukaddes ismi anılınca bu bizim içindir, rükû yapıp secde ederiz. Evet. Melekler yaparsa biz de yaparız.
Ve üçüncü olarak Peygamberler Mührü, meleklerin hepsinin secdede oldukları göklerin bir seviyesini gördü; asla başlarını kaldırmazlar. Biz Rabbimizi tazim ederken, secde ederken buna nasıl “Bu bi’dat, Allah’ın Şeriatında asla böyle bir şey görmedik.” dersiniz? Siz Allah’ın Şeriatından anlıyor musunuz? Miraç gecesine bakın, bakın ve Ümmetel Habib (s.a.v)’e ikram edilecek olan derin anlamları öğrenmeye çalışın. Onun için biz zayıfız; ayağa kalkarız. Ve ey selefi ulemaları! Siz de biliyorsunuz; ben de bildiğinizi söylemeye utanıyorum. Siz bir şey bilmiyorsunuz. Vehhabileri takip eden bütün insanlar akılsız insanlardır. Onlar asla Allah Subhanehu ve Teâlâ’nın tesbihi tatmazlar. İlahi huzurda en sevgili, en şerefi olana ikram edileni taşıyamazsınız. Siz sadece (Estâuğuzubillah); Gul innema ene beşerun mislekum, “De ki: Ben, yalnızca sizin gibi bir beşerim” (Kehf, 18:110) denmeyi anlarsınız. Siz anlayışınızı hapsediyor, kapatıyor, kapatıyor, kapatıyorsunuz. Gul innema ene beşerun mislekum ne demek? Neden kralınıza “Sen bizim gibisin!” demiyorsunuz? O da senin gibidir. Celaletul melik ve sen aynı standart üzerinesin. Ona neden “Ya Abdullah! Ayağa kalk da, biz de biraz oturalım.” demezsiniz? O size ikram edilmeyen bir şey taşır. Ona krallık elbisesi ikram edildi, ama size giydirilmedi. O celaletul melikin giyindiği elbise ona şeref veriyor. O kıyafetsiz, sen ve o aynı seviyededir. Ama o giyindiği zaman; “Sen bizim gibisin, ayağa kalk da biz senin tahtına oturalım” diyemezsiniz. Ama o insanlar, Vehhabiler akılsız insanlardır. Onlara bir anlayış ikram edilmemiştir. Bu Ayet-i Kerîmedir. Biz gul innema ene beşerun mislekum (ayeti) hakkında konuşuyoruz. Bunun farkı nedir söyleyin. O bizim gibidir diyemezsiniz! Hayır. Cenâb-ı Hak ona ikram etti ve ona يُوحَىٰٓ إِلَىَّۚ buyurdu, ama size değil. O, Âlemlerin Rabbinin temsilcisidir. Ona, kendi adına göklerin dilinden ve onun daha üstünde ilahi dilden konuşmayı ikram eyledi. Ama akılsız insanlar, o Vehhabiler bir şey anlamazlar. Onlar o kadar sert insanlardır. Onlar bir şey yaptıklarını zannederler. Bu Vehhabi yolu ümmete kaç senede geldi? 200 sene? Ve 1300 sene ümmet doğru inanç üzerineydi. Siz ümmetin anlayışını değiştirip, kendi bâtıl anlayışınızı getirdiniz. Neden “Ehli sünnet Ve Cemaat yanlış yolda ve biz doğru yoldayız.” dersiniz.
(Bakara:111) قُلۡ هَاتُواْ بُرۡهَـٰنَڪُمۡ
<<Eğer bu davanızda sadık kimselerseniz delillerinizi getirin.>>
Fitne yapıyorsunuz; ümmet arasında büyük bir fitne. Ve Cenâb-ı Hak Celle ve Âlâ, sizi burada ve buradan sonra cezalandıracak. Dikkat edin! Peygamberler Mührü, Seyyidina Muhammed (s.a.v) ne buyurdu? Ey Selefi ulemaları! Bu hadis mi, yoksa bunu size cebimden mi çıkartıyorum? Peygamberler Mührü “Aleyküm bi sevadil a’zam” buyurdu. Bunun anlamı yok mu? Ne için? Siz kaç kişisiniz? Sizi bu güne kadar kaç kişi takip etti? Şimdi ilim meydanından alınırsınız ve size her yönden saldırılar gelir. Söyleyin, kendinizi savunun! Gul hâtû burhanekum, “Eğer bu davanızda sadık kimselerseniz delillerinizi getirin.” Biz yanlış ve siz doğrusunuz diye, bunu yapamazsınız.Aleyküm bisevadil a’zam, “Ey ümmetim! Coğunluk olan yeri takip edin, onlara katılın!” Siz bir el dolusu insansınız; iki el olmayacaksınız. Ve sizde her türlü maddi imkânlar var, ama kimseyi kendinize inanan olarak getiremezsiniz. Siz sadece Riyalleriniz, Dolarlar, Dirhemleriniz veya altınlarınızla bazı ahmakları getirip, borunuzu öttürürsünüz.
İnançlarımızı düzeltmeliyiz, anlayışlarımızı düzeltmeliyiz, Ehli Sünnet ve ‘l-Cemaatin çoğunluğunu takip etmeliyiz. Siz Ehli Sünnet ve ‘l-Cemaat ulemalarına karşı bir şey söyleyemezsiniz. Ama üzgünüm ki şeriat doktorları, Ezher-i Şerif meşaikleri ayağa kalkıp Ehli Sünnet ve ‘l-Cemaati savunmazlar ve onlar da cezalanacaklar. Ben yaşlı bir kulum. Ben Ehli Sünnet ve ‘l-Cemaat için bir savunma yapmaya çalışıyorum. Ezher-i Şerif’deki ulemalar! Siz pek çok kitap yazarsınız. Yastığınız yoksa, bunları başınızın altına koyup üstünde uyuyun. Ne için? Neden yazarsınız? Ne söylüyorsunuz? Neden savaşmazsınız? Cihad fi Sebilillah’a aittir. İslamın hakikatini, hakiki İslamı savunmak için, bunu yapmazsanız yüzünüz değişir. Yüzünüzden nûr alınır, bir karanlık gelir ve son anınızda başka bir varlık olarak gözükürsünüz; sizden pis bir koku çıkar ki insanlar bırakıp sizden kaçarlar.
Ey insanlar, ey bilgin insanlar, ey ulemalar, ey Ehli Sünnet ve ‘l-Cemaat ulemaları! Ayağa kalkın ve şeytan ve şeytani efkârın karşısında savaşın! Hepsi budur. Onlar bana bunu her gün her gün tekrar ettiriyorlar; ta ki Ehli Sünnet ve ‘l-Cemaat ulemaları uyanana ve yaptıklarımızı bilene kadar.
O insanlar İslam için tehlikelidir, ama İslam kimsenin yıkamayacağı bir kaledir. Cenâb-ı Hak bizi affeylesin ve bize en şereflisinin şefaati için iyi bir anlayış versin!
Fatiha.
Tövbe Ya Rabbi Tövbe Estağfurullah Tövbe Ya Rabbi. Bu bombalama onlara dünya ahiret yeter. Bir kimse bâtıl derse, şeytanın şirketinden olur.