Available in: English   Turkish   Go to media page

İLAHİ KUVVET VE DÜNYA KUVVETİ

Sultanul Evliya

Mevlana Şeyh Nazım Adil El-Hakkani

Cumartesi, Nisan 24, 2010 Lefke, Kıbrıs

(Mevlana Şeyh ayağa kalkar)

Destur Ya Seyyidi. Destur Ya Ricalallah. Bismillahirrahmanirrahiym

Allah Allah Allah Allah Allah Allah AziyzAllah

Allah Allah Allah Allah Allah Allah KerimAllah

Allah Allah Allah Allah Allah Allah SubhanAllah

Allah Allah Allah Allah Allah Allah SultanAllah

Ente Sultan Ey Rabbuna Ente Sultan İğfir Lene Verhamna Ve Tub Aleyna Ve Zid Habibeke Seyyidil Evveline Vel Ahirin Seyyidina Muhammed (s.a.v) Zidhu Ya Rab İzzu Ve Şerefa Nûren Ve Surura Ve Ridvanen Ve Sultana.(Mevlana Şeyh oturur) Rağmen Âlâ Enf şeytan ve tabi olanlar. Meded Ya Sahibel Zaman. Meded Ya Kutbul Mutasarrıf. Meded Ya Sultanul Evliya.

Biz zayıf kullarız ve destek isteriz. Zayıflığımız için ilahi destek isteriz. Ey Şeyhimiz, bize ver, bizi destekle. Burada ve her yerde bizi ve katılanları gözet. Esselamun Aleyküm bu mütevazı toplantıya katılanlar. Ve Euzubillahimineşşeytanirraciym Bismillahirrahmanirrahiym diyoruz. Cenâb-ı Allah’ın bu gezegende herşeye ikram ettiği ilahi kuvvet bismillahirrahmanirrahiym'den gelir. Onun için ulemalar herşeyden önce bismillahirrahmanirrahiymin şerefini öğretmeye çalışmalılar. Kimse bismillahirrahmanirrahiymin şerefine bir sınır getiremez. Ve de kim ilahi bir destek isterse bu kuvvet bismillahirrahmanirrahiym’den alınır.

Her yapmak istediğini, her şekil işler bismillahirrahmanirrahiym ile tamamlanır. Yoksa bir şey eksik olur. Bu kökü olmayan ağaçtır. Yalnız bir süre için gözükür. Ondan sonra atmalısın. Ama bismillahirrahmanirrahiym dersen bu amel ve de o gözükmesi istediğin iyi şeylerde, o ilahi şerefe ulaşmak, ilahi desteğe, ilahi kuvvete ulaşmak istersen bunu bismillahirrahmanirrahiymden alabilirsin.

Onun için Peygamberler Mührü, Seyyidina Muhammed (s.a.v) buyurmuştur; “Eğer bir kimse her iş veya her çaba için bismillahirrahmanirrahiym demezse kökleri kesilmiş bir ağacı ekmek gibi olur. Birşeye ulaşamazsın. Onun için kuvvet merkezlerinde bir kimse birşey yapmak isterse bu kuvvet merkezlerine gelmeli.

Bir arabanın hareket etmesini, sürmesini istersen benzin istasyonuna gelmelisin. Benzin istasyonundan bir bardak, bir litre, iki litre almazsanız, “Ey insanlar, gelin ve yardım edin, itekleyin,” diye insanları çağırmalısınız.

"Nereye itekliyorsunuz?" Yolda bir otobüs durur. Yolda hiçbir benzin istasyonu yoktur ve şoför, “Ey insanlar, kuvvetimiz bitti ve şimdi başka birşey kullanmalıyız” der.

İnsanlar sorar; “Daha önce nasıl gidiyordu da şimdi durdu?”

“Daha önce bir sıvı kullanıyorduk. Bunu deposuna koyuyorduk.”

“Şimdi ne oldu?”

“Bitti.”

“Ne yapalım?”

“Aşağı inin ve itekleyin” Bir yokuşa gelince “Yapamayız, bu kocaman otobüsü nasıl bu yokuşa çıkartacağız? Ne oldu? ” derler.

Bir Arap devesiyle seyahat ediyordu. Dinlenmek için bir yere geldiler. Arap bedevisi şafak sökene kadar uyudu çünkü çok yorgundu. Şafak söktüğü vakit seyahat etmek için kalktı. Devesinin başını aşağı atmış ve ayakları uzattığını gördü ve cevap vermiyordu. Cevap yoktu. Arap etrafında dönmeye başladı. “Ey devem, sana ne oldu? Sana ne oldu? Sen rüzgâr gibi koşardın. Şimdi sana ne oldu da yerde yatıyorsun ve hareket etmiyorsun göremiyorsun ve işitemiyorsun?” Subhanallahu Aliyil Aziym. Evet. Bu insanlara birşey öğretir. Başka bir bedevi oraya ulaştı ve bu bedevinin ağlayıp bağırdığını ve yerde yatan bir deveye konuştuğunu gördü.

“Ne oldu? Neden ağlıyorsun?”

“Böyle böyle oldu,” dedi. Baktı ve “Ne oldu?” dedi.

“Herşeyi mükemmel. Bedeninden birşey eksik değil ama ne oldu?” Ve o kimse filozoflar gibi konuştu, “Ey kardeşim, bu deve göçtü gitti.”

“Nereye gittiyse bende onu yakalamak için peşine gideyim.”

“Ey Arap kardeşim, onu bırakan şey dokunup, görebileceğin, dokunabileceğin birşey değildir. Bu dünyadan değil. Göklerden bütün yaşayanlara ikram edilen birşeydir.”

Bende insanlara söylerim, bütün insanlara. Ey insanlar doğudan batıya, kuzeyden güneye siz koşarsınız, koşarsınız, koşarsınız, ve toplarsınız, toplarsınız, ve toplarsınız ve altın ve cevher yığınları yaparsınız. Ve bir gün düşersiniz ve bitersiniz. Bu son anına kadar hareket etmeleri için göklerden bütün yaşayan varlıklara ikram edilen birşeydir. Ama şimdi insanlar asla düşünmezler. İnsanlar, “Biz yeriz, içeriz, kendimizi doldurunca ilaç alırız. Pekçok şeyler kullanırlar ve bir süre sonra eskisi gibi oluruz derler. Hiçbir şey asla eskisi gibi olmaz.

Onun için iki şekil kuvvet vardır: İlahi kuvvet ve dünya kuvveti. İlahi kuvvet kesilirse dünya kuvveti faydasız olur. Ve şimdi insanlar asla böyle şeyleri düşünmezler. Özellikle her an ve her saniye için ilahi desteğe ihtiyacımız var. Bize ulaşmazsa birşey yapamazsınız, bitersiniz ve gidersiniz. Hayatınızın sınırına ulaşana kadar, imkânınız olduğu kadar yapabilmeniz için o çizgide ilahi desteğe ihtiyacınız var. Ama hayatımızın sınırına ulaştığınız zaman yolu yoktur, biter, yolu yoktur. Son anımız gelene kadar maddi şeylerden destek istemeyin. Hayır, manevi destek isteyin. Ve manevi kuvvet göklerden doldurulmuştur. Her kullandığınız ilahi söz size hareket etmek, yapmak, hareket etmek ve gayretlerinize ulaşmak için ilahi bir kuvvet verir. Bunu yapmazlarsa yarım ölü insanlar olurlar. Bedenin kuvveti kapasitesinin üstünde taşıyamaz. Ama kullanman için Cenâb-ı Allah bismillahirrahmanirrahiymi gönderdi. Söyleyin telaş etmeyin. Bismillahirrahmanirrahiym evvelden ahire içinde sonsuz kuvvet okyanusları vardır

.

Ey Selefi ulemalarımız, sizi bu gece de bırakıyoruz. Biz bombalama toplarımızı Vehhabi hocaların batıl amaçlarına çevirdik. Onlar insanları kendilerini takip etmeye çağırırlar. Onları kaç kişi takip eder? Onların zihniyetinde onların yollarını kim kabul eder? Asla. Neden ısrar ederler? Ne yapmak isterler? Açıkça söyleyin. Başka bir şeriat mı getiriyorsunuz yoksa yeni Peygamber olduğunuzu mu iddia ediyorsunuz? Neden yanlış yolda ısrar ediyorsunuz? Doğru yola gelin. Evet, doğru yolları sorabilirsiniz. Evet siz doğru yolu takip ediyorsunuz. Soruyorum, Kurân-ı Kerîmin buyurduğu gibi, (Mevlana Şeyh ayağa kalkar) Bismillahirrahmanirrahiym;

(Tövbe; 119) يَـٰٓأَيُّہَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ ٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَكُونُواْ مَعَ ٱلصَّـٰدِقِينَ

<< Ey iman edenler! Allah`tan korkun ve doğrularla beraber olun >>

(Mevlana Şeyh oturur)

Eğer insanlara doğru olanı öğretmeye çalıştığınızı iddia ediyorsanız bunu yapabilirsiniz ama doğruya nerede ulaşıyorsunuz? Bu bir sorudur. Bütün ümmetin karşısında soruyoruz. Hangi doğru olan kimse size Vehhabi dünyasının doğru yollarını öğretiyor? Söyleyin. O kimse kimdir? Yalnız Muhammed Abdulvehhab mı doğru olandır? Halen bir tek o mu doğru kimsedir? Bunu nasıl iddia edersiniz? İnsanoğluna ne getirdi? Peygamberler Mührünün ümmetinin neyi yanlıştı da gelip, “Yanlış inançları düzeltiyorum” dedi? Ne yaptı? Kabirleri yıkmak için yanlış şeyler söyledi ve hiçbir şey bırakmadı. Nedir bu? Yeni şeriat mı? Peygamberler Mührü buyurur: uzkurul-mevt, uzkuru mevtaa. Evet. Pekçok geçmiş insanları hatırlarsanız ölümü ve ölümden sonrasını hatırlamalılar. Cenneti Mualla’da (Mekke de Ehli Beytin ve Sahabelerin yattığı mubarek mezarlık) birşey bırakmadınız! Orasını tarla gibi yaptınız. Aynı şeyi Cenneti Bâki’ye yaptınız (Medine de Ehli Beytin ve Sahabelerin yattığı mubarek mezarlık). Ümmete ne şeref gelir? Kabristanı sıradan tarla gibi yaparsanız bu ümmete ne verir? Ne kazandı? Nereye ulaştı?

Ve biliyorsunuz ey Vehhabi hocaları! Sahabeler, Peygamberler Mührü, Seyyidina Muhammed (s.a.v.)’e (Mevlana Şeyh ayağa kalkıp oturur) evliyalar hakkında sordukları zaman cevabı ne oldu? Hakiki bir velinin, mübareğin, evliyanın işaretini sorarsanız, buyurdular:

الذين إذا رؤوا ذكر الله

ellezine izaa ru’uu zukirallah

Onlar ki, (insanlar tarafından) göründükleri zaman Allahı hatırlatırlar.

Evet? İlahi huzurda sevgili olan Peygamberimiz buyurdu; Onların işaretleri onlara baktığın zaman tüylerin ayağa kalkar ve titreme gelir ve hemen Âlemlerin Rabbini hatırlarsın. Bu velilerin işaretidir. Evet bu doğrudur. Hayır diyemezsiniz. Peygamberimiz (s.a.v) buyurdu:

زوروا مقابر المسلمين

zûrû magâbiril-muslimîn (ev kemâ gaal)

Müslümanların kabirlerini ziyaret ediniz.

Onların (kabirlerini) ziyaret edin. Bir kabre gidince kumlu bir yerdir. Ne düşünürsünüz? Bir kimse (öyle) bir yere gidince ölümü hatırlar mı? Hayır. Onların kabristanları Cenneti Mualla ve Cenneti Bâki, her ikisini de tarla gibi yapmışlar!!! İnsanlar orayı ekilcek bir yer zannederler. Nedir bu? Bu mu sizin şeriatınız? Eski zamanda bir kimse kabristana ziyarete gelince bakarlardı, "Burası Seyyidetina Hatice-i Kübra’ nın kabristanı." Geldikleri zaman onun üstlerine gelen maneviyatından titrerlerdi ve Peygamberimiz (s.a.v)’in zamanını hatırlardınız ve ölümü hatırlardınız.

Bir zamanlar o insanlar bizim gibi dolaşırlardı ve şimdi yerin altındalar. Bir gün bizde toprağın altına gireceğiz diye. Bu onlara herşeyi yaratan Âlemlerin Rabbini hatırlatırdı. Neden yıktılar? Onlar münker derler.

Abdulvehhab’dan önce münker değil miydi? Ve ondan sonra mı münker oldu? Nedir bu saçmalık? Ey Vehhabi hocaları, size kim böyle bir fetva verebilir? Siz yanlış yoldasınız. Eğer yanlış yolunuzu doğru yola değiştirmezseniz başınıza bir şey gelir. Cenâb-ı Allah bizi affeylesin.

Ey insanlar, pekçok şeyler. İnsanlara doğru bir inanç vermeliyiz yanlış değil. Cenâb-ı Allah bizi affeylesin ve yolumuzu doğru yol yapsın. Vehhabi hocaları tarafından aldatılan insanlara Cenâb-ı Allah onları doğru yola getirmesi için bir rehber vermesini istiyoruz. Cenâb-ı Allah bizi burada ve buradan sonra en şerefli olanın, Seyyidina Muhammed (s) in hürmetine affeylesin.(Mevlana Şeyh ayağa kalkıp oturur)

Fatiha.

“Dum dum dum dum dum dum dum dum”

“Dum dum dum dum dum dum dum dum”

“Dum dum dum dum dum dum dum dum”

“Dum dum dum dum dum dum dum dum”

“Dum dum dum dum dum dum dum dum”

Ölürken ve bu hayattan ebedi hayata geçerken ilahi şarkılar dinlemeyi temenni ederiz.

Fatiha.

Tamam mı? Şeyh Hişam telefonda mı? Elhamdulillah.

(Mevlana Şeyh Nazım telefonda Şeyh Hişam efendi ile konuşuyor)

UA-984942-2