Çarşamba, Temmuz 21, 2010 Lefke, Kıbrıs
Destur Ya Seyyidi. Meded.
Allah Allah Allah Allah Allah Allah AziyzAllah
Allah Allah Allah Allah Allah Allah SubhanAllah
Allah Allah Allah Allah Allah Allah SultanAllah
İlahi Zid Habibeke İzzen Ve Şerefa Nûren Ve Surura Ve Ridvanen Ve Sultana Fi Misli Haza Şehrul Şerif Şaban-u Muazzam. Sümme Selamu Aleyh Ya Sahibel Vakt, Ya Kutbul Mutesarrif Fiddünya.
Dünyadaki mübarekler, Senin doğudan batıya insanlara hitap etmek için desteğine ihtiyacımız var. Euzubillahimineşşeytanirraciym bismillahirrahmanirrahiym diyoruz. Ey Rabbimiz, biz zayıfız. Şeytana ait olan herşeyi yok etmek için bize İlahi Desteğini ver. Allah Allah. Esselamun aleyküm insanoğlundan ve cinlerden katılanlarımız. Selamullahi aleykum ve aleyna ve âlâ menittebial huda.
Ey insanlar! İlahi haklar hakkında daha fazla öğrenmeye çalışıyoruz. Bize bu Cenâb-ı Allah’a ait olan hakları yerine getirmemiz emredildi. Biz burada nefsimizi zevklendirmek ve eğlendirmek ve oynamak ve nefsimizi mutlu etmek için yaşamıyoruz, hayır. Meded Ya Sultanul Evliya. Doğru olan ve yanlış olanı bilmeliyiz. İnsanın aslı doğru ve yanlış olanı bilmez. Bu sebepten dolayı Cenâb-ı Allah insanlara doğru ve yanlış olanı öğretmek için Peygamberlerini gönderdi, başka birşey değil. Doğru ve yanlış olanı öğrenmeye çalışmazsak asla İlahi Huzurda, Galû Bela gününde verdiğimiz sözü tutamayız. Ve âlemlerin Rabbi her zaman Peygamberlerini gönderdi. Onlar özel varlıklardır, onlar sıradan kimseler değil. Sıradan kimseler bilmezler ama özel olanlar iyi ve kötüyü, doğru ve yanlış olanı, insanoğlu için şerefli olan nedir ve onlardan şerefi ne aldığını göstermek için yetkililerdir.
Meded Ya Sultanul Evliya. Bu mühim noktadır. Ey katılanlarımız, dinlemeye çalışın. Bende doğruyu yanlışı anlamaya çalışıyorum. Evet, âlemlerin Rabbi emretti ve kullarını öğrenmeye çağırdı. Ve Peygamberler Mührü, “İlim öğrenmek erkek ve kadın, her müslümana farzdır” buyurdu. Evet, ey Selefi ulemalarımız, Merhaban. Bu Hadis-i Şerifi biliyor musunuz yoksa uyuyor musunuz? Bu Hadis hakkında konuşun. Peygamberler Mührünün (s) konuştuğu herşey mukaddestir. Bu sıradan sözler değildir.
(Necm:4) إِنۡ هُوَ إِلَّا وَحۡىٌ۬ يُوحَىٰ
<
Siz Peygamberler Mührünün (s) mukaddes hitaplarını kendi konuşmanız gibi yaparsınız. Hayır, O İlahi Huzurda uzmanlaştırılmış kimsedir. Ve Ona öyle bir makam ikram edilmiştir ki kimse bu makama ulaşamaz. Sadece O özel veya seçilmiş olan, Seyyidina Rasulullah (s). Ne buyurdu? “İlim öğrenmek erkek ve kadın, her müslümana farzdır” Mü’min ve Mü’mine buyurmaz. Bir fark olmalı. Peygamberler Mührü (s) Müslim ve Müslime buyurur çünkü İslam iman temeli üstüne kurulmuştur. İman olmazsa İslam olmaz. İslam, imanın temeline basabileceğinize inanmalısınız. Onun için bütün Müslüman erkekler ve kadınlar diye buyurur.
Neden talebul ilm? Bunu insanlarınıza açıklayın. Talebul ilm, İlahi İlim olan bir ilim istemektir. Bu asla sizin bildiğiniz gibi olmaz. İslam evet, Müslim ve Müslime. Cenâb-ı Allah en mübarek kuldan iman ve İslam için bir anlayış versin. Talebul İlm, bir kimse Müslim veya Müslime olarak ne öğrenmek ister? Peygamberler Mührünün (s) neden Müslim ve Müslime buyurduğunu anlamaya çalışmalısınız. Mü’min ve Mü’mine buyurmadı. Bunu açın ulemalarsanız. Cenâb-ı Allah buyurur, gûlû eslemnâ:
(Hucurat: 14) قَالَتِ الْأَعْرَابُ آمَنَّا قُل لَّمْ تُؤْمِنُوا وَلَكِن قُولُوا أَسْلَمْنَا وَلَمَّا يَدْخُلِ الْإِيمَانُ فِي قُلُوبِكُمْ وَإِن تُطِيعُوا اللَّهَ وَرَسُولَهُ لَا يَلِتْكُم مِّنْ أَعْمَالِكُمْ شَيْئًا إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
Gaalati 'l-A`araabu aamennaa gul lem tu'minû ve laakin gûlû eslemnaa ve lemmaa yedkuli 'l-imaanu fî gulûbikum ve in tutî`ûllaaha ve rasûlehu lâ yalitkum min `aamaalikum şayyan innallaaha gafûrun rahîm
Bedeviler, dedi ki: "İman ettik." De ki: "Siz iman etmediniz; ancak "İslam (Müslüman veya teslim) olduk deyin. İman henüz kalplerinize girmiş değildir. Eğer Allah'a ve Resûlü’ne itaat ederseniz, O, sizin amellerinizden hiçbir şeyi eksiltmez. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir."
Eslemna, "teslim olduk" deyin buyurdu. Bu, imanın makamı İslamın makamından daha yüksek demektir. Ama ilk adım olarak İslama gelip teslim oluyorum demelisiniz. Eslemtu, Rabbimin emirlerine teslim oluyorum. Ama bu seviyeye ulaştığınız zaman daha fazla ilim istemelisiniz bu sizi İslamın makamından imanın makamına çıkartır. İman en mühim şeydir. Onun için imanın seviyesine nasıl çıkarız onu sormalıyız.
Bunu kimler bilir? Peygamberler. Peygamberler gelip insanları İslama çağırdılar. Onlar teslim oldukları zaman nasıl Mü’min, inananlar olacaklarını öğrenirler. Çünkü onların inancı sadece dillerindedir.
“La İlahe İllallah Seyyidina Muhammedun Rasulullah” derler. Bu tamamdır ama bu İslamdır. İman nedir? Kelime-i Şahadetle Müslüman olursunuz dersiniz ama sizin Mü’min olmaya ihtiyacınız var. Mü’min teslim olur ve imanın makamına ulaşmak istediği için gider.
Yanlış birşey var mı ey Selefi ulemalarımız? Siz bu Hadis-i Şerifi söylersiniz. Siz ilimlerinizi çok fazla açarsınız. Daha fazla ve fazla ve fazla açmalısınız. Kelime-i Şahadeti söylemek Cenâb-ı Allah’ın insanları çağırdığı ilk adımdır. Ondan sonra Peygamberler Mührü (s) ne buyurur? Ne buyurur? “İman yetmiş küsur şubedir. En üst şubesi ‘lâ ilâhe illâllah’ sözü, en aşağısı da yoldan 'ezâ' yı (rahatsız edici şeyi) kaldırmaktır. Hayâ da imandan bir şûbedir.” İmana gelmekle başlarsınız. İslama “La İlahe İllallah Seyyidina Muhammedun Rasulullah (s.a.v)” demekle gelirsiniz. Allah Allah Ya Seyyidel Evveliyn vel Âhiriyn Ruhi fedak Ya Seyyidel Evveliyn vel Âhiriyn.
Bu Hadis-i Şerif, ey Selefi ulemaları, insanları İslamın en aşağı basamağından en yükseği, Âlâya, taşır. Onun için talebil ilmi, öğrenmeyi istemek, Cenâb-ı Allah’ın bütün Müslümanız diyen erkek ve kadınlar için farzdır. Evet, bunu öğretiyor musunuz? Yoksa pekçok mâlayani, "boş, yararsuz" olan şeyleri mi konuşuyorsunuz? Neden akademik ilimden, sıradan okul seviyesinde konuşuyorsunuz? Evet bu daha yüksek seviyedir. En aşağı seviyeden Âlâya ulaşmak sunulur. Müslüman ve Mü’min olmanın zirvesidir: bir kanadı İslam, bir kanadı iman olur. Bunu göklerin yüksek seviyelerine çıkmak için kullanmalısınız. İslam maddi bedenimize hitap eder ama iman manevi varlığımıza hitap eder. Maddi varlığınızla veya bedeninizle yükselemezsiniz, ağırdır. Maddi şeyler ağır şeylerdir. Bunları yükselmek için kullanamazsınız. Ama inanan bir Mü’min olursak, manevi varlığımızdan İlahi Kuvvet alıp imanın sonsuz ufukları ve makamlarına yükselir, yükselir, yükseliriz. Onun için Cenâb-ı Allah Subhanehu ve Teâlâ buyurur;
(Ahkaf:19) وَلِڪُلٍّ۬ دَرَجَـٰتٌ۬
Ve li kullin deracât
>> Herkesin yaptıklarına göre dereceleri vardır>>
Cenâb-ı Allah buyurur, herkesin karşısında sonsuz ufuklar vardır ki bunlar sonsuz hedeflerdir. Hedeflerden fazla. Onlara bir bir ulaşmaya çalışın. Onun için, herkes için bir derece vardır. O bu dereceye ulaşır ve başkası başka bir dereceye ulaşır. Ve li kullin, herkes için. Herkes için bir derece vardır ve senin derecen başkasıyla aynı olamaz, asla. Senin kendine ait olan özel bir derecen vardır. Ama onun derecesi asla aynı derece olamaz. Allahu Ekber! Ve li kullin deracât. Bu demektir ki âlemlerin Rabbi istediği gibi herkese sonsuz okyanuslar, sonsuz dereceler ikram eder ki orası kalabalık değildir. Herkes yükselir, ve yükselir; kimse gelip mani olmaz.
Ey Selefi ulemalar! Bir kimseye derece ikram edildiği zaman bunu bilir misiniz bilmez misiniz? İnsanlar bineklerinin isteklerini takip ettikleri sürece onlara hiçbir derece yoktur. Onların derecesi her zaman hayvanların derecesinde olacaktır. Bunu bırakırlarsa onlara bir açılış gelir ve bu açılış sadece ona ait olur başkasına değil. Siz onun derecesini bilmezsiniz. Ve o sizin derecenizi bilmez. Onun için Cennet Ehli ancak kendine aittir. Kimse senin cennetinde ne olduğunu bilmez. Ve başka birisine ne ikram edildiğini asla bilmezsin, hayır. Allahu Ekber, Allahu Ekber.
Onun için ey Selefi ulemalarımız! Hocalar olmalısınız. İnsanları iman ve İslam hakkında eğitmelisiniz. Ayaklarını burada ve buradan sonra sabit kılmalısınız. İnsanların ayakları doğru seviyede olmazsa yükselemezler. O zaman bir havaalanında bazıları yükselen, bazıları bekleyen uçak gibi olursunuz. Neden bekler? Çünkü benzini yok, orada durur. Onun için bu havaalanından hakiki hedeflere hareket etmemiz için bize daha fazla İlahi Kuvvet istememiz emredildi. Yoksa burada kalır, asla yükselemezsiniz. Bütün İlahi kurallar ve emirler maneviyatımızın çalışıp yükselmesi için benzin kuvveti doldurur. İnsanlar kullanmazlarsa her zaman havaalanında böyle gelip böyle giderler.
Ama Peygamberler Mühründen (s) bütün emirleri ve kuralları alanlar yükselirler ve onlar âlemlerin Rabbinin özel ikramı olan özel istikametlere giderler ve kimse bunun nereye gittiğini bilemez. Kimse o seviyenin içinde ne olduğunu bilmez. Oraya bakamazsınız. Baksanız göremezsiniz, sadece size ait olanı görürsünüz. Kimse bakamaz, içeriye bakabilseniz bile bu perdelidir. Sizin cennetiniz perdelidir, o içeriye bakamaz. Ve onun cennetine sen bakamazsın çünkü o da perdelidir ve sadece ona aittir. Cenâb-ı Allah bizi en şerefli olan Seyyidina Muhammed (s)’in hürmetine bizi affeylesin.
Fatiha.
(35 dakika) (701 000) Maşallah.
“Dum dum dum dum dum dum dum dum”
“Dum dum dum dum dum dum dum dum”
“Dum dum dum dum dum dum dum dum”
“Dum dum dum dum dum dum dum dum”
“Dum dum dum dum dum dum dum dum”
“Dum dum dum dum dum dum dum dum”
“Dum dum dum dum dum dum dum dum”