Go to media page Available in: English   Turkish  

Dokunursan O Anda Düşüp Ölürsün!

Sultanul Evliya

Mevlana Şeyh Nazım Adil El-Hakkani

Pazar, Eylül 26, 2010 Lefke, Kıbrıs

Allah Allah Allah Allah Allah Allah AziyzAllah

Allah Allah Allah Allah Allah Allah SubhanAllah

Allah Allah Allah Allah Allah Allah SultanAllah

Zid Habibeke İzzen Ve Şerefa Nûren Ve Surura Ve Ridvanen Ve Sultana

Ya Rab… Sümme Selamu Aleyküm Ya EnbiyaAllah Ve EvliyaAllah Ve Menitebiahum Bi İhsani İla Yevmul Kıyamet.

Euzubillahimineşşeytanirraciym Bismillahirrahmanirrahiym: âlemlerin Rabbi tarafından bize ikram edilen göklerin kılıcıdır. Söyleyin ve korkmayın!! Sümme Selamu Aleyk Ya Sahibel Zaman. Sümme Selâmu Aleyküm Ya. Herkese bu yayın ulaşsın. Bu dünyanın yayını değildir ama ilahi kimselerin yayınıdır. Bu yayına karşı olmamaya dikkat edin. Belki hayatınız azalır, belki hayatınız tatsız olur. Dikkat edin, dikkat edin!

Ey insanlar! “Biz zayıf kullarız” deyin. Ve ben zayıf bir kulum, yaşlı ve zayıf. Âlemlerin Rabbinin en sevgilisi olan Seyyidina Muhammed (s.a.v.)’in ilahi emriyle, en sevgilisinin varisleriyle. Varisler her zaman olmalıdır. Birşey ulaşır ve birşey verir, bütün bu gezegendeki insanoğluna hitap etmek için fırsat verir. Onun için lütfen katılanlarımız, Merhaban Bikum, Esselâmun Aleyküm. Mevcut olmaya çalışın. Katılmak için kısa bir zaman verin. Belki bu hitapta, bu konuşmalarda size bir hazineye götüren işaret gelir. Dünyada biten hazine değil, göklerin hazinesine. Göklerin hazineleri size ulaşabilir ve bu sizi ilahi bir taçla taçlandırır.

Ey insanlar! Bu fırsat herkese ikram edildi. Herkes taçlanabilir. Neden kayıp ediyorsunuz? Bu dünyada sadece bu hayat için 40 tane taçlanmış olan kimseler bulabilirsiniz. Yalnız birkaç insana, bir el dolusu insanlara bu ikram ulaşmıştır. Bu fırsat yalnız 40, yada (ondan biraz) fazla veya az kimselere ikram edilmiştir. Ama ilahi taçların fırsatı herkese ikram edilmiştir. Ve hergün de taçlar gelir, yalnız bir taç değil, günlük gelir. Hergün böyle ilahi çarşılara, katılanlara başka bir taç ulaşır ki bu asla dünkü gibi aynı olmaz, hayır. Onun için bir kimse bu fırsatı kayıp ederse pişman olur ve bugün yoktur. Kıyamet Gününde insanlar bu ilahi ikramları bulacaklar. Onların hayat hikâyesi önlerinden geçerken bazı günler de özel taçları olacak ve bazı günler olmayacak. Ve çok pişman olacaklar “Vayy, vayyy! Nasıl kayıp ettik. Biz bunu yok yere mi kayıp ettik?” diyecekler. Ama bitti.

Onun için ey insanlar! Günlük göklerden dünyaya özel taçlar gelir ve bunlara uygun olan kimse var mı diye bakarlar. O bunu hak ediyor mu diye bakar ve gelir. O bunu almazsa başkasına verirler. Ve günlük taçların yanında da yeni bir açılış için ilahi hazineleri açmak için ilahi anahtarlar gelir. Mevcut olmayanlara bu anahtarlar verilmez ve Kıyamet Gününde pişman olurlar. “Biz bu hazineleri kayıp ettik” deyip pişmanlık duyarlar ama faydasızdır. Ve o anahtarlar geri gelmez; ilahi emir, “Bunu almaya hazır olanlara verin” buyurur. Ve bu satışa mevcut olana gelir. İnsanların ucuzluğa koştukları gibi. Hergün gelir, neden katılmazsınız?

Katılanlarımız! Akıllı kimseler olun. Açık akıllı kimseler olun, iyi anlayışlı kimseler olun. Rabbinize günlük en yüksek saygınızı veren kimseler olun. “Ben meşgulüm, gelip dinlemeye, birşey almaya vaktim yok.” Nedir bu? Bütün dünyanın kıymeti nedir? Peygamberler Mührü (s.a.v) buyurdu: ilahi huzurda dünyanın tamamı ve tüm hazinelerin kıymeti bir sineğin kanadından daha fazla değerli değildir. Nereye koşuyorsunuz? “Meşgulüm, oturup birşey dinlemeye vakit bulamıyorum, çok meşgulüm” dersiniz. Bu sizin akılsız olduğunuz anlamına gelir. Melekler “Tüühh size akılsız insanlar! Gübreyle çalışırlar ve burada hazinelerin olduğunu görmezler!” Bu nasıl olur? Nasıl böyle insan olmayı kabul edersiniz? Onlar gübreyi tercih edip cevherleri, yakutları, zümrütleri ve pırlantaları bırakırlar. Kendinize nasıl biz akıllı, anlayan kimseleriz dersiniz? Siz en aşağı anlayış seviyesindesiniz.

Ey Selefi ulemaları, insanları hakiki hazinelere çağıran bir kimseyi suçlamayın. İnsanları ilahi hazinelere çağırana öfkelenmeyin. Siz insanları çağırıyor musunuz? Hergün insanları kalkın ve üstünde ”Selefi ulemaları sandalyesi” yazan şerefli sandalyeye oturun ve Selefi ulemaların meclisine gelin" diye çağırırsınız. Bunu neden günlük yapmazsınız? Ben kendi adıma konuşmuyorum, hayır. Ben seviyemi bilirim ama konuştuğumuz hakkında, “Bizi kendimizden daha büyük gösteren aynaya bakıyoruz. Onun için kendimizi çok büyük görüyoruz” demeyin, hayır. Kendi hacminize bakın. İnsanların hakiki hacminin ne olduğunu söyleyin. Vehhabiler akılsızdır, onlar asla anlamazlar. Ama siz ulemalarsınız; “Biz ulemalarız” dersiniz. İnsanların peşine koşması gereken hakiki durumların ne olduğunu söyleyin.

Şerefli taht nerede? Neden hergün kimin ilahi bir tahta ulaşacağını söylemezsiniz? Onları neden uyandırmazsınız? Neden? Söyleyin. Ne yaptığınızı söyleyin. İnsanlara ne öğretiyorsunuz? Siz faydasız birşey öğretiyorsunuz. Ama insanlar onlar için burada ve buradan sonra en iyisi olanı istiyorlar. Burası önemli değil ama buradan sonra insanları ilahi huzurda en şerefli, şanlı ve heybetli kul yapan şey nedir? Neden söylemezsiniz? “Biz ulemalarız” dersiniz. Vehhabilerin hiçbiri birşey bilmez. Onların hiç olmamış veya kimsenin anlamadığı bazı faydasız fikirleri vardır. Onlar insanoğluna ikram edilip ve Peygamberler Mührünün (s.a.v) şerefine kullandıkları bütün iyi şeylere karşıdırlar. Onlar bu noktada düşmanlık ediyorlar. Neden size Cenâb-ı Hak tarafından ikram edilen herşeyi Peygamberler Mührüne (s.a.v) karşı muamele edip kayıp ediyorsunuz? Yav siz akılsız insanlarsınız! Cenâb-ı Hakkın kullarından birşeye ihtiyacı olduğunu mu zannediyorsunuz? Hayır, hayır. Ama Peygamberler Mührüne (s.a.v) ikram edilmeli ve ondan ümmetine ikram edilmeli, Ümmetel Habib (s.a.v)’e.

Ey insanlar! Düşünün. Kıyamet Gününde pekçok insanlar tahtlara oturacak. Enbiya, peygamberler minberler üstünde olacaklar. Bu İslamın şerefidir ve akılsız Vehhabiler Harameyni Şerifeyn, Mekke-i Mukerreme’deki Cuma hutbesinin simgesini (minberi) yıktılar. Onu yıktılar. Neden? O bir şerefti. Çünkü onlar akılsız insanlar. Onlar asla birşey bilmezler. Onlar bir dairenin dışına çıkmazlar. Çünkü onların anlayışları sıfır noktasındadır. Şimdi küçük bir sandalye getirirler ve Cuma günü konuşacak olan birisi kalkıp orada konuşur. Neden? Neden? Onu yıkmanın sebebi nedir? 500 sene ve daha fazlası eski minberler Peygamberler Mührünün (s.a.v) Hadis-i Şeriflerinde bahsedilmiştir. Kıyamet Gününde peygamberler minberlerde olacak.

Minber nedir? Sandalye mi? Neden bunu yıktınız? Çünkü siz akılsız Vehhabilersiniz ve en iyisini yaptığınızı zannediyorsunuz. Hayır, en fenasını yaptınız. Ve başka ülkelerin ulemaları asla bunları konuşmazlar.

İslamın şanını hatırlamak için eski şeyleri tutun. Evet, heryerde, doğudan batıya minberler vardır. Bunu nasıl yıkarsınız? Bu münkerse ozaman Ravzatul Şerife’ninkini de yıkın. Gelin dokunun!!! İlk dokunan o anda düşer ölür! (Yıkamazlar cünkü) korkarlar. Onun için minber hakkında konuşuyorum. Minberler peygamberlerin seviyelerine ulaşan insanlara ikram edilmiştir. Kıyamet Gününde peygamberler minberlerde olacaklar ve onları takip edenler kürsülerde olacaklar.

En kıymetli olan nedir, Selefi ulemaları? Taht mı daha şerefli minber mi? Söyleyin ki doğudan batıya insanlar duysunlar. Kürsüler ve tahtlar, krallar ve sultanlar içindir ama minberler peygamberler içindir. Bunu Kıyamet Gününde bulacaksınız. Sizin için birşey yok. Selefi ulemalar ayakları üstünde olacaklar. Onlar üstünde oturacak sandalye de bulamayacaklar. Bu onların cezalarıdır, evet. Müslüman dünyası uyuyor. Doğuda batıdaki pekçok ulemalar bu Hicazdaki Vehhabilere konuşmuyorlar. Ve onlar minberleri yıkıyorlar ve hatibi bir sandalyeye oturttular. Onu özürlü bir insan gibi itekleyip getiriyorlar. Sizin imamınız özürlü oldu. Şimdi özürlü insanlar gibi sandalyeyle gelip giderler.

Öyle bir zaman gelecek ki altından minberler yapmaları emredilecek! İnşallah, Subhanehu ve Teâlâ. Çok yanlış şeyler yaptınız. Cenâb-ı Hak size burada ve buradan sonra cezanızı verecek çünkü siz asla İslamın, peygamberlerin ve ulemaların şerefini korumadınız. Cenâb-ı Hak bizi affeylesin.

Ey insanlar! Dinleyin, düşünün ve itaat edin. Sonsuz saltanat Cenâb-ı Hakkındır, insanoğlu için değil, hayır. Onlar da bir gün bu kara toprağa gömülecekler. Doğru olun ve doğru dürüst anlamaya çalışın yoksa burada ve buradan sonra cezalanırsınız. Cenâb-ı Hak bizi Peygamberler Mührü, Seyyidina Muhammed (s.a.v.) hürmetine affeylesin.

Fatiha.

30 dakika?

*Evet*

Yeterli.

***

(Mevlana Şeyh Nazım telefonda Şeyh Hişam Efendi ve Hacı Neziha ile konuşur)

UA-984942-2