Mevlana Şeyh Nazım Adil El-Hakkani
Perşembe, Ekim 14, 2010 Lefke, Kıbrıs
La İlahe İllallah La İlahe İllallah La İlahe İllallah Muhammed Rasulullah Aleyhi Salâtullah Vesselamu Minel Ezeli Minel Ebed Sümme Selâmu Aleyh Ya EnbiyaAllah Ya İbadallahi Salihin Ya Ashabul Nevbe Ya Sahibel Zaman…Bu mübarek gecede rahmete ulaşana kadar Euzubillahimineşşeytanirraciym diyoruz. Bismillahirrahmanirrahiym deyin telaş etmeyin. Bismillahirrahmanirrahiym diyenler kayıp edecek zannetmeyin.
Ey insanlar, katılanlarımız! Bismillahirrahmanirrahiym deyin ve ümitli olun, kalbiniz kanaatkâr olsun ki, Bismillahirrahmanirrahiym diyenler asla ateşe gitmeyecekler. Peygamberler Mührünün (s.a.v.) ümmetine en büyük ikramı Besmeledir. Cenâb-ı Hak Subhanehu ve Teâlâ ne buyuruyor?
(Neml:30) إِنَّهُ ۥ مِن سُلَيۡمَـٰنَ وَإِنَّهُ ۥ بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَـٰنِ ٱلرَّحِيمِ
<< "Mektup Süleyman`dandır, rahman ve rahîm olan Allah`ın adıyla (başlamakta) dır." >>
Ey insanlar! Bismillahirrahmanirrahiym deyin ve telaş etmeyin!! Allah Allah Allah Allah Ya Rabbi Ya Allah Ya Rabbi Ya Allah. Ey katılanlarımız! Ey Selefi ulemaları! Âlemlerin Rabbinden gelen göklerin en büyük ikramını söyleyin. Bu Besmeledir. (Tazim için) bin kere ayağa kalkıp oturun! Ey zayıf kullar! Cenâb-ı Hakkın bu yüce ismini söyleyerek kuvvetli olmayı isteyin. Biz zayıf kimseleriz ama şerefli ve güçlü ve affedilmek ve rahmetli olmak istiyorsanız hergün en azından 100 kere Bismillahirrahmanirrahiym deyin. Bismillahirrahmanirrahiym, Bismillahirrahmanirrahiym, Bismillahirrahmanirrahiym. Burada ve buradan sonrası için korunma ve de himaye istiyoruz. Zayıf kulların düşündüğü herşey onlara zarar verebilir, burada ve buradan sonra Bismillahirrahmanirrahiym demeye çalışmalılar, telaş etmeyin.
Ey Selefi ulemaları! Göklerden Besmeleye gelen sır ilimler, sır kuvvetler, sır ikramları konuşsanız bunu bitiremezsiniz. Ey Selefi ulemaları, merhaban. Oturun ve sonunu kadar Bismillahirrahmanirrahiym deyin. Ya Rabbi şükür. Yiyip içenler Bismillahirrahmanirrahiym derse o kimsenin yediği veya içtiği nûr olur, hemen biçimi değişir, değişir. Ona ilkönce rahmet iner. Bismillahirrahmanirrahiym, bu dünyanın başından sonuna kadar asla bitmez, asla bitmez. Allahu Ekber. İnsanoğlu için ikram, ikram, ikram ama insanlar gafiller ve unutuyorlar. Ve unutmanın sebebi nedir? Çünkü Bismillahirrahmanirrahiym dediğiniz zaman bu sizi selametli bir seviyeye, emniyetli bir duruma getirir. Size selamet ve hoşnutluk ikram edilir ve şeytan asla insanoğlunun hoşnut ve mutlu olmasından mutlu olmaz.
Onun için, ey Selefi ulemaları! Herşeyi bırakın ve Bismillahirrahmanirrahiym hakkında konuşun. Ondan sonra beni arayın ve bana deyin ki, “Ey Şeyh! Allah’ın kullarına verdiğimizi bitirdiğimizi ümit ediyoruz, bitirdik.” Bu en büyük cahilliktir. Yaradılışın başından başlasak sonuna kadar asla Peygamberler Mührü, Seyyidina Muhammed (s.a.v.)’ın ümmetine gelen özel ikramları bitiremeyiz.
Hüt hüt’ü biliyor musunuz? Kurân-ı Kerîm herşeyi öğretir. Her süre ve her Ayet-i Kerîme ve içindeki bütün ilahi harfler insanoğluna sayısız dersler verir ve onlara sayısız göklerin şerefleri ikram eder. SubhanAllah. Cenâb-ı Hakkın insanoğluna onları eğitmek için gönderdiği Kurân-ı Kerîm bizim imkân veya yeteneğimize göredir. Cenâb-ı Hak neden kral Süleyman (a.s.)’ın saltanatı hakkında buyurdu? Her kelimede o kadar çok hikmetler vardır. Cenâb-ı Hak kral Süleyman (a.s.) hakkında buyurdu. O ilahi tahtında oturuyordu. Her taht ilahidir zannetmeyin, hayır.
Ey Selefi ulemaları! Bakın ve anlamaya çalışın. Her tahtı ilahi, şerefli ve rahmetli zannetmeyin, hayır. Bu taht üstünde oturan kimsenin kulluğunun nasıl olduğuna, kulluğuna nasıl dikkat ettiğine göredir. O taht, rahmetli taht ve nûrlu taht ve şanlı taht veya heybetli taht olmak o üstünde oturan kimseye göredir. Cenâb-ı Hak bütün meliklere ve sultanlara öğretiyor. O doğudan batıya, kuzeyden güneye herkese öğretiyor. Âlemlerin Rabbi insanlara birşey öğretmek istiyor. Subhanallah. İnsanlar Cenâb-ı Hakkın Süleyman için tek bir tahtı olduğu zannederler. Süleyman bir tahta oturursa Peygamberler Mührü, Seyyidina Muhammed (s.a.v)’ den ne haber? Söyleyin Selefi ulemaları! Onun tahtı nedir? Söyleyin. Cenâb-ı Hak buyurur;
(İsra:79) عَسَىٰٓ أَن يَبۡعَثَكَ رَبُّكَ مَقَامً۬ا مَّحۡمُودً۬ا
<< (Böylece) Rabbinin, seni, övgüye değer bir makama göndereceğini umabilirsin >>
Bu yalnız Peygamberler Mührü (s.a.v) içindir. Ve Peygamberler Mührüne (s.a.v) neden bu kadar şeref veriyorsunuz diye insanlar haset ederler. Ey humeka, ey ahmaklar! Cenâb-ı Hak en şanlı ve şerefli ve heybetli kuluna veriyor. Kul demeye utanıyorum ama O Cenâb-ı Hakkın ezelden ebede halifesidir. Ve o akılsız Vehhabiler, bir kimse Peygamberler Mührüne (s.a.v) tazim verirse, çok kıskanırlar, çok öfkelenirler. Siz kimsiniz? Siz kimsiniz ki bunu söylüyorsunuz? Cenâb-ı Hak onu şereflendirirse neden Salâtı Selam verilmesine veya tazim için ayağa kalkılmasına itiraz ediyorsunuz? Onlar fazlasıyla kıskanç insanlardır. Kıskançların imanı yoktur. Bu kıskançlık Peygamberler Mührüne (s.a.v) olursa iman olmaz.
Meliklerinize öğretin, Selefi ulemaları! Onlar tahtta nasıl oturuyorlar? Onların onun üstünde oturma hakları var mıdırki? Göklerden onun üstünde oturabilirsiniz diye bir haber geldiyse otursunlar. Veya o tahtın yanına sıradan bir sandalye getirip onun üstüne otursunlar ve “Bu (taht) sadece Peygamberler Mührünündür (s.a.v)” desinler. Bu Rabbinize ve o en sevgili, en şanlı kulu Seyyidina Muhammed (s.a.v.)’e en yüksek edeptir. Allahu Ekber. Pekçok şeyler öğretilir. Bir kimse anlayıp uygularsa bu dünya öyle bir cennet olurki ama bunu düşünmezler. Kral Süleyman tahtında oturuyordu ve bu taht ilahi bir tahttı, insanoğlunun tahtı değil. İnsanoğlunun tahtı insanlara birşey vermez, onlara yalnız büyük sorumluluk verir. İlahi taht, Kral Süleyman’ın tahtı ilahiydi; onun için üstüne oturması emredildi. Ve onun tahtı öyle bir şekildeydi ki bir kimse onun üstüne gelen o ilahi görüntüyü gördüğü zaman hayrete düşüp yere düşerdi. Altındandı ama dünya altını değil. Onu cinler getirdi; Cinler yapıp getirdiler. O kadar ihtişamlı bir tahttı, kimse başını kaldırıp ona bakamadı. Cenâb-ı Hak ona öyle bir ilahi heybet giydirdi. Allahu Ekber. Allahu Ekber.
Peygamberler Mührüne (s.a.v) neden böyle taht ikram edilmedi diye sorarlar. Çünkü o Peygamberler Mührü, Seyyidina Muhammed (s.a.v),“Çünkü ben bir kulun yemek yediği gibi yemek yiyen, bir kulun oturduğu gibi oturan bir kulum” buyurdu. Seyyidina Süleyman’a gelen ilahi görüntü başka birşey ve bu ilahi şanı ve heybetini gösterir. Ona âlemlerin Rabbinin şan ve azametinden bir damla ikram edildi ve bu insanoğlu ve cinlerin başlarını eğer. (Mevlana Şeyh Nazım secde eder)
Ama bunu Peygamberler Mührü (s.a.v) kabul etmedi. Ve Rabbi biliyor, "Sen tamamsın. Sen insanlara öğret çünkü senin zamanında insanlar (yüksek yerlere) tırmanmaya çalışacaklar ve kendilerini şanlı ve heybetli ve azametli göstermek isteyecekler. Onun için ümmetine öğretti, “Ey insanlar, mobilyalarınızda, tahtlarınızda büyüklük ve heybet istemeyin. Bu âlemlerin Rabbinin bazı kullarına ilahi hikmetlerle ikram edilir. Onun için kulluğun en yüksek makamı, 'Ben sadece bir kulum' demek" diye öğretti. Bu ufkun dışına açılınca insanlar daha kirli oldular ve kimseyi canlı bırakmazlar. İnsanoğlu için en fenasını yaparlar. Peygamberler Mührü (s.a.v) bunları azalttı ve "Ben size öğretiyorum, ey ümmetim! Son ümmetim! Benim ümmetimden olanlara son günler gelecek. Onun için ilahi huzurda nasıl kabul edilen kul olacağınızı size öğretmeliyim” buyurdu.
Ama şeytan şimdi bütün insanları kibirli yaptı. Herkes, “Ben (önemli) birisiyim; üstünde oturacak bir taht bulsam” derler ama bu olamaz. Bir Firavun veya bir Nemrut olmak onların son hedefleridir. Bu onların son bencil arzularıdır. Bu doğudan batıya, kuzeyden güneye insanlara gelen esas kaynaktır. Çünkü herkes bir Nemrut veya bir Firavun veya bir zalim olmak istiyor. Ve Peygamberler Mührü buyurdu;
Edebenî Rabbî fe ehesene tâdîbî.
Rabbim bana en güzel has taught me excellent manners and perfected my manners.
Ey insanlar! Kulluğun üstünde bir makam yapmayın. Âlemlerin Rabbi asla kullarının kulluk seviyesinin üstüne çıkmalarını sevmez. “Ben size burada değil ebedi hayatta ikram edeceğim. Kral ve zalimler olmak için üç günlük hayat için koşturmayın. Hayır, Ben size mütevazı kullar olmanızı emrediyor ve teklif ediyorum ve bana geldiğiniz zaman size sonsuz hakiki şeref ikram edeceğim!”
Ey insanlar! Cenâb-ı Hak bizi affeylesin. Beni insanoğlunun selametli ve mutlu ve hoş hayata ulaşmak için en gerekli olan hakkında birşeylere başlattılar. Ama bütün milletler, Araplardan başlamak üzere, Türkler, İranlılar, Pakistanlılar, Malezyalılar, Afganlılar, heryerde kral veya kraliçe olma şerefine ulaşmaya çalışıyorlar, kul olmaya değil. Ve Peygamberler Mührüne (s.a.v) insanoğluna âlemlerin Rabbine nasıl kul olacaklarını öğretmesi emredildi. Buna çalışın, Selefi ulemaları! Yanlış birşey varsa söyleyin. Bu kimse doğruları konuşmuyor deyin. Estağfurullah. Yanlış birşey konuşuyorsam Rabbimiz, Cenâb-ı Haktan af istiyorum. Ve bize bu hayatta nasıl olmamız gerektiğini ve durumlarımızın nasıl olacağını ne için yaratıldığımızı bize öğreteceğini ümit ediyoruz. Ve bizi cennete göndersin, cehennemlere değil.
Ey sıradan insanlardan katılanlarımız! Siz o Selefi ulemalardan daha fazla anlarsınız. Vehhabiler asla anlamazlar onun için beni onlara “Geri gelin, batılı ülkeleri bırakın” diye çağırtıyorlar. Müslümanlardan orada kimsenin olmasından hoşlanmıyoruz. Geri gelin çünkü aşırı tutucu İslam olarak en fena örnek oluyorsunuz. Aşırı tutuculuk İslama ait değildir; onlar İslam’la bağlarını kesmişlerdir. Onun için onlardan batılı ülkelerde olmalarından razı değiliz. Onlar geri vatanlarına gelip öğrensinler, İslamı öğrensinler ve insanlar onlara bakıp “Tamam bu İslamdır” desinler. Cenâb-ı Hak bizi Peygamberler Mührü, Seyyidina Muhammed (s.a.v.) hürmetine affeylesin.
Fatiha.
(41 dakika)
O saate bakıyorum hiç hareket etmiyor. Allah Allah Allah Allah SubhanAllah. Allah Allah Allah Allah.
(1240 000)
Maşallah Allahu Ekber Allahu Ekber-ul Ekber