Go to media page Available in: English   Turkish  

Hakiki Hoşnutluk

Sultanul Evliya

Mevlana Şeyh Nazım Adil El-Hakkani

Pazar, Ağustos 8, 2010 Lefke, Kıbrıs

Allah Allah Allah Allah Allah Allah AziyzAllah

Allah Allah Allah Allah Allah Allah KerimAllah

Allah Allah Allah Allah Allah Allah SubhanAllah

Allah Allah Allah Allah Allah Allah SultanAllah

Salli Ya Rabbi Vessellim Âlâ Habibikel Mustafa Minel Ezeli Minel Ebed Zidhu Ya Rabbi İzzen Ve Şerefa Nûren Ve Surura Ve Ridvanen Ve Sultana Ya Rab İğfirlena…Ya Rabbel Alemiyn. Âmin.

Sümme Vesselatu Vesselam Âlâ Cemiyil Enbiya Vel Evliya Ve Âlâ Kutbul Zaman Ve Âlâ Sahibil Zaman Zidhu Ya Rabbi İzzen Ve Şerefa Nûren Ve Surura Ve Ridvanen Ve Sultana.

Ey Rabbimiz, itaatkâr kullarına daha fazla kuvvet ver. Ve esselâmun aleyküm katılanlarımız. Bugün nasılsınız? Mutlu musunuz mutsuz musunuz? Mutlu olmak istiyorsanız Rabbimizi kendimizden razı etmeye çalışalım. Rabbimizi razı etmeden burada ve buradan sonra mutlu olamazsınız. Ve şimdi Euzubillahimineşşeytanirraciym Bismillahirrahmanirrahiym diyoruz. Herşeye Kâdir olan Cenâb-ı Hakka en yüksek saygımızı vermeye çalışıyoruz.

Heyyy, eehhh, heyyy, heyyy, ehhh, heyyy, Huuuu, huu, huuuuu, huuu, huuu, huuu, huuu, yalnız huuu, huuu, huuu, huuuu, huuuu.

Bu Rabbimizin ezelden ebede olan temsilcisi içindir, O değişmez. O temsilcisini değiştirmez, yalnız bir tane temsilci vardır, evet. Esselâmun aleyküm katılanlarımız, bugün Pazar günü. Kendinizi hoşnut etmeyi seviyorsunuz, bu izin günüdür ve mutlu olmaya çalışıyorsunuz. Nasıl mutlu olacaksınız diye katılanlarımıza soruyorum.

“İlkönce hanımlarımızın isteklerini yerine getireceğiz çünkü biz bir kere konuşursak onlar on konuşur. Biz on konuşursak onlar yirmi konuşuyorlar. Her zaman maşallah onların dilleri makineli tüfek gibi. Dır dır dır dır, vır vır vır vır, dır dır dır dır, vır vır vır vır.”

“Neden?”

“Bugün izin günü ve ilkönce onları eğlendirmemiz geriyor.”

Maddi şeylerle eğlenmek isteyenler cahil ve akılsız insanlardır. Onlar akılsız varlıklar demektir. Bir kimse hakiki cevher ve taklit cevher arasında bir ayırım yapmazsa, bu onların hayvanlar dünyasının seviyesinden olmayı tercih eden varlıklar oldukları anlamına gelir, hayır.

Ey insanlar! Ey insanlar! Maddi şeyleri hedef ederseniz bizi yaratan âlemlerin Rabbi sizden razı olmaz. Âlemlerin Rabbi sizden razı olmazsa sizi ne mutlu edebilir? Biter. Onlar altın yığınları ile olsalar bile mutlu olamazlar. Cevher yığınlarına otursanız mutsuz olursunuz. Cevher yığınlarına otursanız ve âlemlerin Rabbi sizden razı değilse burada ve buradan sonra hoşnut ve memnun olamazsınız.

Ey sıradan insanlar, katılanlarımız, her zaman birşey düşünün. İlahi kimselerin dillerinden bir tercüme yapmaya çalışıyoruz. Evet, benim vazifem ilahi kimselerin bizden istediğini sıradan insanlara ulaştırmaktır. İlahi varlıklar birşeyler isterler çünkü onlar insanların hakiki hoşnutluğa ulaşmalarını severler. Ama siz yolunuzu değiştirip, “Hayır, biz ilahi şeyleri veya yönleri takip etmeyiz. Biz her zaman manevi yönlerin yerine maddi yönleri tercih ederiz” diyorsunuz. Bu yanlıştır. Fakat bütün dünyadaki insanların şimdiki zihniyeti, “Bugün eğlenmeliyiz ve yarını düşünmeyiz. Biz bugün içiniz; mümkün olduğu kadar bugün için bir zevke ulaşmalıyız ve bu bizim için kutsal bir gündür” derler. Bu yanlıştır, bu tamamen yanlış fikirdir. Ama şeytani talimler, “Ey takipçilerim! Her zaman, hergünde eğlenmeye bakın. Gelecek günleri düşünme ama bugün mümkün olduğu kadar eğlenmeye ve zevklenmeye bak” der. Eğlenmek ve zevklenmenin hepsi ilahi ikramlardır. Bu maddi bir yön değildir, hayır. Maddi yönlere ulaşabilirsiniz. Mesela altın yığınları veya cevher yığınları yapabilirsiniz ama bu maddi şeyler sana ilahi yönlere veya maneviyata ait olan birşey veremez. Maneviyat asla maddi yönlerle hoşnut olmaz. Ne için Dolar veya Euro veya Pound veya altın veya cevher yığınları yapmaya çalışıyorsunuz? Ne için? Bunlar maddi dünyaya aittir ama siz maddi yönlerin dışında bir hoşnutluk, memnuniyet ve mutluluk istiyorsunuz, ki bunların hepsi manevi yönlerdir.

Pekçok insan giyecek birşey bulamıyor ve kendilerini korumak için çok küçük yerleri, kulübeleri vardır. Onlar gökdelenleri olan insanlardan daha fazla mutlular. Onlar o kulübe insanının bulduğu zevki bulamazlar. Onların bir veya on veya daha fazla gökdelenleri var ama bunlar onlara zevk vermez. Onlar bir kulübede yaşarlar ve hisleri onları bir zevk verir. Maddi dünyadan birşeyi olmasa bile hoşnutturlar.

İnsanlara maddi vasıtalar ile milyonlar, trilyonlar, katrilyonlar ikram edilmiştir ama onlar mutlu değiller. Katılanlarımız! Sıradan insanlar, aldanmayın. Sıradan insanlar daha fazla akıllı olup düşünmeliler. Çünkü sıradan insanlar her zaman “Bunun bu zenginliği var. Bu böyle zengin birisidir. Onun çok parası, çok altınları, çok büyük işleri var” derler. İş yenilebilir mi? Neden “Onun bütün dünyayı kuşatan kocaman işi var” dersiniz? Bu sahibine ne verir? Sadece bir tas yemek yer ve birşeyler içer. Sizde “Bizim on tane gökdelenimiz var” deyin. Siz de “Hayır, o benimdir” deyin. Bunu alıp o yüksek bina için sana saldırıp, “Hayır, bu benimdir” diyen o kimseden saklamak için taşıyabilir misiniz? Hayır, bu imkânsızdır.

İnsanlar ne için imkânsızın peşine koşarlar? Bu sorudur, ey Selefiler, merhaban. Nerede uyuyorsunuz? Çünkü siz Arabistan yarım adasındaki insanlarsınız ve çok zenginsiniz. Kimse sizin zenginliğinizi bilmez. Evet, size ne oluyor? İnsanlar eğlencenin, zevkin, keyifin, mutluluğun, memnuniyetin ve kanaatin binalarla veya milyonlarca altın madeni paralarla, cevherler dolusu kutularla olduğunu zannederler, hayır.

Ey Selefi ulemaları! Neden Arap şeyhleri ve krallarına da söylemezsiniz? Böyle zenginliğinizin olması sizin için hakiki bir eğlence değildir diye neden insanları ikaz etmezsiniz? Çünkü zenginlik insanoğlu için bir hedef değildir. Esas hedef ilahi hedef, ilahi yönler olmalı. Bunu yapmazsanız âlemlerin Rabbinin size ikram ettiği hayatınızı hiçbir şey için heder ediyorsunuz demektir. Varlığınız göklerin bir ikramıdır. Ve size ilahi varlık veren O size ilahi yönler verdi. Âlemlerin Rabbi asla kullarının dünya, altın, pırlantalar, binalar, arabalar peşine koşmalarını sevmez, hayır. O kullarına “Ey kullarım, ben sizden sadece Yaratanınız olan kendim için kulluk istiyorum” der. En şerefli, en azametli, en şanlı ve heybetli olan Benim ve siz hiçbir şeyin peşine mi koşuyorsunuz? Ben sizin Rabbinizim, Ben Yaratanım ve size ikram edecek en cömert olan Benim ve siz hiçbir şeyin peşine mi koşuyorsunuz? Bütün dünya üstünde ve altında peşine koştuğunuz hazinelere ulaşırsanız bu sineğin bir kanadı kadar kıymeti yoktur. Sonsuz kıymetli ikramlar Benim azametli, şanlı bölgeler ve mülklerimdedir. Neden gelmezsiniz? Benim mülküm sonsuzdur ve siz hayatınızı hiçbir şey için mi heder ediyorsunuz? Şeytan peşine koşuyorsunuz. Şeytan size hırslı olmayı öğretiyor. Size her zaman daha fazla yönler istetiyor. Onu bırakın ve ilahi, sonsuz yönleri isteyin. Bu dünyada herşey sona erer ama ilahi makamlarda âlemlerin Rabbi Allah (cc) size sonsuz lütuflar ikram eder.”

Ey insanlar, aldanmayın. Hergün vazifemiz, ben zayıf bir kulum ve vazifem… Vazifeleri yapmaya çalışanlar sayısız belki milyonlarca kimseler var. Onların vazifeleri...Dikkat edin ve işitin! Bütün peygamberlerin ve peygamberlerden sonra onların varislerinin vazifeleri nedir? Ve onlar her zaman olmalı. Herkesin beyanatları tek bir noktadır. O nedir? Söyleyin Selefi ulemaları! Vehhabilerin akılları yoktur, onları bırakın. Tabiri hitap değil çünkü onlar anlamazlar. Onlar anlayışlarını sattılar ve şimdi asla birşey anlamıyorlar. Ama ben Selefi ulemalarına soruyorum: bütün ikazcıların bu noktası nedir? Tek bir nokta, insanlara verdikleri her konuşmada hakiki maksatları nedir? Ne yapıyorlar? “Ey insanlar, bizi takip edin” derler. “Sizi nasıl takip edeceğiz?” diye sorarlar. Evet, bu ikazcıları takip etmelisiniz. İnsanlara hitap ettikleri hergün, her zaman da “Ey insanlar, şeytan ve şeytani ajanlara ve takipçilerine karşı savaş ilan etmelisiniz” demek istiyorlar. Harp ilanı.

Bize hergün insanlara, “Ey insanlar, dikkat edin ve şer kuvvetine, şeytan ve ajanlarına karşı savaş ilan edin” söylememiz emredildi. Anlamı budur. Çok fazla konuşabiliriz ama bu bütün ikazcıların özetidir. Onlar “Ey insanlar, biz ilk babamız Âdem cennetten atıldığı zamandan beri Âdem şeytana karşı savaş ilan etti” dediler. Ve çocuklarına “Ey çocuklarım, ben şeytana karşı savaş ilan ediyorum çünkü o benim cennetten atılmamın esas sebebidir. Ey çocuklarım, ben şeytanla savaş içindeyim. Ey neslim, sizde şeytana karşı savaş ilan etmelisiniz ki şeytan bana ve çocuklarıma en fenasını yaptı. O orada olmasaydı biz cennette olurduk ama o şerrin merkezidir. O asla bir kimsenin bile cennette olmasından mutlu olmaz. Ben ve eşim Havva’yla oradaydım ve biz cennetten kovulana kadar mutsuz oldu. Bu şeytanın vazifesidir ve bizim ve bütün nasihatçilerin, bütün peygamberlerin ve ilahi elçilerin vazifesidir. Ve bütün ilahi kitaplar şeytan ve takipçileri ve ajanlarına karşı savaş ilan etti. “Şeytana dikkat edin” diye nasihat etti.

Cenâb-ı Hak bizi Peygamberler Mührü hürmetine affeylesin. Allâhümme Salli Âlâ Seyyidina Muhammed Ve Âlâ Alihi Ve Sahbihi Vessellim deyin.

Fatiha.

(40 dakika.)

(825 000 kişi izlemiş)

Bugün Pazar günü; dans ederler. Katılanlara şeytan bugün dans edin, eğlenin der. Şimdi bile dinliyorlar ve şeytan patlıyor, çok öfkelidir. Ve ben şeytana “Tüüh! Git buradan” diyorum. Herkes şeytana “Tüüh! Git buradan” demeli. Nedir bu?

UA-984942-2