Go to media page Available in: English   Turkish  

Hayır İşlerinde Yarışın

Sultanul Evliya

Mevlana Şeyh Nazım Adil El-Hakkani

Salı, Eylül 21, 2010 Lefke, Kıbrıs

Destur Ya Seyyidi Meded

Allah Allah Allah Allah Allah Allah AziyzAllah

Allah Allah Allah Allah Allah Allah KerimAllah

Allah Allah Allah Allah Allah Allah SubhanAllah

Allah Allah Allah Allah Allah Allah SultanAllah

Seyyidina Muhammedun Rasulullah Habibullah Nûrul Arşillah. Allâhümme Zidhu İzzen Ve Şerefa Nûren Ve Surura Ve Ridvanen Ve Sultana. Sümme Vesselatu Vesselam Âlâ Cemial Enbiya Vel Evliya Ve Mentebiahum Bi İhsani İla Yevmul Kıyame… Ya Rabbena…Ente Hayrul Rahimiyn..Allah Allah Subhansın Sultansın.

Sümme Selâmu Aleyh Ya Sahibel Zaman

Sümme Selâmu Aleyh Ya Kutbul Zaman

Sümme Selâmu Aleyh Ya Kutbul Mutesarrif

Herşey onun gözetimi altındadır, hiçbir şey onun gözetiminden uzak kalmaz. Herşeyi o gözetler ve onlara yaptıklarını yaptırır. Vâr olan herşey Rabbini tesbih eder. Kâfirin dili bile tesbih eder. Yanlış birşey konuşur ama dili Cenâb-ı Hakkı tesbih eder. Anlamaya çalışmalıyız, birşey anlamaya çalışmalıyız. Daha fazla ve fazla öğrenmeye çalışmak insanoğlu için sonsuz bir şereftir çünkü ilmimiz tesbihimizi daha yüksek, yüksek sonsuz yüksek tutar.

Şimdi Esselâmun Aleyküm katılanlarımız diyoruz. Min Cuduni İblis olmayın. Ve Euzubillahimineşşeytanirraciym diyoruz. Ve Meded Ya Sultanul Evliya. Yaratanımız, Cenâb-ı Hakkı tâzim etmek için Bismillahirrahmanirrahiym diyoruz. Melekler milyonlarca veya trilyonlarca sene ayağa kalkıp Rabbini tâzim ederler. Bismillahirrahmanirrahiym dediğimiz zaman tembel insanlar için bir dakika bile ayağa kalkmak çok zordur. Rabbiniz, Yaratanımıza en yüksek taziminizi verin.

Ey katılanlarımız! Sizin ulemalarınız veya başka bir şekilde Selefi ulemalarız diye iddia eden insanlardan anlamanız daha kolaydır. “Selefi” ulemaları var diyorsanız, “Halefi” ulemaları da var demektir. Evet? İki şekil ulemalar olmalı, “Halefi” ve “Selefi” Hangisi iktidarda olacak? Halife ve Salife. Selefi geçmiş demektir, başka ulemalarda olmalıdır. Cenâb-ı Hakkın ilahi ikramının sınırı yoktur. Ey Selefi ulemaları, ne anlıyorsunuz? Cenâb-ı Hak buyurur;

(Bakara:269) يُؤۡتِى ٱلۡحِڪۡمَةَ مَن يَشَآءُ‌ۚ

<< Allah hikmeti dilediğine verir >>

Ayet-i Kerîme mi? "Allah hikmeti dilediğine verir." İlahi hikmetlerin verilmemesi için bir sınır olduğunu mu zannediyorsunuz? Bunlar sadece Selefler mi ikram edilir? Haleflerden ne haber? Onlar boş mu olacak? Şimdi dünyada yaşayan neslimize hikmetler, ilahi hikmetler verilmesi yasak mı? İlahi hikmetler sadece Selefi ulemalarda mı? Neden bu zamanda Cenâb-ı Hakkın ilahi hikmetlerine ulaşmış olanların kim olduğuna bakmazsınız? Ve Cenâb-ı Hak konuşur, Kelamun Gadiym, Ezeliyyun Ebediyyun, Sermediyyun. Onun kelimeleri ezelden ebededir. Onun için şimdi eskide olduğu gibi o hikmetleri anlamaları için bazı insanlar, bazı seçilmiş kimseler veya özel kimseler geçmiş olmalı. Ve şimdi de ilahi hikmetler ikram edilmiş başka insanlar olmalı. Cenâb-ı Hakkın ilahi hikmetlerinin bittiğini mi zannediyorsunuz? Kitaplarda yazanlar şimdi birşey değil mi? Bilmek veya yazmak veya konuşmak sizin yanlış anlamanızdır. Siz birşeyleri sadece bir grup insanlar için yapıyorsunuz ve onun dışında birşey yoktur. Neden “Biz Selefi ulemalarıyız” diyorsunuz? Selefi ulemaların dışında başka ulemalar yok mu? Selefi ulemaların dışında kimseye ilahi hikmetle ikram edilmeyecek mi? Neden söylersiniz? Ve Ayet-i Kerîme nettir: "Allah hikmeti dilediğine verir."

O, kullarından herkese hikmetler ikram edebilir. Bu bir el dolusu insanların idaresi altında değildir. Onlardan başkasına hikmetler ikram edilmedi mi? Nedir bu saçmalık? Onların anlayışları sınırlıdır ve sınırları çok küçüktür. Anlayışınızı genişletin çünkü Cenâb-ı Hak Kıyamet Gününe kadar gelen Âdemoğullarına hikmetler ikram edilmesine mani olmadı. Bu kimse nereden konuşuyor? Allah bilir diyebilirsiniz. Allah bilir. Cenâb-ı Hak ilimleriyle gururlanan herkese Cenâb-ı Hakkın böyle basit bir kimseyi getirip size birşey hitap edebileceğini göstermek istiyor. Size pekçok kelimelerle, pekçok hitaplarla cevherler veriyor. Bakın, o kimdir demeyin. O zayıf bir kuldur ama Cenâb-ı Hakkın ikramları sınırsızdır. İstediği şekilde "hikmeti dilediğine verir." İkram ettiği kulları dışında hiçkimsenin değerini bilmediği hikmetler, cevherler verir. Bir kimsenin pekçok cevherler tarafından kuşatıldığı gibi. Ama o cevherleri bulup baktıkları zaman taş gibidir, sıradan taş. Ama uzmanlar "budur, budur" derler. Onu alırlar ve parlatırlar ve kırmızı yakut, beyaz pırlanta veya yeşil zümrüt gibi olur.

Onun için o kimsenin görüntüsüne veya onun konuşması Arapçanın en aşağı Arapçasıdır diye bakmayın, hayır. Bunun üstünü parlatırsanız cevherler bulabilirsiniz. Bu herkes için bir ikazdır. Bu taştır demeyin. Ulul İlim, uzmanlar, “Bu doğru değildir bana getirin, biz onu parlatalım ve kralların ve sultanların peşine koştukları yakutlar ortaya çıksın” derler. Herkesin konuşmasına, insanlara hitabına değer verin. Belki o kimseye göklerden bir ikram gelmiştir. “Bu hergün konuşan kimdir?” demeyin, ben buyum, şuyum diye iddia etmiyorum. Bana bazı taşlar getiriyorlar ve “Ey insanlar! Bu taşlar cevherlerdir. Bunları kim kabul ediyor? Bu beleştir, alın, parlatın ve bir pırlanta bulursunuz” derim. Biz burada irademizle oturmuyoruz, hayır. Onun iradesi zayıf bir kula insanları çağırtır. Herkes gelip konuşur. SubhanAllah. "Allah hikmeti dilediğine verir"; nasıl isterse verir.

Ey insanlar! Gelin alın. Beş dakika veya 10 dakika veya 30 dakika verip dinleyin; parlatın ve düşünün. Böyle beyanatları dinlemek parlatma gibidir, bunun altında bir pırlanta, yakut, zümrüt, cevher bulursunuz.

Pekçok cevher türleri vardır. Bizim cevherlerimiz belki 10 türdür ama ilahi hazinelerde sayısız cevherler vardır. Her cevherin başka bir vasfı vardır. Bu! Bu insanları mutlu eder. O kimdir demeyin; ben birşey değilim ama bana bu sözleri parlatın, yanlış olanı atın ve gözlerinizin çok mutlu olacağı bir cevher ortaya çıksın diyorlar.

Ey insanlar! Cenâb-ı Hakkın ilim okyanusları sonsuzdur. Kıyamet Gününe bazı cevherler getirmeye çalışın. Âlemlerin Rabbi size “Ne getirdiniz? Bana gösterin” diye soracak. Üstünde yürüdüğünüz taşı getirdiyseniz bunu başınıza atarlar. Size “Ey Âdemoğulları! Neden bu kara taşı getirdiniz? Neden cevherler istemediniz ve şimdi bana buraya sıradan taş getirdiniz? Neden bana cevher getirmediniz?” derler.

Ey katılanlarımız! Rabbinizin ilahi huzuruna cevher getirmeye çalışın, taş getirmeyin, hayvan gübresi getirmeyin. Melekler, “İlahi huzura bu kirli şeyleri getirmeye utanmıyor musunuz? Cevherleriniz nerede?” derler. Ey insanlar!

(Bakara:148) فَٱسۡتَبِقُواْ ٱلۡخَيۡرَٲتِ‌ۚ

<>

Bu Ayet-i Kerîme mi değil mi? Ey insanlar! Ey Müslüman dünyası! Siz bu emri tutmuyorsunuz. Hayır işleriniz nerede? Kıyamet Gününde Cenâb-ı Hak size, “Ey melikler! Ey ümeralar! Ey imamlar! Ey sultanlar! Sizin hayır işleriniz nerede?” diye soracak. Onun için bizim zamanımız zalimlerin zamanıdır. Onlar sadece milyonları saklarlar ama birşey yapmazlar. Zalimlerden önce herkes Ümmetel Habib'e hayır işi yapmaya çalışıyordu. Camiler inşa ediyorlar, okullar inşa ediyorlardı; fakirlerin yiyip barınacakları yerler inşa ediyorlardı. Köprüler, yollar yapıyorlardı ve sular getiriyorlardı.

Dün Türkiye’de bir köyün içme suyundan beş kişinin öldüğünü işittim ve utandım. Oraya su götürmenin bir yolunu bulabilsem. Beş insan içme suyu için öldürüldü. Hayır işiniz nerede ey melikler? Ve şimdi sel gelmiş ve birşey bekleyen milyonlarca insanlar bulabilirsiniz. Neden milyonları veya trilyonları saklıyorsunuz? Kıyamet Gününde en azından utanacaksınız ve “Bu dünya açılıp beni yutsun” diyeceksiniz. Aman ya Rabbi! "Siz hayır işlerinde yarışın!" Sonsuz emir, her zaman için emirdir. Ümmet için daha fazla hayır işi yapmaya çalışın. Mekke ve Medine zamanında, önce hacılar geldikleri zaman Mekke-i Mukerreme’nin insanları onları karşıladılar ve onlara yemek ve iyilik yaptılar ve onlardan para almadılar. Şimdi binlerce ve milyonlarca Euro veya Sterlin veya Dolarınız olmadan oraya gidemezsiniz. Neden değiştiniz? Orası mukaddes yerlerdir. Neden “Para verin, para verin, para verin” diye hacılardan para alırsınız? Neden? Cenâb-ı Hakkın atalarımızdan razı olduğu günleri geri getiremezseniz kendinizi burada ve buradan sonra kurtaramazsınız, üstünüze lanet iner.

Ey insanlar! Âlemlerin Rabbinin buyurduğunu anlamaya çalışın. Estâuğuzubillah; "Siz hayır işlerinde yarışın!" Daha fazla hayır işi yapmaya çalışın. Ey Müslüman dünyası! Neredesiniz? Libya’da da daha fazla para saklayan birisi daha var. O neden vermez? Neden hayır işi yapmaz? Onun hayır işleri nerede? Neden trilyonlar saklar? Ne için? Evet, Allah soracak. Onlar Araptırlar ve onlar bu ayeti anlarlar. Mısır, “İlk hayır yapacak olan benim” demeli. Hicaz, “Ben daha fazla hayır yapanım” demeli. Umman, Dubai, Katar, Kuveyt “Para, para, para” derler. Ne için para? Mısırlılar, Libyalılar neden yapmazlar? Onlar Araptırlar ve Cenâb-ı Hakk'ın, فَٱسۡتَبِقُواْ ٱلۡخَيۡرَٲتِ‌ۚ "Siz hayır işlerinde yarışın" buyurduğunu anlarlar. Cenâb-ı Hak onlara soracak. Cenâb-ı Hak bizi affeylesin.

Ey Selefi ulemaları! Meliklerinize, bir numara olanlarınıza anlamaları için nasihat edin. Yoksa onlar için son sene olur. Hayır işleri yapmazlarsa hayatları kesilir ve bu ilahi ikazdır. Cenâb-ı Hak bizi Peygamberler Mührü, Seyyidina Muhammed (s.a.v) hürmetine affeylesin. Zidhu Ya Rabbi İzzen Ve Şerefa Nûren Ve Surura Ya Rab. Bir Hürmetil Fatiha.

40 dakika? 35?

*Evet 35* *1012 000*

Elhamdülillah. Ey Rabbimiz bizi affeyle. Şükrülillah.

(Mevlana Şeyh Nazım telefonda Şeyh Hişam Efendi ve Hacı Neziha ile konuşur)

***

UA-984942-2