Go to media page Available in: English   Turkish  

Esenlik Yurduna Çağırılanlar Elbiselerini Temiz Tutanlardır

Sultanul Evliya

Mevlana Şeyh Nazım Adil El-Hakkani

Salı, Haziran 29, 2010 Lefke, Kıbrıs

Allahu Ekber Allahu Ekber Allahu Ekber La İlahe İllallahu Allahu Ekber Allahu Ekber Velillahil Hamd. Ya Rabbi Zid Habibeke İzzen Ve Şerefa Nûren Ve Surura Ve Ridvanen Ve Sultana. Rağmen Âlâ Enf… Şeyatin. Elfu Salât Elfu Selâm Aleyke Ve Âlâ Alike Ve Ashabike Ve Mühibbike Ve Tabiyin Leke Ya Seyyidel Evveliyn Vel Âhiriyn… Ya Seyyidel Evveliyn Vel Âhiriyn. Rağmen Âlâ Şeyatin Ve Mentebiahum… Elhamdülillah Ve Şükrülillah. Ve de Esselâmun Aleyküm Ya İbadallahi Salihin. Esselâmun Aleyküm Ya Kutbul Zaman. Esselâmun Aleyküm Ya Sahibel Zaman.

Senin dünyadaki varlığını reddedenler şeytanlardan daha fenalardır. Onlar çok hasetlerdir. Onlar hasetliği şeytandan miras aldılar. Doğrular her zaman yukarıdadır. Doğru yukarıda ve doğruya karşı olan her şey ayaklarımızın altındadır. Doğru kimselerin takipçileri olduğumuzu iddia ederiz. Rağmen Âlâ Enfun. Şeytanlar ve talebeleri bizden razı olmazlarsa onların başlarına lanet iner. Ey Rabbimiz, bütün yanlış şeylerden sana sığınıyoruz. Ve insanları batıla çağırmak isteyen herkesten kaçıyoruz. Peygamberler Mührü’nün (s) temsilcilerine koşuyoruz.

Ey insanlar, Subhanallahu Aliyil Aziym, ben ise bir şey bilmiyorum. Öğrenmek istiyor, sadece öğrenmek değil, bildiğimi bırakmak istiyorum. Ey bu meclise iştirak ederek bizi dinleyenler, Esselâmun Aleyküm, bugün nasılsınız? Bugün kaç Euro kazandınız?

“Ey kardeşim, ekonomi krizinden dolay bugün sadece 5 milyona ulaştım. On milyon ümit ettim ama 5 milyona ulaştım. Nasılsın kardeşim?”

“Ey beyim, sen bizim reisimizsin. Seni kim reis yaptı?”

“Ey beyim, başkanımızın seni reis yaptığını biliyorsun. Ve başkanımızı çok iyi tanırsınız. İnsanlar onun üç gözleri olduğunu söylerler!”

“Canlı birisi mi?”

“Ne soruyorsun canlı birisi mi diye? O canlı birisi değilse nasıl bizim reisimiz olacak?”

“Evet, beyim biliyorum. Doğudan batıya her şeyi toplamaya çalışıyoruz ve altın yığınları yapmaya çalışıyoruz. Bu bizim hedefimizdir çünkü kralımız dünya hazinelerinden mümkün olduğu kadar çok toplayacağız diye bizden söz aldı. Ve ben bunu yapmaya çalışıyorum. Onlara zahmet var ama onlardan toplayıp onları kölelerimiz yaparız veya istediğimiz gibi yaparız.”

“Ey kardeşim bana reis deme. Kralımızın emri bütün insanları hizmetçimiz yapmaktır.”

“Ey arkadaşım, bize hizmetçi olmalarını reddeden birileri olduğunu biliyorsun.”

“Evet, onlar insanları kulu olmak için inandıkları birisine çağırıyorlar ama kralımız bize, ‘İnsanları maddi şeylerin dışında bir şeye inandırmayın’ diyor. ‘Ve onları yirmi dört saat bize çalışmakla meşgul et ki bizim kölemiz olsun. Göklerde birisi olduğunu asla kabul etmesinler. Onları inanmalarına bırakma, onları karşımızda secde ettirin çünkü biz bu dünya için hazineler saklıyoruz. İnsanları bizim esirlerimiz yapmaya çalışmalısınız. Ve insanların Bir Yaratana inanmaması için her şeyi yapmaya çalışın. Ve onlara ‘Bu tabiat’ dedirtin! Bir ülkelerde büyük bir şirketler kurun ve böyle saçma fikirleri siz yönetin. ‘Bu gezegen nasıl meydana geldi?’ diyen insanlara ‘Tabiat, tabiat, tabiat!’ diye öğretmeye çalışmalısınız. Onları bu seviyeye çıkartın ve ‘Tabiat nedir?’ diye sordurmayın. ‘Tabiat nedir?” diye soramazlar! Onların anlayışlarına bir sınır getirin çünkü onlar bu hayatın zevkleriyle sarhoşlar ve tabiatın dışındakini sormazlar. Bu bizim avantajımız. Ondan sonra, ‘Ey kardeşlerimiz, bu hayatın hazinelerinde her şeye ulaşmaya çalışmalıyız ve bu gezegenin patronu olmalıyız, bu gezegendeki patronluk bizim olmalı, ve insanları yanlış yolda kullanalım ki ateistler olsunlar ve bizim emirlerimizi takip etsinler’ derler.”

Bu şeytanın talimleridir. Ve şimdi üniversitelerdeki her şey, doğudan batıya ve söylemeye üzgünüm, İslam dünyası da aynı yoldadır. Onlar asla ilahi kitapların hakikatlerin kaynakları olmasını kabul etmezler, çünkü hakikatler ortaya çıktığı zaman saltanatlarının aşağı düşeceğini biliyorlar. Onun için her şeyi tabiat adı altında yapmaya çalışıyorlar. Bu gezegendeki her şeyi gözetmek için “tabiatın dışında bir şey yoktur” derler ve yalnızca patronları için veya doğudan batıya krallarının saltanatı için çalışırlar.

Şimdi şeytana itaat etmek için herkes şeytani varlık, şeytani talimler için bir destek veriyor ve bunun dışındakini reddetmek için. Söylemeye üzgünüm ki bütün İslami ülkelerin üniversiteleri, akademileri, liseleri, kolejleri var ama eğitim sistemlerinden bahsedilmek üzere asla ilahi kitaplardan bir şey almazlar. Hayır, hayır. Şeytan saltanat kurdu. İslami memleketlerinin de aynı yolda olduğuna üzgünüm.

Merhaban, Selefiler! Vahhabiler’e merhaban demiyorum çünkü onlar gafil insanlardır. Onlarla muhatap olacak vaktim yok çünkü onların akılları asla bir şey anlamaz. Bir eşeğin kafası ne taşırsa Vahhabilerin de kafası aynı şeyi taşır, daha fazla değil! Ve şeytan üstüne binmek için onları bineği yaptı. Ne için? İslam’ın büyük topluluğunu yıkmak için. Onlar bir el dolusu insanlar ama İslam’ın büyük çoğunluğuna hâkim olmaya çalışıyorlar, ve “Biz doğru yoldayız, İslam’ın büyük topluluğu yanlış yolda” diyorlar. Nedir bu? Bunu hangi ölçüyle söylüyorsunuz? Bunu nasıl kullanıyorsunuz? Gul hâtum burhânekum, “Delilinizi getirin.” (Bakara:111) Ne söylüyorsunuz? Kimse konuşmak için ağzını açmaz. Ama onlar Allah’tan korkmazlar. Onlara korku yoktur.

Esselâmun Aleyküm, ey iştirak ederek dinleyenler. Kirlenmemek için kendinizi tutun.

(Müddessir:4)وَثِيَابَكَ فَطَهِّرۡ

Ve siyaabeke ve tahhir

<< Elbiseni temiz tut>>

Cenâb-ı Hak emrediyor: Ey kullarım, size kirlilik ulaşmasın diye dikkat edin. Elbiselerinize, bedeninize ve aklınıza da bu kirlilik ulaşmasın. Onlar kimdir? Onun için Cenâb-ı Hak buyuruyor;

(Tövbe:28) إِنَّمَا ٱلۡمُشۡرِكُونَ نَجَسٌ۬

İnnemal muşrikûnel neces

<>

Müşrikler kirlidir. Onlar bir el dolusu insanlardır ve İslam’ın büyük topluluğunun doğru yolda olmadıklarını iddia edip onlara saldırır ve suçlarlar. Halbuki kendileri yanlış yoldadırlar! Onlar İslam’ın büyük topluluğunu şirk yapmakla suçlarlar, ama bunu onlar yapıyor, şirk yapıyorlar ve müşrik oluyorlar. Âlemlerin Rabbi, innemal muşrikûnel neces, “Ancak müşrikler bir pisliktir,” diye buyuruyor. Kendinizi temizleyin! Söyleyin, ey Selefiler, İslam’da kaç çeşit temizlik vardır? Zahiri ve batıni, dış görüntüsü ve içerisi temiz olmalı. İçerisi hakiki şahsiyettir, bunu temizleyin. Bu bütün Peygamberlerin dualarıdır: “Ey Rabbimiz, dış görüntümüzün kirliliğini temizlemek kolaydır, ancak bize, ‘Elbiseni temiz tut’ diye emrettin.” Cenâb-ı Hak ilahi vahiyler gönderdi. Malayani konuşmak. Herkes diş elbiseleri kirlendiği zaman bunu temizlemesini bilir. Cenâb-ı Hak Kurân-ı Kerîm’de bunu buyurur: Ve siyaabeke ve tahhir, “Elbiseni temiz tut.” Ancak bu ruhunuza giydirilmiş olan elbisedir. Bu, sizin yıkadığınız elbiselerden değildir. Siz Arap’sınız anlıyorsunuz. Siz anlarsınız ama bu emri tutmazsınız. Siyaab, elbise Cenâb-ı Hak Subhanehu ve Teâlâ’nın yanında mühim değildir. Çamaşırcıya ne derler? Cenâb-ı Hak elbiselerimizi yıkamamıza ilgi duymaz. Düşünün.

(Kamer:32) فَهَلۡ مِن مُّدَّكِرٍ۬

Fe hel mim-muddekir

<>

Ey insanlar, sizden kimse böyle şeyleri düşünmez mi? Ve siyaabeke ve tahhir, “Elbiseni temiz tut” (Muddessir, 4) diye buyurur! Bu Kurân-ı Kerîm’dir! Söyleyecek bir şey yok. İnsanlara, “Ey insanlar, elbisenizi yıkayın” diye mi nasihat edilir? Bu büyük ve ağır emrin tutulmasını istediği ilahi maksat nedir? “Bana gelirken temiz olun; elbiselerinizi yıkayıp Bana gelin,” manasında değildir, hayır. Cenâb-ı Hakk buyurur:

(Yunus:25) وَٱللَّهُ يَدۡعُوٓاْ إِلَىٰ دَارِ ٱلسَّلَـٰمِ

Wa Allahu yed`û ilâ dâris-selâm,

<< Allah kullarını Esenlik Yurduna çağırıyor>>

Ey Selefi ulemaları! Cenâb-ı Hakkın buyurduğu, üzerimize giydiğimiz elbiseleri yıkayıp da Esenlik Yurduna mı gideceğiz? Maşallah, Selefi ulemaları bunu ne kadar güzel anlıyorlar. Wa Allahu yed`û ilâ dâris-selâm, “Allah kullarını Esenlik Yurduna çağırıyor.” Bunu temizleyip, yıkayıp öyle mi Esenlik Yurduna giderler? Fe hel mim-muddekir, “O halde düşünüp öğüt alan yok mu?” (Kamer:32) Kimse Kurân-ı Kerîm’in Ayet-i Kerîmelerini anlamaz, düşünmez. Ve siyaabeke ve tahhir, “Elbiseni temiz tut” buyur. Bunu yıkayıp, giyip, wa Allahu yed`û ilâ dâris-selâm, Esenlik Yurduna temiz elbiselerle mi gideceğiz? “Yeni elbiseler” demez! “Bana temiz ve yeni görüntülerle gelin, Ben sizi giydireceğim. Sizi Esenlik Yurduna çağırınca sizi giydirecek olan Benim, ama ilk önce kendinizi temizlemeniz gerekir. Kendinizi temizlediğiniz zaman Ben sizi giydireceğim.” Allahu Ekber!

Kurân-ı Kerîm okyanuslar, okyanuslar, okyanuslardır. Onun için hitap her zaman “Biz Selefi ulemalarıyız” diyenleredir. Ey insanlar, Selefi ulemalarından hiç böyle yorumlar işitmediniz mi? Onlar konuşurken altında “Yorum yoktur” yazar. Yorum yoksa ne anlıyorsunuz? Cenâb-ı Hak kullarından temiz olmalarını istiyor çünkü o Kuddus’tur. Kuddus ne demektir? Bu bir okyanustur.

Kuddus, mukaddes üstüdür. Kuddus’un anlamının hiçbir sınırı yoktur. Ya Kuddus! Hıristiyanlar takdis kullanırlar ve her gün takdis isterler, Rabbimizin istediği gibi temiz olmak. Subhanallahu Aliyil Aziym. Subhanallahu Aliyil Aziym.

“Elbise” dendiğinde, biz yalnız bu üstümüzdeki elbiseleri anlarız. Sahabelerin elbiseleri o kadar (eski ve tozluydu). O zamanda temizlemek için sabun yoktu o yüzden başka bir şey kullanırlardı, ama bunu her zaman yapmazlardı ve elbiselerine baktığınızda Peygamberler Mührü’nün Sahabesinin kullandığı elbiseleri kullanmaktan mutlu olmazdınız. Ama evliyaların ve Sahabelerin elbiselerinde öyle bir parfüm vardı ki böyle güzel bir koku bulamayacağınızı söylerler, çünkü onlar, ve siyaabeke ve tahhir ayetinin ne olduğunu anladılar. Onların giydikleri elbiseler bizde olsa her gün yıkardık, amd bu o anlamda değildir. Cenâb-ı Hak bunu sizin manevi varlığınıza giydiriyor. Bedenimize giydirilen manevi varlığımızı temizlememiz anlamındadır. Temizleyin! 360 tane organlarımız var, bunlar temiz olmalı. Onlar bu temizliğe ulaştıkları için toprağa gömüldükleri zaman, ve bin sene sonra mezarlarını açtıklarında gömüldüğü gün gibi olurlar!

Anlamalısınız ey Selefi ulemaları ve şeriat doktorları ve Ezher-i Şerif ulemaları! Ben Vahhabilere hitap etmiyorum, onlar bir şey anlamazlar. Eşekler onlardan daha fazla anlarlar. Temiz olmaya çalışıyoruz çünkü kimse camiye temiz olmadan giremez. O kimse nasıl Dar-ul Celal, Cenâb-ı Hakkın ilahi ziyafetine davet edilir? Onlar nasıl kirli gelirler? Bu mühimdir.

Sizi temizleyecek birilerini bulmalısınız. Peygamberler Mührü, selamet üzerine olsun, Arap soyundan geldi ve onlar temiz değillerdi ve onları temizlediler ve onların hepsi o ilahi davete hazırlandılar. Onların hocaları veya eğitimcileri olan Peygamberler Mühründen faydalandılar. Şimdi biz de bizi temizleyecek birilerini bulmaya çalışmalıyız. O Vahhabiler “Neden şeyhleri takip ediyorsunuz? Neden tarikatları takip ediyorsunuz? Neden ulemaları takip ediyorsunuz? Özgür olmalısınız,” diye insanlara saldırırlar. Özgür yol, özgür sistem şeytan ve takipçileri içindir, İslam’da yoktur. Cenâb-ı Hak buyurur;

(Lokman:15) وَٱتَّبِعۡ سَبِيلَ مَنۡ أَنَابَ إِلَىَّ‌ۚ

<< Bana yönelenlerin yoluna uy >>

Sadakallahul Aziym. Cenâb-ı Hak bizi en şerefli olan Seyyidel Evveliyn Vel Âhiriyn, Seyyidina Muhammed (s.a.v) hürmetine affeylesin.

Fatiha.

UA-984942-2