Available in: English   Turkish   Go to media page

Güzellik İtaatten, Çirkinlik İse Günahlardan Gelir

Sultanul Evliya

Mevlana Şeyh Nazım Adil El-Hakkani

Cuma, Temmuz 23, 2010 Lefke, Kıbrıs

Destur Ya Ricalallah. Esselamun Aleyküm. Allahu Ekber Allahu Ekber La İlahe İllallahu Allahu Ekber Allahu Ekber Velillahil Hamd. Allahu Ekber Allahu Ekber La İlahe İllallahu Allahu Ekber Allahu Ekber Velillahil Hamd. Ala Seyyidel Evveliyn Vel Âhiriyn, en övülmüş,en şanlı,şerefli olan. Ve yaratılanların arasında en çok heybetli olan Seyyidel Evveliyn Vel Âhiriyn, Seyyidina Muhammedin Ve Alihi Ve Sahbihi Ve Menitebiahu Bi İhsanihim İla Yevmiddin. Euzubillahimineşşeytanirraciym Bismillahirrahmanirrahiym diyoruz.

Burada bir el dolusu insanlarız. Ve rahmete ulaşmaya çalışıyoruz. Bu mübarek ayda daha fazla rahmete. Şaban-u Muazzam başka aylar arasında şereflendirilmiştir. Ve bize Peygamberler Mührü, Seyyidel Evveliyn vel Âhiriyn şerefine ikram edilmiştir. Onun için Cenâb-ı Allah’dan bereket ve övgüler istiyoruz.

Ey insanlar, euzubillahimineşşeytanirraciym ve bismillahirrahmanirrahiym deyin. Bu bize şeref verir ve Rabbimiz, herşeye Kâdir olan Allaha gönderir. SubhanAllahil Aliyil Aziym. Sonsuz tazim okyanusları o herşeye Kadir olanındır. Bizim söylediğimiz kapasitemize göredir. Böyle şeklimiz bir buçuk ve iki metre arası olmasaydı, bir buçuktan küçük olsaydı korkunç olurdu. İki metreden uzun olsaydı da iyi olmazdı. Cenâb-ı Allah insanı öyle bir durumda, öyle bir şekilde yarattı ki bu insan tabiatı için iyi veya daha iyi veya en iyisidir. Ne çok uzun ne çok kısa. Ama Cenâb-ı Allah insanoğluna öyle bir sıfat ikram etmiştir ki bu sadece insanoğluna aittir. İnsanoğluna ikram edilen başka bir varlığa ikram edilmemiştir. Huuuu!

Ey insanlar, biz hepimiz günahkârız. Ve günahın ne olduğunu Selefi ulemalara sormalıyız çünkü onlar herşeyi bildiklerini iddia ederler. Onlara “Bunu biliyor musunuz?” diye sorsanız hiç biri “Biz bilmeyiz” demezler, “Biliyoruz” derler. Selefi ulemalara soruyoruz, günah nedir ve günahkâr nedir ve günahkâr olarak bu gezegende bastıkları son adım ne olur? Onlar günahın ne olduğuna cevap vermeliler. Evet söyleyin işiteyim. Bazen birileri işitir. Onlar günah hakkında ne söyleyelim diye birbirlerine bakarlar. Evet, siz ulemalarsınız. Siz günahın ne olduğunu ve günahkârlar hakkında ve sonuçta günahkârların hallerinin ne olacağını bilmelisiniz. İlk günahkâr olan insan tabiatının babası Seyyidina Âdem’di. O ilk günahkâr olandı. Onun yaptığı bir günah idi ve ondan sonra ona cennetten çıkmak emredildi çünkü cennet günahkârlar için değildir, hayır. Günah insanoğluna verilen en fena tanımlama, en fena unvandır.

Bu bir unvan değildir ama günahın tersi nedir? Bir kimsenin giyebileceği en fena gömlektir. Cenâb-ı Allah ilk insan ve hanımına en şerefli elbiseyi giydirdi. Onlar günahkâr olduğu zaman o en şerefli elbise bedeninden düştü ve çıplak kaldılar. Ve çirkin görüntülerini örtmek istediler. Bu demektir ki günahlar insanları çirkin bir duruma getirir ve günahkârlar yüzlerinden bilinirler. Günahkârların yüzleri her zaman çirkin, daha çirkin, en çirkin olur. Hayvanlar, küçük veya büyük olabilirler, onlar değişmez. Onların şekilleri asla nefret edilen bir duruma girip çirkin gözükmezler. Ama insanoğlunun çirkinleştiği hemen yüzlerinden anlaşılır. Onlar çirkinleşince şeytan, “Telaş etme, telaş etme. Benim çok makyajım var, telaş etme. Makyajla çok güzel veya yakışıklı olursun” der. Ama göklerden insanlara gelen çirkinlik suni yollarla değişmez, hayır. İtaatsiz olanlar veya günahkârların varlıklarından veya şekillerinden alınanları hiçbir makyaj örtemez.

Ve şimdi insanlara bakın; özellikle bayanlara bakın. Kadınlar erkeklerden fazla günahlara koşarlar ve çok çabuk çirkin olurlar. Hiç bir makyaj bu çirkinliği onların yüzlerinden veya bedenlerinden alamaz çünkü günahkârlar lanetlenmişlerdir. Lanetullah, Cenâb-ı Allah’ın İlahi Emirlerini işitmeyip günah okyanuslarına koşan o kadınların üzerine İlahi Lanet iner. Şimdi bütün dünyadaki kadınlar lanet okyanuslarında yüzerler. Bir kimse bir lağım kanalına düşüp çıksa o kimseye nasıl bakarsınız? Ve şimdi de günahların lağım kanallarına düşenler bu şekildir. Çünkü onlar şeytanın ürünleri olan suni makyaj malzemeleri kullanırlar.

Ve şimdi insanların çoğu güzel veya yakışıklı görünmek için bütün imkânlarını kullanırlar. Onlar yanlış yolda isterler. Bir kimsenin bakkalda cevher istediği gibi böyle isterler. Hayır, onu burada bulamazsınız, bu Cenâb-ı Allah’ın bir ikramıdır. O ilk insan Âdem ve hanımına ikram etti. Ama onlar İlahi Emirlere karşı geldikleri zaman günaha yaklaşıp günahkâr oldukları zaman onlardan güzellikten bakamayacağınız o güzellik alınmıştır. O kadar yakışıklı, o kadar güzellerdi ama o günah onları çirkin gösterdi. Ve çirkinliklerini örtmeye koştular. Ama yapamadılar çünkü cennet asla çirkinlere ve çirkinliği kabul etmez. Cennet güzellik okyanuslarından akan güzellikle doludur.

Ey insanlar! Onun için günahkârlar cennete giremezler. Onlar cennetten çirkin lağım kanal okyanuslarına atılırlar. Onlar daha fazla ve fazla çirkinleşirler. Şimdi bakın pekçok kadınlara, onlar benden on yaş daha gençtirler. Onlara daha gençsin dersen mutlu oluyorlar. Onlara 80 veya 90 yaşındasın demiyorum. Onlara “Benden 10 yaş daha genç görünüyorsun” diyorum. Bu genç kelimesini işittiği zaman bu yeterli onun için. Yeterlidir. Ben 90 veya 100 yaşında olsam bile, “Ey madam, ey lady, ey bayan, ey seyyide, sen benden 10 yaş daha gençsin” derim. Daha gençsin dersem bu onların mutlu olmasına yetiyor. Onlar faydasız bir şekilde koşturuyorlar. Onlar nefislerinin binekleri oldular. Onlar şeytanlarının binekleri olmaya koşuyorlar. Şeytan büyük babamızı ve büyük annemizi aldattı. Onlar güzel gözükmek ve istediği gibi olmak için onun peşine koşarlar. Onlar kendilerini 18 yaşında veya 15 yaşında zannederlerse çok mutlu olurlar. Ve gidip aynaya bakarlar. Onların saçları aşağı düşer ve yüzlerinde nehirler gibi çizgiler olur. Ve bu şekilde dişleri olmaz. Bu buraya ulaşır. Ve “Bir zamanlar ben güzellik kraliçesiydim” der. “Bir zamanlar İngiltere’de, Almanya’da güzellik kraliçesiydim. Ve onları takip eden Türklerde peşime koştular ve çok güzelsin dediler. Ve şimdide çok güzelim” der. Ve bu buraya ulaşır.

Cenâb-ı Allah günahkârları cezalandırır. Onları ahmak, deli, Harfan olmakla cezalandırır, evet. Ey insanlar! Ben Selefi ulemalara konuşuyorum çünkü onlar da yaşları yükselince çok mutsuz oluyorlar. Sakalları için pekçok şeyler kullanırlar ve sakallarına ve bıyıklarına pekçok şekiller verirler. Soruyorum kendinizi ne için süslüyorsunuz?

“Ey Şeyh, çünkü yakışıklı görünmemiz gerekiyor”

“Kim için?”

“Güzel bayanlar için. Onlar genç kızlarımızdır, biz onlara kendimizi yakışıklı göstermemiz gerekir.” Ve günahlar erkeklerden asla yakışıklı bir görünüş bırakmaz. Ve kadınların yüzlerinde ve de bedenlerinde bir güzellik bırakmaz.

Ey insanlar! Günahlardan kaçın. İsimlerinizi günahkârlar unvanına kayıt ettirmeyin. İsimlerinizi iyilerin listesine yazdırmaya çalışın ki kadınlara güzellik ve erkeklere yakışıklık ikram edilsin. Günahkâr olmayın.

Ve şimdi bütün milletler günahkârdır ve onlara müjdeler yoktur. Ama melekler onları her zaman kötü haberlerle ikaz ederler. Neden? Onun için bütün milletler kapılarda olan kocaman ve tehlikeli olaylar için titrerler. Cenâb-ı Allah Subhanehu ve Teâlâ’ya koşun ve af ve rahmet isteyin. İtaatkâr kullar olmaya çalışın. Nefsiniz ve şeytanınızın bineği olmayın. Cenâb-ı Allah bizi bu mübarek ay, Şaban-u Muazzam hürmetine affeylesin. Ve şimdi bu haftada çok önemli bir gece geliyor, bu Beraat gecesidir. Beraat gecesi yarın değil, yarından sonra Pazar günüdür. Pazar akşamından Pazartesine kadardır. Bu gece hakiki mübarek Beraat gecesi olacak. O affedilen ve sonsuz rahmet okyanuslarından ikram edilen kullardan olmaya çalışın. Cenâb-ı Allah beni affeylesin, sizi affeylesin ve bize Peygamberler Mührünün (s) hürmetine kalplerimizi düzeltecek birini göndersin. Ve kalplerimizi Rabbimizin nurları için hazırlasın. Âmin.

Fatiha.

UA-984942-2