Go to media page Available in: English   Turkish   French   Bahasa  

Kûnû Rabbâniyîn, "Allah'ın İstediği Örnek ve Dindar Kullar Olun!"

Sultanul Evliya

Mevlana Şeyh Nazım Adil El-Hakkani

Çarşamba, Ekim 20, 2010 Lefke, Kıbrıs

Destur Ya Seyyidi Meded

La İlahe İllallah La İlahe İllallah La İlahe İllallah Muhammed Rasulullah Aleyhi Salâtullah Vesselamu Minel Ezel Minel Ebed. Meded Ya Ricalallah. Sümme Vesselatu Vesselam Âlâ Cemiyil Enbiya Vel Murseliyn Salavatullahi Vesselamu Aleyhim Ecmaiyn. Sümme Selâmu Aleyh Ya Sahibel Zaman Esselâmun Aleyküm Ya Ricalallah Mutesarrifun Fi Hazihi Alemi Dünya…Allah Allah AziyzAllah KerimAllah Ve Euzubillahimineşşeytanirraciym Bismillahirrahmanirrahiym diyoruz. Ente Rab ve Nahnu Abd. Entu Rab Ve Enel Abd. Entel Mağbud Ve Enel Abid.

Allah Allah Allah Allah Allah Allah AziyzAllah!

Huuuuu, Huuuuuu, Huuuuuu, Huuuuuu, Huuuu,

Heyyy, Heyyyy, Heyy, Heyyy, Heyyyy, Heyyyy, Huuu

Ey katılanlar! Esselâmun Aleyküm. Kûnû, şükür eden kullardan olmaya çalışın. Âlemlerin Rabbi olan Allah'a her zaman şükredin. Allahu Ekber Allahu Ekber La ilahe İllallah.

Ey doğudan batıya, kuzeyden güneye insanlar! Yaratanınıza şükreden kullardan olmaya çalışın. O bizi yarattı ve bize burada ve buradan sonra sonsuz lütuflar ikram etti. Ve O herşeye Kâdir olan Allah övülmek istiyor. O herşeye Kâdir olanın şeref mülkleri sınırsızdır. Ve kullarının Yaratıcısına övgülerini vermelerini sever. Onlar birşey veremez ama kullarının, “Şükür ya Rabbi! Ey Rabbimiz, Sana şükürler olsun” demelerini sever. Bu, zayıf kullardan âlemlerin Rabbine yüksek tâzim vermektir; bunu sever. Bir karınca, “Subhanallah, tazimler Sanadır, beni yaratan Rabbim” derse razı olur, mutlu olur, bunu sever. Bu noktayı öğrenmeliyiz, bilmeliyiz ve öğretmeliyiz. Her iyi kelime, her iyi hitap, her iyi amel, her iyi gayret, Rabbimizi bizden razı eder.

Ey insanlar! Ey insanlar! İnsanoğlunun başından, Âdem (a.s)’dan beri bütün dinler bu prensip üzerine kurulmuştur. Ki o (Âdem a.s.), “Rabbena, Rabbuna” diye seslendi. Ve kullarının kendisine, “Ya Rabbi” diye seslenmelerini sever. Hepimizin “Ya Rabbena! Ey Rabbimiz, ey Yaratanımız” diye seslenmemizi sever. Onun için şimdi dünyada herşeyi değiştirmeyi sever, herşeyden kasıt, özellikle insanoğlu demektir, başkalarından herşey.

(İsra:44) وَإِن مِّن شَىۡءٍ إِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمۡدِهِۦ

<>

Bunu sever; bu O’nun şanlı sıfatıdır. O tesbih edilmeyi sever ve mutlu olur. Yarattıklarından başka birşey istemiyor ve tesbih tazim etmektir. Evet. O herşeye Kâdir olan Subhanehu Ve Teâlâ herşeyi tesbih etmek için yarattı. Bu kadar basittir. İlk elçiden başladı, Seyyidina Âdem ağladı ve “Ya Rabbena! Ya Rabbena! Ya Rabbena! Subhanek ya Rabbena! Subhanek Ya Rabbena” dedi ve çocuklarına da, “Ya Rabbena, ya Rabbena, ey yüce Rabbimiz” demeyi öğretti. Bu Âdem (a.s)’ın Rabbine seslendiği ilk sözlerdi. Ve ondan sonra Şiit (a.s.); Şiit’den sonra İdris (a.s.); İdris’ten sonra araya pekçok peygamberler geldi ve Nuh (a.s)’ a ulaşıldı ve o da, “Ya Rabbena” diye seslendi. Nebi, Nebi Adenil Ula, Lut (a.s.), Yunus (a.s.), İbrahim (a.s.), İsmail ve İshak (a.s.), hepsi “Ya Rabbena” diye seslendiler. Musa (a.s.) “Ya Rabbena” diye seslendi, İsa (a.s.) “Ya Rabbena” dedi. Seyyidina Muhammed (s.a.v) (Mevlana Şeyh Nazım ayağa kalkar) “ Ya Rabbena! Ya Rabbi, ya Rabbi Allah” dedi. (Mevlana Şeyh Nazım oturur)

Ve Cenâb-ı Hakkın Rabbul İzze neydi? Kullarına ne söyledi? Âlemlerin Rabbi, “Kullarım” diye seslenmedi. Allahu Ekber, Allahu Ekber!

Ey ulemalar, bütün ulemalar! Yahudilikteki bilgin insanlar, ulemalar ve Hıristiyanlıktaki kutsal insanlar! Hiçbir peygamber veya Peygamberler Mührü, Seyyidel Evveliyn Vel Âhiriyn’in insanların hepsine, “Ey Rabbimin kulları” diye seslenmedi. İşitin, dinleyin! İşitin, dinleyin, Selefi ulemaları, Ezher ulemaları, Yahudilikteki kutsal insanlar, Hıristiyanlıktaki kutsal insanlar! Hiçbir Peygamber insanoğluna, “Ey Rabbimin kulları” demedi. Kulluk başka birşeydir; belki insanların durumlarının ilk çizgisidir. Ama (Allah), kullarının bu dünyada kulluklarını yükseltmelerini ve İlahi Huzuruna gelmelerini istedi. Âlemlerin Rabbi Âdemoğullarının yükselmelerini istedi. SubhanAllah SubhanAllah. İşte Cenâb-ı Hak'ın halifeleri için sevdiği budur. “Ben kullar yaratacağım” buyurmadı. Estâuğuzubillah;

(Bakara:30) وَإِذۡ قَالَ رَبُّكَ لِلۡمَلَـٰٓٮِٕكَةِ إِنِّى جَاعِلٌ۬ فِى ٱلۡأَرۡضِ خَلِيفَةً۬‌ۖ

<>

“Ben kullar yaratacağım” buyurmadı. Anlamalısınız. Halifelik şeref verir. Ve yine buyurdu, estâuğuzubillah; ve lekad kerremnâ beni Adem, "Biz, hakikaten insanoğlunu şan ve şeref sahibi kıldık." (17:70)

Onlara öyle bir şeref ikram etti. Kulluk tekrim (tâzim görmek) ile aynı değildir. Allah Allah SubhanAllah SubhanAllah. İlahi ilim okyanusları. Okyanuslar! Ve Yahudilerin bilgin insanlarına söylüyoruz: onlar (kendilerine) “Hahamlar” derler. Hıristiyanlara söylüyoruz: onlar (kendilerine) “Kutsal kimseler, aziz” derler. Ve Müslümanlar ne derler? Müslümanlar, “Biz ulemalarız” derler. Bunlardan hiç birisi âlemlerin Rabbi, bizi Yaratanı mutlu eden bir unvan değildir.

Bu gece bazı özel beyanatlar var. Bunlar başka beyanetlerden farklıdır ve bütün milletlerin kalplerini hoşnut etmek içindir. Bazı ilham dalgaları gönderiyorlar. Ben birşey olmasam bile bütün İslam dünyasına konuşmak için gönderiyorlar. Ve şimdi Hıristiyanlığı veya Yahudiliği bırakıyorum. Ama İslam dünyasına, Müslümanlara netleştirmek için buyuruyorlar. Subhanallahu Aliyil Aziym. Peygamberler Mührü (s.a.v) ne buyurdu? “Benim ümmetim 73 fırkaya ayrılacaktır.” Bunu bu gece değiştirmeliyiz. Bu 73 fırkaları bir tane yapmalıyız. Çünkü her fırka, “Biz buyuz, biz şuyuz” diye kendileri hakkında birşey derler. Ve şimdi kitap verilmiş insanları (Kitab Ehlini) bırakıyoruz. Onları bırakın (çünkü) beni meşhur bir nokta üzerine konuşturuyorlar. Bu gece İslami devrin ilk zamanıdır!

(Mevlana Şeyh Nazım ayağa kalkar) SubhanAllah SubhanAllah SubhanAllah SultanAllah SubhanAllah SultanAllah. (Mevlana Şeyh Nazım oturur)

Anlayanlar anlar. Eğer ona anlamak ikram edilmediyse, onun seviyesi hayvanlar seviyesindendir. Ama konuşmamı istedikleri konu bütün Müslüman dünyasına uygundur. Kimse, “Hayır, yanlış konuşuyorsun” diyemez, hayır. İslam dünyasında, bu geceden, baştan bu güne kadar Cenabı hakkın kullarında yanlış bir anlayış olmuştur. Onlardan bazıları, “Biz bunlarız” derler, başkaları “Biz şunlarız” derler. Bu gece hepsi kapanacak! Evet.

Şimdi, bu günlerde, 1431 Hicri yılı, bu gece 13 veya 14 Zilkade. Bütün İslam dünyası, bütün ulemalar ve birşey anlayan bütün insanlara beni Tasavvuf hakkında konuşturuyorlar. Tasavvufu durdurmak için bir çizgi çektiler. Âlemlerin Rabbi en sevgili halifesi, Seyyidina Muhammed (s.a.v)’e asla (Mevlana Şeyh ayağa kalkıp oturur), “Ümmetine Sofi olduğunuzu söyleyin” diye emretmedi. Asla Tasavvuf hakkında konuşmadı. Ve şimdiden dünyanın sonuna kadar başka mutesavvuf yoktur. Şu andan itibaren Tasavvuf yoktur! Çünkü mukaddes Peygamberimiz veya Kurân-ı Kerîm asla bundan bahsetmedi. Kimsenin tartışamayacağı bir hakikate gelmeliyiz.

Cenâb-ı Hak, "Kûnû Mutesavvifiyn. Kûnû Naksibendiyin. Kûnû Kadiriyin. Kûnû Mevleviyin. Kûnû Şaziliyn yada 40 tarikat olun" demedi. Bu gece durdu. Onun için Peygamberin hitabında veya Kurân-ı Kerîm’de “Selefi” ismi de hiç anılmadı. Ne Tasavvuf ne de Selefi, hayır. Cenâb-ı Hak, “Ey kullarım, Sofi olun” diye buyurmadı. Veya âlemlerin Rabbi, “Ey kullarım, Selefileri takip edin ve Selefilerden olun” diye asla buyurmadı! Veya Cenâb-ı Hak kullarına, “Vehhabilerden olun” diye asla emretmedi. Bu net mi? İsrailoğullarına, “Biz seçilmiş kimseleriz. Biz 12 fırkaları takip ediyoruz” diye asla buyurmadı. Belki 12 fıkra olabilirsiniz, bu 12 soy demektir. Onların isimlerinin şerefi yoktur. Vehhabi, Selefi, Sofi olmanın da şerefi yoktur. Bu gece bütün İslam dünyası artık Tasavvufun olmadığını kabul etmeli. Çünkü Kurân-ı Kerîm bize söylememiz gerekeni gösteriyor. Kendimizi şu veya bu diye kabul etmemeliyiz, hayır. İlahi kitapları takip etmeliyiz ve son ilahi kitapta, âlemlerin Rabbinin Hıristiyanlara ve Yahudilere emrettiğini yazar. Kullara "Ben şuyum, ben buyum” diye iddia edin buyurmadı, hayır.

Onların hepsi şimdi ayaklarımın altındadır!

Ama âlemlerin Rabbi, “Ey kullarım! Kûnû Rabbaniyin, 'rabbânîler' (Allah’ın istediği örnek ve dindar kullar) olun” buyurdu. Rabbânî olun! Tasavvuf, masavvuf yoktur, asla! Şimdiden dünyanın sonuna kadar “Ben Rabbânîyim! Ben Sofi değilim; ben Rabbaniyim” diyeceksiniz. Bu bizim için en yüksek şereftir. Bu, Hıristiyanlardan, Yahudilerden ve bütün Müslüman dünyasından nifakı ve ayırımcılığı alır götürür. Bu emir bu gece geldi. “Naksibendi Hakkani” demeyin; bunlar Rabbaniye aittir. Bu Ayet-i Kerîmedir, ey ulemalar!

(Al-i İmran:79) كُونُواْ رَبَّـٰنِيِّـۧنَ

Kûnû Rabbaniyin

<>

Bir kimse size yolunuz nedir diye sorarsa, “Ben Rabbânî olmaya çalışıyorum veya Rabbânîyim” deyin, bitti. La İlahe İllallah. Bu şeytanın kalelerini bombalamaktır, bitti. "Ben Hrıstiyanım," "Ben Yahudiyim," "Ben Maruniyim," "Ben Ortodoks'um," "Ben Katolik'im," "Ben Protestan'ım" demeyin. "Ben Şia'yım" da demeyin. Hayır! Artık tasavvuf yoktur. Bu gibi isimler sahabeler arasında hiç işitilmemişti. Kur'an-ı Kerim'e bakarsanız; estaizübillah, "Velakin kûnû rabbaniyyîn." Size kimsiniz diyene, "Ben Rabbanî bir Müslüman’ım" demelisiniz. Bitti. Selefilerin tatmin olmaları için, artık Nakşibendi ve Tasavvuf da yoktur. Bütün ünvanlar alınıp götürülsünler! Bunlar uydurulmuş, şeytan'a ait ünvanlardır. "Kûnû Rabbânîyin” emri kimedir? "Bütün milletler için Rabbânî olmalısınız; yalnızca Bana ait olmasınız." Bitti! Artık Selefi ve başkaları arasında kavga etmek yoktur. Herşeyden önce kendime mutesavvif olmadığımı ama Rabbani olmaya çalıştığımı söylüyorum. Ondan sonra âlemlerin Rabbi, Kutsi Hadis’te ne buyuruyor? Peygamberimiz (s.a.v)’in en yüksek hitabıdır. (Mevlana Şeyh Nazım ayağa kalkar) Âlemlerin Rabbi, Cenâb-ı Hak nasıl Rabbânî olacağınızı buyuruyor. “Ey kullarım, emirlerimi takip edin. Emirlerimi tutarsanız Ben sizi Rabbânî yaparım. İnsanların size 'Siz Rabbanisiniz' demesini beklemeyin. Ben size Rabbânî olduğunuzu söylerim.” Ve bir delil isterseniz, âlemlerin Rabbi buyurur;

يا عبدي اطعني اجعلك ربانيا تقول لشي كن فيكون

Yâ `abdî ati`anî ec`aluke rabbâniyyan tagûlu li şay'in kun feyekûn.

“Ey Kulum! Ben seni Rabbânî yaparım. Bir şeye 'Ol' dersen olur.”

Cenâb-ı Allah, "Bu kulumun Rabbânî olduğuna dair Benim emrim veya ilahi işaretimdir" der. Bu noktaya ulaşmaya çalışın ve seviyeniz en yüksek olur. Cenâb-ı Hak bizi affeylesin. SubhanAllah SultanAllah.

Bu ümmeti tek bir seviyeye getirmek için bir sınırdır, bitti. Artık Şii’ler yok, başka fırkalar yok, artık Hıristiyan fırkaları yok, artık Yahudi fırkaları yok. Cenâb-ı Hak bizi Peygamberler Mührünün (s.a.v.) hürmetine affeylesin. Bizi affeyle!

Fatiha.

Bu daha önce işitilmemiştir. Bunu ikinci defa işitemezsiniz, bitmiştir. Kıyamet Günü kapılardadır.

Fatiha.

(40 dakika)

(Mevlana Şeyh Nazım telefonda Hacı Nezihe ile konuşur)

UA-984942-2