Available in: English   Turkish   Go to media page

Bütün Sorumluluk Milletlerin Liderlerine Aittir

Sultanul Evliya

Mevlana Şeyh Nazım Adil El-Hakkani

Cumartesi, Temmuz 17, 2010 Lefke, Kıbrıs

Meded Ya Ricalallah.

Allah Allah Allah Allah Allah Allah AziyzAllah

Allah Allah Allah Allah Allah Allah SubhanAllah

Allah Allah Allah Allah Allah Allah SultanAllah

Sümme Selatu Vesselam Âlâ Seyyidil Evveliyn Vel Ahirin. Habibu Rabbil Alemiyn Seyyidel Evveliyn Vel Âhiriyn Seyyidina Muhammed (s.a.v). Zidhu Ya Rabbi İzzu Ve Şerefa Nûren Ve Surura Ve Ridvanen Ve Sultana. Ve Âlâ Alihi Ve Eshabihi Enbiyai Vel Murseliyn Ve Mentebiahum Bi İhsani İla Yevmiddin. Vesselamu Aleyke Ya Sahibel Asır, Ya Sahibel İmdat, Ya Kutbul Mutesarrif… Seyyidel Evveliyn Vel Âhiriyn. Euzubillahimineşşeytanirraciym. Hu…hu… hu… huu…Ya Rabbena....

Esselamun Aleyküm katılanlarımız. Sarhoşlardan olmayın, gafillerden olmayın. Uyanık kimseler olmaya çalışın çünkü geçen her dakika veya saniye asla geri gelmeyecek. Euzubillahimineşşeytanirraciym deyin. Şeytani yollardan kaçın. Şeytan insanoğlunu kendi yollarını takip etmeye çağırır. Ve onun yolları yanlış yoldur. Ama şeytan o kadar reklamlar yapar ki bu insanları sarhoş yapar; insanlar bunu doğru zannederler ve “Bunu denemeliyiz” derler. Denemeye geldikleri zaman o kimse şeytanın tuzağına yakalanır. Ve şeytanın sayısız tuzakları vardır. Sayısız tuzaklar.

Onun için ey insanlar, şeytani tuzakların herhangi bir tuzağına yakalanmamaya çalışın. Ve Bismillahirrahmanirrahiym deyin. Ey Rabbimiz! Peygamberler Mührünün (s) hürmetine Senin korunmanı istiyoruz. Gelin dinleyin! Doğudan batıya herkes! İnsanlığa karşı birşey işitirseniz beni uyandırın. Bana, “Uyan ey Rabbimizin kulu, uyan” derseniz mutlu olurum. Bir kimse, “Ey Rabbimin kulu, dikkat et. Söylediğin veya yaptığın yanlıştır. Şeytanın sayısız tuzaklarına düşmemeye dikkat et” derlerse mutlu olurum. Ey katılanlarımız! Şeytana dikkat edin. Şeytan basit kimselerin peşine koşmaz, hayır. Hayır, o asla basit veya sıradan kimselerin peşine koşmaz.

Ey selefi ulemaları! Merhaban. Siz ulemalarsanız birşey bilmelisiniz. Size geleni ben söylüyorum. Ve bunu kitaplarınızda ve ilimlerinizde bulursunuz. Bu doğru mu değil mi ona bakmalısınız. Çünkü birşey zihniyetimizde de kabul edilmezse bu İslamın doğru yolundan değildir. Hayır. İslam selamete çağırır. İslam insanları asla tehlikeli yola çağırmaz, hayır. Sadece şeytan insanları tehlikeli yola çağırır ki onların hepsini burada çileler okyanuslarına düşürmek için ve kıyamet gününde ateşe düşürmek için. Evet, bu mühimdir. Onun için herşeyin sizi nereye götürdüğüne bakmalısınız. Bu veya şu demeyin ama anlamak için zihniyetinizi bir ölçü olarak kullanmalısınız. Çünkü her iyi anlayış insanlara inançlarına göre ulaşır. Ve onların o size birşey veren kimseye olan güvenine göredir. Bir kimseye güvenmezseniz ondan asla bir elmas satın almazsınız. Doğru bir kimse olduğu için bir kimseye güvenmelisiniz çünkü insanoğlu asla aldatılmaktan mutlu olmaz. İnsanoğlu doğru olanı ve ona bir fayda veren birşey ister. Yoksa insanoğlu asla istemez.

Onun için bir elmas isteyen bir kimse dükkâna gitmez. Veya kıymetli birşeye bakmak için bitpazarına gitmez. Ama nerede elmas bulabileceğini sormaya gidersin.

Dürüst bir kimse, “Ey dostum, bu hakiki elmas ve bu kristaldandır” der.

“Kristal mi?”

“Evet, bunu bilmelisin. Bunun fiyatı bir milyon dolar. Öbürünün sadece on dolar.”

Onun için size konuşan kimsenin size ne verdiğine bakmalısınız. Özel bir cevher mi yoksa sıradan bir taş mı veriyor? Evet, bütün Peygamberler hakiki elmaslarla geldiler ama onların insanları, “Bu hakiki bir elmas değildir” dediler. Onlara bir kimse kristal gösterir. Kristalin değeri yoktur. “Bana gelin, bana gelin! Bende sizin için çok var. Benim peşime gelin size çok ucuza vereceğim. O bin isterse, bana on Euro verseniz mutlu olurum, bana yeter. Bana gelin” der. Sizde böyle bakarsınız. İnsanlar bakar: “Ooo, ooo, ooo, çok mühim bir elmas. Prenses veya First Lady parmağına çok kıymetli elmas takıyor. Ve bazen parmağına da bir kristal takar.”

Onun için bütün Peygamberler Ilahi Elmaslar getirdiler, dünyadan değil. Onun için onların elmasları her zaman kıymetlidir. Kimse bu elmaslara hakiki bir fiyat biçemez. Çünkü bu Ilahidir, dünyadan değil. Ama şimdi insanlar göklerden gelene bakmazlar ve karşılarında buldukları kristalle mutlu olurlar. “Önemli değil, bu bizim tarafımızdan kristal, bu da elmas” derler. Ey Selefi ulemalarımız! Bu hayvanların zihniyetidir. Ve şimdi bütün insanların zihniyetleri eşeklerin zihniyetleridir. Onlar pekçok anti-Hıristiyan olan Mosh, Darwin, Lennin, Mau, gibi pekçokların peşine koşarlar. Ve de yakın ülkelerin zalimlerine “Ooo, ne getirdiler? Oooo, ne getirdiler?” derler. Onlar getirdikleri abdesthaneden gelmiştir ama şeytan onları aldatır. Siz İlahi Ölçüleri kullanmalısınız ey Selefi ulemaları. Onu şimdi anlamamız için, benim konuşmam için gönderdikleri birşeyler vardır.

O krallar ve sultanların hangisinin dünyevi rütbelerine göre hakiki bir makamları vardır? Evet. Onun için onları takip etmek isterler. İnsanlar bir numara olanın yolunu takip ederler. Bu belki kral, belki sultan, belki şeytan, belki başbakan, belki cumhurbaşkanı, belki bu, belki şudur. Cenâb-ı Allah’ın Şeriatı hangi hakikatle ikaz eder? Siz Selefi 's-Salihler, Peygamberler Mührünün (s) ne buyurduğuna bakın ve işitin. Siz asla bu Peygamberin (s) beyanatını veya Peygamberlerin size verdiği İlahi İlimlerden konuşmazsınız. Siz bu taraf veya şu taraf yaptınız ama birşey olmayan tarafa koşarsınız.

Peygamberimiz (s) bu durumda ne buyurdu? Siz Hadis-i Şerif bildiğinizi iddia edersiniz. Peki, siz hadis bilirsiniz ama anlamını bilmezsiniz; Peygamberler Mührünün (s) amacına bakmazsınız. Şimdi mübarek kimselerden bana bir hadis hakkında konuşmak hatırlatılıyor; Peygamberler Mührü, Seyyidina Muhammed (s)’in mübarekleri. Bismillahirrahmanirrahiym deyin zarar gelmez. Peygamberler Mührü buyurur; Bismillahirrahmanirrahiym; ennasu âlâ dini mulukihim Siz hiç Peygamberler Mührünün bu Hadis-i Şerifini işittiniz mi? Selefi ulemaları! Siz okuduğunuz hadis kitabınızda buna hiç rastladınız mı? Bu hakiki Hadis-i Şerif mi yoksa taklit mi? Yoksa benim birşeyi uydurduğumu, birşey yaptığımı zannediyorsunuz? Bu Hadis-i Şerif hakkında fikriniz nedir? Hadis-i Şerifte Peygamberler Mührü (s) buyurur; ennasu âlâ dini mulukuhim. İnsanlar kralları veya sultanlarının anlayış ve hareklerine göre aynı ahlaktadır. Bu Hadis-i Şerifte bir okyanus kadar ilim vardır. Ennasu âlâ dini mulukuhim. Bu demektir ki, her kral, her sultan, anlayış veya kapasitesine göre bir yol takip eder. "Bu hakiki hayat yoludur ve bu milletimin cennete giden doğru yolu olmalı" derler. Ennasu âlâ dini mulukuhim.

Bu hükümdarların sayısız yolları olduğunu ve bunların doğru yol olduğu anlamına gelir. Ve onların vatandaşları bakarlar ve “Bu bizim kralımız veya sultanımızın yoludur, bu doğru yol olmalı ve bunu takip etmeliyiz” derler. Kral veya sultan doğru yoldaysa vatandaşları onları takip etmeli. Ve yanlış yolsa, insanlar, “Sultanımız bunu yapıyor, bu doğru yol demektir. Onu takip etmeliyiz. Veya onların gelenekleri peşinde koşmalıyız ki hayatımız kralımızın, sultanımızın yolu gibi olsun,” derler. Bu içinde ilim olan bir okyanustur. Ennasu âlâ dini mulukuhim. O yüzden milletler için en büyük sorumluluk onların yöneticilerindedir. Yöneticiler yanlış yoldaysa vatandaşlarıda yanlış yoldadır. Yöneticileri doğru yoldaysa vatandaşlarıda doğru yoldadır.

Sizden hanginiz ey Selefi 's-Salihler Cuma hutbesinde hatırlatma yaparsınız? Söyleyin hutbede! Sizden birinizin bu Hadis-i Şerifi konuştuğunu hiç işitmedim. Bu çok mühimdir. İnsanların kralları veya sultanları doğru yolda gitmedikçe insanlar doğru yolda gidemez demektir. Eğere sultan İlahi Emirleri tutmazsa, kimse İlahi Emirleri tutmaz. Ve en büyük sorumluluk kralların boynundadır. Kral olmak bizi kurtarır zannetmeyin, hayır. Cenâb-ı Allah buyuracak; “Ey kötü kul, ben sizi kullarımın yanında krallık veya sultanlık giydirdim. Neden doğru yolda gitmediniz ve milletinizi şeytanın yollarını takip ettirdiniz? Gelin buraya.”

Onların cevapları ne olacak? Neden her Cuma hutbede, “Ey kralımız, doğru kimse ol, bir inançta ol, istikamet üzerine ol” demezsiniz? Evet, neden Cuma namazında, Cuma hutbesinde söylemezsiniz?

Belki yüz kere Harameyni Şerifte Cuma imamından hutbe dinledim. Ama asla onlardan insanları ve de kralları ikaz ettiklerini, “Ey kralımız, Rabbimizin intikamına dikkat edin ve korkun çünkü siz dinlemiyorsunuz" veya her Cuma, “Ey sultanımız, ey kralımız, doğru yolda olun, doğru istikamette olun” diye emir vermiyorsunuz” dediklerini işitmedim. “Hislerinizi ve nefsani isteklerinizi asla takip etmeyin. Onları bırakın ve Cenâb-ı Allah’ın sizden razı olacağı doğru yolda olun” diye neden bunu Cuma hutbesinde söylemezsiniz? Halbuki Cenâb-ı Allah ikaz edin buyurur.

Kimden korkarsınız? Haşmetliden mi yoksa Celaletun Melikten mi? onlardan korkmayın ama Cenâb-ı Allah Subhanehu ve Teâlâ’dan korkun. Cenâb-ı Allah’dan korkmalıyız. Ey insanlar! Yalnız Cenâb-ı Allah’dan korkmalısınız. Evet. Doğruları söylemeliyiz çünkü sultanlarımızın ve başbakanlarımızın hayat şekli gayri-Müslümanların hayat şekli gibi oldu. Bu en büyük münkerdir. Bu Cenâb-ı Allah’ın Şeriatına karşıdır. Bugün batılı ülkelerin hayat şeklini alan insanlar bugün belki bir gün, iki gün, bir ay, iki ay, bir sene, iki sene mutlu olacaklarını düşünürler ama ondan sonra onlara İlahi İntikam ulaşacak.

Cenâb-ı Allah wattagoon (sakının) buyurur. Yalnız Benden korkun, başka kimseden değil! Benim emirlerimi takip edin. Yanlış kimselerin yolun takip etmeyin. Bütün demokrasi yanlış yollardadır. Hepsi yanlış hayat şeklidir ki bunu İslam asla kabul etmez. Şimdi bütün İslam devletleri batılı, gayri-Müslüman, inanmayan şeytanın yollarının ajanlarının peşine koşarlar. “Biz demokrasiyiz” derler. Demokrasi nedir?! Bu göklerden mi gelir? Kurân-ı Kerîm’de mi yazar? Demokrasi demeye utanmıyor musunuz? Cenâb-ı Allah’ın Şeriatı nerede?! Cenâb-ı Allah bizi affeylesin.

Fatiha.

(38 dakika) Yeterli. La hâvle vela kuvvete illa billâhil aliyil aziym.

Fatiha.

İlahi İntikam bütün dünyaya yaklaştığı için korkuyorum. Ben Cenâb-ı Allah’ın himayesine koşuyorum. Ben zayıf bir kulum. Peygamberler Mührü (s) bütün milletlere buyurdu; ben sadece sizi İlahi İntikam için ikaz ediyorum. Ben birşey değilim, ben nefsime de kızıyorum size değil. Bu öfkeyi karşımdaki nefsime getiriyorum ve ona saldırıyorum. Krallar ve sultanlar nefislerinden memnunlarsa onlar kıyamet gününde konuşup cevap versinler. Estağfurullah.

Fatiha.

(658 000)

UA-984942-2